• kardeşi prenses, babası lord olan maraba. ama eşeklik bunda değil, obi van denen hıyarda. ulan zaten komşuymuşunuz. arada bi uğra, bi iki figür göster şu çocuğa. babasını daha el kadar yavruyken alıp yetiştirdiniz. işi kaptı iblis gibi oldu maşallah. bunu bıraktınız tozun toprağın arasında, oturdu bokuyla oynadı yirmisine kadar. e nooldu sonra ışın kılıcını gördu merteksandı, r2d2'dan kardeşinin hologramını buldu, bakıp 31 çekti. kazık kadar adam olduktan sonra da geçtiniz karşısına yok forcedu yok light sidedı yok dark sidedı bi saat kafa ütülediniz. bunun babası daha bıyıkları terlemeden galaksinin yarısını dolaştı. düdüklemedik kraliçe bırakmadı. bu garibimin taktınız kıçına r2d2yu, yolladınız 900 yaşındaki cücenin yanına . ağaç yaşken eğilir dememişler boşuna. 3 film bitti anca buldu kendini de adam oldu herif.
  • star wars evreninin en naif jedi'ıdır bu herhalde. hayatında daha önce görmediğin, toplam 10 dakkalık muabbeti olmayan, üstelik elinde ışın kılıcı kendisini salata etmeye and içmiş 2,5 metrelik karanlık taraf şovalyesi "ben senin babanım" deyince inanır. tamam, o an tesadüf eseri adam doğru söylüyo olabilir, şansı var da. ne bileyim insan bir sorgular, bi kıllanır, bişey yapar.

    - sen benim babamı öldürdün.
    - yanılıyorsun luke, ben senin babanım.
    - ollllldu canım, bak senin boy 2,5 metre, ben yodadan halliceyim, hastanede karışmış olmasın bebekler?
    - sana yalan söylediler luke, ben senin babanım.
    - nerelisin sen, söle bakalım?
    - e tatooine tabi ki.
    - hmm, bunu bildin. peki neresinden?
    - eeeeeh, <vjyiiiuuuv, ışın kılıcı açma efekti>
    - aaah, baba yapma noolur.
    - işine gelince baba di mi, eşşek sıpası seni.
  • hiç hazzetmem kendisinden. george lucas, bu bebenin star wars evrenindeki en güçlü jedi olduğunu söyledi bir kaç röportajında ama george lucas önce adam olsun. kitaplarda da luke skywalker dedin mi akan sular durur. eu'da, legends'da zaten efsane oluyor herif. ama hazzetmiyorum. star wars serisi, anakin skywalker'ın hikayesidir. ve bu sevimsizi, anakin'den bağımsız anlatamam. yazdığımı yeniden, yazamam. bana yapılanları, unutamam. ezel, 4. bölüm. ramiz dayı gibi giriyorum. meraklısı tembele keyifli bilgiler vereceğim ama, yine de uyarayım, keyif kaçırıcı içerik olabilir.

    kainatın gördüğü en kuvvetli sith lordu, bir çoklarına göre darth sidious, george lucas da bu gruba dahil. bunun ispatının mümkün olmadığını kabul etmekle birlikte, malum star wars artık sadece bir adamın yarattığı bir şey olmaktan çıktı -eu var, legends var, yun var, kitap var-, bir anlamda bir jedi veya sith'in kapasiteni belirleyen midichlorian sayısı, en azından destekleyecektir iddiayı. darth sidious, star wars evrenindeki en yüksek ikinci karakter midichlorian sayısı anlamında. en yüksek midichlorian sayısı ise esas oğlan anakin skywalker'a ait -anakin'in 27700, sidious'un 20000 yanlış hatırlamıyorsam. bu sayıların ne denli hayvan sayılar olduğunu anlatmak için yoda'nın 17700, obi-wan'ın 13500, luke skywalker'ın 14500 midichlorian'ı olduğunu aktarayım-. anakin skywalker, seride ilk kez 9 yaşındayken çıkıyor karşımıza. tatooine denen berbat bir memlekette, anası ile yaşayan bir köle çocuk. üstün yetenekleri var, mekanik, elektronikten, elektrik devrelerden, diferansiyel denklemlerden, nümerik analizden filan anlıyor, zeki ve o yaşında şahane bir pilot -podracer gaddemit. bu arada palpatine de gençliğinde sıkı bir podracer, bağlantıyı koruyorsun değil mi? şişş ;)-. gemilerine hyperdrive arayan qui-gon, obi-wan ve padme amidala -ki qui-gon'un gray jedi olduğunu araya sıkıştırmak lazım. daha gray jedi olduğu alenen söylenen bir jedi olmadı gerçi ama gray jedi hem karanlık, hem aydınlık tarafı bilen, arada gezen demek olduğu kadar jedi konsey'ini pek takmayan da demek. qui-gon gray jedi. konseyi tınlamıyor adam. yüce rabbim, iddiam kurşungeçirmez!- bir vesileyle karşılaşıyor anakin'le ve yeteneğini farkediyor qui-gon. biraz araştırınca öğreniyor ki, çocuğun babası yok. isa gibi herif. öyle doğmuş. anne skywalker konu ile ilgili şöyle buyuruyor;

    -there was no father. i carried him, i gave birth, i raised him, i can't explain what happened. -yani diyor ki baba maba yok, bam bam bam-

    qui-gon'da tabii jedi terbiyesi almış çocuk, "he kankam he. yüce rabbimin bir mucizesi bu. asjhsgdhs, shimi ya, bize de mi kolpa?", demiyor fakat anakin'in kehanetlerde güce dengeyi getireceği haber verilen jedi olacağını anlıyor. neyse. gizli tehlike'de üstün körü geçilen bu babasız doğmak mevzusuna, sith'in itikamı'nda değiniliyor tekrar, palpatine şerefsizi, fukara anakin'e darth plagueis'in hikayesini anlatırken. "darth plagueis, o kadar güçlüydü ki midichlorian'ları maniple ederek ölümü aldatabilir, hayat bile yaratabilirdi." seride bu açık açık ifade edilmemekle birlikte, anakin'in darth plagueis'in midichlorian'larla ileri geri oynarken ortaya çıkan bir reaksiyon olarak ana rahmine düştüğü, bizatihi güç tarafından yaratıldığı artık kesin gibi. haybeye choosen one demiyorlar yani anakin'e. vesileyle fantastik evren ne olursa olsun, çok kurcalama bozarsın düsturu her yerde geçerli, onu da araya toplumsal mesaj olarak verelim.

