• art spiegelman'ın iki ciltlik, takdire çok şayan siyah beyaz çizgi romanı. nazi almanyası döneminde bir yahudi ailenin kurtulmaya çabalama öyküsünü gerçek ayrıntılarla anlatır, naziler kedi, toplama kamplarındaki insanlar fare olarak resmedilmiştir, `schindlers list'i, golems of gotham'ı unutun, bildiğiniz her toplama kampı hikayesinden daha gerçekçi olduğunu hissedeceksiniz.
  • ölmeden önce ölmeyi, hiç kimseye güvenememeyi, eşitsizliği ve tüm bunların sebebini sorgulamanın nafileliğini aynı anda yaşamayı anlatan iyi bir hikaye...

    bir kare gözümün önünden gitmiyor: bir alman askeri, ağlayıp bağıran yahudi çocukları susturmak için, küçücük bir çocuğu bacağından tutar, hızla duvara çarpar ve kafasını patlatır: "diğer çocuklar artık bağırmadılar" diye yazıyor spiegelman...
  • okuzlugu ve enfes cizimleri ile tanidigimiz david sim bu eseri elestirirken "yahudiyi fare, almani kedi yapmanin nesi orijinal, nesi enfes fikir anlayamadim." demistir. kanimca nadiren hemfikir oldugum david ile bu musterekde anlasiyor gibiyiz. bu theriomorfizm kendi basina zaten guclu ve tarihsel bir perspektife dayanan bir oykuye ne kazandirmis, ne katmistir anlamam mumkun degil. fabl degerinin, yani metaforik, alegorik acilimlarin sayiyla "bir"den oteye gidemedigi bir durumda hayvan kimligine burundurmenin fabllarda amaclanan coklu uyumluluk beklentisine hizmet etmedigi, bir sey kazandirmadigi aciktir. bir de tutup boylesi bir stilistik esere pulitzer vermek?

    bu arada amerikada yahudi soykirim muhabbetine bina edilmis ne cikarsaniz, ya oscar, ya pulitzer aliyor be arkadasim. ama hep ayni soy, hep ayni kirim. siz oduller dagitirken baska soylar kiriliyor, hayatlar essegin gotune giriyor kilinizi kipirdatmiyorsunuz, yokmus gibi yapiyorsunuz ki serrefsizligin, bir delikte yasayan fare caresizliginin feristahi bu degil midir? amerikali sujesi sadece yahudi olunca mi "soy"kirimin insafsizligini idrak edebiliyor? butun soykirimlarin butunleyicisi ancak 2. dunya savasindaki yahudi soykirimi ile mi izah edilebiliyor? bilemem.
  • art spiegelman'ın plutzer dahil bir çok ödül aldığı iki ciltlik çizgi romanı.
    babasının hatıraları ve kendisinin soykırıma ve ailesine dair hissettiklerinin, çok samimi bir şekilde; resmedildiği eser -söylendiği gibi- benzer bir çok çalışmadan daha gerçekçi ve sorgulayıcı detaylarla doludur.
    ayrıca, sanatçının kendini çizdiği karelerde de, günümüz amerikasında ebeveyn ve evlat ilişkilerine ve kişilerin mahremi algılayışlarına dair -bizim için- şaşırtıcı yaklaşımlar vardır.
    hulasa, türünün en iyilerinden biridir.
    ek bilgi:

    --- spoiler ---

    almanlar, kedi; yahudiler, fare; polonyalılar, domuz; fransızlar, kurbağa ve amerikalılar da köpek olarak tasvir edilmiştir.

    --- spoiler ---
  • okuz gibi bir tank..almanlarin gelistirdigi ve ancak 2 tane prototipinin uretilip aktif produksiyona gecememis bir hayvanlik abidesi.istatistikleri:
    govde uzunlugu:10 mt
    govde genisligi:3.67 mt
    yuksekligi:3.66 mt
    ana silahi:128mm kwk 44l/55
    palet genisligi:110 cm
    palet uzunlugu(yerle temasi):588 cm
  • art spiegelman'ın babası vladek'in anlatımlarına dayandırdığı "hayatta kalma" üzerine biyografik bir grafik roman.

    faşizmin bir coğrafyanın üzerine kara bir bulut gibi yavaş yavaş çökmesi, ırkçılığın artık normalleşmesi ve insanların kimliklerinden ötürü önce ağır ağır, sonra kitlesel biçimde hedef olması 20. yüzyılın ve elbette içinde bulunduğumuz çağın en tiksinti verici gerçeği ise, nazi işgali altındaki avrupa'da musevilerin, çingenelerin, eşcinsellerin, komünistlerin ve her türden muhalifin rutin biçimde insan avına maruz kalması , temerküz kamplarına tıkılması ve toptan imha edilmesi belki de tüm bu gericiliğin zirvesi idi.

