• 26 aralik 1995’te 16 genç, geceyarisi evleri basilarak, aileleri tehdit edilip tartaklanarak gözaltina alindilar ve kapisinda manisa emniyet müdürlügü yazilan iskencehaneye götürüldüler. o kapidan girdikten sonra olanlar ise, yillardir tartisiliyor.
    emniyetin iskence sürecinden önce tutuklama gerekçesi de bir duvara yazdiklari, “demokratik lise istiyoruz...”, “yasasin halklarin kardesligi” sloganlaridir.
    kisa bir yargilama sonucunda, ki mahkeme normal süreçten daha hizli isletilmis suçlu bulunan bu 16 gence 76 yil hapis cezasi verilmisti. sonrasinda temyize gidildi ve yargitay iskence nedeniyle cezayi bozdu. iskencenin çok aleni olmus olmasi ve bir de milletvekili tanigin bulunmasinin bunda büyük etkisi vardir.
    iskenceci polisler hakkinda açilan dava mahkeme 11 mart 1998’de yeterli delil olmadigi gerekçesiyle beraatle sonuçlandi. yargitay bu karari da bozdu ve mahkeme 27 ocak 1999’da ilk kararinda direnerek iskenceden beraat kararinda direndi. bu mahkemenin baskani, daha sonra sami türk’ün ‘cezaevlerinde iskenceyi önlemek için’ olusturdugu manisa cezaevi izleme kurulu’nda yer alacakti.
    yargitay karari yine bozunca mahkeme bu kez iskencecilere ceza vermek zorunda kaldi. yargitay bu defa da davayi “polisler savunma hakkini kullanmadi” diye bozdu; çünkü davayi zaman asimina ugratmak isteyen polisler, savunmalarini yapmaya gelmemisti. dava o gün bugündür sürüyordu. 10 iskenceci polis, 44. durusmada beraat etmeyi veya isin surada az bir sey kalmis olan zaman asimina kadar uzatilmasini bekliyorlardi ki; ab raporu hesabi bozdu.
    bugün bu gençler serbest ve devletten hak ettiklerine karar verilen tazminati aihm araciligiyla aldilar ama yasadiklari acilar o anda oldugu kadar canli olsa gerek.
  • 14-18 yaşları arasındaki çocuklara tecavüz edildi, elektrik verildi, makatlarına jop sokuldu, dayak atıldı, kulak zarları patlatıldı... aşağılandılar, hor görüldüler, psikolojik işkenceye uğradılar... aklıma geldikçe içimi sızlatan bir olay... dava süreci ise çok zorlu ve hilelerle doluydu... 7 yılın sonunda polislerin ceza aldı ancak olayı saklayan emniyet müdürünün, valinin, üst düzey diğer devlet görevlilerinin kılına dokunulmadı... hiç unutmadığım ve asla da unutamayacağım bir sahnesi vardı sürecin... annesi zırhlı aracın tellerle çevrili miniminnacık perceresinden kızını görmeye çalışıyordu 'kızımmmm' diye ağlayarak bağırıyordu... halen içim acıyor...
  • 28 şubat sürecine gidişte önemli derecede etkisi olan dava. işte 90 dakikalık futbol maçına yüzlerce entry girip, böylesine önemli bir olaya sadece 15 entry girecek, girmeyecek rahatlıkta insanlar bu ülkede mevcut olmaya devam ettikçe ne yazık ki sonu gelmeyecek manisa davası gibi olayların.
  • manisa ismi ne zaman ve nerede duyulsa o daha cok kucuk feryadını akla getiren, devam ettiği yıllarda (hatta daha sonra da) seyretmekten başka birşey yapamamanın insanı kahrettiği, devlet içindeki devleti derinlerde aramanın gereksizliğini ortaya koyan, işkencecilerin umarsızlık ve pişkinlikleriyle hafızalara yer eden, işkencenin yapanın yanına kar kaldığının ispatı davadır manisa davası.
    özetle insan olan insanın içini acıtan davadır.
  • manisa ağır ceza mahkemesi’nde görülen davanın duruşmasına, sanıklardan levent özvez, musa geçer, ramazan kolat ve başkomiser halil emir katıldı. altı sanık ise duruşmaya gelmedi.
    manisa ağır ceza mahkemesi, 26 aralık 1995’te yasadışı dhkp-c örgütüne yönelik operasyonlarda gözaltına alınan gençlere işkence yaptıkları iddiasıyla yargılanan polis memurları levent özvez’i 12 mağdur için 120 ay, turgut demirel’i 6 mağdur için 60 ay, engin erdoğan’ı 11 mağdur için 110 ay, fevzi aydoğa’yı 11 mağdur için 110 ay, musa geçer’i 11 mağdur için 110 ay, mehmet emin dal’ı 11 mağdur için 110 ay, turgut özcan’ı 7 mağdur için 70 ay, atilla gürbüz’ü 10 mağdur için 100 ay, ramazan kolat’ı 11 mağdur için 110 ay ve başkomiser halil emir’i de 13 mağdur için 130 ay hapse mahkum etti.manisa’da, 26 aralık 1995’te, yasadışı dhkp/c örgütüne yönelik operasyonda gözaltına alınan 16 gence işkence yaptıkları iddiasıyla 10 polis hakkında manisa ağır ceza mahkemesi’nde dava açılmış, yargılama sonunda sanık polisler beraat etmişti.
    yargıtay 8. ceza dairesi, “tüm mağdurların fiziki ve psikolojik işkenceye maruz kaldıkları” gerekçesiyle beraat kararını bozmuş, tekrar görüşülen davada yerel mahkeme, ikinci beraat kararı vermişti.
    yargıtay ceza genel kurulu tarafından bozulan davada, 10 polis memuru, 1 yıl ile 5 yıl arasında değişen hapis cezasına çarptırılmış, bu kararda “son savunma hakkı verilmediği” gerekçesiyle yargıtay 8. ceza dairesi tarafından bozulmuştu.
  • 1995'te yaslari 18 altinda bir grup liseli gencin yasadisi orgut uyesi olarak goz altina alinmasiyla baslayan surece kamuoyunda verilen isim. gencler gozaltinda tutulduklari sure icinde iskencelere maruz kaldiklarini iddia etmisler ve dava acmislardi. son 7 yil icinde defalarca bozulan kararlar ve yenilenen mahkemeler sonucu, bugun son olarak olaya karisan polis memurlari suclu bulundular. mahkeme iskence yaptiklari tebit edilen cocuk sayisinin 10 kati kadar ay boyunca hapis yatmalarina karar verdi.
    orn
    2 cocuga iskence 20 ay
    13 cocuga iskence 130 ay
    gibi...
  • insanın umudunu kıran bir davaydı. dava şehir şehir gezdirilmişti. bir ara afyon'da spor salonunda görülmüştü. 1997 yılında. o zamanlar eskişehire giderken tesislerde durduğumuz vakit bir kere denk gelmişti bana. bir otobüs insan izmirden afyona gidiyordu. destek amaçlı. parçalanmıtım o vakit. bir otobüs insan adalet için şehir değiştiriyordu. gariban insanlardı üstelik. böyle sol örgütlerden toplanmış insanlar.rahatlarını bozmuşlardı yani. belki de bu dava onların yüzü suyu hürmetine zaman aşımına uğramadan neticeye bağlandı. tabii sonuçlar pek tatmin edici olmasa da. gecikmiş adalet adalet değildir demişer oysa.
  • 90'lı yılların en büyük ayıbıdır.
    tüm davanın özeti aslında tek bir cümledir.
    "götürmeyin kızımı o daha çok küçük"