    anakin skywalker, coruscant'a geliyor qui-gon ve obi-wan kenobi ile birlikte. jedi konsey'inin karşısına çıkarılıyor. üstün yetenekleri konsey tarafından da kabul edilmekle birlikte, anasını özlüyor, anası için endişeleniyor olması ana sebep olmakla birlikte, eğitimi için geç kalındığı için anakin'i eğitmeye karşı çıkıyorlar. öncelikle, sevgili yoda, sevgili mace windu, ana gibi yar olmaz. hayırlı evlat olmayacaksın, anana babana hayrın yok, sonra poz atacaksın vay ben aydınlık taraftayım da, vay ben barış koruyucusuyum da, bilmem ne. anamıza faydamız olmayacaksa yerin dibine batsın öyle order, aydınlık taraf. hayırsız, nursuz pezevenkler ya, sinirlerim bozuldu. şimdi detaya girip, muhtemelen 4 tuğla ebatında olacak bir entariyi daha da uzatmanın alemi olmadığından ara muhabbetleri geçiyorum, anakin, obi-wan kenobi'ye emanet edilerek 33-32 bby eğitim-öğretim yılında master yoda jedi endüstri, meslek ve teknik ilköğretim okulunda öğrenim hayatına başlıyor. bölümü torna tesviye. bu arada obi-wan, anakin'in veli toplantılarına filan katılıyor ama obi-wan da çocuk, daha 23 yaşında. götünü yıkayamaz. toplantılarda "hocam ben abisiyim" şeklinde takılıyor, birinin ablası gelir de üç beş muhabbet ederiz, bakarsın ekmek çıkar diye hayallere dalıyor -olmamış tabii-. jedi konseyi işte. çocuğa çocuk emanet ettiler, sonra vay efendim niye böyle oldu. binlerce yıllık cumhuriyeti böyle böyle sikip attınız allahsızlar.

    anakin, ortaokulda ve lisede okulun göz bebeği. takdirler, okuma rozetleri filan gırla. zaten vücut koordinasyonu filan çılgın, güç kuvvet yerinde. obi-wan'la da birlikte büyüyerek, abi kardeş gibi, adeta bir kolej takımı havası yakalıyorlar. anakin, klon savaşları başladığında 20 yaşında delikanlı ama cumhuriyetin medar-ı iftiharı, şansölye palpatine'nin de göz bebeği. palpatine ise, anakin için özlemini duyduğu bir baba figürü. çocuğu arıyor, yanına çağrıyor, genç adamsın, ihtiyacın vardır diye halini hatırını soruyor, harçlığını veriyor. o şekil. diğer tarafta mace windu'ydu, yoda'ydı, çocuğa küçük besleme gibi davranıyorlar. yere batasıca jedi konseyi! neyse. sonuçta klon savaşlarında general skywalker, poster çocuk. araya girip, anakin'in klon savaşları öncesi ve sırasında atlattığı bazı hadiselerden, başına gelen birkaç musibetten bahsetmek, star wars evrenini anlamak için elzemdir.

    anakin skywalker, çocukluğundan beridir yalnız. ilgi, sevgi görmemiş. hayatta en çok kıymet verdiği iki şey var; biri annesi shimi, diğeri 9 yaşındayken görüp aşık olduğu naboo senatörü padme amidala. ikisinin bir aşağısında padawan'ı ahsoka tano ve obi-wan kenobi var. anakin, padme ile ayrılırken tatooine gezegenine mahsus japor ağacından bir muska*veriyor kıza, beni hatırlaman ve iyi şans getirmesi için diye de ekliyor. yanisi oğlan güç'te kabiliyetli olduğu kadar adeta bir pileyboy, adeta bir hartbıreykır. klon savaşlarının başlamasından evvel amidala, başkent coruscant'a geliyor naboo'yu senatoda temsil etmek adına. obi-wan ve anakin geçmiş tanışıklıktan olsa gerek senatörü koruma görevine veriliyorlar. lafa gelince, içinde korku var, içinde huzursuzluk var, güç'te dengeleri değiştiren bir transfer oldu, ama aşık adamı maşuka gönderirken en ufak uyanma yok. bu arada jedi order denen lanet müessese, insan yetiştirme usulu değil sevgili okur, ıssız adam/kadın yetiştirme usulü. seks var ama bağlanmak yok, evlilik yok. çocuğu olan jedi'lar var ama analık/babalık yok. bu çocuklar piç mi olmuş, aç sefil mi kalmış, ne gam! "bağlanamıyom hacı ben", cevap bu şekil. anakin edepli çocuk ama, diğerleri gibi değil. bizim de anamız bacımız var diye düşündüğünden padme'ye açılıyor, niyetim ciddi diye de ardında duruyor söylediğinin. buraya kadar okuduğuna göre naboo'nun da nasıl güzel memleket olduğunu bilirsin sevgili okur, bunlar aşkın memleketi akarsuları, çayırı çimeni meşhur naboo'ya geliyorlar kızı korumak için. başbaşa hem de. konsey çalışıyor. padme, anakin'e uzun süre ayrı dünyaların insanıyız, ben seni arkadaş olarak görüyorum diye ters yapsa da telepatiyle önüne gelen meyveyi dişliyor, yemekten sonra şömine başında romantik dakikalar geçirmekten geri durmuyor. bir de hala boynunda anakin'in verdiği muska var. hayır, madem ilgin yok, de ki yemekten sonra "anakin, benim belim sırtım tutuldu. ben erken kaçıyorum. sen takıl" de, odana çekil. vatsap'tan kızlar anakin bana yürüyo, sizce napiym de, ama yok. kızın da gönlü var yani.takıldıkları ortam da bu ha. yeterli zaman geçirsen masaya, sandalyeye yürürsün. neyse, anakin idmanlı, boylu poslu yakışıklı oğlan, ortamlar da malum adeta ateş ediyor, taş olsa dayanamazsın, padme de indiriyor yelkenleri. anakin'inle padme, klon savaşlarının başlangıcı olan genosis savaşından sonra naboo'da evleniyorlar. star wars serisinin en önemli hadisesi, miladı budur -fikrimce tabii ki-.

