• bir ara cezaevinden tünel kazarak firar etmiş bir grup arkadaşıyla.ama sonra yakalanmış.kendisine sormuşlar kazıdan çıkan toprağı ne yaptınız diye..verdiği cevap kendisine karşı büyük bir sempati beslememin müsebbidir:

    "topraksız köylüye dağıttık"

    `edit:` sevgikusunkanadinda somut maddi verilerle geldi. bu söz hiç söylenmemiş de olabilir. buradan da paylaşayım.

    "hocam merhabalar. meselede bir maddi hata var, görünce mesaj atıp söyleyeyim istedim. mahir arkadaşlarıyla birlikte hapishaneden kaçtıktan sonra bir daha yakalanmadı, sorguya çekilmedi, hapsedilmedi. ünye'deki üste askerlerin kaçırılması ve en sonunda da kızıldere katliamı yaşandı. o yüzden rivayetin de rivayeti olmuş bu hikaye :)) selamlar."
  • 2 temmuz'un hemen sonrasi, agustos ayi, hacibektas senlikleri. babam "simdi korkar bu kizilbas milleti, görünür olmak lazim" diye topladi bizi senliklere götürdü. hicbirimizin niyeti yok. firsati buldukca kaciyoruz annemlerin yanindan.

    medresenin orada standlar acilmis, her tür sol yapilanma var. standin birinde tesadüf tanidiklarla karsilasiyorum, takiliyoruz gün boyu. etrafta pankartlar, afisler. bizim standin arkasinda kocaman kizil-kara mahir. bir ara arkadaslar standi bana emanet edip gidiyorlar. derken köylü bir amcam geliyor, basi kasketli, yelekli filan, orta yasli, günesten tunclasmis teni ve kocaman elleriyle. buyrun diyorum. bana cok önemli bir sey söylermis gibi egilip "ben parti'denim" diyor. haa chp'li. "nasil gidiyor" diye basliyor. o aralar ben daha tifil bir devrimcimsi kardesiniz olarak, aksamdan sabaha felsefedir, politiktir ne bulursam okuyorum, sabahtan aksama kadar da millete "su der ki diye baslayip, basini sonunu kendimin de bir süre sonra kaybettigim derin cözümlemeler yapiyorum. ne kadar duyulmamis, yabanci terim kullanirsam o kadar iyi. ol sebepten bir kac kere arkadaslardan azar isitmisim, dilini sadelestir ne o özenti diye. simdi amca karsimda ya, ben de halkimizin diliyle konusmaya karar vermisim ya. basliyorum "amca iste memleketin durumu sudur, insaallah, sunlari yaparsak, söyle olacak, dünyanin durumu budur, vallahi söyle yapiliyor " amca susmuyor, beni de konusturmuyor, ne söylersen bir soru, bir soru daha, sözlüye cekiliyoruz mübarek. tam "hayirlisiyla öyle olsun" demistim ki, amcanin sabri tasiyor " ulan ne bicim devrimcisin, sabahtan beri insaallah, masaallah. insaallah'la masaallah'la devrim mi olur? " diye avazi ciktigi kadar bagirmaya basliyor, allahtan ( bak yine allahtan dedim) arkadaslar yakindaymislar, gelip amcayi sakinlestiriyorlar. oturtuyorlar kenara, eline bir cay bardagi tutusturuyorlar. amcam tokatliymis. genc bir cobanken dagda mahir'lere rastlamis, ekmegini bölüsmüs. partiliyim dedigi, parti de thkp 'ymis. "yigidim" diye diye gögsü kabara kabara anlatiyor, onlari.

    kalkarken "gencler biz sizden kurtulus bekliyoruz, görev bekliyoruz, siz masaallah, insaallah" dedi yüzüme bakip, affetmeden.
  • 20'li yaşlarına göre yazdığı yazılar fazlaca entelektüel birikim barındıran militan. her okuyuşumda hayran kalıyorum.
    emin olun kendisine hakaretler yağdıranlarının hepsi üniversitedeki vaktinin çoğunu tüm gün üniversite kantinlerinde okey ya da batak oynayarak yahut sidikli sudenin melisin peşinde geçirmiştir.
    mahirin o yaşlarda yazdığı marksist metotlar üzerine yazıları yanı sıra "millilik" "enternasyonalim" "devrim" ya da "oligarşi" gibi kavramlar hakkında da dolu dolu fikirleri var.
    günümüzde tıpkı mahir çayan gibi siyasal bilgiler fakültesinde okuyan herhangi bir üst sınıf öğrencisine bu dört kavram hakkında bir şeyler yazmasını isteyin. büyük ihtimalle en fazla bir adet a4 kağıdını dolduracak vikipedi tanımları yazacaktır. bilinçli kardeşlerimi tenzih ederim ama bu durumun vahametini sadece akademide hatrı sayılır süre kalanlar anlayabilir. bu deneyi ister hacı bayram veli üniversitesinde yap istersen hacettepede yahut boğaziçi... sonuçlar çok benzer olacaktır. bunun sebebinin de eğitim sistemi ile alakası yoktur. 1963 yılında aşırı kısıtlı imkanlar içinde bilinçlenen mahir gibi onlarcasının öğrenme ve eyleme geçme arzusu 2022 yılı türkiyesi gençlerinde yok. ve bence kendisini tanıyanlar arasında bile birçok kişi bu yazılardan habersiz.

    yine üniversite yıllarında o zaman ki kız arkadaşı için yaptığı kısa fransa gezisinin onun entelektüel gelişimi için çok önemli olduğu söylenir.

    debeye girmişim editi: ben de eleştirdiğim bu z kuşağının üyesiyim ve gözlemim buna dayanıyor. 30'luk koca çınar zannedip mesaj atmayın lütfen.
  • yine bir zaman tayfasıyla, dev-genç olarak tarsus'u örgütlerler.hedef kitle ise oraya buraya dağılmış bulunan kabadayı mizaçlı kişilerdir.bir gün bunların eline kırmızı boya verilir ve duvarlara devrimci sloganlar yazmaları istenir.tarsus'ta halen eski bir duvarın üstünde belli belirsiz durduğu rivayet edilen devrimci ve teorik yazı şu şekildedir:

    " *mahir abimize yamuk yapan, bana da yamuk yapar.

    imza: kahveci süleyman "
  • adı mahir olan bir arkadaşımın, hayatını anlatan kitabı okuduktan sonra adıma layık bir insan değilim diye bunalıma girmesine sebep olmuş bir hayat sürmüş kişi.
  • zülfü livaneli'nin bir anısında bahsi geçer

    " mahir’le ilgili bir anıyı unutamıyorum. ince yüzlü, yakışıklı bir gençti mahir. hep burnunu çeker, elinde bir mendille dolaşırdı. bir gün niye böyle olduğunu sordum. burnunda kemik eğrilmesi olduğunu, ameliyat gerektiğini söyledi. “ol öyleyse” dedim. yüzüme baktı ve “kolay mı yahu?” dedi. “bıçak altına yatmak kolay mı? can işte.."
  • ''bu feodal-komprador ekonomik yapının önemli özelliklerinden birisi de, uluslaşmayı yürütecek, feodal veya yarı-feodal toplum karakterinden, gelenek ve törelerinden doğan sosyal, psikolojik ve de kültürel oluşumun etkisi altında uyuyan halk kitlelerini harekete getirecek, ilerici ve demokratik düşünceyi yaygınlaştıracak güçte devrimci burjuvazinin olmayışıdır. bu görev zorunlu olarak küçük burjuvazinin omuzlarına yüklenmiştir. bir başka deyişle, osmanlı feodalizminin klâsik bir bünyeye sahip olmayışının oluşturduğu zayıf oto-dinamizm askeri feodal devletin katı merkeziyetçiliğinin oluşturduğu imtiyazlı geniş bürokrasinin adeta bir sınıf gibi hareket kabiliyetini doğurmasıdır.''

    yani diyor ki osmanlı'da avrupa'nın aksine kendi çıkarlarının farkında olan bir devrimci burjuva sınıfı yoktu. bu olmadığı için bu iş küçük burjuvanın omzuna yüklendi. atatürk'e küçük burjuva devrimcisi denmesinin nedeni budur. yani diyor osmanlı'da feodal yapı avrupai tarzda olmadığı için halk adeta osman hamdi bey'in resmettiği kablumbağalar tablosunda olduğu üzere ağır hareket eden hımbıl bir güruh niteliğindedir. bu da diyor askeri güç ile muhkemleştirilmiş totaliter, gerici ve 3-4 yerden maaş alanbürokratların adeta toplumsal bir sınıf gibi tavır ve tutum almasına olanak tanıyan hareket kabiliyetini onlara sağlamıştır. götündeki donundan mendil yapıp alnını silen amcanın milyonluk arabada kokain çeken züppelerin iktidarının savunmasının esas nedeni budur.

    devam edelim...

    ''kemalizm, emperyalizmin işgali altındaki bir ülkenin devrimci milliyetçilerinin bir milli kurtuluş bayrağıdır. kemalizm’in özü, emperyalizme karşı tavır alıştır. kemalizm’i bir burjuva ideolojisi veya bütün küçük-burjuvazinin veyahut asker-sivil bütün aydın zümrenin ideolojisi saymak kesin olarak yanlıştır. kemalizm, küçük-burjuvazinin en sol, en radikal kesiminin milliyetçilik tabanında anti-emperyalist bir tavır alışırdır. bu yüzden, kemalizm soldur; milli kurtuluşçuluktur. kemalizm, devrimci-milliyetçilerin, emperyalizme karşı aldıkları radikal politik tutumdur.''

    mahir çayan'ın en çok eleştirilen yanı kemalizme karşı bir eleştiri getirmeyiş olmasıdır. bir ucunda mahir çayan'ın diğer ucundaibrahim kaypakkayanın olduğu türk devrimci solundaki kemalizme bakış esasında ifratla tefrit arasına sıkışmışlığın bir sonucudur. mahir çayan kemalizmin bir küçük burjuva ideolojisi olduğunu kabul ediyor ama diyor ki kemalizm diyor küçük burjuvazinin içindeki en sol ve radikal kesimi temsil eden milliyetçilik temelli anti emperyalist bir tavırdır. kaypakkaya ne diyor, ''kemalizm faşist askeri bir diktatörlüktür'' diyor. ne diyor; ''kemalist devrim, türk ticaret burjuvazisinin, toprak ağalarının, tefecilerin, az miktardaki sanayi burjuvazisinin, bunların üst kesiminin bir devrimidir. yani devrimin önderleri, türk komprador büyük-burjuvazisi ve toprak ağaları sınıfıdır. devrimde, milli karakterdeki orta burjuvazi önder güç olarak değil, yedek güç olarak yer almıştır.'' diyor.

    imdi gençler, mahir çayan ve kaypakkaya'nın ön kabullerinin farklı olduğu gayet açıktır. fakat ikisinin de üzerinde mutabık olduğu bir konu var. anti-emperyalistlik...
    türkiye'de anti emperyalist olmadan ne ülkücü olabilirsiniz, ne islamcı olabilirsiniz, ne kürtçü, ne atatürkçü, ne sağcı, ne solcu ne ocu ne bucu. bu topraklarda anti emperyalist olmadan olacağınız tek bir şey vardır. emperyalistlerin ortadoğudaki av köpeği olmak. anti emperyalist olmak demek ingilizin amerikalının rusun almanın karşısında olmak demek değildir. anti emperyalist olmak demek öncelikle sadece ve sadece ve sadece kendi halkının yanında olmaktır.

    son sözü mahir çayan'a bırakalım.