    "maus" işte bu "korkunç gerçeğin" en mütevazi biçimiyle çizgiye aktarılmış hali. farklı ulusların farklı hayvanlar halinde, örneğin musevilerin fare olarak resmedilmesini, nazilerin tüm propagandalarında musevileri hamamböceği yahut fare gibi haşarata benzetmesine bir nazire olarak değerlendirdim. bunun romanın tümüne özel bir katkısı olduğunu söylemek belki zor ama bir çeşit yabancılaştırma efekti olarak, yaşanılanlara okuyucuyu bir uzaklaştırıp bir yakınlaştırması hasebiyle kullanıldığını düşündüm. romanın epizotlarının birinin başında yer alan nazilerin "mickey mouse" değerlendirmesi de bu kanaatimi pekiştirdi açıkçası.

    tüm bunların yanında roman gücünü bence art'ın babasının hayatta kalma güdüsüne duyduğu hayranlık ile, babasını insan olarak itici kılan ve yine onun hayatta kalmasında hatırı sayılır payı olduğunu düşündüğü bencilliği ve hesaplılığına duyduğu öfke arasındaki gerilimden almış.

    çünkü babasının hayatta kalma hikayesi hep bir kaçış, saklanma, yalancı duvarlar ve gizli sığınaklar, esir ve toplama kampları, ticaret, trampa, sıra ve fırsat kollama ve bitmek bilmeyen umarsız ölümler hikayesi...

    art babasını dinledikçe, insanlar arasında bir dayanışma olmamasına şaşırıp kırılıyor. babasının anlattıkları üzerinden neden kimsenin direnmediğini anlamıyor. gerçi daha sonra yine art'ın ağzından auschwitz fırınlarında çalışan kimi mahkumların çalıştıkları fırını havaya uçurduğunu öğreniyoruz ama babasının hikayesine damgasını vuran dayanışma yahut direniş değil, kendini ne pahasına olursa olsun kurtarma çabası.

    --- spoiler ---

    romanın daha başında babası şöyle diyor:
    "arkadaş? arkadaşların mı? onları bir hafta boyunca aç, susuz bir odaya kapa da işte o zaman bak bakalım arkadaş neymiş?"

    ve babası anlattıkça art şöyle bir kaygıya kapılıyor:
    "...onun hakkında hazırladığım kitapta beni endişelendiren bir şey var. bir bakıma cimri yaşlı yahudiler hakkındaki o ırkçı karikatürlere öylesine benziyor ki..."

    art'ın kaygısını, vladek'in afro-amerikalılar hakkındaki yorumlarını okuduktan sonra okur kat be kat yaşıyor.

    --- spoiler ---

    fakat burada bence romanın esas marifeti giriyor devreye. tüm bu tahribatın, insana yakışmayan, insanı alçalttığını düşündüğünüz her türden tutumun, bu tutumları açığa çıkartan insanlık dışı koşulların ürünü olduğunu düşündürüyor esas olarak.

    geride bıraktığımız kanlı ve yaşamakta olduğumuz ve bir öncekini aratmayacağı daha başından belli çalkantılı yüzyılda insanlık hallerini görmek, anlamak ve hatta değiştirmek isteyenlerin okumasını tavsiye ederim.
  • august maus ww2 de 185 no lu u-boat un komutanıdır, ağırlıkları toplam 62.761 ton tutan 9 gemi batırmıştır knights cross sahibidir, gemisinin 24 ağustos 1943 te batırılmasından sonra amerikalılara esir düşmüş, 1946 şubatına kadar esir kalmıştır, savaştan sonra hamburg ta başarılı bir iş adamı olmuş, 1996 hakkın rahmetine kavuşmuştur.
  • ikinci dünya savaşı sonlarına doğru alman mühendislerin prototip aşamasında kalan süper ağır tank sınıfı denemesi.

    hitler’in büyüklük takıntısı tiger’la sınırlı kalmadı. porsche’a bir kez daha başvuran hitler, ölçülerini kendisinin belirlediği bir tankın üretilmesini istiyordu. bu tankın ismi maus’tu. tankı betimlemek adına daha önceki tanklar için kullanılan ağır tank sınıfı yetersiz kalacaktır. bu sebeple maus süper ağır tank olarak anılır.