    gelelim annesine. anakin, annesini geride bırakmanın fukaralığını hep yaşıyor eğitimi süresince. sürekli acı ve korku içinde. bir de aşık. oğlan tamamen boka batmış durumda. diğer taraftan başta mace windu olmak üzere konsey anakin'e üvey evlat muamelesi yapıyor. mace windu'nun shatterpoint diye bir meziyeti vardır, rakibindeki kusurları görür. anakin'in korkusunu ve endişesini bildiğinden ve gördüğünden haz etmiyor anakin'den ve güvenmiyor. anakin, annesini görmek için birkaç defa izin istese de konsey uygun bulmuyor bu talebi. çocuk da tabii sahipsiz, boyun eğiyor. naboo'da, padme ile ilişkisinin tohumlarını ekerken annesinin acı içinde olduğunu görüyor rüyasında. padme'ye mevzuyu anlatıyor, görevime ihanet ettiğimi biliyorum ama annemi kurtarmam lazım diye icazet istiyor. padme içinden "gürül gürül yürüyorsun bana, onda göreve hıyanet yok. bu kızın duyguları var mı, bu kızın hormonu var mı yok, yumurta gibi çocuğum aklını alıyor muyum kızın yok, sonra 'anneme gitmem lazım:('. ne bahtsızım, ne kadersizim", diye geçirse de "ben de senle geliyorum" diyerek adeta müstakbel kayın validesine göz kırpıyor. kız senelerce politika okumuş, uluslararası ilişkiler okumuş, gelin-kaynana ilişkisi dediğin nedir ki yönetemesin. anakin ve padme, çöl gezegen tatooine'ye gidiyorlar birlikte ve anne shimi'yi aramaya koyuluyorlar. anakin, öğreniyor ki annesi cliegg lars diye bir çiftçi ile evlenmiş, fakat 1 ay önce tusken yağmacıları tarafından kaçırılmış. cliegg ve diğer çiftçiler shimi'yi kurtarmak için baskın yapsalar da başarılı olamamışlar. anakin, annesini aramaya gidiyor tek başına. dağ tepe geziniyor ve izini buluyor tusken'lerin. annesinin tutulduğu çadıra giriyor ve annesini baygın halde buluyor. alçak kaderin oyununa bak ki shimi, anakin kollarında can veriyor. annesinin kaybı ile anakin kendini kaybediyor ve tusken yağmacılarının alayını katlediyor, çoluk çocuk ayırmıyor. fear leads to anger, anger leads to hate and hate leads to suffering. bu esnadaki en kolpa iş de yoda'nın genç skywalker'ı acı içinde görüyorum diye tribe girmesi. hayatını kaydırdınız çocuğun, anasını siktiniz, hala dravdan poz atıp meditasyon yapın. hadi yoda günah çıkardı da, mace windu'nun yatacak yeri yok.

    bu iki hadiseyi anlattığım sıradan bağımsız değerlendirmek lazım aslında, eş önemli meseleler. burada kritik husus, shimi'yi kaybetmenin anakin'de yarattığı tahribat. anakin, öfke ve kederle karanlık tarafa geçiyor. annesini kaybedince güçlü olmayı takıntı haline getiriyor ve ölümü bile engelleyecek kadar güçlü olacağını söylüyor padme'ye. anakin'in padme'ye bu denli düşkün olmasının, o'nu kaybetmemek için her şeyi göze almasının sebebi de bu olacak günü geldiğinde. anakin, bu yüzden bu hikayede en sevdiğim karakter. insan, kusurlu ve gerçek. diğer tüm jedi'lar haddinden fazla kusursuzlar. obi-wan'ın yavuklusunu öldürdü darth maul, kız canını teslim etmeden "remember my dear obi-wan, i've loved you always. i always will", diye ruhunu teslim etti. bizim sıpanın ne şekli şemali kaydı, ne kedere verdi kendini. jedi tarihinin en has şövalyesi obi-wan olsa gerek. anakin hem hayırlı evlat, hem nazik yapılı. bunu, emrindekilere muamelesinden dahi anlayabiliyoruz. general skywalker'a tapılıyor cumhuriyet ordusunda. klon da olsa, insan insandır diyor çocuk. naif, naif. içten pazarlıklı değil. bu hadiselerin üzerine ek olarak, gelelim ahsoka tano'ya. ahsoka tano, star wars clone wars çizgi serisinde varlığını öğrendiğimiz bir karakter. togrutalı bi kızımız. anakin'in çocukluğu gibi fırlama, hazır cevap, ukala ve çok yetenekli. anakin, yakın çevresindeki herkese olduğu gibi yürekten ve derin bir sevgiyle bağlanıyor öğrencisine. jedi'lar bağlanmazlar halbuki. ahsoka, işlemediği bir suç için şaşılmayacak üzere işe yaramaz jedi konsey tarafından suçlanıyor ve tutuklanıyor. yanisi bu jedi konseyi bir sike derman olmadığı gibi, düzgün gideni de bozan bir kurum. anakin, ahsoka'nın suçsuzluğunu ispat etse de, konsey, ahsoka'yı jedi order'a geri istese de, ahsoka jedi'ların yolunun yol olmadığını anlıyor ve coruscant'ı terk ediyor. anakin'i karanlık tarafa iten olaylar silsilesinden biri de bu olacak. master skywalker'ın tabutuna, bir çivi daha çakıldı.

