lingo lingo şişeler
-
sozlerini hep ringo ringo siseler olarak anladigim sarki. (bkz: yanlis anlasilan sarki sozleri)
-
turkiyedeki seri katillerin cogunun bu sarkiyi overdose olacak sekilde dinledigine inaniyorum. tavernada icra edilmis live bi versiyonunu dinleyince beyin isyan ediyor. ozellikle soyleyen kisi sarkiya duygu katmaya calisiyorsa (haci cav cav derken cav bolumlerini vurgulama, dumensiz derken alayci tavir takinma vb) evde bilincsiz sekilde samuray kilici aramaniza neden oluyor. nasi sarki lan bu?
-
millet saykodelia pesinde kosarken bizim kendi barimizdan kopmus bu sarkiyi gormemeleri gozlerimi yaslarla dolduruyor bazi geceler..
beatles'in bir orta okul ogrencisinin "ogretmenimiz sizin sarkilarinizi inceletiyor. şair burada kime seslenmiş diyor.. yoruluyoruz" temali mektubundan sonra yazdıgı "hadi bakalim bunda da kime seslendigimizi anlayin" konulu sarkili i am the walrus tan öte bir sarkidir lingo lingo şişeler..
hangi kafayla yazdıgınızı bilmiyorum ama ne içtiyseniz istiyorum
giydiğim atlas
iğneler batmaz
bölümü ile basindan bir "destur yavrum" dedirtiyor kendisine zaten..
yar bensiz yatmaz hacı cavcav
oy canıma değsin
burada muhtemelen orta oyununa,gölge oyununa sesenilmis. "milli degerlere sahip cikalim" ayari verilmis olabilir.. hangi yorenin türküsüyse bu türkü cok afedersiniz kafalarina edeyim..
şişeleeeeeeeeeer (burasi bir cile bülbülüm edasi ile uzatiliyor)
lingo lingo sişeler
rakı mı içtin sen bensiz
çamura mı düştün edepsiz
yar yar yar yar yar yar aman
bu bölüm fantastik olsa da cok eglencelidir.. boyle gogsu sallaya sallaya perran kutmanin girgiriye versiyonu gibi soylenirse sahane olur.. gerci sarki kompile perman kutman i girgiriyede canlandirdigi karakter icin yapilmis gibi durur ya.. her neyse..
giydiğim sarı
kadehler yarı
orta sonda girip uyak ogrenen bünyelerinizi teker teker dillemek istiyorum ben.. bir de zengin uyak.. aridan.. ahaha
sen kimin yarı hacı cavcav
oy canıma değsin
bir demet tiyatrodaki züleyha misali kafiye uydurulmus burada da.. sen kimin yari olmasi gerekirken yarı denip "sizi sayiylan mi verdiler lan" konseptine sokulmus sarki.. ayaga kalktim alkisliorum..
dedigim gibi muhtemelen 1970den once afyonda direk ekimi yapilan afyon sayesinde yazilmis bir afyon turkusudur bu. bir cumle icinde bir daha afyon dememeye soz veriyorum su vakit.. oh hacicavcav -
yıllar boyu, ağır galatasaraylı olan babam beraber evde maç izlerken ben televizyona, duvara önümde küllük, çakmak ne varsa fırlattığımda “bu kadar okuyan eden, her konuyu ukalalık edecek boyutta düşünen taşınan adamsın, maçta nasıl bu hale geliyorsun aklım almıyor” der, ben de “fenerbahçe benim her şeyim, ne var bunda garipseyecek” diye geçiştirirdim.
geçtiğimiz aylarda kadıköy’de bir maç esnasında rakip takıma, hakeme, her kimeyse sinirlenip anneler, zevceler barındıran cümlelerle bağırıp çağırırken ağzımdan neredeyse köpükler, salyalar çıkararak önümdeki sırada oturan kelli felli ve yaşlı başlı iki adamın üstüne yuvarlanıp, onları da onların önündekilerin üzerine yıktıktan sonra kendime kızdım: “nedir ulan senin derdin? nasıl olur da oraya çıkıp top oynamaktan, zaman zaman da cahil olduğu için standart çirkefliklerden başka bir şey yapmayan bir adamdan nefret edersin?”
sonra yine geçenlerde bir muhabbette iki ezeli rakipten birini tutan bir büyüğümüz, diğer takımı tutan arkadaşına soruyordu:
“sen ki kant’ın salt aklın kritiği’nin türkçe çevirisini beğenmeyip, acaba bu herif ne demek istedi gerçekten diyerek 45’inden sonra almanca öğrenen; felsefeyi, iktisadı, frankfurt okulunu, yunan disiplinini, alp disiplinini yalamış yutmuş bir adamsın... şu taraftarlık konusunda, nasıl olur da birbirinden hiç farkı olmayan iki takımdan birinden tiksinir, birbirinden hiç farkı olmayan iki taraftar kitlesinden birinden nefret edersin?”
bir takımı diğerinden daha çok sevmesinin nedenini kendini futbolla çok yakından ilgili olarak tanımlayan her kime sorarsanız sorun, çeşitli esbab-ı mucibeler üreten, efendim bir kulüp aristokratmış, saygınmış; diğer kulüp burjuvaymış, vatanı kurtarmış, işte o yüzden severlermiş gibi kendini haklı çıkarma çabası içinde yalandan boğuşup duran cevaplar alırsınız. gerçekten de bu cevaplar, çeşitli geyiklerde gediğine koyabilmek için çalışıp ezberlediğimiz tarihsel gerçeksilerdir. hani buz pateninde yapılması zorunlu hareketler vardır ya, aynen onun gibi, bilumum futbol geyiklerinin herkes tarafından ezbere bilinen ama karşılıklı atışırken değinmekten bıkılmayan ucuzluklarıdır bunlar. yani bildiğimiz lumpen eğlenceleri... üniversiteden büyük hocamız prof. dr. cengiz çakmak yüzünde tiksinen bir ifadeyle “yavrucuğum, aptal aptal konuşma” diye sustururdu sonucu olmayan tartışmaları. gerçi o bile hala 5-6 yılda bir “nasıl geçirdik” diye telefon etmekten kendini alamıyor!
işte ortadaki sorunun beni ilgilendiren kısmı da aynen bu: neden en aklı başında insanların bile soğukkanlılıklarını koruyamadıkları bir meseleleri var? biraz karıştırınca kendi zihnimizi, o istemedikçe göremeyeceğimiz aynaya bilerek bakınca gayet net görünmeye başlıyor cevap:
insan ne kadar bilgilenirse, ne kadar tecrübelenirse, o kadar kontrollü oluyor. bilgi, her eyleminde rasyonel olmak gibi bir prangayla bağlıyor insanlığı. rasyonel, entellektüel, düşünce mekanizmalarını doğru ve yanlışı ayırdetmek için kullanan, türkçesiyle ahlaklı insanlar isek, her şeyi mümkün olduğunca doğru yapmak için çaba sarfediyoruz. her zaman “davranıyoruz”. davrandıkça yoruluyoruz, yoruldukça mutsuz oluyoruz.
kendimizi en çok yine kendimiz mutsuz ediyoruz. bu nedenle bizi sürekli düşünerek davranmaya sevkeden o “kendimiz”i kaybetmeye özlem duyuyoruz. düşünmek zorunda kalmadan yaşamaya duyduğumuz özlemi geçici kaybedişlerle tatmin etmeye çabalıyoruz. hayatımızın mantıklı akışına mantıksız parantezler açarak sıkıntımızı gideriyoruz. kimimiz içkici, kimimiz gogocu oluyoruz.
“id” dediğimiz ilkel benliğimizde, tözde varolan, mağaralarda büyümüş savaşçı dedelerimizden miras kalan katli vacip faşizan ikizimizi boğdurmaktan helak oluyoruz; kendimizi eğitmekten, insan gibi davranmaktan, çürümüş, kokuşmuş sistemle boğuşmaktan gına geliyor bazen. işte o zaman stadyumlarda faşist, meyhanelerde dayı oluyoruz. gençliğini fenerbahçe’nin peşinde deplasmanlarda heba eden can kozanoğlu televizyonda “düşündüm taşındım, takım tutmak aslında bir nevi sağcılık gibi geliyor bana” diyordu geçen.
bizden olmayanı sevmemek, inandığımız değerlere bizim gibi inanmayanları aşağılamak, günlük hayatta ırkçı ve faşizan bir tavır olarak nitelendirilebilir; ki ısrarla kaçındığım, yanlışlığını her mecliste, her fırsatta vurguladığım bir davranış şeklidir. iç ses işte o zaman soruyor bağıra bağıra: “be güzel kardeşim, bütün bunları yazarsın, ne demeye maçta kendinden geçersin?” hiç bir mazeretimiz yok, ne yani, sıkılalım, bunalalım, intihar mı edelim? yeter ki bu rasyonelitemizi, mantığımızı, aklımızı by-pass etmek için açtığımız parantezi kapatmasını bilecek zihinsel sağduyuya sahip olalım. bildiğimiz ayı, bildiğimiz holigan ile ahlaklı insanın farkını çözemeyen de takım makım tutmasın!
benzer bir tespiti yıllardır ingiltere’de yaşayan bir arkadaşım yapmıştı. manchester’da bir barda sarhoşluktan yerlerde sürünen güzeller güzeli kızları, takım elbiseli adamları biz hayretle izlerken “bu ingilizlerin neden damacana damacana bira, viski içtiklerini anladım ben” diyordu, “shakespeare ülkesi burası, herifler hayatları boyunca medeniyet piyesinde oynuyorlar. gün boyu, hafta boyu sahnede modern insanı oynadıklarından, haftasonu barda lingo lingo şişeler, guinness mi içtin sen bensiz?!”
--------
ps: yazı tarafımdan yazılmış olup ilk olarak mayıs 2007 tarihli arena dergisinde yayımlanmıştır.
http://ozansezgin.blogspot.com/…go-lingo-ieler.html -
seküler türkiye'nin son kalesi olan parça. bugün içerik itibariyle alkol ve sarhoşluğu anlatan bu parça, radikal islamcısından marjinaline kadar her kesimin düğününde çalınmaktadır. umarız vardar ovası'nın maruz kaldığı muameleye maruz kalmaz.
-
hagopian*'la tekbilek'in beraberce döktürdüğü yorumu müthiştir. tam sözleri de şöylece;
giydiğim atlas
iğneler batmaz
yar bensiz yatmaz hacı cavcav
oy canıma değsin
şişeler
lingo lingo sişeler
rakı mı içtin sen bensiz
çamura mı düştün edepsiz
yar yar yar yar yar yar aman
giydiğim sarı
kadehler yarı
sen kimin yarı hacı cavcav
oy canıma değsin
şişeler
lingo lingo şişeler
rakı mı içtin sen bensiz
çamura mı düştün edepsiz
yar yar yar yar yar yar aman -
benim için ringo ringo şişeler olan şarkı.
-
-
gaziantep yöresinden bir türkü:
hönüsü üzüm
körolsun gözün
kırılsın dizin
haci cav cav oh canıma değsin
şişeler lingo lingo lingo ley
arahı mı içtin sen bensiz
çamura mı düştün ey densiz
yar yar yar yar aman
giydiğim beyaz
geceler ayaz
bu da bir mıraz
nakarat
giydiğin atlas
iğneler batmaz
yalınız yatmaz
nakarat -
sanirim nurettin camlidag'in ya kendi drledigi ya da besteledigi bir turkudur
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap