• galip dede caddesi numara 1

    bu adreste artık sadece hayallerimiz kalacak. çünkü yıl sonunda kapanıyor.

    şeyh galip’in mevlevihanesine akrabalık ne çok yakışıyordu oysa.

    65 yıllık plakçının 45 yılına tanık olmuş, 1974-75 yıllarında, galip dede caddesi, tımarcı sokak, demir apartmanında sığındığım evden işe giderken her gün önünden geçmiştim.

    .

    tımarcı sokak, demir apartmanında benden önce yüzbaşı demir çukurcalı (sanal olarak) oturmuş, 1960’ta... attila ilhan’ın bıçağın ucu’nda yan karakter, dizinin sonraki kitaplarından yaraya tuz basmak'ta ana kahramanı idi o yüzbaşı.

    (katkıda bulunan attila ilhan’severlere teşekkürler)
  • bir sefer gittiğimde burada çalışan kişiye "ediz hafızoğlu'nun nazdrave albümü çıktı mı?" diye sordum. "hayır." cevabını aldıktan sonra "peki ne zaman çıkar?" diye karşılık verdim. aldığım cevap "bilmem, ediz'le de konuştum ama bir şey demedi bu konuda." oldu.

    böyle de bir yer burası. adeta istanbul'da güzel müziğin kalbi.
  • şimdi gördüm, kapanmış...

    zaten istiklal de artık kocaman bir ayakkabı dükkanı. tünel desen, enstrüman bağının membaıyken, şimdi hamburgerciler ve dolum parfümericilerinden ibaret... yakında zuhal de, kıvılcım da kapar, ilk gencliğimizden bir parça daha ölür.

    caz adına bir sürü cd'yi buradan satın almıştım. korhanlar'ın pavurya'sını albüm ilk çıktığında ancak burada bulabilmiştim. bill evans'lar, chet baker'lar, coltrane'ler, hatta esbjörn svensson'larım bile buradandı hep.

    anladım ki azalmak ve büyümek böyle oluyor. memlekette son 17 yıldır ne iyiye gitti ki...
  • yıllar önce, belki 15-16 yıl önce, hakan abi bize çok güzel albümler tavsiye eder, çok güzel kasetler çekerdi. tabi o sırada ortaokul öğrencisi halimizle cd falan pek alamazdık (cd de yoktu pek, plak veya kaset vardı). yıllar sonra hala onu dükkanın başında görmek, kendisi ile iki çift laf etmek gerçekten çok güzel bir duygu. çok yaşa lale plak!
  • inşallah bu korsan ortamda yaşamını daha nice yıllar sürdürür...
  • istanbul'da en rahat cd aldığım yer. radyo programından ötürü hep erken dönem müziği cd'leri almıştım. o edition da ucuzdu o aralar. (bkz: naxos). sevgili hakan'ın sözünü unutmuyorum: "hep de en ucuzlarını aldın"
  • jazz tutkunlarin mekani. ayni zamanda bir sirket nasil uzun yillar ayakta kalir sorusunun cevabi olan mekan. icerde kendinizi o kadar rahat hissediyorsunuz ki, karsinizdaki insan bikmadan usanmadan sizin her turlu abuk sorunuza cevap verebiliyor ve bunu yaparken de yuzundeki gulumseme eksik olmuyor.
  • bir gunluk istanbul gezimde fellik fellik aradigim domenico scarlatti'ya ait piyano sonatlarini bir turlu bulamayip mephisto'daki elemanin tavsiyesiyle gittigim ve gordugum 6 adet albumle kucuk dilimi yuttugum minik muzikevi. daha onceleri neden bilmiyordum diye de hayiflanirim ayrica.
  • evim gibi muzik dukkanı. her hafta ugradığım, cepteki duruma baglı olarak da album(ler) aldığım yer. hele bir keresinde bubam kredi kartını birakmıştır ki hakan abi'nin "pedere yazık olmasın." uyarısı ancak beni kendime getirebilmiştir. hakan abi dışında diğerlerini da es geçmemeli, zira hafif toplu olanı caz davulcusudur, aynı meşgale ile uğraştığımızdan, dilimden anlamaktadır. ince zat ile ilgili gecen haftadan aklımda kalan ise, birlikte sangamı dinlerken, bana gittiği en guzel konserin 2004 sangam trio konseri (bkz: #6275390) olduğunu soylemesi, ve akabinde ballandırarak anlatması olmuştur. ha, lale plak mı, işte bole zilyonlarca kaliteli müzikal anın yaşanabileceği, her uğradığınızda tebessüm ettiren tukkan.
  • benim de ne zaman galataya insem uğradığım yer, halbuki alacağımdan değil içindeki bir çok şarkıya, gruba ulaşabiliyorum. ama yine de bir şey almayacaksam bile giriyorum buraya, hatta alasım geliyor.
    neden bilmiyorum ufacık da olsa, orada dinlediğim müziğin, parçanın, her şeyin tadı ayrı.
    saatlerce cd karıştırasım, bir köşede oturup müzikler eşliğinde vitrinin önünden geçen insanları seyredesim geliyor.
    utanmasam içeriye tabure koyup, sabahtan akşama kadar oturabilirim.
    öyle bir dükkan.
    ayrıca, çalışanları bakımından da oldukça ilgili ve kibarlar, o yönlerini de ayrı seviyorum.

    not: her ne kadar bu kadar jazz ve bu kadar çok çeşidimiz olmasa da bizim de eskiden bir müzik/film dükkanımız vardı, oradan şanslıyım.
hesabın var mı? giriş yap