    obi-wan kenobi meselesi ise, çok daha karışık. bir kere obi-wan, anakin'in seçilmiş kişi olduğuna yürekten inanıyor. hatta anakin'le karşılıklı yıkama yağlama yapıyorlarken bir keresinde, "sen benim olmayı düşünmeyi umduğumdan daha daha kuvvetli bir jedi oldun, anakin" diyor. diğer taraftan anakin de obi-wan'ı abisi gibi gönülden seviyor ve saygı duyuyor. ikisinin arası, ara ara yine şaşılmayacak üzere jedi konsey'in aptal aptal uygulamaları nedeniyle ara sıra açılıyor olsa da, genel olarak muhabbetleri iyi. obi-wan, sürekli "kardeş, her işte bir hayır vardır", "mübarek, kaç yaşında adamdan iyi mi bileceksin" diye değil de az gazını alsa anakin'in, zaten muhabbetlerine diyecek yok. tabii, anakin artık tamamen kontrolünü kaybettikten ve özellikle çocuklarını kaçırdığını öğrendikten sonra obi-wan'dan nefret ediyor, orası ayrı. ahirette göz yaşları içinde sarılarak barışmışlar gerçi.

    yukarıda kısaca -hehe- özetlediğim hadiseler, anakin'in hayatını kaydıran hadiselerdi. peki ne oldu da her şeye rağmen bu kadar naif kalabilen bu genç çocuk galaksinin canına okuyacak raddeye geldi, anakin skywalker'in tabutuna son çivi nasıl çakıldı? padme, hamile. anakin, rüyalarında padme'nin doğum anında öldüğünü görmeye başlıyor. sıkıntılar sıkıntılar. oğlan boncuk boncuk terliyor. anakin bu tarafta eşi ve çocuklarının derdindeyken, aynı esnada palpatine, klon savaşlarının durumundan ötürü ohal ilan ediyor ve paralel devlet ortadan kalkana kadar senato, büyük ustayı olağanüstü yetkilerle donatıyor. ayrılıkçılar yok edilene ve savaş kati suretle kazanılana dek tabii ki. geçici süreyle. bu esnada, jedi konseyi de elbette boş durmuyor. bu ibnelerin kimseye bir faydası yok. palpatine, konseyde kendisini temsilen anakin'in bulunmasını istiyor. yoda ve mace windu ayar olsalar da mevzuya, onlar da anakin'in şansölyeyi izlemesini istediklerinden eyvallah ediyorlar mevzuya. hem itikadı pamuk ipliğine bağlı bir oğlanı galaksideki en tehlikeli adama emanet et, hem sürekli çocuğu uzaklaştır, sonra "melek gibi oğlandı bu çocuk, ne oldu hiç anlamadık", diyorum ya, bu konseyin eline gelin giden dul çıkar. filmlerde değinilmese de obi-wan, anakin'in ajan olarak kullanılmasının istenmesine ve arkadaşına ihanet etmesinin beklenmesine karşı çıkar kitaplaştırılmış sith'in intikamında.

    jedi order'da da hiyerarşi var ve sahip olduğun güç ve yeteneklerine göre terfi ediyorsun. aldığın ünvanlar; younglings de denilen jedi initiate, padawan, jedi knight ve jedi master. tabii bunların altında seçtiğin 3 ana sınıfa göre başka bir sürü alt-dal daha mevcut ama oraya girmeyeceğim -mesela anakin skywalker güç kullanımı fiziksel kabiliyetlerine, hız ve çevikliğine katkı sağlayarak kullanmayı düstur edinmiş jedi guardian sınıfnda bir jedi ace-. tarih boyunca jedi konseyinde bulunan tüm jedi'lar master'ken, konsey, anakin'in konseyde bulunmasını kabul ediyor fakat anakin'i ustalığa terfi etmiyor. anakin de bunu hakaret olarak değerlendiriyor ve zaten konseye itimadı olmadığından ve padme'yi kaybetmekten korktuğundan iyice şansölyeye sığınıyor. çocukluğundan beri oğlanı oya gibi işleyen palpatine de, artık niyetini ve rengini açık açık belli ederek "yeğen, güç sadece baldırı çıplak jedi'ların bildiği üç beş force push'tan ibaret değil. senden korkuyor konsey, çok yeteneklisin. ölümü bile alt etmek mümkün. neler neler var kanka, anlatsam aklın çıkar. bırak, sana yardım edeyim"diye. üzerine de yukarıda değindiğim darth plagueis'in hikayesini patlatıp cilalıyor anakin'i. filmlerde değinilmiyor ama ben hep anakin'in annesi ve karısı ile ilgili gördüğü rüyaların palpatine'nin bok yemesi olduğunu düşünürüm. şerefsizin en meşhur yeteneği çevresindekilere zihinsel eziyet etmek ve muhakemeyi bulanıklaştırmak. anakin, şansölyenin sith olduğunu anlıyor ve "hacı, tamam güldük eğlendik. yeri geldi kuru ekmeğe talim ettik, derdimizi paylaştık ama bu yaptığın olmadı. seni ispitlemem lazım" diye şansölyeye ayarı verip uzuyor. arada bir de, palpatine, çırağı dooku'yu anakin'e öldürtüyor. herif tam bir hesap kitap adamı. malum, sith'lerin takip ettiği usul, rule of two'dur. güce sahip bir dark lord ve onun öğrencisi, gücü arzulayan bir çırak. palpatine, hem öğrencisini tepeleyip kontenjan açtırıyor, hem anakin'i jedi code aksinde hareket etmesi için gazlıyor.

    bu arada konseyin bir başka über denyoluğuna ve sidious'un ne kadar zeki ve kurnaz olduğuna dair ufak bir anekdot da anlatayım; obi-wan, geonosis'te mahpuslara düşmüşken, kont dooku senatonun çok güçlü bir sith lord'unun kontrolü altında olduğunu çıtlatıyor obi-wan'a. obi-wan, geonosis savaşından sonra mevzuyu konseye taşısa da konsey mesele ili ilgili herhangi bir harekette bulunmuyor. çok anlıyorlar ya güç'ten, hissederlermiş öyle bir mevzu olsaymış. eu'da, meseleye ufak da olsa değiniliyordu. bir jedi master ve padawan'ı -isimlerini hatırlayamadım şimdi-, bu meselenin ciddiyetinin farkına varıyor ve senatoda herkesin midichlorian sayılarına bakılırsa güç'le bağlantısı kuvvetli adayların tespit edilebileceğini düşünüyorlar. tabii mevzu öyle kolay değil. senato çoğunlukla jedi'lardan nefret ediyor. bu iki jedi, mevzuyu palpatine'ye açıyorlar. palpatine tabii kurt, hemen salvo yapıyor, diyor ki gençler bu yaptığınız siyasi kriz olur. o zaman master jedi diyor ki, "reis, ilk testi sana yapsak nasıl olur? sen kan verdikten sonra herkes razı gelir kan vermeye", palpatine "gençler çok iyi fikir, ben bunu düşüneyim. siyasi etikileri nasıl olur böyle bir hareketin, sonra bir daha konuşalım. yalnız konseyden kimseyle paylaşmayın şimdilik mevzuyu, malum yerin kulağı var. demokrasiye en çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde istikrarı tehlikeye atmayalım", diye dehliyor bunları. sonra da öldürtüyor. bu adam duman etmeyecek cumhuriyeti de kim edecek?

    mevzuya dönüyorum. anakin, şansölyenin şüphelenilen sith lordu olduğunu öğrendiğinde, talihsizliğe bak ki obi-wan general grievous'un peşinde utapau'da. anakin, mecburen o esnada coruscant'ta bulunan, belki de en sevdiği(!) jedi ustası mace windu'ya anlatmak durumunda kalıyor durumu. windu, bir başka über denyoluğu imza atarak anakin'e sen mevzuya karışma, biz mevzuyu hallederiz diyerek anakin'i bu kadar kritik bir sürecin dışında tutuyor. mace windu ve nezaretindeki konseyin 3 ağır topu ki bunlar kit fisto, agen kolar ve saesee tiin, şansölyenin ofise baskına gidiyorlar. sidious'un en büyük özelliğinin hasmının muhakemesini zayıflatmak olduğundan yukarıda bahsetmiştim. o yüzden olsa gerek, sidious göz açıp kapayıncaya kadar 3 ağır topu yerle yeksan ediyor. filmde yumuşak gösterilen bu ölümler, kitapta çok daha vahşi bu arada. birinin kafası kopar, birinin kafasına delik açılır; sidious, windu'ya göz kırpar, öpücük atar, türlü türlü olaylar. burada yine araya girerek bana tuhaf gelen başka bir mesele anlatmak istiyorum; jedi'lar 3 ana sınıfa bölünürler. bunlar guardian, sentinel ve consular. guardian, güç yeteneklerini daha çok fiziksel kullanan arkadaşlar. sentinel'ler daha ruhani, felsefi abiler. bir de bunların arası, consular'lar. ışın kılıcı renkleri de, ait olduğun sınıfı gösterir aslında. guardian'lar mavi lightsaber kullanırken, sentinel'ler yeşil ve consular'lar sarı lightsaber kullanıyor. sidious, hasmının düşünce kabiliyetini zayıflattığından guardian'lara karşı bariz avantajlı. reise karşı en avantajlı sınıf sentinel'ler aslında. şimdi, şansölyeyi derdest etmeye giden ekipte 2 tane sentinel, 2 tane über kılıç ustası guardian var ki her ikisi de dönemin -o dönem 10binden fazla jedi şövalysi var- en büyük kılıç ustalarından -muhtemelen windu, yoda'dan bile iyi-. fakat dark lord, 3 ustayı minimum eforla harcıyor. tuhaf gelmiştir bana hep. hasılı, mace windu sidious'ı tepeleyecek duruma geliyor ki anakin yetişip mace windu'yu tepeliyor. memleketin medar-i iftiharı, galaksinin yüz akı anakin skywalker, bu dakika itibariyle darth vader oluyor. bu arada sidious, anakine'e de efsane bir kazık atarak ölümü aldatmayı bilmediğini de itiraf ediyor. lan adamı seveyim mi nefret mi edeyim bilemiyorum anlattıkça.

    -i pledge myself to your teachings.

    bundan sonra order 66 ile jedi'ların çok büyük bir kısmı tepeleniyor*, 10bin jedi'dan 100 civarında kurtulan var. cumhuriyet döneminde, bizatihi darth vader'ın kurtulan jedi'ların çoğunu tarumar ettiğini de söyleyeyim. order 66 sırasında darth vader ise, jedi tapınağına giderek çoluk çocuk tepeliyor. şimdi tamam, anakin'i seviyoruz filan da yaptığı bildiğin veled-i zinalık. ha, şunu ekleyeyim; okuduğu ve izlediğinin felsefi tarafı ile ilgilenenler, bu elim hadisenin uzan vadede hikayedeki yin-yang, iyi-kötü, karanlık-aydınlık dengesine katkısını göreceklerdir. clone wars serisinde anakin, father, son and daugter'la karşılaştığı bölümde de değinildi. güç, aydınlık veya karanlık değil, hem aydınlık, hem karanlık ve dengede. anakin, kötü metotlar kullansa da aslında gücü dengeye getirmeye darth vader olduğunda başlıyor. buraya, gücün aslında orijininde dengede olması meselesine yani, daha sonra döneceğim -lan daha luke şerefsizine gelemedim-. anakin, mustafar gezegenine giderek ayrılıkçıları da temizliyor, aynı esnada palpatine ise senatoda balkon konuşmasını yapıyor; istikrar sürsün, galaksi büyüsün diyorsan, imparatorluğa sen de var mısın kardeşim?