    (bkz: o daha cok kucuk)
  • iki yönlü davadır.

    birinci yönü, manisa'daki çoğu liseli 16 gencin duvar yazısı yazmaktan gözaltına alınıp, terör örgütü üyeliğiyle cezalandırıldığı davadır.

    işkence ile alınan ifadelerle yapılan yargılamada mahkeme 16 gence 76 yıl hapis cezası vermiştir. ancak yargıtay, ifadeler işkence ile alındığı için kararı bozmuştur. neticede çocuklar beraat edip, serbest bırakılmıştır.

    davanın ikinci yönü ise işkenceci polislerle ilgilidir. yargıtay, ifadeler işkence altına alındı deyince tabi mecburen polisler hakkında yargılama başlamıştır.

    ilk aşamada mahkeme polisleri beraat ettirdi, işkence yok dedi. yargıtay bunu da bozdu.

    tekrardan uzunca bir yargılama yapıldı ve neticede işkenceye fiilen karışan polisler ceza aldı.

    dönemin emniyet müdürü, valisi ve içişleri bakanına bir şey olmadı.

    manisa davası gösteriyor ki, bağımsız yargı modern devletin en temel şartıdır. ilk derece yargıda sorun bile olsa, en azından yüksek mahkemeler bağımsız olmalıdır.

    manisa davası'nda dönemin hükümetinin tüm ayıbını örten tek şey yargıtay'ın tutumudur. ancak konu bu kadar aleni olmasaydı, yargıtay dahi bu hak ihlalini engelleyemez, belki haberi bile olmazdı.
  • sabri ergül bu davanın tanığıdır. o gece çocuklara yapılan işkenceyi gören bir kişi olarak hakim karşısında gördüklerini ağlayarak anlatmıştır. yaşadığı ve gördüğü manzara karşısında şok olan dönemin izmir milletvekili ergül belli aralıklarla psikolojik tedavi görmüştür.

    emniyet müdürlüğünün kapısına astığı pankart* olmasa belki dikkatler o yöne kaymayacak böylesi onlarca dava gibi hasıraltı edilecekti.
hesabın var mı? giriş yap