• 'yalnızlık hazır bulunmaz,oluşturulur.yalnızlık,yalnız başına oluşturulur.'
    'insan, içinde bir yabancı barındırır-yazmak, işte o yabancıya ulaşmaktır.'

    yazmak adlı kitabından altı çizilenler...
  • "marguerite donnadieu" ya da montparnasse mezarlığında mezar taşında yazdığı gibi kısaca m.d., matematik öğretmeni olan babasının görevi nedeniyle bulundukları şimdiki güney vietnam'da 4 nisan 1914'te doğdu.

    çocukluğunu su içinde geçirdiğini söyler. (nehir teknesinde, başında şapkası, kıpkırmızı dudaklarıyla nehre bakan şehvet kokulu küçük bir kız..) alkol komasına girdiği ve hastanede koma halinde geçirdiği son beş ayına kadar da alkol içinde... (uzun etek, üzerine boğazlı bir kazak ve yelek giymiş, abilerinden birini ilaç parası bulamadıkları için bronşitten kaybetmiş, yazdıklarını bastırmak için yayınevlerini intihar etmekle tehdit etmiş, fransız direnişçilerine katılmış, kocası toplama kamplarına kapatılmış, fakirliğin o kahrolası acılarını her zaman zenginliğe tercih etmiş, çekik gözleri ve güzelim dudakları kırış kırış bir çerçeve içinde tüm hatlarıyla aşağıya doğru sarkmış, çökmüş bir kadın.)

    farklı bir kadın ve farklı bir yazar. eserlerinde hayata karşı korkusuzca duruşu izlense de, "yazmak her zaman korkutucu bir yolculuğa çıkmak gibidir" der.
  • 1960’da cannes film festivali’nde gösterilen alain resnais’in yönetmenliğindeki hiroshima mon’amour(hiroşima sevgilim), duras’ın ününü doruğa çıkarır. 6 ağustos 1945’de, annecy gölü kıyısındaki evinde dinlenen duras, gazetedeki hiroşima’ya bomba atıldığı manşetini okuduktan sonra asla savaş üzerine, o anlar üstüne yazamaz. filmin senaryosunu ısmarlamış olduklarında da hiroşima’daki korkunç sayıdaki ölümün karşısına bir aşk öyküsü koyar, bir aşkın ölümünü... ve film, “sen , hiroşima’ya dair hiçbir şey görmedin” cümlesiyle başlar.
  • günlerce, chivas regal damlalarına boğulup sadece m.d okudum... ayılmam haftalar aldıysa bu,
    her ikisini -yani chivas ve marguerite- aynı zamanda almamdandır.. gündelik yaşamın sakil bir yanı var, sürdürmek zor.
  • " the best way to fill time is to waste it."
    marguerite duras : görsel
  • ''hayatımın daha başlarında artık çok geçti.'' kısa ama bir o kadar derin anlam içeren bu sözün sahibidir kendisi.
  • nedense hayatıyla ilgili hiçbir pişmanlık hissetmediğini düşündüğüm yazar, geçmişi bütün canlılığı ile tekrar kurabiliyor ve en ufak bir keşkesi yok, bu garip huzura özenmemek elde değil...
  • "aklımın, karanlık bir yerlerine sıra sıra dizdiğim kağıtları düzene koymak zorundayım.
    hiç silinmeyecek bu yazdıklarım.."
  • sevgili romanında şöyle diyor duras, "çabucak iş işten geçiverdi yaşamımda."

    ben bu cümleyi ilk söylediğim zamanı düşündüm okurken, belki 2 belki 3 yıl önceydi. o zamandan beri de sürekli bir yetişememe telaşı ile peşinden koşuyorum kendinden geçen işlerin.

    ama şimdi fark ediyorum sanırım, ben hiçbir şeye yetişmek istemiyorum.
  • aşkın en esaslı halini anlatmış:

    ''onunla buluşmayı düşünmüyor.
    yalnız kalmak istiyor şimdi.
    onu düşünmek,onu bilmek,sevmek için''
hesabın var mı? giriş yap