• machiavellinin arkadaşı, leviatanın vücut bulmuş hali ve odasındaki ince uzun masası ile konsüllerin konsülü olan kişidir.
    derste romalı büyücülerin savaş ile ilgili kehanetlerini anlatırken geriye kaykılıp tavana bakarak gökyüzünden kartallar geçiyor savaşmayalım diyen bir kahindir.
  • o bir don juan...

    jestleri, mimikleri ve konuşmasının karşısına geçip kendisini biraz gözlemlediğinizde ''böyle bi adam sittin sene gelmez be abi!'' şeklinde bir düşünceye kapılacağınız insan...
    hayatını siyasal düşünceler tarihine vakfetmiştir. machiavelli, more, hobbes , montesquieu, rousseau ve diğerleri onun için ölmemiştir; hepsini içinde yaşatır. hatta odasının kapısında bekleyen biri tarafından m.ali ağaoğulları'na ait olduğu sanılan sesin şunları telaffuz ettiği rivayet edilir-yalansa da inanalım-: ''hobbes! olum şu 2.raftaki ansiklopediyi ver. lan machiavelli! kettleın fişini daha takmadın mı olum, boğazımız kurudu lan...''
  • her yil mehmet ali hoca icin cok guzel seyler yazilirdi fermanda ama bu yil kadar cok, degisik ve guzel sey olmamisti.
    kamu tarafindan methiyeler duzulen, adeta biat edilen tanri kral.
    once mizansen yapildi. tahta oturup ayhan yalcinkaya'yi kiliciyla kutsadigi oynayanlarin da kilik kiyafet ve mimiklerle harikalar yarattigi bir oyundu. sonrasinda hocanin resminin oldugu ve "hicbir ovgu bu ismin buyuklugune erisemez" yazili pankart acildi yukaridan. hoca sokla ve sevincle bakarken, fermanda okundu adi coskuyla. ardindan giris kisminda guzel sesli bir arkadas solo olarak sarkiya girdi ve nakaratinda herkes eslik etti. hoca alkisladi, sok oldu, aglatacaksiniz yeter tarzinda isaretler yapti yukaridan. sonra pankarti kendisine hediye ettik ve fotograf cektirdik. artik ders vermeyecegini acikladigi bu yil icin jubilesini mukemmel yaptik. sarkinin sozleriyle bu duygusallik ve hayranlik dolu entryme son veriyorum.

    utopyalar simdi soguk ve karanlik
    stoacilar susmus la boetie kusmus
    aklimdan cikmiyor hic auctoritasin
    hayraniyim elindeki iki kilicin

    ve trubun:

    bir efsaneydi efsaneydi
    senin dersini almak
    machiavelli dinleyip rousseau ile tanismak
    saatlerce calisip yine butune kalmak
    bir efsane senin dersini almak.
  • emekliliği üzerine öğrencisi murat sevinç'in kaleme aldığı yazıyı paylaşıyorum; ne de güzel yazmış:

    "bir gün o meşhur bülent daver, siyaset bilimine giriş dersine gelemez. haber vermek için bir diğer hoca görünür konferans salonu’nda. 30’lu yaşların sonunda, çok yakışıklı biri; mikrofona eğilir ve “bugün ders olmayacak” der. hoca’yı ilk görüş. tabii kadın öğrencilerde hayranlık ve biz erkeklerde, bir ömür gizleyemediğimiz çaresiz bir kıskançlık.

    ikinci sınıfta ilk kez dersimize girince anladık kim olduğunu ve asıl vasfının yakışıklılık olmadığını. siyasal düşünceler tarihi. kendine has üslup. bazen ziyadesiyle frankofon bazen tam da içimizden. eski yunan düşünürlerinden, fransız devrimi’ne. étienne de la boétie’nin ‘gönüllü kulluk üzerine söylev’ini çevirmiş. ilk kez duyuyorsunuz. hoca anlatıyor; prens kimmiş, bodin’in egemenlik kuramı neymiş, hobbes ne diye “insan insanın kurdudur” buyurmuş, fransız devrimi nasıl gerçekleşmiş… hoca’dan fransız devrimi dinlemek, cem karaca’dan tamirci çırağı dinlemek gibi bir lezzet."

    hala aynı yakışıklılıkta, hala kadın öğrenciler hayran, erkekler çaresiz kıskanç.
  • her hareketi, her esprisi, konuşması, tavırları hep dikkat çekicidir. ancak kendisiyle ilgili zihnimde yer etmiş bir an var ki, her aklıma geldiğinde sürekli tebessüm ediyorum, ki sık sık aklıma geliyor.

