• çok gezenin, çok okuyanın, çok cesaretlinin ve dürüst bireyin konumlandırılması ve yönetimde adaleti sağlamasıdır. kısaca adalettir.
  • laik; geralt of rivia'dır. commander shepard'dır, sarevoktur.
  • laik : din işlerini devlet işlerine karıştırmayan, devlet işlerini dinden ayrı tutan.*

    faşizmle birlikte türkiye'de anlamı bilinmeyen sözcüklerden. ayrıca birçok insan laik olduğunu söylüyor. insan laik olmaz, laik devlet anlayışını destekler ya da desteklemez. ayrıca laik demek dinsiz demek değildir. bir örnek vermek gerekirse; modern dünyada laiklik anlayışını benimsemiş devletler her türden dine inanana/inanmayana eşit koşullar sağlar ve herhangi bir kesimi diğerinden ayıramaz.

    devlet işlerinin her adımında da yasalar uygulanır. "din bu konuda şunu buyuruyor" deyip karar alınmaz. yasalara bakılır ve o yol izlenir. eğer yasalar yetersiz kalıyorsa yenilenir. laik devlet anlayışı ile ne din görevlisi cennetten arsa satabilir ne de sapkınlar 6 yaşındaki çocuğun evlendirilmesini sağlayabilir. yani laik devlet anlayışı iyidir. tabii yasalar bilimsel esaslar esas alınarak oluşturulmalıdır.

    son yıllarda "laikçi" diye bir kavram ortaya atılarak laikliğin "içki al" demek olduğunu yani dinsizlik olduğunu ortaya atan sivri zekalar olduğu gerçeği ise kahrından insan öldürecek bir gerçektir. laik devlet anlayışı aynı zamanda isteyenin istediğini içmesini de sağlar. yani laik devlet içki içmek isteyen vatandaşının hakkını da korur.

    laik türkiye:
    türkiye cumhuriyeti açısından laikliğin temel amaçları kısaca şu şekilde sıralanabilir:
    1. bilimsel esasların ve ileri teknolojinin yaygın ve etkili biçimde kullanılması sağlamak,
    2. dini faaliyetlerin, çıkarcı, cahil, dini bilmeyen kişilerin elinde bir çıkar aracı olarak kullanılmasını önlemek,
    3. insanların dinen sömürülmesine engel olmaktır.
    laikliğin türk toplumuna sağladığı faydalar ise kısaca şu şekilde özetlenebilir:
    1. türkiye’de hukuk birliğinin sağlanması kolaylaşmıştır.
    2. mahkemelerde tanıklık durumlarında geçmiş dönemlerde kadınlara tanınmayan haklar tanınmış erkeklerle aynı statüye sahip olmaları sağlanmıştır.
    3. türkiye cumhuriyeti’nin çağdaşlaşması hızlanmıştır.
    4. halkın dinini seçme ve vicdan özgürlüğüne sahip olması sağlanması ve devletin bu konularda tarafsız kalması, toplumsal barış ve huzurun sağlanmasına katkı sağlamıştır. toplum hayatına dine ve insana saygı ile hoşgörü gelmiştir.
    5. osmanlı devleti’nde olduğu gibi ingiltere, fransa, rusya ve diğer yabancı devletlerin müslüman olmayan azınlıkları bahane ederek türk iç işlerine karışması engellenmiştir.
    6. türkiye’de akla, bilime, gerçeğe ve özgürlüğe dayanan bir toplum ve devlet sistemleri kurulmuştur.
    7. laiklik dine en gerçekçi yaklaşım olduğu için dini özgürlüklere laiklik ile kavuşulmuştur.
    8. din ve mezhep farklılıkları ortadan kaldırılarak, bu yönde milli birlik ve beraberlik duygusu güçlenmiştir.*

    ayrıca bakınız : faşizm - bütün siyasi tartışmalarda birilerine söylenen fakat anlamının asla bilinmediği kelime (bkz: #69391820)
  • orta çağ'da ruhban sınıfından olmayan kişileri tanımlamak için kullanılan kelime.

    günümüzdeki anlamına fransız ihtilali ile kavuşmuştur.
  • bununla alakalı olarak sosyal medyada bir "laikçi" zırvası, bir de laikliği savunanların hem dinini, dini konuları bilmediği yanılgısı üzerinden gidiliyor.

    hatta bunu kullanmaya kasan trolden örnek vereyim; (bkz: #75884068)

    şu ana kadar reelde veya sosyal medyada karşılaşıpta benden daha fazla dini konularda bilgisi olan bir muhafazakar/islamcı tanımadım.

    bunu övünmek için söylemiyorum, aldığım dini eğitim önce aile, okul ve kendi çabalarımla oluşmuş, herhangibi bir cemaat veya "hoca" tarafından verilmiş değil. üstelik sıradan müslümanın bilmesi gereken konuları bile bilmeyen adamlarla karşılaştım. imanın şartı, farz, sünnet, namaz, mekruh vs falan girmiyorum bak.
  • "abram'ın en son torunu ve yakup'un en genç oğlu, bir parça laikti, yani dünyevi hayata dönük birisiydi, hürriyete meraklıydı, (...) onun buna olan sevincinin geçmişe dayanan sebebi, babasının çok sofu oluşuydu, çünkü babası her türlü resmi reddediyordu." thomas mann - joseph und seine brüder (yusuf mısır'da)

    "böyle bir küfür, sola doğru hareketin bir diabolica fraus olduğu, maymunun da şeytan olduğu varsayımına yol açabilir - çünkü şeytan aslında "tanrının maymunu" olarak görülür. bu sebeple sola doğru hareket* "kara hazretleri"ni tanrının yerine koymaya hazırlamak amacıyla ilahi gerçeği saptırmak olacaktır. ama bilinçdışının bu tarz dine küfretme gibi niyetleri yoktur; o sadece modern insanda olmayan son dionysus'u din dünyasına geri getirmeye çalışmaktadır. (nietzsche'nin hatırı kalmasın.) (...) ortaçağ karnavalları ve kilisedeki jeux de paume nispeten erken kaldırılmıştır. sonuç olarak karnaval laikleşmiş ve bununla birlikte ilahi sarhoşluk kutsal mekanlardan uzaklaştırılmıştır. geriye yas tutma*, ciddiyet, ağırlık ve ölçülü ruhsal neşe kalmıştır. ancak cinnetin en doğrudan ve tehlikeli formu olan sarhoşluk tanrılardan yüz çevirmiş ve tüm coşku ve infialiyle insan dünyasını içine almıştır. pagan dinleri sarhoş esrikliğine kendi inançlarında yer vererek bu tehlikeyle yüzleşmiştir. herakleitos, "ama hades de, uğruna çıldırdıkları ve şarap ziyafeti sürdükleri dionysus'la aynı" derken, hiç şüphesiz bunun arkasında yatanı görmüştür. işte bu sebeple hades'ten beri tehdit oluşturan tehlikeyi kovmak için cümbüşlere dini bir izin verilmiştir. ancak bizim yaptığımız sadece, cehennemin kapılarını açmaya yaramıştır." carl gustav jung - rüyalar

    (ilk giri tarihi: 2.2.2017)
  • devlet yönetimi için laik tabiri doğru kullanım iken birey yaşantısı için seküler tabiri doğrudur.
    (bkz: ladini)
  • neredeyse 100 yıl önce ulu önder mustafa kemal atatürk tarafından başarılı bir şekilde anlatılmıştır.

    "din, bir vicdan meselesidir. herkes vicdanın emrine uymakta serbesttir. biz dine saygı gösteririz. düşünce ve tefekküre karşı değiliz. biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyoruz, kasde ve fiile dayanan bağnaz hareketlerden sakınıyoruz. gericilere fırsat vermeyeceğiz."

    "türk genci devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir."

    - mustafa kemal atatürk
  • turkce laik, fransizca laïcité, yunanca laik > laikos, arapca ealmaniun.

    gorundugu kadariyla turkceye fransizca yoluyla yunancadan gecmis. ya da dogrudan yunancadan gecmis. arapcadan gecmis gibi durmuyor.

    ben bunu yillardir arapcadan gecmis diye bilirdim, cunku dogru hatirliyorsam necmettin erbakan 'laik' kelimesinin arapca la-ik'ten geldigini soylerdi bir konusmasinda. -la(siz) + -ik(din). yani laik = dinsiz derdi.

    yunanca laikos tan gelen laik de 'siradan halk', 'soylu olmayan halk' demekmis.

    yunanlar araplardan bir sekilde devsirmediyse baya saglam sallamis rahmetli.

    ealmaniun nere laik nere.
  • ses olarak benzeyen iki kavramı karıştırmayalım:
    - laiklik : devlet işlerine dinin karışmasını engellemeyi amaç edinen düşünce
    - layıklık veya liyakat : işi ehline (o işi güzel icra etmek için gerekli bilgi, beceri ve içselleştirdiği yaşam ilkeleri bakımından uygun kişiye) verme gereği, işe başvuranda aranan özellik

    laikler, dini pek kabul etmeyenler arasında sadece bir grup. bu konuda kavram kargaşasını önleme amaçlı bir kaç başka kavramın da tanımı bence şöyle (yanlış diyen kendi bildiğini yazsın):
    - ateist : * tanrı denen şeyin varlığına inanmayan
    - antiklerikalist : * kilisenin, şeyhlerin, tarikat liderlerinin, dini ulemanın, ruhban sınıfının politik gücünün azaltılmasını amaç edinen
    - anti-<herhangi bir din ismi> : o dinin zararlı olduğunu, yayılmasının önlenmesi gerektiğini savunan düşünce
    - inançsız:* olaylara opportünist/fırsatçı yaklaşan, idelojik veya dini inanç temelli önyargılarla yaklaşmayan
    - agnostik:* tek bir totaliter, alternatif kabul etmeyen düşüncenin (örn din, politik ideoloji) her şeyi açıklayamayacağını düşünen,
    - seküler:* çağa ayak uydurmuş, yani dinin artık yönlendirici olmadığı şeyler,
    - din karşıtı:* sosyal hayatın, belli bir dinin öğretileri ışığında örgütlenmesine karşı olan,
    - teist olmayan:* teist veya deist, tanrı inancı için peygamber gerekmez, düşünerek de tanrının varlığına ulaşılabilir diyen ise, teist olmayan da tanrının varlığı fikrine düşünerek varılamaz diyendir,
    - dinsiz:* belli bir dini benimsemeyen,
    - `hür (serbest) düşünceli`: inançların dogma, gelenek, vahiy, ruhban/uzman söylemi kökenli, mantık ve doğa ötesi olmasını yanlış bulan,
    - bilimci:* gerçeği deneyler ve ispat yöntemleriyle bulmayı prensip edinen. eskiden filozof/feylosof, bu günlerde bir bilim dalında yüksek eğitimli anlamında sıfat,
    - hümanist:* kişiye ve sosyal sonuçlara odaklanan, insan faktörünü esas gören düşünce akımı hümanizm taraftarı,
    - naturalist:* doğa üstü hiç bir güce inanmayan, her şeyin doğayı yöneten kurallara dayandırılması gerekliliğine inanan,
    - septik (şüpheci):* her bilginin yanlış olma ihtimalini göz önünde tutma gereğini savunan, hatta bazılarınca tüm bilgilerin aslında yanlış olduğunu savunan,
    - apateist:* tanrının varlığı veya yokluğu tartışmalarından bıkmış ve artık hangisinin doğru olduğunu önemli de görmeyen kişi,
hesabın var mı? giriş yap