• 1868 yilinda togukava sogunlugu na son vererek hakimiyeti ele geciren imparator meijinin modern bir japonya yaratmak adina ekonomik ve sosyal alanda gerceklestirdigi yeniliklerle dolu 10 capon yilina denk gelen donemin adi ve getirdikleridir. ayni zamanda sairmis de rahmetli. baskent kyoto dan tokyo olmus bu donemde, demiryolu yapilmis, meiji anayasasi kabul edilmis, nufus sayimi yapilmis, zorunlu askerlik gorevi getirilmis, kabine sistemine gecilmis vs. sonra ekonomik gelisme ve genislemeyle yerinde duramamis caponcuklar, cenk edelim demisler cinlilerle, yenmisler bunlari,durmamis ruslarla kapismislar, abartmis kore ye tayvana da sarkmislar, onlari da almislar, vermisler sonra geri,iyice kudurmuslar o donem. 1912 de meiji nin olumuyle* de sarsilmis, toparlanmaya ugrasmislardir. . bir de tokyo da meiji tapinagi varmis, goremedik daha ama kismet insallah. kisaca meiji restorasyonu bugunku japonya nin temellerinin atildigi, japon tarihinde onem arz eden bir donemdir. minik tatli caponlarin yakin tarihindeki donum noktalarindandir.
  • japonların ekseriyetinin müslüman olmaması ve ota boka hoplayan organize yobazlar barındırmaması nedeniyle kolaylıkla başarıya ulaşmış restorasyon. şans işte.
  • dış ticareti sadece çin ve hollanda ile sadece bir limandan ibaret olan 1603-1868 tokugawa feodalizminden sonra deyimi tam anlamıyla karşılayarak japonyayı şaha kaldırmış olan dönemdir.

    bu dönemim temel motivasyon kaynağı ise meiji anayasanın başlangıcında saklıdır.

    "geçmişin elim ve adetleri kaldırılacak ve doğanın adil kanunlarına uygun olarak her şey yeniden düzenlenecek. tüm dünyadan imparatorluk idaresini güçlendiremek için gerekli ilim irfan aranıp bulunacak."
  • samuraylığı bitiren ve kılıç taşınması yasaklanan bir dönemdir.
  • ingilizcede "restoration" olarak tanımlanmasının sebebi, ülkeyi yönetme yetkisinin feodal şogunluktan alınıp, esas/eski yetki sahibine yani tanrı nitelikli imparatora "geri verilmesi*"dir. fabrika ayarlarına dönüş misali.

    japoncada bu vurgu yok, "meiji ishin" deniliyor, "ishin" de devrim, reform gibi anlamlara sahip.
  • kemalist devrim ile sıklıkla mukayese edilen devrim. yalnız şöyle bir teferruat var; meiji devrimi japonların medeniyete dair ilk adımı olurken kemalist devrim türklerin medeniyete dair son adımı oldu.
  • meiji restorasyonu'nu daha iyi anlayabilmek için, feodal japonya'nın son dönemi olan edo dönemi'nde uygulanmış kapalı ülke politikasını (sakoku) ve japonya'nın yeniden dünyaya açılma sürecini bilmek gerekiyor. şu yazımda bahsetmiştim, önce buna bir bakın:

    https://seyler.eksisozluk.com/…i-bir-toplum-mu-oldu

    okuduysanız meiji restorasyonu'na giriş yapabiliriz.

    *

    1853 yılında, komodor perry'nin siyah gemileri henüz japonya'da iken, bir gece gizlice gemilerinden birine tırmanan iki japon genci, perry ile görüştüler ve işaretlerle abd'ye gitmek istediklerini anlattılar. bu ülkenin gücünü ve bunun arkasındaki sebepleri öğrenmek istiyorlardı. shogunluk japonya'sında, bu tarz bir davranış idamla cezalandırılırdı. bu hareket karşısında şaşıran perry, günlüğüne şöyle bir not düşmüştü: "bu iki japon'un davranışı beni etkiledi. bütün japonlar böyle ise, günün birinde amerika gibi güçlü bir ülke olacaklarına hiç şüphe yok."

    dünyayı görmek isteyen iki genç japon gemiden çıkarıldı, ancak japonya kapılarını bir kez açtıktan sonra, japonların dış dünyaya yönelik merakları da artmıştı. bu olaydan on dört yıl sonra shibusawa eiichi adlı genç bir japon, avrupa'ya gitme şansını yakalayacaktı. 1840 yılında çiftçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen shibusawa eiichi, son shogun tokugawa yoshinobu'nun muhasebecisiydi ve 1867 yılında, 27 yaşındayken paris'de düzenlenen exposition universelle fuarına katılmak üzere japon heyetinin bir üyesi olarak fransa'ya ayak bastı. yeni sanayi ürünleri, el emeği ile üretim yapan atölyelerdeki konvansiyonel ekipmanların yerini almıştı. batıdaki sanayileşme karşısında afallayan shibusawa, burada kalıp avrupa ülkelerindeki sanayi gelişimini ve ekonomik sistemleri yakından incelemeye karar verdi. shibusawa ilk olarak fransa'ya, oradan da belçika'ya gitti. dönemin belçika kralı ıı. leopold, ona bir ülkenin sanayi olmadan zenginleşemeyeceğini, demir ve çelik üretiminin çok önemli olduğunu anlattı. o da japonya'nın belçika'dan demir ve çelik satın almasına olumlu bakıyordu. shibusawa eiichi, duyduklarından çok etkilenmişti. ülkenin kralı bile ülkesinin ürünlerini konuklarına detaylıca tanıtmaktan çekinmiyordu. bu da sanayi ve ticaretin batı ülkelerindeki önemini gösteriyordu. konfüçyüs'ün öğretilerinden etkilenen bütün gelenekçi japonlar gibi, shibusawa da çocukluğunda "dört kitap ve beş klasik" (sìshu wujing) okumuştu ve tüccarların çıkarcılığı simgelediklerine inanıyordu. buna rağmen leopold'un söyledikleri, düşüncelerini değiştirmeye başlamıştı.

    shibusawa, 1868 yılının kasım ayında japonya'ya döndü. döndüğünde japonya artık çok değişmiş, tarihi bir eşikten geçmişti. shogunluk devrilmiş, iktidar japonya'nın 122. imparatoru 14 yaşındaki mutsuhito'nun (meiji) eline geçmişti. japonya'yı dünyaya açan abd, aynı zamanda japonya'yı, tarihindeki ilk eşitsiz anlaşmayı imzalamaya zorladı. kısa bir süre sonra amerika'nın açtığı bu yolu, hollanda, rusya, ingiltere ve fransa takip etti ve bu küçük ada ülkesinde kendi çıkarları için çekişmeye başladılar. limanlarını açtıktan sonra japonya'nın pazarları da, batıdan gelen mallarla dolmuş ve ülke ucuz hammadde kaynağı olmuştu. yalnızca altı ayda, dışarıya 150 bin dolarlık altın akışı oldu. o dönemde başta qing hanedanı yönetimindeki çin olmak üzere birçok asya ülkesinde durum buydu. japonya ekonomisi çökmüş, halk hınçla dolmuştu. genç imparator ve hükûmet, ülkeyi bu duruma bir çare bulmalıydı.

    bunun üzerine imparator meiji, 6 nisan 1868 tarihinde beş maddelik andı yayınlayarak ulusal bir ihtilalin ana ilkelerini duyurup siyasi reformları başlatılıyordu. bu tarihten itibaren japonya, bugün "meiji restorasyonu" şeklinde adlandırdığımız sürece girdi. shibusawa eiichi, meiji hükûmetinin maliye bölümünde görev aldı. avrupa'da edindiği deneyimler ve ekonomik konulardaki doğal yeteneği sayesinde yeni görevinde başarılı oldu. yeni para sistemi reformu, hanlıkların kaldırılıp vilayet yönetimine geçilmesi, devlet tahvillerinin çıkarılması gibi hükûmet politikalarının oluşturulmasına ve hazırlanmasına yönelik çalışmaların hemen hemen hepsinde aktif rol oynadı.