    ''kulaklar söylediklerimize kapalı olsa bile, biliyoruz; tarih bizi dinliyor.''
  • deniz'in daha gerillasi, huseyin'in daha okumus/yazmis'idir. hayatini okumak hayati okumaktir; adina bir dolu siir yazilmis, ustune bir dolu kitap derlenmistir. olduruldukleri eylemi deniz'i, yusuf'u ve huseyin'i ipten almak icin duzenlemislerdi dava arkadaslariyla birlikte; kaldiklari koyun muhtarinin gambazlamasi neticesinde yakalanmislar, teslim olmamalari uzerine askerlerin rehineleri de oldurmek pahasina giristikleri toplu tufekli yaylim atesinde bir kisi haric saklandiklari evdeki herkes olmustu (bkz: ertugrul kurkcu). mahir cayan askerlere taleplerini iletirken baslayan bu ateste ilk dusendi, ama aslinda dusmedi.
  • 14 ağustos 1945 samsun doğumludur. 1967 yılında fransa'ya gidip gümbür gümbür gelmekte olan 68'in ayak seslerini solumuştur. neyse, derdim hayat öyküsünü yazmak değil, isteyen vikipedi'den açar okur. bu kadar yakışıklı bir adamdan bugüne çok az fotoğraf kalması ne kötü, nette aratınca vesikalık gibi duran bir kaç foto çıkıyor, o kadar. ama aralarından biri farklı biraz:

    http://www.gnoxis.com/mahir-çayan-11072.html (ikinci resim)

    tabii, ben resim okuyamıyorum, belki john berger olsa bu resimden kitap filan yazar, ama benim öyle bir yeteneğim yok ne yazık ki. ama yine de bu resimde beni etkileyen garip bir şey, ne bileyim, bir hava var, tam çözemiyorum. muhtemelen bir mahkeme salonunda çekilmiş, ulaş bardakçı ile mahir çayan, birbirlerini uzun süre görmemiş gibiler, el sıkışıyorlar. ama ilginç olan birbirleriyle konuşmuyorlar, hatta bakışmıyorlar da. kafaları hafif dışarı yatmış, aralarından belli belirsiz bir ışık geçiyor, el sıkışmaları güçlü, bakışları ise çaprazlamasına, ama aynı düzlemde değil, uzayın herhangi bir noktasında kesişmiyorlar. rol yaptıklarını sanmıyorum, vakur görünmek için özellikle çabaladıklarını da, yüzlerinde korku, endişe vesaire yok, ulaş birine cevap veriyor sanki. aralarında çok derin bir bağ var gibi, hani iyi arkadaşlar muhabbet ederler ama çok iyi arkadaşlar birbirlerinin yanında susarlar ya, o cinsten. tek bir varlığın iki parçası gibiler, anlaşmak için konuşmaları, hatta bakışmaları bile gerekmiyor, birbirlerini anlıyorlar.. tabii abartıyor olabilirim, belki tesadüfen öyle çıkmıştır, küçücük bir resimde fazla manalar arıyorum, ama o dönemler öyle dönemler biraz da, şimdiye ne kadar uzak..

    bull'dan ekleme: "fotoğrafın biraz öncesinde... mahir salona getirilmiş oturuyor... muhtemelen cevahi'in öldürüldüğü, kendisinin intihara teşebbüs ettiği çatışmanın ardından ilk duruşma... hastane, hücre filan derken ilk duruşmada ulaş ile karşılaşıyorlar. mahkeme salonuna alınan ulaş mahir'e sarılıp yanaklarından öpüyor. mahir sandalyeden kalkamayacak kadar kötü durumda aslında... uzanıyor ama kalkamıyor... zaten ulaş'ın yoldaşına, önderine sarılması da çok sürmüyor... jandarmanın biri eliyle ulaşın kafasını itiyor ayrılmaları için..."

    https://www.youtube.com/watch?v=giulcm3gqfw

    sen var ben olmak yeni görüntüler gönderdi, sağolsun:

    https://www.facebook.com/…/videos/1000169623366864/
  • lenin, castro, guevara ayarında bir adamdır. türkiye'nin hali ile ilgili döneminin doğru dürüst tutarlı tek teorik saptamasını yapmış marksisttir. *

    eğer che gibi kazanan tarafta olsaydı bugün gucci mağazalarında tişörtünü görmemiz, genç kızların duvarlarında resimlerine tesadüf etmemiz işten bile değildi, bir rock yıldızı kadar da yakışıklıdır çünkü.
hesabın var mı? giriş yap