• osmanli tarih deyimleri sözlügünden aşağıdaki alıntının dikkatle incelenmesinde yarar vardır:
    levent;eskiden bahriyede kullanılan askerlerin bir nevine verilen addır. venediklilerin şark ehallisinden istihdam ettikleri askere italyanca şark manasına olarak verdikleri "levantino" dan alınmadır. farsca nefsin havasına tabi olup serbest tavru hareketle gecinen tenbel, işsiz, zendost, ayyaş kabadayı anlamına gelir.
    bürhan-ı kaati de ise bikar,kahil, tenbel, zani, ve ayyaş manasindadır. fahişe ve midihet ve mef'ule derler pişekar manasındadır......
    levent tabiri kanuni kanunnamesinde serbaz, yaramaz ve hırsız anlamında kullanılmıştır....
    sonuçta bu leventler o denli sorun çıkartır ki tarihimizde bunların ocakları lagvedilir. ancak, prut savaşı öncesinde karadeniz sahillerinin korunması icap edince diyor sözlük, hem halkı bunların şerrinden korumak için, hemi de bu suretle bir faide temin etmek için bunlar beyoğlunda şişlinin ilerisindeki bir çiftliğe yerleştirilmişler ve bu çiftliğin adı levent çiftliği olarak bilinmiştir bundan sonra...
    adi levent olan arkadaslari kizdirmak için değil, sadece bilim adına yaptim bu alintiyi
  • neden bilmiyorum; ama bana acayip karizmatik ve çekici gelen erkek ismi.

    sanki bütün leventler çok karizmatik ve taşlarmış gibi.
  • hiç kısa boylusu yoktur. anaları babaları geleceği nasıl tahmin ettilerse artık isimlerini sonuna kadar hak ederler.
    yakışıklıdırlar. maaşallah.
  • italyanca denizci anlamına gelen kelimeden dilimize girmiş bir isim. (levanten)
  • 80'li yillarda ailelerin cocuklarina koyabileceklerini dusundukleri en karizma isim.
  • levantenden gelmemiştir.levent arapça bahriyeli anlamına gelmektedir.yani öyle diyo levent adında bi arkadaş.yanlış bilgilendirme olmasın diye sööledim
  • iç levent, istanbul'da bile doğru düzgün yerleşim birimleri yapılabileceğini kanıtlamak istercesine, şirin ve mutena bir yerdir. gerçi bugün iki katlı villaların çoğu reklam ajansı, tasarım şirketi, prodüksiyon firması, şu, bu oldu ama bu sayede de evlerin çoğu restore edildi, yeniden yaşam buldu. sokaklarına girildiğinde istanbul şehri hakkında insanda müspet hisler uyandıran nadide muhitlerimizden biridir levent.
  • erkek ismi.
    anlamı fazlasıyla büyük isim.
    insanın sürekli tekrar edesi geliyor.
  • uçaktan bakınca istanbul'un genel görünümden farklı duruyordu, en azından birkaç sene öncesine kadar öyle olan şöyle bir semtimizdi...

    şimdi çoğu semt ve anadolu yakası da dahil istanbul'un farklı ilçelerinde benzer şekilde yükselmiş ve yükselmekte olan binalar var gerçi ama elbette hiç biri levent gibi değil, hani iyi denk gelmiş, arşivlik bir kare olmuş sahi. ve evet severim levent'i, yıllarımız geçti buradan geçip giderken, seneler içinde tek tek o iş kulelerinin yeni plazaların yükselişini gördük, kendi çapında bir tarihi var bizim yaş grubu için.

    hem fena da durmuyor sahi sadece bu kareye bakınca, nispeten estetik bile var denilebilir hele akşamları o ışıklar altında bambaşka bir görüntüsü var semtin adeta ön vitrini olan bu yüksek binalarının ama yine de bilemiyorum altan, sanki yıllar içerisinde çocukluğumuzdaki mega köy görünümden de çıkarak artık bir mega enkaz halini alan şehri istanbulun merkezinde görüntüden farklı olarak da bir şeyler eksik ve bu eksiklik dediğim gibi güzel veya estetik bina eksikliği, yeşilliği filan da değil sadece. belki de güzel insan eksikliği var artık şehrin...
  • izmir'in adı sanı duyulmayan semti. ötekilerin tabiri ile izmir'in varoşu..
    hayatımın ilk 16 yılını geçirdiğim izmir'in en güzel yeri..

    kürdümüz de boldu, çingenimiz de.. ama bir aradaydık hep. açılım falan yoktu o zamanlar. ayrıştırmamışlardı daha bizi.
    ne o kürt, ne şu çingen, ne ben türk.. gül gibi geçinir giderdik.
    yaz akşamları biz veletler, elimizde çiğdem bi kaldırım köşesinde makara yaparken annelerimiz kapı önünde çay sohbetleri yapardı.

    fakirdik hepimiz.. o her mahallede olması istenen zengin amca bizim mahallede yoktu.
    belediyemiz de sevmezdi bizi. üvey evlat gibiydik. en eski otobüsleri biz kullanırdık. sularımız kesilirdi her hafta. çöplerimiz her gün toplanmazdı..
    levent'ten okula, alsancak'a gittiğimde anlardım semtimizin içler acısı halini. gördüğümüz değeri.
    işçiydik biz, işçi kalmalıydık..

    zengindik ama hepimiz.. okuldan gelince özgürce top oynayabilirdik sokaklarda.
    maç yaptıktan sonra, cebimde param olmasa da bakkaldan kola alıp içebilirdim terli terli.. param olunca borcumu ödeyeceğimi bilirdi çünkü hacı bakkal amca.
    kordon'daki o lüks apartmanlar kadar olmasa da, bizim de çok güzel manzaramız vardı denize nazır.. apartmanın çatısından tüm izmir'i ayaklarımızın altına alırdık; elimizde biralar..
    o kadar zengindik ki hepimiz, kimse kimsenin malına muhtaç bile değildi. onun için de kilitlenmezdi kapılar..
    bakkal amcamız da zengindi, veresiye defteri kocaman olsa da.
    el altından vermezdi uzun samsun'u tiryakilere.. hayatta paradan daha önemli şeyler olduğunu bilirdik hepimiz..
    ev sahibimiz kapıya dayanmazdı kira zamanı, dert etmeyin, olur arada böyle derdi.. itibarımız yeterdi de artardı bize..

    gurur duyardım ben levent'le..
    aa, orası da neresi diyene üşenmeden anlatırdım, tarif ederdim levent'i her seferinde..
    ümit sayın'ımız vardı bizim. yıldız tilbe'miz, yavuz bingöl'ümüz, özcan deniz'imiz.
    fenerbahçemden bir maçta 7 tane yiyen yüksel abimiz vardı.. kahramanlarımızdı onlar bizim.

    sonra birer birer soyunup gittiler körfezin koynundan, yedi tepeli şehire..

    kader, bizim için de örmeye başlamıştı ağlarını. türkiye değişiyordu. levent de değişiyordu.
    kozasından çıkanlar, kanatlanıp uçuyordu.

    bir bahar sabahı öğrendim ben de, bizim için uzaklara uçma vaktinin geldiğini.
    dünyam başıma yıkılmıştı. kahrolmuştum. kabullenememiştim.
    zordu doğup büyüdüğüm mahalleden gitmek. zordu beraber büyüdüğüm arkadaşlarımdan ayrılmak.
    ama elim mahkumdu.. yapacak hiçbir şeyim yoktu. değişime karşı koyamıyordum tek başıma.
    ruhsuz şehir hayatı içine çekiyordu beni ve ailemi de.
    tenceredeki kurbağa misali kaderime razı oldum..

    kendi evimize sahip olduk 16 yıl sonunda, "güzel" bir semtte, yepyeni bir apartman dairesinde..
    ama ya kaybettiklerimiz?
hesabın var mı? giriş yap