    shibusawa, kayda değer başarıları ile konumunda hızla yükselirken, meiji hükûmetinin yeni bir uygulaması da, hem japonya'nın hem de shibusawa'nın hayatında yeni bir yol çizecekti. yüz delegeden oluşan resmî bir heyet, avrupa ve abd'yi ziyaret amacıyla 1871 yılında yola çıktı. delegasyonda kırk dokuz üst düzey hükûmet yetkilisi vardı ve bu sayı hükûmetin neredeyse yarısına eşitti. üç yıldır iktidarda olan meiji hükûmeti, bu büyük yolculuğu desteklemek için yıllık gelirin yüzde ikisini, "iwakura görevi" ismi verilen bu yolculuğa tahsis etmişti. bir yıl on ay süren yolculuk boyunca; abd, ingiltere, fransa, belçika, hollanda, rusya, almanya, prusya, danimarka, isveç, bavyera, avusturya, italya, isviçre, mısır, aden, ceylon, singapur, saigon, hong kong ve shanghai ziyaret edilerek yüz ciltlik bir seyahatname oluşturuldu. iwakura delegasyonunun böylesine büyük bir hükûmet desteğiyle, bu denli çok sayıda resmî görevlinin katıldığı ve bu kadar uzun süren bu büyük yolculuğu, yalnızca japonya'nın değil; bütün asya ülkelerinin batı dünyası ile ilişkilerinde yeni bir çığır açacaktı.

    iwakura tomomi liderliğindeki delegasyonun batıya yaptığı bu ziyaretler sonucu şahit oldukları uygarlık ruhu ve bunun bir getirisi olan maddi gelişim, heyet üyelerinde önce hayret, sonra hayranlık ve en sonunda da heves uyandırmıştı. heyettekiler, japonya'nın da modern ve gelişmiş bir ülke olabilmesi için batı uygarlığını hummalı bir şekilde incelemeye başladılar ve sonunda ülkelerine en uygun gelişim modelini, tıpkı japonya gibi siyasi birliğini çok kısa bir süre önce gerçekleştirmiş almanya'da buldular. ulusal birleşmenin sağlanmasında önemli bir yeri olan "demir şansölye" lakaplı otto von bismarck, kabul töreninde şöyle diyordu: "bugünlerde herkes, uluslararası ilişkilerde nezaketten söz ediyor ama hepsi saçmalık. gerçek şu ki, büyük balık küçük balığı yutar."

    bu sözlerle japonların duygularına tercüman olmuştu. bismarck'ın güç kuramına katılmanın yanısıra, almanya'nın gelişim modeline de hayran olmuşlardı. güçlü bir ülke, endüstriyel gelişimde en önde olmalıydı. almanya ise avrupa'da öne çıkmaya başlayan ve en hızlı gelişen ülkeydi. binlerce yıldır çin'den öğrenen japonya, kendisine yeni bir öğretmen bulmuştu. ülkeye döndüklerinde, japonya'daki sanayileşme sürecinin başına, iwakura delegasyonu başkan yardımcısı ve daha sonra "japon bismarck" şeklinde anılmaya başlanacak okubo toshimichi geçti. okubo ülkeye döndüğünde "sangi" yani şansölye ünvanı almış ve içişleri bakanlığına terfi ettirilmişti. modernleşme yolundaki bu istekli yürüyüşte japonya'yı asıl yönlendiren, meiji hükûmetinde gerçek iktidarı elinde tutan okubo toshimichi'ydi.

    1872'de açılan tomioka ipek fabrikası, japonya'daki ilk modern fabrikalardan biridir. hükûmet fransa'dan ipek çekimi ekipmanları satın almış ve yüksek ücretler ödeyerek yabancı uzmanlar getirtmişti. fabrika kısa bir süre sonra işlemeye başlayacaktı, ancak işçi bulunamıyordu. o dönemde çoğu japon, bu gürültülü ve pis makinelerin, ruhlarını emeceğine inanıyordu. meiji hükûmeti, insanlardaki bu korkuyu savuşturmak için bir yöntem buldu. ilk olarak samurayların ve üst düzey resmî yetkililerin kızlarını, fabrikalarda işçi olarak çalıştırmaya başladılar. ustalaşan işçiler, yeni açılan fabrikalara gönderildiler ve ipek, japonya'nın uluslararası piyasadaki ilk ürünü oldu. okubo'nun sanayi politikaları doğrultusunda, japonya'da fransız ipek fabrikaları, alman metal tesisleri ve ingiliz silah fabrikaları birebir örnek alarak kuruldu. hükûmetin mali harcamalarının beşte biri sanayi yatırımlarına tahsis edilmişti. makine alımının yanısıra birçok yabancı mühendis ve teknisyeni de japonya'ya davet etti. o dönemde yabancı bir uzmanın maaşı, meiji hükûmetindeki üst düzey yetkililerin maaşından üç kat daha fazlaydı.

    bir yandan kamu yatırımı fabrikalar kurulurken, okubo toshimichi, ekonomik kriz dolayısıyla devletçi bir politika izlenmesine yetecek mali kaynak bulunamadığı için özel girişimcileri de destekliyordu. "zaibatsu" denen dev aile şirketleri bu ortamda palazlanmaya başladı. meiji hükûmeti, önce işi kuruyor sonra da bunları kademeli olarak bu şirketlere devrediyordu ve böylece özel sektörün büyümesi destekleniyordu. zaibatsular, hükûmete destek verdikçe büyümüşler ve hükûmetle aralarında uzun süre devam eden bir politik-ekonomik işbirliği oluşmuştur. özellikle mitsubishi, hükûmetin desteğiyle kısa sürede devleşti. okubo, 1875 yılında henüz beş yıllık olan mitsubishi'ye, japonya-shanghai deniz yolunu işletmeye açması talimatını verdi. bunun sonucunda amerikan ve ingiliz taşımacılık şirketleri bölgeden çekilmek zorunda kaldı.

    1873 yılında 33 yaşındaki shibusawa eiichi, maliye bakanlığında devlet bütçesinden sorumlu kıdemli amir görevine atandı. halkın gözünde böyle bir mevki bulunmaz bir nimetti. ancak shibusawa, beklenmedik bir hamle yaptı ve görevinden istifa ederek iş hayatına atılmayı tercih etti. meiji'den önce, japonya'da tüccar sınıfına pek saygın gözle bakılmıyordu. shibusawa, hükûmetteki görevinden ayrılarak ticarete atıldığında, aslında insanlara ticaretin de onurlu bir iş olduğunu ve yüksek mevkilerdeki insanların da ticarete atılabileceğini göstermek istiyordu. istifa ettikten sonra shibusawa'nın ilk işi, japonya'nın ilk modern banka şirketi olan dai-ıchi kokuritsu ginko'yu (birinci ulusal banka) kurmak oldu. böylece ileride "japon kapitalizminin babası" olarak anılmasını sağlayacak efsanevi iş kariyerine de giriş yapmış oldu. şirketi giderek taşımacılık, gemicilik, demiryolu, tekstil, malt sanayi, kimyasal gübre ve madencilik gibi endüstriyel sektörlere yayılmaya başladı. 1900'lü yıllara gelindiğinde, shibusawa eiicihi, japon iş dünyasının en parlak figürü olmuştu bile.

    japonya, sanayileşme yolunda hızla ilerliyordu. ileri teknolojileri öğrenirken, batılı yaşam tarzını da benimsemeye başlamıştı. ay takviminin yerini gregoryen takvim aldı. bahar bayramı yerine yılbaşı kutlanmaya başlandı. imparator biftek yemeye, memurlar frak giymeye başlamıştı. kadınların çoğu kimono yerine elbise giymeye başlamış; berberler, at kuyruklarını kestiren ve yeni moda tıraş olan erkeklerle dolmuştu. hatta bir meiji dönemi tekerlemesinde, saçlarını kestirip kısaltmanın uygarlığın ilk adımı olduğundan bahsediliyordu. antik başkenti nara'yı, tang hanedanı'nın başkenti chang'an'ı örnek alarak inşa eden japonya, şimdi de batı tarzı sokaklarla tokyo'yu yeniden inşa ediyordu. batıdaki gibi iki katlı evler sokağın iki yanına diziliyor, at arabaları dolaşıyor, akşamları sokak lambaları yakılıyordu.

    meiji restorasyonu ile birlikte japonya'da her şey yolunda gidiyor gibi görünürken, bir talihsizlik yaşandı. tokyo'nun sakin kioizaka tepesinde sokaklar ıssızdı. 14 mayıs 1878 tarihinde, sekiz sularında, hükûmetin başı okubo toshimichi saraya gitmek üzere yola çıkmıştı. birkaç saat sonra saraya acı haber ulaştı; 49 yaşındaki okubo'ya, at arabasında suikast düzenlenmişti. halbuki daha o gün şafaktan önce japonya'nın gelecekte uygulayacağı reformlar hakkında konuşuyordu. anlaşılan, kaldırılan samuray sınıfı, meiji restorasyonu'ndan memnun değildi. okubo, teredüttlere kapılmayan, asla taviz vermeyen ve güçlü iradesi olan bir devlet adamıydı. katı okubo toshimichi hükûmeti; refah düzeyinin artması, endüstri ve uygarlığın gelişmesi için restorasyona yönelik reformlarda batıya öykünme yöntemini benimsemişti. öte yandan hükûmet sanayileşme konusunda deneyimsizdi ve bir an önce hedefe ulaşmak istiyordu. bu durum da ekonomik sorunların yanısıra toplumsal sorunlar da doğurmuştu. zira batılılaşma programları çok hızlı uygulanmış, geleneksel japon kültürü çökmenin eşiğine gelmişti. üstüne üstlük japonya'nın resmî dilinin ingilizce olmasını, ırkın "gelişmesi" için batılılarla evlenip üstün melez çocuklar doğurulmasını savunan devlet yetkilileri bile vardı. bütün bunlar, modern uygarlıkla yerel gelenekler arasında büyük bir çelişki yaratmıştı. bu arada, reformların neden olduğu eşitsizlikler de, mevcut toplumsal çatışmaları derinleştirmişti. hükûmet, 1881 yılında hokkaido'daki devlet mülkünü, yatırım tutarının üçte biri fiyatına özel sektöre satmıştı. bu olay yetkililer ve tüccarlar arasında hoşnutsuzluk yaratmıştı. bu rahatsızlık, imparator bir grup üst düzey yetkiliyi azledene dek dinmedi.

    okubo toshimichi'nin öldürülmesinden sonra reform sorununu, halefi ito hirobumi göğüsledi ve görevi ele aldıktan kısa bir süre sonra karmaşık bir konuyla ilgilenmek zorunda kalmıştı. meiji hükûmeti, güreşçilerin çıplak bedenleri batılı normlarında ahlak dışı ve çirkin göründüğü için sumo güreşlerini kesin olarak yasaklamıştı. bunun üzerine takasago isimli tanınmış bir sumo güreşçisi, tokyo'da halka açık bir sumo müshabakası düzenleyerek tepkisini gösterdi. takasago'yu desteklemeye gelen halk ile güreşçiye müdahale etmeye gelen polis karşı karşıyaydı. olası çatışmaları önlemek isteyen imparator meiji ise geri adım atmış ve sumo güreşlerini yasaklayan kanunu iptal ederek güreş müshabakalarına yeniden izin vermişti. takasago'nun tepkisi ve kamuoyunun hoşnutsuzluğu, ito hirobumi'yi ulusal kalkınma ve reform yöntemlerini sorgulamaya yöneltti. ito iktidara geldiğinde, japonya'da toplumsal ve siyasi hayat hâlihazırda çatışma halindeydi. japonlar dünyaya açılırken haklarına da kavuşmak istiyordu. ufukta, japon toplumunun bütününü kapsayan bir özgürlük ve vatandaşlık hakları mücadelesi görünüyordu. ilk olarak hak ve özgürlükleri tanıyan bir anayasa talep ediliyordu. hak talebi hareketlerinin güçlenmesi, meiji hükûmetine anayasa ve kongrenin gerekliliğini gösterdi. bu eğilimi benimsemeye yakın duran ito, anayasa talebinin gittikçe yaygınlaştığını görebiliyordu. bunun üzerine ilk japon anayasasının taslağını oluşturmaya başladı. reformlarla geçen on yıl, ona yalnızca taklit ederek japon toplumunun daha fazla ilerleyemeyeceğini göstermişti.

    bu sırada, shibusawa eiichi, iş dünyasındaki krallığında gelenekleri modernlikle etkin bir şekilde birleştirmişti. iş dünyasına atıldığından beri konfüçyüs'ün eserlerini kendisine rehber edinmişti. her yerde konuşmalar yapıyor ve japonları iş dünyasına girmeye davet ediyordu. ito ise benzer bir şekilde yeni anayasayı yerel gelenekler ile bütünleştiriyordu. bunun sonucunda ortaya karışık bir durum çıktı: anayasanın asıl amacı vatandaşlık haklarını korumaktı ve bu anayasada da yazılıydı. öte yandan imparatorun mutlak hakimiyetini de anayasaya eklemişti. imparatoru toplumun merkezine koymak, bin yıldan uzun süredir devam eden bir gelenekti ve yönetimi tamamen elinde bulundurmuş shogunlar dahi imparatoru ortadan kaldırmayı düşünmemişlerdi. japonya'nın modernleşmesini destekleyenler bile imparatorluk makamına karşı değildi. takvimler 11 şubat 1889 tarihini gösterdiğinde, ito hirobumi tarafından hazırlanan imparatorluk anayasası resmen ilan edildi. meiji restorasyonu'nun reformları, geleneklere uygun olarak imparatora duyulan saygı ile birleştirilmiş, imparatorun kutsallığı yasal olarak onaylanmıştı. ito iktidarında geleneksel japon kültüründen miras alınan öğeler ulusal geleneklerle sınırlı kalmayıp; samuraylardan miras kalan militarizm de hatırlanıp güçlendirilmeye başlandı. ancak ito hirobumi, yeni anayasayı, gittikçe yükselen toplumsal çatışmayı azaltmak için kullandı.

    anayasanın kabulünden sonra japon ekonomisi hızlı bir yükselişe geçti. aynı zamanda artık aşırıya kaçmaya başlayan batılılaşma hareketleri de sınırlandırılmış oldu. bunun bir sonucu olarak da, japon toplumunda sıradışı manzaralar ortaya çıkıyordu. günlük hayatta batılı giyim tarzı popülerdi, ancak kimono hâlâ resmî kıyafetti. barların sayısı artarken çay evleri de varlığını sürdürüyordu. opera salonları açılmıştı ama no ve kabuki de gittikçe gelişiyordu. harika yağlı boya tablolar yapılırken, yamato-e sanatı unutulmamıştı. 1910'da erkeklerin %95'i, kadınların da %90'ı okula gitmişti. eskiden ingiltere'nin toplam demiryolu uzunluğu japonya'nın bin katı iken bu oran dört katına inmişti. japonya artık gelişmiş bir ülke görünümünde olsa da batıyla kıyaslandığında arada hâlâ kayda değer bir fark vardı. batıyı hızlı bir şekilde yakalamak isteyen japonya, kestirme bir yol arayışındaydı. meiji hükûmeti iktidara geçtikten yaklaşık yirmi yıl sonra; 1890 yılında tayvan, 1910 yılında ise kore ilhak edildi. (detaylı bilgi için buraya.) 1868 yılından itibaren reformlarla ilerleyen japonya, ulusal stratejilerini tamamen değiştirerek 1890 yılından sonra savaşlarla ilerleme yolunu seçti. bu yüzden 1868 yılında başlayan meiji restorasyonu'nun 1889-1890 yıllarında sona erdiğini söylememiz çok da yanlış olmayacaktır.
  • japonyada kapitalist bir dinin ortaya cikartilmasina yolacan gelismeler olmakla birlikte hirosima ve nagasaki ayarlariyla kapitalizmin kralindan akilli olmasi yonunde telkin almistir.
  • harf inkılabı yapılmaya çalışılmış, kısmen de olsa başarılı olunmuş dönemdir.

    http://en.wikipedia.org/…iki/japanese_script_reform
  • -1870 yılında ilk demiryolunun yapımına başlanması
    -1871 yılında daymiyo adı verilen derebeylik sisteminin yıkılıp devlet yönetiminin yeniden organizasyonu
    -1871 yılında ilk gazetenin yayınlanması
    -1872 yılında çıkartılan bir kanunla her kadın ve erkek japon için ilköğretimimn zorunlu hale getirilmesi
    -1873 yılında zorunlu askerlik siteminin kabulu;bu politika sonucunda gerçekleştirilen bazı uygulamalardır.
hesabın var mı? giriş yap