• yunanistan'daki manastır cenneti ve turistler icin merdiven tırmanma cinneti...manastırların icerisinde müze gibi kullanılan bir cok alana rastlamak mumkun...osmanlılar'ın buralara kadar isgale geldikleri zamandan kalma resimler manastırların duvarlarını suslemekte...elbette resimlerde elinde haç olan bir papaz ve papazın ayağının kenarında ölmüş gözüken ve fesiyle osmanlıyı temsil eden askerler yatıyor...oraya gitmişken "beni olduremediniz nihahah! burada hala bir turk var!" nidaları atmak size kalmış...hoş kimse anlamıyor gonul rahatlığı ile çığırabilirsiniz...

    manastırları gezerken bayanlara uzun bir etek veriliyor...kot ustu etek şu aralar moda olduğundan gayet trendy takılabiliyorsunuz...

    papazlar 1000 kusur basamak tırmanmak yerine bir asansör icat etmişler burada...ancak bildiğiniz asansörlerden değil...koca bir ağın içerisine girerek kenarlarında sallanan ip yardımıyla, kendilerini yukarı çekiyorlar...bu durum şahit olunduğunda dudak uçuklatacak türden, lakin aşağıda devasa bir uçurum var ve çektikleri ipten elleri kayarsa bu papaz efendilerin ne yapacakları konusunda en ufak bir fikre sahip değilim... holy grounds yazısına güvendikleri aşikar...

    ayrıca bu manastırlardan birinden son derece doğal bir hela bulunmakta... manastırın uçurumun kenarına doğru giden bir çıkıntıda sadece bir delik açılmış...serbest atış için dötünüzü bu deliğe isabet ettiriyorsunuz ve dışkınız ışık hızıyla uçurumun derinliklerine gömülüyor...
  • yunanistan'in thessaly bolgesinde bulunan kalampaka sehrindeki dev kayaliklarin tepesindeki manastirlarin bulundugu bolgeye verilen isim...

    1999 temmuz ayinda korkunc bir sicagin esliginde meteora'nın manastirlarindan birini gezebilmek icin yuzlerce daracik basamaklari kardesim ve onun yunanli esi ile tirmanmistim. sortlu ve askili bir bluz giydigim icin, manastirin girisinde uzun bir etek ve bir sali elimize tutusturdu gorevli kisi... beli lastikli, basmaci guzeli binnaz tarzi uzun etegi giydikten sonra sali da ortunup iceri girdik.

    dev kayaliklarin tepesine adeta minyatur maketler gibi insa edilmis manastirlardan birini, yakilan tutsulerin kokulari ve icerde ayin yapan kesislerin sesleri esliginde gezdik. ayin bittiginde kesisler ortaliga cikip, hizla kendi hucrelerine dogru yuruduler... uzun boylu, uzun sacli, uzun sakalli (bazilarinin sakallari o kadar uzundu ki orup dugumlemislerdi), yaslari 25-35 arasindaki yakisikli kesisler adeta turistlerden kacar gibi ve bizleri hic gormuyormus gibi hizla hucrelerine dogru uzaklastilar.

    her yeri gezdikten sonra, manastirin minicik bahcesinde ucuruma ve vadiye bakan bir kosede sessizce sigara icerek manzaranin buyuleyici guzelligini seyrederken birden arkamdan bir ses duydum, donup baktigimda manastirin kucuk pencerelerinden birinde genc bir kesisin bana gulumsedigini gordum... ben de ona gulumseyince, kesis kafasindaki sapkayi cikararak beni selamladi... ben de kesisin gosterdigi ilgiye karsilik kollarimi orten sali cikararak onu selamladim tekrar...

    manastirlara daha cocuk yaslarda verilen bu genc adamlarin dunya ile iliskilerinin kesik oldugunu bildigimden genc kesise biraz da hinzirca bir sempati ile karsilik verince, kesis beni son derece sasirtan bir sey yapti... manastirin pencereleri oldukca kucuk oldugundan ve ancak vesikalik fotograf formatinda gordugum kesis bu kez cubbesini cikardi... bir an saskinlikla kalakaldim...

    aslinda komik ve siradan gibi gorunen kesisin bu hareketi; dunyadan, kendinden ve bedeninden uzak kalarak tanri hukumranliginda yer almak icin cocuk yaslarda munzevi bir yasama tutsak edilmis insanin dramindan baska bir sey degildi...

    saskinligim gectikten sonra etrafa soyle bir bakindim, kimsecikler yoktu ortalikta. kardesim ve esi bahcenin baska bir kosesindeydiler. sonra birden sortumun uzerine gecirdigim etegi belimden siyirdim ve kesise dogru sallayarak gulumsedim... kesis de kahkahalarla gulmeye basladi...

    biraz sonra kardesim ve yunanli esi yanima yaklasinca kesis pencereden cekildi. olayi gulumseyerek onlara anlattigimda, ikisi birden gulerek; "kesis gunah cikarmaya gitmistir kesin" dediler... etegi de, sali da tekrar giymeden katladim ve hemen cikisa yoneldik...

    meteora mistik bir atmosfere sahip, muthis etkileyici manzaralari olan harika bir vadi... kesisler vadisi...
    hala o kesisi gulumseyerek ama biraz da huzunle animsiyorum...
  • meteora icin artik etek kiralamaya gerek kalmiyor. $ortla veya kisa etekle gelen arkada$lar hemen gi$enin yan kisminda bulunan pantolon/eteklerden birini kapip sariniyor. ayrica ciplak bacaklarla girememek kadinlara ozel degil, erkeklerin de dizlerinin kapali olmasi gerekiyor.

    eger turla gitmiyorsaniz oncelikle trikala'ya gitmelisiniz. selanik veya atina'dan yaklasik 4-5 saat suruyor. trikala'dan yaklasik yarim saatte bir kalkan kalampaka otobusune biniyorsunuz. kalampaka'da tourist information benzeri bir yer var ordan manastirlarin acik oldugu gun ve saatlerini, otobus saatlerini ve cevrenin haritasini alabilirsiniz. (mesela metamorfosis sali, varlaam ve agia triada persembe, st stephen pazartesi ve st nikolas cuma kapali)

    kalampaka'dan meteora'ya yanilmiyorsam saat 0900 1100 ve 1300'te otobus var. bu otobus sizi deniz seviyesinden 613 metre yuksekte kurulu bir manastir olan "megalo meteoro or metamorphisis"e birakiyor. eger otobusu kacirirsaniz veya beklemek istemeseniz taksiyle metamorfosis 7, roussanou manastiri 5 euro tutuyor. cevredeki 3-4 tane manastir yuruyus mesafesinde. manastirlarin kapali kisimlarinin cogunda fotograf ve video toptan yasak. her manastirin giri$ ucreti 2'$er euro.

    not: kalampaka'ya donmek icin taksi cagirabilirsiniz. manastirin adini soyleyin yeterli.
    bir gun birine gprsten lazim olur diye taksi duraginin telefonu: +30 24320 22310

    not2: kalampaka'dan trikala'ya son otobus 2230'da.
    trikala'dan selanik'e son otobus 1900'da, atina'ya 0100'da (pazarlari 2030)

    http://www.kalampaka.com/en/meteora/index.asp
    http://www.kalampaka.com/en/meteora/map_flash.htm
  • "göklerde duran" anlamına geliyor.
  • yunanistan ana karasının en etkileyici yerlerinden birisi.

    buraya selanik'ten günübirlik turlarla geliyor bazı insanlar, düpedüz haksızlık ve gereksiz yorucu! meteora, içinde barındırdığı manastırlar ve kayaların kendiliğinden kattığı atmosferle daha fazlasını hak ediyor, en azından gecesini görmek gerekiyor. ve bu bölgede kalınacaksa, kalambaka'dan ziyade kastraki tercih edilmeli bence. küçücük bir köyde, çok güzel bir gece geçiriyorsunuz böylece. taverna gardenia'yı yemek için öneririm. kalmak için ise köyün tam da içinde bulunan sevimli bir pansiyon diyebileceğimiz san giorgio villa, ekonomik bir tercih arayanlar için harika bir seçenek olacaktır. üstelik odanızdan meteora kayalarını da izleyebilirsiniz.

    manastırları arabanız yoksa yürüyerek zorlu bir şekilde gezebileceğiniz gibi, 7 euro gibi bir fiyatla en tepedeki manastıra kadar taksiyle çıkıp yürüyerek dönebilirsiniz. fakat zaman gerekiyor, eğer bunu da yapamayacak gibiyseniz saati 20 euro'ya, 2-2.5 saat arasında 3-4 manastır görebiliyorsunuz bir tura katılıp. otobüsler ise sabah 9 ve öğlen 1'de çıkıyorlar, kaçırmamanız gerek. daha ayrıntılı burada yazdım.
  • manastırlar ayrı güzel, çevresindeki yollar ayrı güzel. pek çok farklı ülkede hatırı sayılır kilometreler yapmış bir sürüşsever olarak selanikten geliş yönünde grevena - meteora yolunun tam bir sürüş nirvanası olduğunu söyleyebilirim.

    manastırlardan en büyüğü olan "great meteoron" manastırı ve "aya triada" görülmeye değer, hepsine girmeye gerek yok.
  • yunanistan in kapadokya si. ancak peri bacalarının üzerinde tas yerine manastir veya kilise kondurmuslar.
  • yunanistan'da yüksek yüksek tepelere manastırlar kurmuşlar bölgesi. ayrıntılı bilgi için http://www.greecetravel.com/meteora/ adresine başvurulabilir. gitmek isteyenler için bir küçük ipucu, kalmak için kalambaka'yı değil kastraki'yi tercih edin.
  • hemen hemen tum sarkilarinin temasi "sana benzemek istemiyom, sen olmak istemiyom, artik senden kurtulmak istiyom, ya artik bi siktir git hayatimdan, anuna koim senin gibi hatunun dusmedin yakamdan" olan linkin park albumu. icinde kotu sarki yoktur, o ayri tabi.
  • milyonlarca yıl önce lav taşlarından oluşmuş, daha sonra suların çekilmesiyle günümüzdeki hallerine dönüşmüş epey yüksek, yükseklik korkusu olanları altına işetecek kadar yüksek kayalıklardır.

    esas konu bu kayalıklara vaktiyle ilkel vinçler yardımıyla, başlangıç orta çağda falan, kompleks manastırlar inşa edilmiş olmasıdır. bizdeki peri bacaları gibi mağara döneminde ve sonrasında bir yerleşim olmamıştır. ayrıca peri bacalarının yüksekliği bunların yanında cüce kalır.

    bugün de keşişler ve rahibeleriyle hiçbiri müze değil, sadece gezilmesine izin verilmiş, manastırlardır. zaten manastırların da az bölümü ziyarete açıktır.

    gerçekten büyüleyici bir görkeme sahipler.
    içinde, muhtemelen papaz veya rahibelerin şımarttığı cana yakın kediler vardır. doya doya sarıldım birine, hem de hiç ses etmedi. :)
hesabın var mı? giriş yap