• sinematografinin dialogla harmanlanip ustune aksiyon sosu serpilip sicak servis yapilmasiyla elde edilen bir guzellik olarak algiladim ben lucky number slevini, ve simdiden 2006 yilinda vizyona girmis en iyi filmler arasina koymak istiyorum.

    oncelikle klasik hollywood izleyicisi baskisi altinda kalmadan acilista creditsin sonuna kadar gosterilmesinden cok hoslandim. ceken yonetmenin ilk filmi oldugu da dikkate alinirsa ilerde dort gozle bekleyecegimiz yeni jeneriklerin habercisi bu olay. karakterler icin secilmis aktorler son derece basarili, hatta lucy liu - josh harnett ikilisi ortaokul sira arkadaslari kadar uyusmuslar. aktorlerden bahsederken dialoglar ve soylenis tarzlarinin ustune basmadan gecemiycem. senaryodaki dialoglarin cogu "hizli + akici + anlasilir + ironik" konusma tarzini gerektiriyor ve bunu basariyla uygulayan 3 aktor var filmde (liu, harnett ve kingsley) ki ayakta alkislanasi bir olay bu bence.

    hikayenin farkli noktalarda cetrefillesmesi ve seyircinin kaotik soru isaretleri arasinda yakartop oynamasi da cabasi. film gibi film seyretmek isteyenlerin kacirmamasi gereken bir yapim.

    --- spoiler ---
    morgan freeman ve ben kingsleyin 20 seneyi askin kendi binalarindan disari cikmamalarini yansitmak icin binanin icinin hala 1980ler doneminde dosenmis olmasi icimi isitti, kucukken babaannemin evinde gecirdigim haftasonlarini hatirlatti. oha ne dedim ben? duyan da new hampshireliyiz sanicak...
    --- spoiler ---
  • ters köşenin ters köşesinin ters köşesi bir film.
    ayrıca engin altan düzyatan da çok iyi oynamış.
  • bruce willis daha filmin başlarında "charlie chaplin, monte carlo'da charlie chaplin' e benzeyenler yarışmasına girdi ve üçüncü oldu." repliği ile gülümsetir.
  • bir saat boyunca islenen senaryodaki surprizlerin aciklanmasinin, essege laf anlatirmiscasina tam yarim saat surdugu film. herhalde produktorler, bu dunyada sinemaya gitmeyen 200 milyon embesil yasiyor, onlari pazara sokmaliyiz diye dusunduklerinden uzuuun uzuuun aciklaniyor her detay. en bariz gondermeler de, hani tek haneli iqya sahipsinizdir belki diye gerekli flashbackler esliginde yapiliyor.

    bir de lucy liu var ki, resmen senaryoyu bitirdiklerinde birinin kafasina dank etmis, "ulan ben de ne eksik diyordum, bu filmde kari kiz yok" telasiyla son dakkada sokusturmuslar isin icine. ilk gunde tanisip yatmalarina birsey demiyorum, asik olmalarina da birsey demiyorum, ama ucuncu gunde de sevgilisinin gercek meslegini ogrenince sukunetini boyle korumasina ve final sahnesindeki askin gucu temasina hassiktir demek istiyorum. ne ya bu, kadin morgda calisiyor diye psikopat mi olacak.

    diyaloglara gelince. iyi guzel de, herkes ayri bir cool anasini satayim. bir insan dusunun ki ettigi her lafin, her harfi cuk oturuyor; kelimeleri gectim, mimikler, ses tonu filan da yillarca ugrassan oyle karizma yaratmaz. hah simdi her karakterin boyle oldugunu dusunun bir de. ulan bi diyalog esnasinda da eee aaa de, ne bileyim espri yapma, ironik olma, gizemli insan tadi birakma damaklarda. kimin hayati boyle be. hele josh hartnett sozum sana, yonetmen bu cocuk fazla yakisikli diye burnunu kirdirtmis, bu da ben bu halimle de sahaneyim diyebilmek icin her sahnede aglamakli ama kendine guvenen bakislar, boyle bugulu bugulu, hem sempatik hem soguk, gywneth paltrow brad pitt kirmasi gibi, noluyo kardesim artist misin. dayak yerken de bu imaji korumak ne diye? sonra film bitince gaza geliyorum, ozeniyorum, ama daha bismillah ilk diyalogumda siciyorum, uzuluyorum, cikolatali dondurma yemem gerekiyor. hem filme para veriyorum hem dondurmaya. olmaz, bak ispanyol sinemasinda hic boyle sorunlar yok.
  • saglam oyuncu kadrosu, bilimum montaj numaralari, stilize dekor ve kostumler, satirik, surprizler iceren senaryosu, bir de uzerine siktiriboktan ismiyle bana bu sene amerikan seyircisinin kicini dondugu bir baska basarili film olan kiss kiss bang bang i hatirlatan kara komedi, aksiyon filmidir.

    film boyunca bruce willis in plastik ifadesi, sir ben kingsley in zorlama yahudi aksani, morgan babnin kotu adam rolunde siritmasi ve sahnelerinin cogunu yari ciplak geciren kose oglan josh hartnett e bakip - ulan benim vucudum senden daha iyi be - diye zevzekce boburlenmem bir kenara benim icin filmin en unutulmaz olayi bugune dek kanimin bir turlu isinamadigi lucy liu yu ilk defa begenerek, tadarak, severek izlemem olmustur.

    bu vesileyle lucy liu ya mental haremime hosgeldin diyor, saygilarimi iletiyorum.
  • yönetmeni paul mcguigan'in doggy style hastasi oldugunu düsündürten film.
  • kurgusuna şapka çıkarılacak film.

    film boyunca birçok şeyi eksik bulursunuz, "ne alaka" dersiniz; sonunda hepsini suratınıza vurur, görürsünüz ki tüm detayların bir anlamı varmış.
  • insani dumura ugratan (en azindan beni) basarili bir film.kurgusu olsun, kisilerin oyunculugu olsun butun olarak begenimi kazanmistir.
  • herkesin karizmatik ve özlü söz üstadı olması biraz kurtlar vadisi izliyormuş hissi uyandırsa da izlenesi bir film olmuş. hele ki lucy liu'nun şeker tavırları... yerim ben onu. canım benim. yalarım, yutarım. lucyler ölmesin, kahve de içebilsinler.
    (bkz: entry'nin sonuna doğru saçmalamaya başlamak)
  • fevkalade bir film..ustaları zaten ayırmak gerekir willis,freeman ve kingsley den kötü bir şey çıkması çok zor bir ihtimal..ilginç ve güzel olan tarafı hartnett ve lucy filmde hiç sırıtmadan çok başarılı olmuşlar..özellikle hartnett adeta brad pitt e bu filmlerin yeni adamı benim mesajı göndermiş ve de çok başarılı olmuş..son hayranlık,son tebrik ise harika sahne seçimleri ve değişik oyuncuları harmanlamasıyla paul mcguigan a..
hesabın var mı? giriş yap