mahpus
-
bazı durumlarda hapsedilen kişiyi anlatan terim
bazı durumlarda ise hapsedilen yeri anlatıyor..
(bkz: kodes) -
(bkz: la prisonniere)
-
türkan şoray ın başrolünü oynadığı müthiş ötesi bir film. şimdiye kadar hakkında hiçbir entry girilmemiş olması da ayrıca şaşırtıcıdır. sevdiği erkek için hapse giren türkan şoray hapisten çıktığında adamın başka birisiyle çoktan evlenmiş olduğunu görür. eşyalarını hapishanede bırakıp "nasıl olsa tekrar dönücem" diyerek adamı öldürmeye gider. ama tam silahı çekmişken adamın çocuğu gelir "baba baba" nidalarıyla. ve tabii ki mutsuz son. sultan aradan çekilir. harikadır harika...
-
türkan şoray ın hapishane görüntülerinin çok etkileyici olduğu film. zaman geçtikçe kadının nasıl aklını yitirdiğine tanık olursunuz.
ayrıca bu film daha sonra tekrar çekilmiştir. bu sefer başrolde hülya avşar vardır.
karşı dağlar duman duman
ah ümmühan ah ümmühan
sevenlerin hali yaman
vah ümmühan vah ümmühan -
-
hükümlü (mahkum), tutuklu ve hükmen tutukluları kapsayan kelime. ingilizce'deki prisoner kelimesinin karşılığı.
-
safa önal'ın senaryosunu yazdığı ve nejat saydam'ın yönettiği 1973 yapımı türk filmidir. başrollerinde türkan şoray ve hakan balamir oynar. şoray'ı jean mahfi ayral'ın seslendirdiği bu filmin rektifiye edilmiş berbat ikinci versiyonunda, ki yönetmeni de ertem göreç senaryo yazarı ise erdoğan tünaş'tır bu versiyonun (bkz: sevda ateşi) hülya avşar ve ismet özhan oynarlar.
-
nevşehirin bir köyünde yaşayan kimsesiz ümmühanın hikayesini etkileyici bir şekilde, hoş karelerle anlatır. çok da güzel bir türkü söyler filmde.
asmalardan kesemedim üzümü
kötü kader güldürmedi yüzümü
...
doyamadım gençliğime ne ettim ben
bir vefasız yar yüzünden bittim ben
... -
mehmet ördekçi'ye
özgürlük kaldırımlardan başlar.
yolları ve hakları keskin çizgileriyle temelli ikiye ayıran,
bütün kaldırımlar yıkılsa önce bir.
kafalarımızda en yükseklerinden yürüyenlerin de boyunun küçüldüğü
muhacirliğin kapı önlerimizden başlayıp
hayatlarımızın her fasılasına dağılan sızısı
özgürlük kaldırımlardan başlar.
çünkü her sabah okula giden çocuklar gibi zaten azarlanmaya pek hazırdık,
yürüdüğümüz her kaldırımda sınırları çizilmiş çocukluğumuz büyümedi elbet.
ondan mıdır nedir büyüyünce de hiçbirşey değişmedi
hep azarladık, hep azarlandık.
ya yukarıda olurduk ya aşağıdakiler öldürürdü kardeşlerimizi.
evlerimizin etrafında dolanan kolluk kuvveti
belki sen olmasan insanlığımızın seyri değişirdi.
kaldırımlar zorla tıkıldığımız mahpus
aslında hürriyet dediğin
belki de yalnızca tozdu topraktı
kasaba halkının yürüdüğü
yani hürriyetin engebeden ibaret değilse tanımı
yani bir engebeden medet ummak değilse adam gibi yaşamı
bütün kaldırımlar yıkılsın önce bir
ya çıkarsın ya ezer gücün dayattıkları diye
başımıza dayanan süngüler gibi çaresiz kaldırımlara çıktık
annemizin şevkati, babamızın kolladığı kucak sandığımız.
öyle değilmiş!
ne zaman sokaklara meylettiysek,
kaldırımlarda bulduk kendimizi
ağzımızın payı hemzeminlere takıldı katarlarımız,
kırmızı yandı, çanlar çaldı
biz durduk, biz sustuk ve geçmedik tam da öğretildiği gibi
özgürlük nedense hep haddini bilecek sözden anlamaz çocuk
kaldırımların kaldırdığı kaşlarla öğrenirse beklemeyi.
atlar bile canı istemeyince itiraz etti, biz durduk.
yüksek kaldırımlar oyuncaklar gibi değiştirildi bir taraftan
bir yeşile boyandı, bir taşları söküldü, yenilendi
ve biz zannettik ki sorun onların eskimesiydi. -
tanımsızdır, hapsedilen kişi için. kim anlayabileceğini iddia edebilir ki o çatının altına girmeden. askerlik bitiminde (ki askerlik yarı yarıya alınmasıdır özgürlüğün, tamamı alınmış değildir) insan nizamiyeden çıkıp da arkasına baktığında, özgürlüğünü iki dakika öncesine dek çevrelemiş olan tellerin ardına efkar ile bakar. bir sigara tellendirir ve muhakkak ki hüzünlüdür. kimse kahkahalar eşliğinde ayrılmaz asker ocağından. buruk bir sevinçtir yaşanan.
gerçek bir hapis ise kimbilir ne acılar yaşatır. sevdiklerin yoktur yanı başında. duvarlarla çevrilidir. gözlerini uzaklara dikemezsin. gökyüzünü bile göremezsin öyle her zaman. hep aynı kederin yaşatıldığı, herkesin aynı acıyla nefes alıp verdiği bir yerdesin. ne yana baksan gönlünü eğlendiremezsin. avunamazsın, zaman iyice yavaşlar, en acımasız yüzünü mahpusa göstererek. bedbinliğin dibine sürüklenirsin.
necip fazıl harika betimler bu halet-i ruhiyeyi.
--- spoiler ---
ses demir, su demir ve ekmek demir...
istersen demirde muhali kemir,
ne gelir ki elden, kader bu, emir...
garip pencerecik, küçük, daracık;
dünyaya kapalı, allah'a açık.
--- spoiler ---
şu satırlar da insanı kederin dibine doğru ittikçe iter. on yedi yaşındaki bir idam mahkumu` :erdal eren` için yazılmıştır..
--- spoiler ---
ben hep onyedi yaşındayım
her ayak sesinde ürperirim
demir kapının her açılışında
gögsümün kafesine sığmaz yüreğim
her türlüsünü tattım acıların, ayrılıkların
bir seni beklerken kendimi yenemedim..
--- spoiler ---
` :ali asker'in sesinden dinlenesi..`
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap