• filmi izlerken kendi kırdığımız köpek dişleri geldi aklıma. bize dayatılanlardan kaçarken ya da yasak kılınanı denemeye çalışırken, sistemin "otur yerine, yoksa gününü görürsün" tehditlerine benziyordu film.

    --- spoiler ---

    kız evden kaçarken bile, iktidarın ona benimsettiği yolu seçiyor. duvardan atlayarak geçmeyi denemiyor, arabanın bagajına saklanıyor. iktidarın benimsettikleri o kadar güçlü ki, kaçarken bile onun çıkış yolunu seçiyorsunuz. başkasını da bilmiyorsunuz ki zaten. gerçek hayatta da öyle değil mi, başka bir dünyayı düşlememize bile izin verilmiyor ki, kaçıp onu kurmaya çalışalım.. bir araba bagajı kadar özgürlüğümüz, daha fazla değil...

    --- spoiler ---
  • nasıl tanımlayacağımı bilemedim, mutlaka izlenmesi gereken bir film.

    --- spoiler ---

    film kelimelerin ve anlamlarının kaydedildiği ses kayıtlarıyla başlıyor. bizim "bu dünyada" tanımladığımız nesneleri, örneğin yazmaya yarayan alet: kalem, onlar başka şekillerde tanımlıyorlar. bu bir eğitim ve çocuklar kendi evlerinin bahçesi dışında hiçbir yere çıkmıyorlar. kardeşlerin aralarında yaşadıkları anlaşmazlıklar var, bu anlaşmazlıkların sonucunda şiddet doğabiliyor. ancak bu zamana kadar izole edildikleri bu alanda televizyon-radyo-sinema, gazete gibi hiçbir iletişim araçları olmadığı için şiddetin tanımlanması anne ve babanın çizdiği sınırlar dahilinde belirleniyor ve cezalandırılıyor. kızın erkek çocuğun kolunu kesmesi örneği gibi. bu bağlamda görülen şiddetin dozu gayet açıklanabilir durumda. küçük kızımız zaman zaman doktorluk yapıyor, teşhis koyup ilaç verebiliyor. evde bir sağlık ocağının sahip olabileceği tıbbi ekipmanlar mevcut. yine bu küçük kızımız yaptığı eterle sürekli mücadele halinde olduğu ablasıyla oyun oynuyor. herkesin bir görevi olduğunu söyleyebiliriz. anne gün boyunca eğitmenlik yapıyor ancak o da çok sıkıldığı için babayı arayıp müzik dinleyebiliyor. eğitimin saatleri ve çocukların boş zamanları var, bu bağlamda evde her şeyin nizami ve rahat olduğunu görüyoruz. oturulan koltuklar, havuz tüm konforu içeriyor. bu düzeni de kızımızın yapılan kekin küçücük kalıntılarını bile temizleyip iz bırakmamasından görebiliyoruz. aynı zamanda bu keki gizlice bahçenin dışındaki cezalandırılan diğer kardeşe attığını öğreniyoruz. cinsel gelişim konusuna gelirsek; karakterlerin dış dünyadan soyutlanması, cinselliklerini kendi kendilerine ve birbirleriyle keşfetmeleri sonucunu doğuruyor. erişkin dönemde olan erkek çocuğunun ihtiyacı dışarıdan getirilen bir kadın tarafından sağlanıyor. yine burada filmin tamamına hakim olan robotiklik, o atmosferin oluşturduğu davranış biçimleri ve tepkileri görüyoruz. erkek, gelen bu kadınla herhangi bir önsevişme yaşanmaksızın ereksiyon kazanmasının ardından doğrudan ilişkiye giriyor. kadın kendisini oral şekilde tatmin etmesini istediğinde bundan hoşlanmadığını belirtip hoşlandığı pozisoynu belli ediyor. köpekleme diyelim. bunun dışında iki erişkin kız içinse herhangi bir çözüm söz konusu değil. ancak bir süre sonra bu dışarıdan gelen kadın işleri bozmaya başlayınca büyük kızın erkeği tatmin etmesi gerektiğine karar veriliyor. küvette iki kardeşi de çıplak görüp memelerini ve kalçalarını sıkarak birisini seçiyor ve burada erkeğin iktidarı sürüyor. sonuç, büyük kızımız oluyor. diğer bir konuysa yaşam alanının öğrenilmesi. çocuklar eğitimleri dahilinde evin çeşitli köşelerinden gözleri bağlı bir şekilde anneyi buluyorlar. tüm alana neredeyse eşit şekilde hakimler ve bu eğitimin ödülü anneye sarılmak. sahi karanlıkta evinizde yönünüzü ne kadar doğru bulabiliyorsunuz? diğer bir meseleyse metanın değeri, evde hakim olan takas yöntemi ve bu bağlamda nesnelerin değerleri çok ilginç. dışarıdan gelen kadın saç tacı karşılığında bir şey istediğinde evde büyüyen büyük kız ona karşılık olarak bir kalem öneriyor. yine ev içi takaslarda da çorap ve kalem öne çıkıyor. cinsel gelişim demişken, dışarıdan gelen kadın büyük kıza kendine oral seks yaptırdıktan birisini yalamak da yine filmde bir çeşit iletişim yöntemi oluyor. kızlar birlikte vakit geçirirken biri diğerinden herhangi bir şey karşılığında omuzunu baldırını ya da karnını yalatıyor. küçük kızımız da babadan zıpkını isterken onu yalıyor ve baba bu durumu garipsemiyor. akşam yemekleri bir etkinlik, kızlarımız ve oğlumuz yemeğe resmi kıyafetlerle katılıyor. yine aynı dünyada tek görüntü öğesi evde çekilen kamera görüntüleri. televizyon sayesinde evde çekilen