• filmin iyisi kötüsü ayrı konu da, cinemaximum'da gösterilen kopyanın altyazılarını çeviren kişi, sözüm sana.

    "your cup of tea", "senin kalemin" demektir, "sen çay seversin" değil.

    "it was a rush", "ne aceleydi" demek değil, "adrenaline rush" anlamındadır. "aman ne kadar heyecan vericiydi, adrenalin bombasıydı" falan demektir.

    "i suspected for sometime", "bazen şüphe ederim" değil, "son zamanlarda şüpheleniyordum" demektir.

    bunlar sadece aklımda kalanlar / dikkatimi çekenler. daha bir sürü böyle birebir kelime anlamıyla çevrilmiş deyim vardı ama maalesef hatırlayamıyorum.

    kimseyi de açık açık kötülemek istemiyorum ama dil bilmiyorsanız yapmayın şu işi de, yazdıklarınızı okuyup saçma sapan takip etmesin insanlar. zaten film vasat. iki gıdım diyalog da böyle harcanıp gidiyor.

    zamanında bir tanıdığın tanıdığı toefl'a girmişti. bir soruda cümle içinde "tongue in cheek" geçiyor ve cümlenin imasını soruyor. bu salak "dili yanağında ne demek amk soru yanlış" diye cevap vermemiş. baya "ben ne bilmiyor olabilirim" diyeceğine cümle garip diyor.

    işte kimi toefl'dan çakıyor, kimi şartlar denk gelip aynı bilgi miktarıyla cinemaximum'a çeviri yapıyor. şundan bin kat iyi altyazıları torrent'ler için yazan var. yazık.
  • yapmayın işte şunu yapmayın diyorum. klasikleşmiş filmleri rahat bırakın. aynısını ghost busters'a yaptınız, nooldu? götüme benzedi
  • başıma bir şey gelmeyecekse beğendim dediğim fragmandır.

    ayrıca bu chris hemsworth şerefsizini her gördüğümde hayranlıkla küfrediyorum. düşünsene kadınsın, bu herifle çıkmışsın. ayrıldığın an sıçtın ablacığım. kedi falan sahiplen çünkü diğer erkekler seni kurtarmaz daha. ben erkek olarak yan yana bile gelmek istemem amk şeytan görmüş gibi taşlarlar ibadet niyetine. ses desen tok. boy, pos, kas hepsi tam. full paket herif. talkshowlarda gördüğüm kadarı ile komik de bir adam.

    umarım küçücük sikin vardır chris kardeş. hayat bir yerden sana da vursun. lütfen.
  • chris hemsworth un çekiç fırlattığı bir sahne barındırır .*
  • bunnarın kimyası duttu, bide biz filüm çekek şunnarla mantığı ile çekilen film.

    (bkz: chris hemsworth)
    (bkz: tessa thompson)
    (bkz: thor ragnarok)
  • az önce izlediğim filmdir.

    vasatın bir tık üstü diyen yazar arkadaşlara katılmıyorum.

    çünkü bu film bildiğin vasat, belki daha da altı.

    genel olarak hollywood'taki bu gereksiz politik doğruluk akımını sevmediğimi ve saçma bulduğumu söylemiştim. bu "pembe götlü romantiklerin" ellerini her attıkları şey kuruyor hakikaten. yapılması gereken, rol ya da mevki seçilirken kişinin tercihi ya da ırkı ayrımcılığa uğramadan o mevki ya da rol için en uygun kişiyi seçmektir. feminizm ne kadar saçmaysa, bu gereksiz politik doğruculuk da o kadar saçma. olması gereken herkesin eşit olması; aradaki farkı kapatacağım derken diğerini öne geçirmeye çalışmak değil.

    konuyu daha fazla dağıtmadan filme döneyim. film vasat ancak bu vasatlı pek de politik doğruculuk nedeniyle değil, en azından sadece. tessa thompson'ı kötü bulmuyorum genel olarak ancak başrol açısından fazla göze battığını düşünüyorum, çok çok yapmacık geldi bana. hemsworth yaptığında, adam yediriyor o "cocky" rolü ama aynısını thompson yapınca itici geliyor. halbuki thor ragnarok'ta yan rol olarak çok beğenmiştim kendisini.

    bu demek değil ki başka bir filmde başrol oynayamaz, daha iyi adapte olabileceği bir film olabilir belki ama açıkçası başrol olarak şu anda pek bir şey kaldırabileceğini zannetmiyorum. kendisinde o kadar da oyuncu hamuru yok bence.

    liam neeson ve diğerleri ise senaryo nedeniyle elleri kolları bağlı halde hiçbir şey gösteremiyorlar bize. bu yüzden, oyuncular açısından baktığımda, genel olarak tessa haricinde hatalı bulmadım cast'i; hemsworth geçer not aldı benden, tessa sırıttı, geri kalanları da göremedik zaten doğru düzgün...

    senaryoya falan geçmeden önce, oyunculukların bu kadar gözümüze sokulmasının bir nedeni olarak bahsetmeden geçemeyeceğim. ya, felix gary gray abicim, sen niye bize sürekli hemsworth ve thompson'ı gösterdin ya? ben bu ikiliyi izlemekten sıkıldım filmi izlerken, sürekli onları takip ediyoruz. boku senaryoya mı atarsın yoksa kendi mallığına mı bilemeyeceğim ama ajan m'in küçüklüğü ve iki adını bakmaya üşendiğim uzaylının satranççıklara atar yaptığı sahne haricinde bu ikiliyi izledik hep... ya hive ne yaptı, neler oldu falan; abicim biraz yan karakter izleseydik yahu...

    işin men in black fanı kısmına gelirsem; o ne biçim bir senaryoydu... yahu tamam, dinamik duo zaten bildiğimiz bir format, hemsworth de will smith'in yerine falan ama ya agent h ile agent j arasında dağlar kadar fark var. mib 2 ve 3'ü hiç dahil etmiyorum, ilk film ile karşılaştırırsan bile durum böyle. tamam hemsworth'ü övdük de, bütün film boyunca aynı tavır aynı şakalar, boku çıkmış.

    filmde sadece ciyuv ciyuv var. tabi senaryo açıklığını cgi ile falan kapatmışlar, ne bileyim mib'in herkesin sevdiği uzay silahları falan da; abicim o olay işin yan sanayisi. bu kadar ön plana çıkmasına falan gerek yoktu.

    daha fazla yazamayacağım ya, hakikaten değmez. senaryonun saçmalığını ve eksikliğini cgi ile doldurmaya çalışmışlar zira doğru düzgün dialog da yok filmde... mib ruhuna hakaret olmuş bu film, ancak çerezlik izlenir. tekrar dönüp bakmam muhtemelen. iyi ki sinemada izlememişim.
  • fragmanı düşmüştür
  • dostum, mib demişsin ama bu thor: ragnarok

    will smith ve tommy lee jones nerde lan allahsızlar?
  • yine bir ghost busters , the a-team, karate kid gibi remake yapacaklar ve o güzelim beklentilerimiz çöp olacak büyük ihtimal. bir de böyle filmleri güzel oyuncu kadrosuyla yaparlar ki bari oradan yırtalım.

    bakalım bu film bir de hellboy böyle beklentileri karşılayabilecek mi göreceğiz. üzülmemek için beklentileri düşürelim.

    düzeltme: imla
  • ilk üçlemeyi izledikten sonra yavan kalan film.

    --- ağır spoiler ---

    film, tipik men in black(mib) senaryosunu işliyor. dünyayı tehdit eden bir uzaylı canavar veya ırkına karşı deneyimli ajan ile onun daha deneyimsiz ortağı. canavarın elde etmek istediği bir obje var ve final karşılaşması öncesi canavar bunu ele geçiriyor ve mib ajanları onu bulabildikleri en güçlü silahla(misal film boyunca aranılan obje bu sefer silah çıktı. üçüncü filmde savunma sistemi, ikinci filmde korunması gereken prenses, ilk filmde galaksiydi) yok ediyorlar ve mutlu son. filmin bir noktasında mib yerel karargahındaki ekranda görülebilen insan kılığındaki uzaylılar, kahve düşkünü haşaratlar konularına hiç değinmiyorum bile(gerçi göçmen uzaylıların dünyaya nasıl ulaştığını göstermeleri ve kıtasal metro sistemi serinin ilklerindendi!). tüm bu klişeler nedeniyle sıradan sayılabilecek bir mib macerasıydı.

    herhalde prodüksiyon ekibi de bu sorunun farkında olduğundan filmi yarı zamanlı bond filmine çevirmişler. filmde ajanlar abd, ingiltere, fas ve italya'da dolaşırken modern ajan filmlerindeki sahnelere benzer maceralara atılıyorlar. misal, tessa thomphon otomatik silahların konuşlandığı duvara tırmanıyor; ikili marakeş'te motorsiklet kovalamacası yaşıyorlar; ve dahi, filmin başlarındaki kumarhane sahnesinde, diğer bir filmde thor'u oynayan aktör(adını hatırlayamadım şimdi) suçlularla kapıştıktan sonra patronun sevgilisini yatağa atıyor.

    tamam, belki yeni bir soluk olsun diye bu tarz benimsenmiş; lakin eski mib izleyicisi bile aradan geçen yıllarda mib'in gittikçe unutulmaya yüz tuttuğunun farkında. üstelik modern süper kahraman filmlerinden hollywod'un her yeni ürününe bulaşan gereksiz sululuk, mib'in o dünya tehdit altındayken dahi karizmatik duran karakterlerinin atmosferini öldürüyor. öyle ki, bu filmde herkes ajan j gibi davranmaya çalışıyor; tek bir ajan k yok ortada...(bu arada j ve k'yin bug'dan dünyayı kurtarışlarını anlatan tablo high t'nin odasındaydı.)

    pawny'i nasıl yorumlayacağımı bilemedim. alelade bir maskot/partner tiplemesiydi.
    --- ağır spoiler ---

    sözün kısası, film serinin önceki filmlerinden dahi daha fazla çerezlik sayılır. ne yazık ki, filmin ortasına gelmeden finali kafanızda adeta tümüyle canlanıveriyor. dahası, önceki filmlerde en azından biraz olsun gerilime rastlanırdı. bu filmde onu da bulamadım.
hesabın var mı? giriş yap