    460 mm kalınlığında çelik zırha sahipti. 128 mm çapında daha önce görülmemiş bir tank topu taşıyordu. bu büyüklükte bir silahın yaratacağı geri tepmeyi karşılayabilmek için taret iyice büyütüldü. tüm bu çalışmaların sonunda tank 188 ton ağırlığa ulaştı ki, bu neredeyse 3 tiger tankına denk geliyordu.

    peki bu büyüklükte bir tank savaşta işe yarar mı?

    ilk bakışta düşmanı psikolojik olarak korkutacağı düşünülebilir. fakat bu sonsuza kadar sürmezdi. zırhı ve silahı ne kadar güçlü olursa olsun rakibin korkunç sayı üstünlüğü karşısında şansı, yavaşlığı nedeniyle çok azdı. müsait zeminde bile bir maus en fazla saatte 15 km hıza ulaşabiliyordu. üstelik bu tank her 30 metrede 1 litre mazot gibi akıl almaz bir yakıt tüketimi gerçekleştiriyordu. dönemin almanların gerilediği ve petrol sahalarını kaybetmeye başladığı bir periyot olduğunu da düşünürsek gerçekten akla mantığa sığmayan bir projeydi.
    operasyon menzili müsait yollar varsa 160 km gibi kısa bir mesafeydi, bu yol bulunmayan bölgelerde 62 km’ye kadar düşüyordu.

    zaten büyük maliyet ve ham madde gerektiren bu proje seri üretime asla geçemedi. yalnızca 2 adet yapılabilen prototipleri de kummersdorf’da rusların eline geçti. birkaç denemeden sonra ruslar bu makinenin savaşta pratik hiçbir işe yaramayacağına karar vererek onları depolara kaldırdılar. zaten seri üretime geçseler de muhtemelen yine alman üretimi olan elefant modelleri gibi çok fazla işe yaramayan, ham madde ve petrol israfı bir proje olacaklardı.
  • yıllar önce lisede, ingilizce dersinde bölüm bölüm her hafta okutulan grafik roman. tabi o dönemler hem derslere ilgisizlikten hem de ergen kafasından ötürü doğru dürüst okumamış, sınavlarda da kopya çekmiştim. üstüne bir de bununla gurur duyuyordum.*

    tabi son zamanlarda kitaplara daha çok ilgi duymaktan, daha çok sevmemden dolayı remzi kitap evinde gezerken bize her bölümü haftalık olarak dağıtılan "sıkıcı derslerin" türkçeleştirilmiş şekilde kitap halini gördüm. şimdi 2 günde yarısına geldim. hem çok güzel bir şekilde bir ailenin gözünden 2. dünya savaşını polonyalı bir ailenin gözünden öğreniyorum hem de okudukça lise anılarım canlanıyor. arada sırada da "kafana sıçıym wardox" diyorum tabii zamanında bu eseri geri teptiğim için.

    özetle tavsiye ederim. herkesin sıkılmadan okuyabileceği bir samimiyette anlatılan bir hikaye. mutlaka okuyun derim.
  • art spiegelman'ın babasının holokost anılarını hayvan motiflerini kullanarak anlattığı eseri. intihara meyilliyseniz okumamanız tavsiye edilir.

    kitapta fark edebildiğim hayvanlar ve temsil ettiği milletler şunlardı:
    fare: yahudi
    kedi: alman
    domuz: leh
    köpek: amerikan
    kurbağa: fransız
    geyik: isveçli

    motiflerdeki tek istisna art'ın fransız karısı françoise'dır. art onu bir kurbağa olarak çizmeyi düşünmüşken karısının "kendini bir fare olarak çizdiysen, beni de bir fare olarak çiz." demesi üzerine onu da bir fare olarak çizmiştir.

    --- spoiler ---
    annesinin intiharını anlattığı çizgi romanı ve hayalet kardeşi richieu, zaten hüzünlü auschwitz anılarına daha bir hüzün katar; ama ailenizin kıymetini anlarsınız.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap