• sakat bir yerdir. ha siz istanbul üniversitesi için falan gidiyorsanız korkmanıza gerek yok ordu caddesinden ve tramvaydan başka bir yere gitmenize gerek kalmaz, oralarda da kötü bir şey yaşamazsınız. fakat siz siz olun lalelinin derinliklerine inip ara sokaklarına girmeyin. ola ki girdiniz diyelim o zaman da sakin olun. zenci mahallesine girince aha götü çizdirdik diye düşünerek heyecanlanmayın çünkü aksine lalelinin en naif misafirleri zencilerdir. lalelide asıl tehlike türkler ve kürtlerdir. toplum kurallarının işlemediği bu yerde herkes normal hayatında gizlemek zorunda kaldığı içindeki vahşi hayvanı dışarıya çıkarır.
  • anadili kürtçe ve rusça, resmi para birimi dolar olan, istanbuldan bağımsız biyer. tamamen kendine özgü apayrı bi memleket. tam anlamıyla bi tekstil cenneti, sokakta bi tane bile türk kadın göremezsiniz, hiç kimse düzgün bi türkçe konuşmaz, dükkan sahipleri (ki çoğunlukla tekstil ve oto yedek parçası) kürt, arap, bulgaristandan, ırak, irandan gelme insanlar. sokakta görseniz acıycanız tipte adamların cebinde tomarla dolar bulunur. sokaklarında özellikle ihracat arttığı zamanlarda -rus, tercihen 37 beden tezgahtar aranıyor gibi ilanlar görürsünüz. su biter votka bitme burda...
  • istanbul üniversitesi kimya fakültesi ön kapısından başlayıp aksaray'a doğru, eski koska helvacısının yanından kıyıya doğru inen; alt sınırını kumkapı ve yenikapınının çizdiği, iki arada bir derede semttir. istanbul üniversitesi kimya fakültesi ön kapısını üst köşe aldığınız garip bir üçgen oluştururdu laleli. gençtürk caddesindekiler "laleli gençtürk caddesi" derlerdi eskiden adres belirtirken, az ötesi veznecilerin altı olmasına rağmen. var ile yok arası bir semtti, eski kilisenin cami olduğu... ortasından ordu caddesi geçerdi... şairlerle adlıydı sokakları, naifce, şair haşmet, şair fitnat ve diğerleri unutulmuş. üniversitenin arka bahçesiydi, yurduydu. köşe başlarındaki yurtlarda oturan öğrenciler portakal atmayla başlamışlardı birbirlerine... siyasal örgütlerin paylaşamadığı ve hakim olmadığı "serbest bölge" ydi. sokaklarında top oynanan, traktör (massey ferguson - aşık olunası unutulamayan kırmızı traktörler) satılan, sirkeciden sonra otellerin ilk kurulduğu, meşhur emniyet müdürü-chevrolet arka bagajı-kaçakçı üçlemesi efsanesinin sahibi, çocuklarının "esnaf hastahanesi" nde doğduğu ve sirkeci-halkalı treni raylarına yatıp tren beklediği, yedikule'de maç aldığı ve gözü yaşlı terkettiği bir semtti... çocuklarının, gedikpaşa ilkokuluyla birleşip adını kaybeden koca ragıp paşa ilkokuluna gittiği, apartman altındaki mobilya atölyelerinde kabara çaktığı, eczanelerde çırak durduğu, göçmen dişçinin büfesinin tam karşısındaki gazeteciye sabahları yardım ettiği, t-4'le okula gidip 81'le döndüğü, meraklı turşucudan sabahları acı turşu içtiği, koska helvacısından helva ile bakkalın pestili arasında tercih ikilemini yaşadığı, sokaklarında "telli araba" sürdüğü, 56 chevrolet'te araba kullanmayı öğrenip, traktör parkeden "yok" insanların "acaba gerçek mi" anılarıydı laleli. "ben gerçekten var mıydım" sorusuydu laleli, "laleli gerçekten var mıydı?" sorusuydu...
  • bu semte dair bildiğim en önemli şey; 10 dakika birini beklememeniz gerektiğidir. anacaddede, sırayla dizili bankaların önünde bile 10 dakika beklemenizi tavsiye etmiyorum. hele kadınsanız, sakın. her milletten yüzünüze pis pis sırıtan adamlar, piyasasındaki pazar payına sahip çıkmaya çıkan ve sizi potansiyel rakip olarak gören laleli ablaları, bakışlarıyla yer bitirir sizi. şayet, kadın erkek olmanız farketmez, laleli'de bir yerde 10 dakikadan fazla beklemeyin, çizerler.

    en düzgün sayılabilecek sokağı, köşede mcdonald's bulunan; postanenin ve düzgün esnaf lokantalarının*** olduğu sokaktır. bu saydığım düzgün dükkanların, esnaf komşuları da nayt kılap, gece ve yaşam merkezi adı altında bulunan mekanlardır, fazla dolanmamanız daha iyi. diğer ara sokaklarına girerseniz de hemen çıkın bence.

    not: uyarılarım gündüz vakti için geçerli. geceyi bırakın akşam biraz hava karardığında nerede olmamanız gerektiğini tahmin ediyorsunuzdur.
  • değişik kafada, değişik insanların olduğu bir yer burası...geçen gün türbanlı bir kız ile sarmaş dolaş yürüyen ve kıro olduğu her halinden belli olan bir adam arasında, önlerinde yürüyen kısa etekli ve rus olması muhtemel bir kadının arkasından şöyle konuştuklarına şahit oldum:

    kıro stayla: off bu ne sikilir var ya
    kız: siktir lan göt

    halbuki ben efendi efendi beyazıt'a sahaflar çarşısına gidiyordum, o an orada ne işim vardı hiç bilmiyorum...umarım beynim kötü anıları çabuk unutmama özelliğinden bu sefer vazgeçer de o anı bir daha hatırlamam...
  • içinde bir fakülte* bulunmasına rağmen öğrenci için hiç uygun olmayan semt. hanzolarla rus kadınlarının "güzel" dostluğuna ev sahipliği yapan bir mekandır aynı zamanda. kısacası istanbul'daki en korkunç yerlerden biridir.
  • iki yildan fazla icinde calisdigim muhit.her ne kadar abazhaligin dibine vurmus denyolarla dolu olsa da kiristina ve arkadaslari gibi onemli bir faktor sozkonusuydu.yasamayan bilmez...
  • son dönemlerde otelleri ve madrabazları ile de ünlenen istanbul semti.

    bu semteki (...) oteli , sorumlu müdürünün emekli bir jandarma albayı olması nedeniyle mazbut bir yer olarak tanınmıştı.otelin mülkiyeti doğulu,başka ilde oturan oto alım-satım işleri ile uğraşan bir zata aitti.sorumlu müdürün bir iş için istanbul dışına gittiği bir sırada,otele arada bir uğrayan ,otel sahibinin hemşehrisi k….. ,lobide gazete okurken polis , bir soruşturma için otele gelir.sorumlu müdürü tanıdığından onu sorar.k…,”o burdan ayrıldı” der. “peki sen kimsin ?” sorusuna da “yeni müstecirim” diye cevap verir.polis arama yapar .bir iranlı müşteriden kuşkulanılır.sorguya götürülür.k…. ya da “sen de sonra ifade vermeye gel” der.
    k…., sahte bir kontrat düzenleyip mal sahibi yerine sahte bir imza atar.daha sonra da polis merkezine ifade vermeğe gider.sorgusu sırasında kontratı da polise teslim eder.
    sorumlu müdür otele döner.bir ay sonra işletme ruhsatının iptal edildiğine dair kaymakamlıktan bir tebligat alır.şaşırır.kaymakamlığa ve emniyete gider.durumu öğrenir.itiraz eder .çünkü mal sahibi, istanbulda olmadığı gibi başka bir şehirde prostat ameliyatı olmuş, hastahanede yatmaktadır.imzanın ve kontratın sahte olduğunu bildirir.k…. polis tarafından aranır.polisteki ifadesinde “ hemşerime bir sebeple kızgındım ben yaptım” diye suçunu da itiraf eder.hakkında sahte evrak tanzimi suçundan dava açılır.ancak ruhsat iade edilmez.idari işlemin iptali için idare mahkemesine dava açılır.dava halen devam etmektedir.ruhsat olmadığından otel çalışamaz.sorumlu müdür zorunlu olarak işten ayrılır.k…. ‘nın ağır ceza mahkemesinde savunması alınamaz.çünkü piyasayı 100.000 dolar kadar dolandırmış ve moldova’ya kaçmıştır.

    şimdi, davaların sonucu bekleniyor.otel sahibinin zararı ise günde 800 dolar...
  • ıstanbul'un avrupa yakasında eminönü yönüne doğru son duraklardan biri idi zamanında. "şehir konservatuarı"na gidecekler burada inerdi. fikret otyam ters yönden gelirdi ama otobüste uyuklarken durağı kaçıran hevesli gençlere de sarı leblebi ikram eder, görevden kaçınma hissiyatıyla yerlere dökülen yüreklerini bir şekilde yeniden ayağa kaldırırdı.

    laleli'de turşu suyu içilirdi ve "ıstanbul hatırası" çeken sokak fotoğrafçıları vardı. sahaflarla sultanahmet arasını dokuyan herkesin tabanvayla geçmeyi sevdiği bir güzergahtı, ara sokaklarıyla da ıtanbul'un son "ecnebi" mekanlarından biri.

    hazret-i özal döneminden sonra semti işgal eden "sıcak sulara inmeye meraklı ruslar" ve sıcak sulara inenlere türk hamamını tanıtmaya soyunmuş bıçkın türk delikanlılarından önce burada boğaz manzaralı bir iki otel vardı. ıstanbul sosyetesi en derin acılarını bu otellerde yaşamıştır. otellerin adları da bu acılar gibi onlarda saklı.

    ahh laleli ahhh laleli aklı... kimlere kimleri sattı.
  • rusfahişe bulmak için abaza halkımızın en sık ziyaret ettiği , bavul ticareti içinse merkez olarak lanse edişlebilecek bir yerdir.
hesabın var mı? giriş yap