görüntüler belirli aralıklarla tüm aile ferdlerince izleniyor. atmosferde yabancı addedilebilecek iki öğe de hemen tanımlanıyor. uçaklar birer oyuncaktırlar ve düştükleri zaman ilk alanın olurlar. diğer öğe kediyse çocuk eti yiyen vahşi ve katil bir varlık olarak tanımlanır ve ona karşı uygulanması gereken çözüm olarak emekler pozisyonda durup havlamak yine çocuklara öğretilir. kedinin karakteri de yine bunu hiç yaşamamış kardeşlerce doğrulanır, küçük kız kardeş herkes uyurken erkek çocuğunun dizine çekiçle vurur. seslere uyanan baba ne olduğunu sorunca kedinin elinde çekiçle erkek kardeşinin dizine vurduğunu ve çok hızlı olduğunu söyler. erkekse kız kardeşin çekiçle ona vurduğunu belirtir. bu durum karşısında kedinin karakterinin korunması amacıyla erkeğin yalan söylediğine karar veren baba onu tokatla cezalandırır. erkek çocuk da kendi gözlerine rağmen babaya inanıp otoriteye uyar. dışsal varlıkların ortama girişi de uçağın bahçenin görülmeyen bir verine bir anda düşmesiyle ve ikizlere hamile annenin bir de köpek doğuracağına söylemesiyle gerçekleşir. anne çocukları doğurmasa da köpeği doğuracaktır. köpek bu sayede yine çok doğal bir şekilde alana girebilecektir. köpek demişken, köpeği eğitime veren baba köpeğin durumunu takip eder. köpek eğitmeniyle konuşmasında babaya bir köpeğin nasıl eğitildiği anlatılır ve bu eğitimin beş farklı safhadan oluştuğu belirtilir. baba ve anne de evde çocuklarını aşamalı bir eğitimden geçirir ve zaman zaman eğitimin bir üst seviyeye çıkması gerektiği ikisi arasında tartışılır. film kendi içerisinde net bir göndermeyle anlatmak istediği her şeyi oracıkta anlatıverir, kopek de çocuklarla da aşamalı bir eğitimden geçmektedir. yapılan muamele pek de farklı değildir. diğer yandan köpeğin nasıl eğitildiği de bilinmemektedir. dost canlısı olabilir, bekçi olabilir, saldırgan olabilir. ortama girdiği takdirde tüm her şeyi altüst edebilir ve mevcut düzende muhteşem bir değişim oluşturabilir. mevcut dünyanın korunmasının bir diğer yolu da dışarıdan gelen ürünlerin markalarının olmamasıdır. baba alışverişten sonra eve gitmeden tüm her şeyin markasını siler, yok eder. mevcut gerçeklik içerisinde yeni sorular sorulmasını ve ortamdan şüphe duygusunu uzak tutar. yine mekan sadece arabayla çıkılabilir bir yer olarak tanımlanır. bahçe kapısının hemen önüne, dış tarafa, düşen uçak babanın arabayla çıkması sayesinde alınır. çocuklar asla dışarı çıkmazlar. babanın nihai iktidar yöntemlerinden biridir araba kullanabilmek ve dışarı çıkabilmek. bir eğitme yöntemi olarak da ödüller de çeşitli etiketlerdir. her eğitim sonucunda baba çocuklara çeşitli etiketler verir. bir nişan gibi olan bu etiketler motivasyonel amaçlarla kullanılır. ortam içerisindeki çeşitli gelişmelerin açıklanması da müzik ve törenler eşliğinde olur. annenin hamile olduğunun, 2 çocuk bir de köpek doğuracağının açıklanması sırasında herkes yine resmi giyinir ve piyano açıklamaya eşlik eder. yine aynı şekilde anne ve babanın evlilik yıldönümünde resmi bir bayram gibi ev süslenir ve erkek gitar çalarken iki kız da müsamere havasında bir gösteri sunarlar. devlet yüce devlet! et dışarıdan getirilen bir şey iken etrafta bulunan su birikintisinde, yüzme havuzunda zaman zaman balık belirir, baba balıkları yakalar ve anne pişirir. frank sinatra şarkısı, fly me to the moon ise baba tarafından büyükbabanın ailenin önemine yönelik yazdığı şarkı olarak çevirilir baba tarafından. düzense, dışarıdan gelen ve erkeğin cinsel tatminini sağlayıp kızlarla sohbet eden kadının kızlardan birine oral seks karşılığı verdiği iki filmle bozulmaya başlar. gece filmi izlerken yakalanan büyük kız film kasetiyle baba tarafından dövülür. anne baba, büyük kız kardeş, küçük kız kardeş ve oğlun herhangi bir ismi yokken bu kadının bir adı vardır, christina. bu bağlamda christina bir yabancıdır, özel ismi yabancılık duygusunu geliştirir. ilk kez gördüğü bu filmde öğrendiği isimle çağrılmak isteyen büyük kızın isteğini küçük kız reddetmezken o da bir ismi olsun ister. ismin ne olacağı kararının sonucu da okuduğu tıp kitaplarından öğrendiği "belkemiği"dir. ancak büyük kız bunu reddeder. evdeki tek iletişim aracı, anne babanın yatak odasına saklanmış telefonu bulan yine büyük kız daha önce hiç görmediği bu aletten korkup yakalanmamak için kaçar. yanlış, yasak bir şey yaptığının farkındadır. filmin zirveye ulaştığı sahne de şu şekilde gerçekleşir. baba yemek masasında eğitimi gözden geçirir:

    baba: bir çocuk evini ne zaman terkedebilir?
    kız: sağ köpek dişi düştüğünde.
    baba: ya da sol köpek dişi düştüğünde.
    evden ancak araba ile güvenli bir şekilde ayrılabilirsiniz.
    araba sürmeyi ne zaman öğrenebilirsiniz?
    erkek: sağ köpek dişi tekrar çıktığında. ya da soldaki, fark etmez.

    dışarıdan gelen christina'nın davranışları sonucu ufak usul dengesizleşmeye başlayan büyük kız dışarı çıkmanın gerekliliklerini gerçekleştirir. küçük bir dambılla, emin değilim dambıl mı değil mi, sağ köpek dişini kırar. ancak bu şekilde dışarıya çıkabileceği öğretilmiştir çünkü. ancak araba sürmeyi öğrenme gerekliliği yani sağ ya da sol köpek dışı henüz çıkmadığından, kalan tek çıkış yolunu, arabanın bagajını çözüm olarak görür. durumu, evde görülen nadir düzensizliklerden biri olan lavabodaki kan ve kırık dişle farkeden baba arabaya bakmak yerine bahçenin, sınırların dışına koşar. kedinin bir eylemi sonucu tüm bunların gerçekleştiğine inanan diğer iki kardeş ve anneyse babanın araba olmadan dışarı çıkabildiğini farketmeden bahçe kapısının sınırında emekleyerek havlarlar. aynı zamanda film boyunca sabit olan kamera öğrenilmiş çıkış yönteminin, bahçe kapısından atlayıp çıkıp gidebileceğinin farkında olmayan büyük kızın, uygulanmasıyla harekete geçer. diğer bir tabirle kızımız dışarı çıkmak için harekete geçtiğinde. aynı şekilde baba da bahçe kapısından dışarı çıkıp onu ararken yapılan çekimler hareketlidir.

    tüm bu olayların sonucunda baba ortama köpeğin gelmesi ve eğitimin sürmesi gerektiğini anneye belirtir. bu bağlamda köpeğin bir korku öğesi olarak, bekçi ya da orada yaşayan saldırgan bir varlık olarak gireceğini varsayabiliriz. diğer yandan ablanın gitmesiyle kalan küçük kız kardeş ve erkek de öpüşüp birlikte uyuyarak birbirlerine bağlanırlar. babanın fabrikaya gelip arabasını parketmesiyle bagaja odaklanan kamera büyük kızın akıbetinin belirsizliğiyle filmi bitirir.

    kannımca film sadece otoriteyi, faşizmi değil aynı zamanda gerçekliği de sorgulatmaktadır.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    çocukların dedesi olan frank sinatra'nın yunan haneke ailesine yazdığı nasihat şeklindeki parçanın sözleri:

    fly me to the moon---babamız bizi sever
    and let me play among the stars---annemiz bizi sever
    let me see what spring is like---biz onları sever miyiz? evet, severiz.
    on jupiter and mars---kardeşlerimi çok severim
    in other words hold my hand---çünkü onlar da beni sever
    in other words darling kiss me---ilkbahar evmize dolar
    fill my life with song---ilkbahar kalbimden taşar
    and let me sing forevermore---ailem benimle gurur duyar
    you are all i hope for---çünkü tüm gücümle çalışırım
    all i worship and adore---ama hep daha iyisini yapabilmek için uğraşırım
    in other words please be true---evimiz çok güzeldir ve onu severiz
    in other words i love you---seni asla terk etmeyeceğiz.