    siyasal düşünceler tarihi dersinde, fransız devrimi'ni anlatacağı gün, derse tabiri caizse jilet gibi gelmiş, en kral takım elbisesini göz alıcı lacivert kravatıyla çekmiştir. dersin ilk saati devrim'den önceki birkaç konuyu özetleyerek hızlıca geçmiştir. dersin ikinci saatinde ise, ders başladıktan birkaç dakika geçtikten sonra oturduğu yerden yavaşça kalkmış, masanın yanından sakin ama emin adımlarla geçip hayali bir kürsüye gelmiş, "evet!.." diye bağırarak şekil bir hareketle ceketini çıkarıp masaya attıktan sonra lacivert kravatını özenle düzeltmiş, gözlerini kısarak uzaklara doğru bakıp eski dostunu çağırır gibi, harika bir vurguyla "devrim...!!" diye bağırıp, birkaç saniyelik suskunluğunun ve pozunun ardından girizgah yapmış, dersin konusuna özel lacivert kravatının verdiği coşkuyla fransız devrimi'ni öncesiyle, sonrasıyla, devrim sırasında olanları ve o sırada ortaya çıkan farklı görüşleri değerlendirip, her şeyiyle anlatmıştır. mehmet ali hoca işte. fakültenin en nevi şahsına münhasır, karizmatik ve keyifli insanı. anlatılmaz, yaşanır.
  • eserleri şöyledir;
    *l'islam dans la vie politique de la turquie (aü sbf yayınları, 1983)
    *kent devletinden imparatorluğa (eski yunan'da siyaset felsefesi adıyla, v yayınları, 1989; imge kitabevi yayınları, 1994, 2000, 2002)
    *imparatorluktan tanrı devletine (levent köker ile birlikte, imge kitabevi yayınları, 1991, 1997, 1998, 2001, 2004)
    *tanrı devletinden kral-devlete (levent köker ile birlikte, imge kitabevi yayınları, 1991, 1997, 2001, 2004)
    *ahlaksız (andré gide'den çeviri, imge kitabevi yayınları, 1992, 2002)
    *kral-devlet ya da ölümlü tanrı (levent köker ile birlikte, imge kitabevi yayınları, 1994, 2000, 2004)
    *yeni ortaçağ (alain ming'ten çeviri, imge kitabevi yayınları, 1995)
    *kral-devletten ulus-devlete (imge kitabevi yayınları)
    *ulus-devlet ya da halkın egemenliği (imge kitabevi yayınları, 2006)
  • etienne de la boetie gönüllü kulluk üzerine söylev'i türkçeye kazandırmıştır.
  • emekli oluyormuş hocamız. 7 nisan cuma günü aziz köklüde adına panel düzenleniyormuş. aslı çırakman ile yine dönem sonu emekli olacak olan ayhan yalçınkaya konuşacakmış panelde.

    kaynak: mülkiye haber

    edit:etkinlik engellemeler dolayısıyla mülkiyeliler birliğine alınmış, saat 15'te başlayacakmış.
  • emeklilik törenine ve kendisine yapılan saygısızlık ayhan yalçınkayadan saygıyla duyurulur:

    "değerli arkadaşlar,

    daha önce duyurduğumuz gibi, yarın sbf aziz köklü salonunda, mehmet ali ağaoğulları hocamızı emekliliğe uğurlayacaktık. ancak bugün öğleden sonra, hukuk fakültesi ve siyasal bilgiler fakültesi dekanlıkları sözlü olarak, hiçbir kurala, hiçbir düzenlemeye, hiçbir yasaya atıf yapmadan, yalnızca rektörlüğün sözlü olduğu iddia edilen talimatıyla, yarınki etkinliğimize değil atılan hocalarımız ve meslektaşlarımız, değil diğer üniversitelerden hocalarımız ve meslektaşlarımız, dışarıdan hiç kimseyi almayacaklarını, hatta konuşmacımız, oturum yöneticimiz dahil ve hatta mehmet ali hocamızın ailesinin dahi kampuse giremeyebileceğini belirttiler!

    böylece bu kampusun ve fakültemizin bir kere daha, ortada hiçbir şey yokken kapalı cezaevine dönüştürüldüğüne, krimanalize edildiğine ve artık bu kampüste hukukun hiçbir anlamının olmadığına, sözlü emir verenlerin emirlerini yazıya geçiremeyecek kadar hukuktan uzaklaştıklarına bir kez daha tanık olduk! sbf dekanlığı ve hukuk fakültesi dekanlığı inisiyatifsizlikleriyle kampusün bir parçası olmadıklarını, hiçbir fonksiyonları olmadığını bir kez daha gösterdiler! kendilerine teşekkür ediyoruz. ancak kendilerine yaptığım yazılı başvurunun yazılı yanıtını ısrarla talep edeceğim ve gerekli tüm hukuki girişimlerde bulunacağım, bulunacağız! fakültesinden emekli olamayan bir hocamızdan söz ediyoruz! artık daha ötesi yok!

    ancak, hocamızın bu mutlu olması gereken günü, hepimizle bir kez daha birlikte olup yüzünü güldürecek günü bize ve ona zehir edenleri, onların sessiz destekçilerini mıh gibi aklımıza kazıyacağız! ve hocamızı yarın yine de uğurlayacağız!
    bilinsin ki mehmet ali hocamıza tahsis ettiğimiz bu günü kendilerine hiçbir gün armağan edilmeyeceğinden emin olduğumuz, ilgili dekanlıklara ve rektörlüğe, onların "kolluk kuvvetlerine" armağan etmeyeceğiz.

    onun için etkinliğimizi yarın, küçük değişikliklerle mülkiyeliler birliği teras katında, saat 15'te başlatıp sürdüreceğiz. etkinliğimizin devamında küçük bir de kokteylimiz olacak!

    yalnızca mehmet ali hocayla birlikte olmak isteyen, değil bir günüm her günüm onunla olsun diyecek herkesi etkinliğimize bekliyoruz.

    saygıyla duyurulur!"
  • ankara siyasal'dan (bkz: mülkiye) "siyasal düşünceler tarihi" hocam. 30 yıl olmuş. darbecilerin şans eseri gözünden kaçmış (bkz: 1402'likler) demokrat, "iyi" hocalarımızdandı. emekli oluyormuş. ama okulda yapılacak tören için rektörlük engeller çıkarıyormuş.

    http://www.gazeteduvar.com.tr/…ne-rektorluk-yasagi/
hesabın var mı? giriş yap