• mdt 48 alıp enhance olmamama rağmen, neden kahramanın biyokimya çalışıp kendi mdt 48 ini üretmediğini anlamadığım film. ayrıca kumar alemlerinde parasını borsadan çok daha rahat katlayabilirdi.
  • kötü film değildir. çerezlik olarak izlenebilir ama ortalıkta gerek yaratıcılığın, gerek zekanın dibine vurmuş filmler varken, bu kadar iddialı bir konunun, bu kadar basit bir mantık ve bu kadar basit mantık hataları ile anlatılması pek hoş olmamış.

    --- spoiler ---

    - iq 4 haneli diyorsun, gizli cebi pantolonuna yaptırmak, gömleğine yaptırmak aklına gelmiyor, gidip her yerde zırt pırt çıkartıp oraya buraya asacağın cekete yaptırmak geliyor.

    - elin otçusu, tefecisi hap istiyor senden, üç tane daha verip geçiştiriyorsun.

    - her şeyin farkındasın mübarek, kutunda kaç tane hapın kaldı haberin yok.

    - 10 dakikada kitap bitiriyorsun, yanına aldığın avukatın icraatlarından haberin yok.

    - 15 kişiye saldırıyorsun, arkandan koşan amcayı tutup, kimsin, nesin diye sormuyorsun.

    --- spoiler ---

    kısacası şu konu, fikir, daha mantıklı, daha zeki bir yazarın elinden çıksaydı, tadından yenmezdi ama bu kadarı da kötü olmamış.
  • ---spoiler---

    bir hap attıktan sonra her bir şeyi hesaplayabilen adamın öyküsü. pek güzel. güzel de borç aldığı tefecinin parasını ödemesi gerektiğini aksi taktirde tefecinin başına bela olacağını hesaplayamaması filmin içine eden bir hata olmuş. bunun için beyninin %100'ünü kullanmana gerek yok ki.

    ---spoiler---
  • tam 7/10 'luk bir filmdi diyebiliriz fakat

    --- spoiler ---
    eddie morra ( bradley cooper ) 'nın bilmem kaç milyon dolara aldığı o sığınak ev nasıl oluyor da 4 dakikada 4 kişiyle paramparça oluyor.
    --- spoiler ---

    paraya yazık lan götümle güldüm vallahi.
  • geçen akşam tekrar seyrettiğim film. herkesin film hakkında aklında kalan tek şeyin böyle bir ilacın gerçek olması halinde nasıl olunacağını merak etmesi gibi yönetmenin de ulan belki bu hap çıkar çıktığında bakın lan hollywood'da bu fikri biz zamanında çekmiştik demek için çektiğini düşünüyorum.

    benim açından önemli olan ise vasat bir hayattan hapla birlikte hayatının hızlı bir şekilde değişmesini anlatan 10 dakika kadar süren bölüm. ev sahibinin karısını götürüp, evini toparlayıp kitabı yazdığı bölüme kadar yani esasen. sonra hikaye hollywood tarzının bir örneği olarak düşüşe geçiyor zaten.

    hep odasını temizleyip tıraş olup işini ele alıp bitirmek üzere harekete geçtiği ve bitirmesi gözümün önüne geliyor. orada belki hikaye için tesadüf eseri olabilecek özel bir değişim var. adamın ilacı aldıktan sonra dünyanın renklenmesi bakış açısının genişlemesi ve odasını toplayıp tıraş olması ve masanın başına oturması. tekrar düşünün bence olay orada sadece hap değil. adamın söylediği cümleye bakın bir anda hayatta ne yapacağımı ve nasıl yapacağımı biliyordum diyor ve yapıyor da. oysa çoğumuz için de durum aynı; hayatımız neyi ve nasıl yapacağımızı bildiğimiz ama yapmadığımız işlerle dolu.

    o bölümü bir kaç kez daha izleyip anlamaya çalıştım nasıl harekete geçiyor peki diye. alacağımız onca güzel sonuçtan kendimizi nasıl alıkoyuyoruz ki diye düşünüyorum çünkü epeydir. bir arkadaşım bunun şimdiki zamanla ilgili olduğunu söylemişti. ve sanırım bu konuda haklı da. filmde bir kaç dakika içinde olup biten her şey, hap sayesinde bir kaç günde yazılan kitap normal hayatta bundan çok daha uzun sürecek değil mi? bizi alıkoyan gerçekten bu olabilir.

    odaklı kalabildiğimiz süre ve odağımız doğrultusunda hareket etme kabiliyetimiz bence asıl hap. mesela şimdi ben 5 dakka içinde 100 sayfa okuyup aklımda kalmasını sağlasam vizelere çalışmak hiç de zor olmazdı heralde. ama bunu 6 saatte yapacağım için 6 saat boyunca şimdiki zamandan ayrılıp gelecek için bir şeyler yapmak bana çok zor geliyor. karşılığında alacağım ödül ve tatmin aynı olmasına rağmen. bugünden itibaren çok çalışarak gelebileceğim bir seviye 5 yıl sonra da 5 dakka sonra da elde etsem aynı seviye değil midir? aynıdır. şu anki çabamla bunu 5 dakkada ya da 5 yıl içerisinde de elde edemeyeceğim gerçeği de aynıdır. bu konuda isteğim motivasyonum da aynıdır. ama 5 dakika boyunca bu motivasyonu tutmak ile 5 yıl tutmak arasında bir fark kesinlikle vardır. hap bu.

    edit: paragraf
  • film güzel. gerçekten, seyir zevki çok yüksek.

    --- spoiler ---

    ama filmin bence içine edilen bir kısmı var. keşke bu olmasaydı dedirten cinsten:

    güzel kardeşim; hapı yuttun, tamam. zekan da üst seviye de; eyvallah! tamam da aldığın o borcu neden geriye ödemeyi akıl edemedin?! üstelik o parayla 2 milyon'u bulmuşken... parayı geri ödeseydin de; bizler de böyle güzel bir konuyu çok daha işlenebilir halde görseydik. ne kadar güzel olurdu değil mi?

    --- spoiler ---
  • ba$arinin sirri evimizi toplamaktir diyen film. ilk i$ o ev temizlenip toplanacak.
  • the dark fields'ı okumuş biri olarak filme yüksek beklenti ile gitmemeye çalıştım. normal şartlar altında kitapların uyarlanırken değiştirilmesinden hoşlanmıyorum ancak alan glynn'in romanında oynama yapılmadan beyaz perdeye aktarmak pek mümkün değil.

    --- spoiler ---

    kitapta abbie cornish'in oynadığı lindy karakteri yok. dolayısıyla leslie dixon kitabı senaryolaştırırken eddie ile lindy'nin ilişkisine pek derinlik katamamış. açıkçası bir çok insan bu tip bir hap kullanıyor olsalardı çok daha geniş perspektifte şeyler hayal ederlerdi. filmde (en azından son kısmı hariç) eddie'nin yaratıcılığı biraz zayıf kalıyor.

    açıkçası kitabı okurken vernan karakterini çok farklı hayal etmiştim, filmde tipine pek alışamadım. uzun süreli bir rolü olsaydı yabancılaşma yaşayabilirdim. hank atwood'u çok farklı lanse etmişler yaşlı bir amca tipi vardı (aslında mtd-48 kullanamadığı için böyle bir profil çizmişler sanırım), oysa kitapta daha cevval anlatılıyor.

    eddie'nin işlediği meksikalı yazar kadın cinayeti ise bambaşka bir konu. orda birleşik devletler başkanı'ndan dış işleri bakanı'na kadar olaylar gelişiyor, meksika'nın işgali konuşuluyordu. filmde ise bir yerlerden avukat soktular ve konu açılmadan kapandı.

    işin aslı bunların bir çoğunu haklı buluyorum. bu haliyle bile yan rollere derinlik katamadan akıp giden aksiyon bile diyemeyeceğim bir filmle karşılaştık. çerezlik olmaktan çıkarıp biraz daha yavaşlatıp felsefeye vursalar daha mı iyiydi diye düşünüyorum. aslında neil burger bu işi yapmaya hevesli olabilirdi tabii yapımcıların gişe kaygısı bir engel teşkil etmiş olabilir.

    robert de niro'nun bu filmde ne işi var diye soranlara bu soruyu de niro'ya sormalarını tavsiye edip bu bahsi kapatıyorum.

    sana puanım doğuz kanka demeyeceğim; uzaktan iyi ama iyiden uzak bir film.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    mutlu sonla biten bir uyuşturucu bağımlılığı filmi gibi. oldukça beğendim.

    biraz da günümüz serotonin vb hormon salgılarını arttıran yasal uyuşturuculara yani antidepresanlara da göz kırpıyor gibime geldi.

    hap bünyede bağımlılık yaratıyor ve bırakıldığı anda ölümle sonuçlanan bir hastalık süreci başlıyor.
    ancak kullandığın sürece kralsın.

    dikkate değer diğer nokta, ülkenin ileri gelenlerinin bu hapa bağımlı olması. başarının bu şekilde elde edilmiş olduğu göndermesiyle
    aslında tüm kodamanların bir halta yaramayan embesiller olduğunu anlıyoruz.

    --- spoiler ---

    lakin bu ilacın dünyada türevi dahi varsa direkt müşterisi olabileceğimi belirtir, sözlükteki narkotikçi abilerimize selam ederim.
  • uzun zamandır annemle birlikte film izlemediğimizi fark edip sonrasında neden uzun zaman olduğunu daha iyi anladığım film. şöyle ki:

    --- spoiler içerir ---

    bradley cooper'ın ceketinden tüm hapları çalınmıştır, annem: "ah oğlum birazını da eve koysaydın ya".

    --- spoiler içerir ---
hesabın var mı? giriş yap