    --- spoiler ---
  • renk körü olan insanlar, bunun farkına renk körü olmayan insanlar yüzünden/sayesinde varırlar. renk körleri, kırmızı ve yeşilin farkını asla bilemez, örneğin onlara çimenlerin yeşil olduğu söylenildiği için çimenlere yeşil derler. çimenleri gösterip "bu, kırmızı." denilseydi, onları öyle kabul ederlerdi. filmdeki çocuklar da, dış dünyayla tamamen bağlantısız, tamamen babanın kontrolünde bu şekilde eğitilmelerinin sonucu olarak gökten düşecek uçaklardan medet umuyorlar.
  • roger ebert'in ''bakmaktan gözünüzü alamayacağınız bir araba kazası gibi'' diyerek bir nebze de olsa duygularıma tercüman olduğu film. hala düşünüyorum ben bu filmi beğendim mi diye. pozitif duygular besliyorum kendisine karşı ama bir sinema eseri olarak mı yoksa rahatsız ediciliğin yasak zevki yüzünden mi, ney?

    not: hayat bilgisi kitaplarında tasvir edilen tipte bir aileden gelenler özellikle izlesinler.

    not2: yaşasın kötülük
  • rahatsız edici bir film.

    --- spoiler ---
    nesnelerin isimlerini ve anlamlarını kendinize gore duzenleyebilseydiniz guzel olur muydu? hatta daha da otesine goturup bunu kendi kucuk krallıgınızda muritlerine mutlak gercek olarak kabul ettirseydiniz. oyle bir krallık dusunun ki, her kelimenin farklı bir karsılıgı var, ozgurlugu. bu ozgurlugun sınırları da bi kisi tarafından ciziliyor.

    iste boyle bir dunyayı anlatıyor kopek disi. bırakın ucak, araba, kedi gibi ogeleri en temel icgudulerin dahi kabuk degistirdigine sahit oluyoruz. bu yeni kavram duzeni bize sınırlı bir gerceklik sunuyor. yabancı etkisiyle ortaya cıkan bozulma her ne kadar puskurtulse de onemli olaylara davetiye cıkaracaktır. takas sisteminin dahi -kısmen- islendigini gordugumuz filmde, yonetmen gorsel olarak sınırlama koymamıs. bir haneke ritueli ile islemis olayları. bu yonuyle bakıldıgında rahatsız edici bir deneyim olustursa da festivalin en degerli gosterimlerinden birini olusturdu.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    mükemmel bir davranışçı kuram taşlaması. insanın, davranışçıların iddia ettiği gibi sıradan bir organizma olmadığının göstergesi. insandaki merak duygusunun ve diğer zihinsel süreçlerin göz ardı edilemeyeceğinin kanıtı. bahsedildiği üzere bir aile var. bu ebeveynler çocuklarını diğer uyarıcılardan izole bir ortamda, pekiştirecin her türlüsü ve cezanın her türlüsü ile koşullandırmakta, özellikle de simgesel ödülle pekiştirmenin bokunu çıkarmaktadır. iyi bir şey yaptıklarında çocukların etiketle ödüllendirilmesi bunun kanıtı. film o kadar davranışçı ki, çocukların birer ismi bile yok. bilindiği üzere onlar birer organizma. ahlaki gelişim açısından gelenek öncesi dönemin itaat ve ceza evresindeler. çünkü anne ve babaları yani otorite ortamda olmadığında birbirlerini bıçakla yaralayacak kadar cesurlar. filmin sonunda ise organizmanın biri, otoriteyi deliyor. üstelik hala koşullu.

    *eğitim dünyasıyla ilgilenen herkesin izlemesi gereken film.

    --- spoiler ---
  • sinemanın ne kadar yaratıcı olabileceğini gösteren, sinema iyi ki varsın dedirten çok özgün bir çalışma.
  • kesinlikle bir psikologla ya da psikolojiyle haşır neşir olan bir grupla izlenmesi gereken, başından sonuna kadar aykırı, neredeyse alışılagelinmiş normal bir dakikası bile bulunmayan deli filmi.. davranış bozukluğuna doydum desem yeridir. haneke oturmuş idiots'u kendi yorumuyla tekrar çekmiş gibi..

    --- spoiler ---

    bu arada kızın izlediği filmler:
    (bkz: rocky)
    (bkz: jaws)

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    babanın büyük kıza kaset aracılığıyla attığı dayak yaratıcı dayağa örnek verilebilir.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap