• "yalnızlık tüm seçkin zihinlerin ortak yazgısıdır"
    arthur schopenhauer
  • insanlardan nefret eden,onlardan kaçan,onlara güvenmeyen kimse.ingiliz yazarı jonathan swıft örnek teşkil eder.eserleri olan guiver'in hikayeleri ve modest proposal'da bunu dile getirir.
  • hiçbir kelime bir diğer kelimenin anlamını tam olarak karşılamaz. bu yüzden merdümgiriz ile mizantrop eş anlamlı kelimeler değildir. mizantrobun nefreti merdümgirize bulaşmamıştır. mizantrop kalabalık yaşar çünkü nefreti ve öfkesi vardır. merdümgiriz ise kendi halinde ve sakindir, insanlardan kaçması her halükarda nefret kaynaklı değildir. bu yüzden bir kelimeyi yalnızca bir başka kelimeyi ona karşılık göstererek açıklamak tehlikelidir. illa karşılık olarak bir kelime gösterilecekse bu münzevi ya da "toplumdan uzak yaşayan, bir kenara çekilen kimse" anlamını karşılayan kerane-gir olabilir.

    merd ve merdüm ilk olarak "insan, adam" anlamlarına gelen farsça kelimelerdir. şu an türkçe'de kullanıldığımız yiğit anlamındaki mert kelimesi farsça merd'den gelir ve d ile yazılır; yiğit ve sözünün eri manasını taşıyan budur. t ile yazılanı çevik ve hareketli anlamına gelen bir sıfattır. yine farsça olan giriz kelimesi ise aslında gürîzdir ve "kaçma, firar, kaçan, kaçkın" gibi manalara gelir. ayrıca kasidelerde mevzuya girmeden söylenen beyit gürîzgah(girizgah) anlamını da taşır. gürizgah ise aynı zamanda "kaçacak yer" manasına gelir. görüldüğü gibi kelimenin insanlardan nefret etmekle alası yoktur.

    yararlanılan kaynak: ferit devellioğlu/osmanlıca-türkçe ansiklopedik lûgat
  • bütün insanları eşit derecede seven kişi.
    yani hiç.
  • kalabalıklardan ve insanlarla iletişime geçmekten alabildiğine sakınan ve çekinen kimse.
  • "selim hakikaten şaşırmıştı. sekiz seneden beri naşit bey ilk defa kendisini apartmanına davet ediyordu. başta kapıcı, tanıdığı bütün semt halkı hep ihtiyar adamın insandan âdeta kaçtığını söylerdi. heleni'de ise bu merdümgirizlikten toplanmış birkaç gazete dolusu hikaye vardı. heleni çok acıdığı ihtiyara zaman zaman uğrar, ufak tefek işlerini görür ve tabiatıyla bir yığın hikaye ile dönerdi"

    ahmet hamdi tanpınar, aydaki kadın, dergâh yay.
  • "sevdiği bir şairin, "canilerin dostu" diye anlattığı trajik akşam yavaş yavaş karanlık ve sisli bir geceye yerini bırakıyordu. mümtaz, dükkanların, bu kömür ve sis kokusu içinde daha değişik görünen aydınlık vitrinlerine baka baka caddede yürüdü. nereye gitmeliydi? vakıa içindeki sefaleti beraberinde taşıdıktan sonra her yer birdi. sonra, bir yere gitmek, insanlarla temas etmekti. halbuki mümtaz, insanlardan kaçıyordu. onların anlamamazlığından haraptı. onlar meselesiz yaşıyorlardı."

    ahmet hamdi tanpınar, huzur
  • mottolar:"bizde; din, dil, ırk, cinsiyet ayrımı yoktur. hepinizden eşit şekilde nefret ediyoruz" olan insanlardır.
  • ol kadar nefreti var gönlümün insandan kim
    aksim adem deyu mi'rata nigah eyleyemem

    dizelerini söyleyebilmiş kimsedir.

    (bkz: nâbî)
  • hüseyin rahmi gürpınar için
    “kalabalığı, insanları tetkikten hoşlanır, fakat kalabalığa karışmaktan sıkılır, utanır. üstadın yüzündeki asil kırışıklıkları daima bir genç kız hicabile süslü gördüm…”
hesabın var mı? giriş yap