    -so, this is how liberty dies, with thunderous applause. -demek ki özgürlük alkış tufanıyla ölür-

    anakin skywalker ile anlatacaklarımın son kısmı, mustafar'da başına gelenler. anakin, üst üste gelen hadiselerle duygusal dengesini tamamen kaybediyor sevgili okur. karısı padme, obi-wan'dan anakin'in karanlık tarafa geçtiğini ve küçücük çocukları öldürdüğünü öğreniyor. o gazla aynen mustafar'a. ne kadar dil dökse de anakin'i yolundan çevirmek mümkün değil. üzerine, bir de padme'nin gemisine gizlice binen obi-wan peydah olunca, anakin padme'yi force choke* ile tepeliyor ve obi-wan'la efsanevi düellolarına başlıyorlar. sonraki üçleme ile ilgili çok eleştri var, kötü vesaire diye ama favori filmim olur sith'in intikamı. anakin ve obi-wan'ın dövüşmeye başlamadan önceki konuşmaları gerçekten efsanedir ve star wars'ın neden büyük bir fantastik edebiyat eseri olduğunu özetler; hikaye nerede geçerse geçsin, anlatılan insan doğası ve binlerce yıldır benzerleri yaşanıyor. anakin, yukarıda obi-wan'dan da alıntıladığım gibi daha güçlü ve daha iyi bir kılıç ustası olmasına rağmen obi-wan'a yeniliyor. kol ve bacaklarını kaybediyor, vücudu büyük oranda yanıyor. peki anakin neden yeniliyor obi-wan'a? bu sorunun en basit cevabı şu aslında; çünkü yazan öyle yazmış. hehe. ciddi cevap vereyim; obi-wan kenobi, jedi code neyi tanımlıyorsa o. son derece sakin, gücünün ve rakibini gücünün bilincinde. üstelik aklının sükunetinden dolayı fevri değil bilinçli. anakin ise kendini kaybetmiş durumda ve kendinde değil. olay bu kadar basit aslında. tabii, bir de kullandıkları ışın kılıcı usullerine değinmek gerek. 7 tane lightsaber combat form var aga*; shii-cho, makashi, soresu, ataru, shien/djem so, niman ve juyo. tüm formların başka amaçları ve detayları olmakla birlikte obi-wan son derece defansif bir form olan soresu'yu kullanırken, anakin agresif bir form olan ve olayı atla, zıpla, uç olan ataru'yu kullanıyor. yek atın çiftesi pek oluyor ve obi-wan, anakin'i kırpıyor. padme'nin kırılan kalbi yaşamaktan vazgeçiyor ve uğruna galaksilerin yerle yeksan edildiği kız ölüyor. kurtarılan çocukları leia senatör organa'ya, kendisi üzerinden star wars'ın geleceğine değineceğim sevimsiz luke ise üvey amcası owen lars'a veriliyor. skywalker'lar nere giderlerse gitsinler, yolları tatooine'ye düşüyor yanisi. mustafar taşlıklarında kısık ateşte pişen anakin'i de coruscant'ta sheev palpatine araştırma hastanesine götürüp meşhur darth vader zırhına sokarak hayatta tutuyor sidious. burada ufak bir ekleme; anakin -ki artık darth vader demek daha doğru. çünkü yıllar sonra vader, anakin için "çok zayıf bir çocuktu, ben de onu öldürdüm" diyecek- uzuvlarını kaybedip vücudu ciddi oranda yandığından güçle bağlantısı da büyük oranda azalıyor, üstelik kıyafeti de gerçekten eziyet. yoda ve obi-wan, kurtulan diğer jedi'lar gibi uzak gezegenlere giderek saklanıyorlar. binlerce yıllık cumhuriyetin sonu böyle geliyor. bence serideki en güzel sahne sith çırağın uyanışı, padme'yi soruşu ve karısını öldürdüğünü öğrendikten sonra attığı çığlık. anakin, padme'nin cenazesine dahi katılamıyor yaralarının ağırlığından -bu da anlatılıyor aga-. padme'yi cenazesinde ise, çiçeklerle bezeli saçları ve anakin'den yıllar önce aldığı japor snippet elindeyken uğurluyoruz sonsuzluğa. çok uzaklarda bir galakside bir devir, böyle kapanıyor.

    gelelim luke skywalker'a. ilk başta da yazdım, yine belirteyim. luke skywalker, filmlerde ne kadar şamar oğlanı ve dümbükse, eu, legends ve kitaplarda o kadar kuvvetli bir jedi -hatta yine yazdığım gibi george lucas, gelmiş geçmiş en güçlü jedi olduğunu söylüyor-. 7 lightsaber formuna da hakim, jir-kai bilir, muhtemelen the last jedi'da az az göreceğimiz saçma sapan güç yetenekleri filan keşfetmiş olacak. yeni bir code oluşturuyor yavin savaşından sonra, jedi order'ı sıfırdan kuruyor, bir sürü çocuk yetiştiriyor vesaire. hızlandırılmış jedi kursu alıyor obi-wan ve yoda'dan, yılların darth vader'ını yenebiliyor -tabii burası ağır kolpa. dediğim gibi star wars evreninde darth vader kadar jedi öldüren bir adam daha vaki değil. belki sith lordunun kıyafeti yüzünden limitlenmiş yetenekleri sebeptir, bilemiyorum tabii- ama dümbük herif. nasıl ifade etmeli bilmiyorum. luke ile ilgili anlatacaklarım nasıl çılgın olduğundan, defalarca hayata geri dönen darth sidious'u kaç defa öldürdüğünden, jedi order'i yeniden kurmasından, karanlık tarafta da eğitim almasından, jedi order'da köklü değişiklikler yapmasından, yahut afet-i devran mare jade hanımefendiyle izdivaç etmesinden vesaire bağımsız olacak. malum, star wars serisinin 8. filmi * geliyor ve luke diyor ki ;

    -it is time for the jedi to end. -cahildim, dünyanın rengine kandım. jedi'dım, tiksindim. aydınlığıydı, karanlığıydı, artık yeter-

    yukarıda bir yerlerde de yazdığım gibi, bu tip hikayelerin bu denli sevilmesinin nedeni, anlattığın ne olursa olsun, nerede geçerse geçsin, insan teman. jedi order kurulmadan önce, je'daii order diye bir şey vardı, ondan bahsedeyim biraz mevzuyu açarken. je'daii order, jedi order'dan önce kurulmuş, antik bir düzen. bu arkadaşlar da güç'le ilgileniyorlar fakat jedi ve sith'lerden farklı olarak amaçları aydınlık ve karanlık, iyi ve kötü arasında tam bir denge yakalamak. bu abilerin zamanında teknoloji filan da gelişmiş olmadığından ışın kılıçları yok, normal kılıçları var, güç'le parlıyor kılıçları. hem aydınlık tarafı, hem karanlık tarafı biliyorlar ve hedefleri denge. bu sırada ne aydınlık taraf jedi, ne karanlık taraf sith. bu abilerde ashla, bogan ve bendu var; aydınlık, karanlık ve denge. mevzu felsefi yani. tython diye bir gezegende yaşıyorlar. buraya gelmeleri de epey mevzu ama bitirebilmek için anlatmayacağım. hehe. gül gibi geçinip gidiyorlar hülasası. derken günlerden bir gün, bu abilere rakata imparatorluğu saldırıyor. bu rakatalı arkadaşlar gücün karanlık tarafını kullandıkları teknolojilerle star wars evreninde nice zamanlarda peşine düşülmüş, nice über teknolojiler üretmiş, imparatorluk olup galakside diğer türleri köleleştirmiş bir illet. gücün karanlık tarafı, adamları savaşçılara dönüştürüyor. bunlar da galaksinin başına bela oluyorlar. rakata impratorluğu, je'daii'lara saldırdığında je'daii'ler, ilk saldırıyı bertaraf ediyor. rakata'ların güç'te dengeyi bozmasından mütevellit, je'daii order içindeki ashla ve bogan uçları birbirlerinden uzaklaşmaya başlıyorlar, önce sadece aydınlık ve sadece karanlık taraf kullanıcılarından oluşan gruplar ortaya çıkıyor, aralarında siyasi gerilim artıyor ve nihayetinde, bir iç savaş patlıyor. force wars diye bilinen bu savaş sonrasında tython yaşanmaz hale geliyor. karanlık tarafın gücünü ilk elden gören aydınlık taraf, jedi order diye yeni bir oluşuma gidiyor ve karanlık sanatları yasaklıyor. kendileri çok matah bi şeyler sanki. sonra jedi'lar, binlerce yıl boyunca galaktik cumhuriyetin barış koruyucuları oluyorlar. büyük savaş, görüş farkından ve bir gezegeni ortadan kaldırabilecek kadar çetin.

    aydınlık tarafın güç savaşları sonunda karanlık tarafı yok etmesi, kalan kısmın akıbetinin bilinmiyor olmasından uzun zaman sonra, dark jedi'lar çıkıyor ortaya. xendar diye bir jedi diyor ki kardeş, bu güç'ün karanlık tarafı da var. bunu tarikatlara bırakmayalım, mektebini açalım, order kontrolünde etüd edelim. jedi order tabii ki karşı çıkıyor. bunlar savaşıyorlar yine, felaketler felaketler. karanlık taraf yine yeniliyor ve yok ediliyor. bu hadiseden binlerce yıl sonra, yine bir dark jedi grubu ortaya çıkıyor ve jedi order'la savaşıyor. hundred years darkness denen bu süreç sonunda dark jedi'lar yine kaybediyorlar ve bilinen galaksinin ötesine sürgüne gönderiliyorlar, başlarında ajunta pall diye bir dark jedi var. burada, korriban diye bir gezegende kendilerine sith diyen canlılarla karşılaşıyorlar. bu canlılar da güç kullanabilen canlılar. dark jedi'lar, jedi eğitimleri sayesinde karanlık tarafta bu fukaralardan çok daha güçlü olduklarından gezegende tanrı kabul ediliyorlar ve gelecek nesiller boyunca sith'leri yönetiyorlar. sith'lerin başındaki orijininde dark jedi olan bu grup, daha sonra dark lord of the sith ve nihayetinde sith lord oluyor. gittikçe güçlenen ve zenginleşen sith'ler, imparatorluk oluyor. raven, malak, exar kun derken aydınlık karanlık, jedi-sith savaşı binlerce yıl sürüyor ve nice diyarları yersiz yurtsuz bırakıyor. bu süreçte, jedi order neredeyse tamamen ortadan kaldırılıyor fakat tekrar kuruluyor.

    sith imparatorluğu dağıldıktan sonra karanlık taraf kullanıcıları, bu kez de brotherhood of darkness diye bir grup kuruyor ve jedi'larla savaşmaya devam ediyorlar. bu esnada sith'ler de jedi'lar gibi sınırsız sayıda, kavga dövüş, kan göz yaşı. jedi'ları yenseler de, grupta herkes reis olma sevdasında olduğundan birbirlerini öldürüp avantaj kaybediyorlar. ta ki darth bane ortaya çıkana kadar. darth bane, jedi sith savaşında sith'lerin kaybetmesinin nedeninin iç çekişmeler olduğunu farkediyor ve yeni bir felsefe geliştiriyor; rule of two. bu kurala göre sadece ve sadece iki sith olabilecek, bir usta ve bir çırak. çırak, yeteri kadar güçlendiğinde ustasını öldürecek ve yeni bir çırak alacak. bu kural, bin yıl boyunca sith'lerin takip ettiği usul oluyor ve nihayetinde sidious'tan alıntılamak gerekirse; once again siths will rule the galaxy and we shall have peace again -yönetime geldik, kardeş kanı duracak-, başarıya eriyor. sith'lerin izlediği bu güçlü olan yaşasın meselesi, zaten sith'lerin bariz olarak olarak jedi şövalyelerinden yetkin olmasına neden oluyor. çıtır darth maul, yılların qui-gonn'unu tarumar edebiliyor.

    yukarıda je'daii order diye başlayıp, nice hikayesini anlattığım, çoğu legends'tan olan mevzuların özeti şu aslında; her şey zıttı ile mümkün. aydınlık varsa, karanlık da var. yani luke skywalker, artık jedi işinin bitmesi lazım derken bunu kastediyor. luke skywalker, karanlık tarafı da biliyor ve barışın, güç'te dengenin tek bir tarafın iktidarıyla yakalanamayacağını farkediyor. jedi, binlerce yıldır güç'ü değil, senatoyu dinliyor, barışı korumuyor, bizatihi asker oluyor. bu olduğu müddetçe de her zaman sith'ler olacak. yani koca seriyi, "benim her görüşe saygım var. sevgi içimizde" diyerek bağlayacaklar. muhtemelen rey kızımız da ilk resmi gri jedi olur ustası luke skywalker nezaretinde. dskhgdjshgds, oğlum ya.

    birkaç da faydalı link vererek sözlerime son veriyorum sevgili okur, esen kalıyorsun, kafana da hiçbir şey takmıyorsun. iyi pazarlar, iyi bayramlar;

    star wars
    star wars wiki
    bu da bonus -bu daha çok bana lazım gerçi-
  • --- spoiler ---

    bu "luke da pek ezik, pek loser" geyiği de ne acayip. bakalım şuna: http://i.imgur.com/so021sb.jpg
    kendi gibi karanlıklarla çevrili bir hayat süren pederi bulduğu ilk fırsatta dark side'a atlarken luke bu fotodaki her adımda alayına gider yapıp sonunda palpatine'e bile siktir çekebilmeyi başardı. istese zibilyon kere dark side'a geçme fırsat gelmişken hele.
    böyle loserlık, eziklik dostlar başına valla.

    --- spoiler ---
  • yoda'yla ilk karşılaşma sahnesinde, yodanın yaptığı zıpırlıklara yoda'yı kulağından çekip bir tane patlatarak karşılık vermeyen, olgunluğunu ispat etmiş karakter.
    ki o kadar uzun ve zahmetli bir yolculuktan sonra pollyanna bile "geç otur lan! mınakodumun" derdi.
  • episode 1 çıkana kadar kainatın en taşaklı jedi'yı olarak bilinirken, episode 1 sonrasında ezik jedi olarak kabul edilmeye başlanmıştır. eğer eski üçleme bugün çekilmiş olsaydı muhtemelen darth vader'a karşı verdiği mücadele anamızın amından tekrar doğmamızı sağlayacak kadar mükemmel olurdu.
  • endor ormanında bir gün geziyordum,
    yoda çağırdı: "gel buraya luke".
    "buyurun master" dedim.
    dedi "çıkar kalem."
    belimden lightsaber'ı çıkardım.
    dedi "çıkar defter."
    <caps>nüfus kağıdını çıkardım.</caps>
    dedi "çıkar harita."
    işte solocum orada vader'ın vücudumda bıraktığı üç beş tane kılıç yarası var ya...
    işte onları çıkardım
    yoda dedi "ne bunlar?"
    "master, üç beş kılıç yarası"
    sanki sanırsınız ki psikopatın allah'ı.
    ama bilmezsiniz ki o üç beş kılıç yarası,
    darkside'a geçmiş babamın hatırası...

    çal solo çal.
    kime çalıyorsan...*

    - acıların çocuğu luke skywalker
  • starwars daki sayılı kibir sahibi olmayan jedi dan biri. kendisi bir çok insan tarafından sümsük , beceriksiz vs diye algılanmış olabilir ama bu yanlışı düzetlmekte fayda var filmleri yeniden izleyip keyif alacaklar için. aşağıda yazacaklarım gerek filmler olsun gerek oyunlar olsun bol miktada spoiler içermektedir şimdiye kadar filmleri izlemedim oyunları oynamadım derseniz okumayın .

    luke skywalker köyünde kasabasında koyun gütmekte iken birden ne olduğu belirsiz bir kişi tarafından köyünden kasabasından hatta gezegeninden kopartılmış birden maceradan maceraya sürüklenmiştir. yok efendim gücü kullanamıyormuş beceriksizmiş. sorarım size taa altı yaşından önceden beri eğitim gören ama iki klon askeri kesemeyen jedilara usta diyorsunuz iki gün önce koyun gütmekten başka bir şey bilmeyen bir gençten dünya alemi yenmesini nasıl bekliyorsunuz.

    luke skaywalker yine azimlidir yodanın yanına eğitim alayım diye gitmiştir ama yoda efendi bu çocuğa ne kendisini savunmak için bir şeyler öğretmiş ne de ışın kılıcı kullanmayı göstermiştir. e bu çocuk ne yapsın. bir tarafta evladım sen evrenin kaderini belirleyeceksin ama sana daha adam gibi eğitim veremiyoruz hatta kendi kaprisimden eğitim vermiyorum diyenler. öbür tarafta gel evladım sana küç kudret , şan şöhret evren ne istersen vereceğiz diyenler.

    luke skywalker yine delikanlılığını efendiliğini bozmamış koca jedi orderı madara etmiş yok etmiş dath vader ve palpatine in karşısına tek başına çıkmış ,kendisine vaad edilen bütün gücü kudreti parayı pulu elinin tersiyle itmiştir. bu mudur sümsüklük bu mudur karizma eksikliği sorarım size.

    haa sonradan sırtını kyle katarna dayayınca biraz bozulmuştur ona sözüm yok. ama jedi knight serisinin birinde kyle katarn ile sırt sırta verince yaptıklarını görenler luke skywalker a hala sümsük veya beceriksiz demekten utanırlar bence.
  • cok uzun zaman evvel öldügü, ve bir sekilde yasal varisinin de olmadigi icin şunu kendisine rahatlikla diyebilirim

    "ruhsuz pezevenk"

    yahu bu denyo'nun pederi ölüyor, hatta bizzat kendisi ölümüne neden oluyor resmen, ama bi 2 saat sonra, elin peluş ewoklariyla bu alemlerde, cilgin partilerde.. lan baban ölmüş, baban o senin be! darth vader olsa da baban olmasa da baban.. yillar yilli aylardan birine bakarak düşündügün, özlemini kurdugun, ilkokula giderken cocuklar babalari ile birlikte fitbol oynarken düşündügün adam o..

    ölmüş o.. bu piç kurusu gelmiş eglencede,harala da gürele de.. bi de boyle düsünmek lazim tabi. o filmin şeysiyle bu ince ayrinti kaciriliyor.. yaziklar olsun..

    bak her zaman soylerim, ecdadini yad etmeyen, ecdadina saygi duymayan adam serefsizdir derim. aha buyur! yaziklar olsun.
  • anakin skywalkerdan olma padme amidaladan doğma bir jedidır.
hesabın var mı? giriş yap