• içtikleri su bile borularla türkiye'den gelirken "kıbrıs kıbrıslılarındır" demek biraz mesnetsiz sallamak oluyor.

    turizmi türkler ayakta tutuyor. özel üniversitelerinde türkler okuyor. türkiye olmasa kıbrıslılar 5 kuruş gelir elde edemez. tıpış tıpış ingilizlerin kucağına oturur. çok ararsınız bu günleri.
  • sevgi pıtırcıklarının üşüştüğü başlıktır.
    3 yaşındakı çocuğa anlatır gibi yazıyorum.

    - bu adada rumlar türkleri kesip biçerken kıbrıs türkleri tüm dünyadan yardım istedi mi? evet.
    - hangi ülke gitti? türkiye.
    - bu ülke vatandaşları kurtarıldı mı? evet.
    - sonrasında güvenliği sağlandı mı? evet.
    - daha sonra türkiye tarafından buraya yatırım yapıldı mı? evet.
    - daha çok yatırım için kıbrıs halkının seçtiği yönetim "biz yavru vatanız" edebiyatı yapıp yıllarca türkiyenin kuyruğu dibinde dolaştı mı? evet.
    - türkiye için kıbrıs avrupa, akdeniz ve ortadoğuda en büyük koz mudur? evet.

    şimdiiii. akdeniz doğalgaz rezervleri, türkiye'nin kötüye giden durumu ve ab vatandaşlığı için "yaa anneanneler dedeler zaten öldü kalan sağlar bizimdir" diyerek tarihini unutan bir halk var mı ortada? evet.

    - kıbrısta uzlaşmaya varılırsa bu kıbrıs halkı için iyi olur mu? evet.

    e peki neden istemiyor bu kadar millet? cevabı çok basit. aynı gemideyiz, bu gemi batarsa beraber batacağız. türkiye kazandığı bir çatışma sonucunda elde etmiştir o toprağı. ve şimdi de vermek istemiyor arkadaş, bu kadar basit. yan gelip yatan kıbrıs halkı adadan sıkılıp avrupa'ya vizesiz gitmek istiyor diye türkiye cumhuriyeti, kıbrıstan vazgeçemez.

    askerle, kanla, yatırımla, parayla, politikayla biz kıbrısa çok şey verdik. zaten binbir sorun içinde kalmış türkiye'nin akdeniz ve ortadoğudaki en büyük kozundan vazgeçmesini kimse beklemesin. çözüm ve barışı herkes istiyor, ama bu şekilde değil.

    ayrıca "her halk kendi geleceğini seçer, topraklarını verin lililili" diye başlığa üşüşen diğer yazarlar siktirip gidebilir, kıbrısta belki 20 tane devlet kurulur ama türkiye'de 1 tane kürdistan kuramazsınız.
  • 2016 turizm krizinde 3 ay kafa dinler dönerim diyip, 6 yıldır yaşadığım ülke.

    gelmeden önce kısa bir araştırma yapmıştım. genel kanı kıbrıs türklerinin türkleri sevmedikleri yönündeydi. türkiye'nin 15 yıl gerisinde olduğu filandı.

    sakin bir yerleşim yerine geldim, halaa da oradayım. sevdim ve dönemiyorum.. aslında kafamda dönme vaktinin geldiği var ama türkiye de ki yönetim değişmediği sürece dayanabildiğim kadar dayanacağım.

    genel olarak halkın refah seviyesi türkiye'den bir tık üstte diyebilirim.. ne aradığınıza bağlı. ben huzur arıyordum, buldum. şuan için açlık sınırı 4 kişilik bir aile için 4000 tl civarında. yeni asgari ücreti de belirlenmedi ama 4500 tl civarlarında olacak sanırım.

    genel olarak sakin bir ülke, trafik yok denebilir. nüfusu 250bin civarlarında ama öğrenciyi, askeri, çalışma izinlileri filan kattığınızda sayı 1 milyonu geçebilir. bazı şeyler gereğinden ucuz iken temel tüketim aşırı pahalı.. mesela güncel fiyatlar ile 7-9 tl arasında paraya 1 bira içebilirsiniz ama kayısının kilosu 42 tl. ( tabi türkiye'nin gündeminin şu anda 2.5 lt'lik kola fiyatı olduğunu unutmayalım.)

    ödemelerin çoğu yıllık ödemeye bağlı, bu da yeni bir düzen kuracaksanız sizi bayağı zorluyor. ev kiraları ingiliz sterlini üzerinden olup, kazandığımız para da sterlinden 12 kat değersiz olunca zorluyor tabii. son zamanlarda herşey daha da zamlanmaya başladı. mesela benzine geçtiğimiz 4 ay içinde 4 defa zam geldi. 5.56'dan 7.45 e yükseldi. gerçi şükür 1 hafta önce 10 kuruşluk bir indirim yaptılar. eviniz kira ise, genel giderler ile beraber aylık gelirizin 15bin tl civarında olması gerekir ki ortalama bir hayat yaşayasınız.

    söyle örnek vermek gerekirse, ortalama;

    300 sterlin kira - 3500 tl~
    700 elektrik
    200 su
    200 internet
    350 tl - 2 telefon hattı
    4000tl açlık sınırı gıda
    2000 tl ek gıda derken zaten 11bin tl yapıyor. e sigara, benzin, ek giderler de eklenince 15bin anca yeter gibi.

    şimdi işin boyutu değişiyor..
    türkiye de 120bin tl'ye satılan bir otomobile burada 40bin tl civarında sahip olabilirsiniz.
    türkiye de dışarıda 4 kişi yemek yiyip içseniz 1000 liranın altında hesap ödemezsiniz, burada da 600 tl civarında gelir. hesap işlerine fazla girmeyeceğim.

    kktc güzel bir ülkedir, son 2 yıldır yanlış yönetiliyor sıkıntı burada. burada devletle işin olmayacak, gerisi kolay.. 3 yıl öncesinde 1 ayda bir işlemi zor yapabilmiştim. keza elçilikten randevu almaya kalktığımda da 4 ay sonrasına gün verilmişti. torpil olayları var ama mecbur kalmadıkça girmek istemiyorum.

    ülkede kurallar var ve çoğunlukla kurallara uyuyor çünkü yaptırımı var. mesela bir trafik cezası yedin, 15 gün içinde ödemezsen 2x oluyor. hala ödemedin mi? pat tutuklusun, hapise..

    araç muayenelerini polis yapıyor. dünyanın en basit muayenesi. motoru yıkat, muayeneye git, motor numarasına baksın 3 yıllık vize elinde.

    plaka bir defa çıkıyor ve değişmiyor. ruhsatta ki isim değişiyor plaka aynı. harf sıralamasına göre gidiyor. şuan sp'ye kadar geldi, 1 yıla kadar harf biter ne yaparlar bilmiyorum. araç muayeneleri de aynı harf sıralamasında randevu usulü gidiyor. mesela mm plakalar 7-16 nisan 2022 yılında gibi..
    rha plakaları resmi kurum araçları kullanıyor. z ile başlayan 3 harfli plakalar kiralık araç. ticari araç plakaları t ile başlayıp 3 harfli oluyor. böylece ayrımı ciddi kolay oluyor.

    ülkenin bel kemiği turizm, casino-otelcilik adanın gelirinin %55'ini , öğretim ise yine %20'sini oluşturuyor. geriye kalan %25 ise diğer gelirleri oluşturuyor. pandemi döneminde devletin tutumundan dolayı ciddi bir kriz mevcut. hemen herşey en az %30 zamlanırken halk 1 yılda %25 civarında fakirleşmiş durumda. kış turizmini planlayamazsa ki belirli bir planda yok ocak-subat aylarında ciddi bir krize merhaba diyebilir.

    çok duyduğunuz bir konu da 13. maaştır. evet tüm devlet memurları aralık ayında çift maaş alır ve buna 13. maaş denir.

    haftalık çalışma saati türkiye de 45 saat iken burada 40 saattir, çalışma yasaları benzerlik gösterir. ama kamunun çalışma sistemi farklıdır. vardiyalı çalışan devlet memurları haftada 2 gün 24 saat çalışır, 5 gün tatil yapar. normal çalışanlar ise yaz aylarında sabah 8 öğlen 2 çalışır. sadece perşembe günleri mesaileri 4de biter. kış aylarında ise 8-4 çalışma sistemi vardır.

    ihtiyat sandığı diye bir olay var, türkiye'nin eski sistemi, ama biraz farklı. her ay belirli miktar para maaşından kesilir devlete verilir. devlet bu paraya%20 civarında faiz koyar parayı işletir. emekli olduğunda da toplu halde faiziyle beraber verir. acil ihtiyacın olduğunda bu biriken paradan kredi çekebilir, taksit halinde geri ödeyebilir veya faizini sildirip geri ödeme yapmasanda olur.

    sağlık sisteminde halaa sıkıntı var, eski türkiye usulü. çok karışık. zaten çok mecbur kalmayan da gitmiyor. şahsen 6 yılda ailem için sağlık gideri olarak 30bin tl civarında özel hastahanelere para vermişimdir. bu paralardan sonra özel sağlık sigortası da yaptırdık ama zamanında verildi.

    artılarıyla eksileriyle kuzey kıbrıs türk cumhuriyeti'ni anlatmaya çalıştım. genel yaşam bu şekilde, imla ve yazım hataları olduysa affola. mobilden yazdım.

    debe edit: gecenin yarısında öylesine birşeyler karalamak için yazdığım entry gündeme girmemesine, altına tek bir entry bile yazılmamasına rağmen debeye girmiş. bir sonraki entry de daha detaylıca, gelen mesajları da göze alarak yazacağım. beni 1400 entry içerisinden, şukela modunda 3. sıraya yerleştiren tüm suserlara saygılar.

    ekonomik edit: ingiliz sterlininin 19 liraya ulaşması ile ilk patlayan araba fiyatları oldu. ortalama 10bin sterline satılan bir araç durduğu yerde 40bin tl zamlanınca haliyle 2. el araç piyasası uçtu. şuan 3 bin tl'ye satılan uno 8bin tl civarı, 8bin tl'ye satılan 2000 model polo 22bin tl civarı, 23bin tl'ye satılan 2001 model honda fit 45bin tl civarı.

    güncel 95 oktan benzin fiyatı 11.65 tl.
    güncel ekmek fiyatı 4.5 tl.
    güncel asgari ücret 4335 tl.
    güncel 10kg mutfak tüpü 180 tl.

    edit 2: 2022 ocak ayı itibariyle asgari ücreti net 7000 tl, brüt 6090 tl olmuştur.
  • çıkmazlar ülkesi. özellikle son dönemlerde çıkan ilhak tartışmalarının arkasında yatan sebebi bir siyasiler biliyor bir de allah. bu yazıda olması ya da olmaması gereken bazı çıkmazlarından bahsetmek istiyorum.

    kıbrıs adasında ekonomik olarak sürdürülebilir yaşam sadece federe bir devlet ile kurulabilir. bir ada düşünün ortadan ikiye bölünsün ama bu iki küs taraf ekonomik olarak kalkınsın. mümkün değil. kore örneğini vermeyin kalbinizi kırarım. türk tarafındaki vatandaşlar federe devlet fikrine olumlu bakıyorlar. bu devlet yıllardır sürünerek gidiyor, bari işimizi gücümüzü toparlarız derdindeler. bu bakış açısında olan insanlara kızamazsın da ama güneyde yaşayan insanların kuzeydekileri istemediğini anlamak istemiyorlar. (bu arada atadan kıbrıslı olanlarda rum pasaportu var.) güney federe devlet fikrine çok ciddi ayrıcalıklar alacak olurlarsa sıcak bakıyor. federe devlette ayrıcalık olmaz. şartlar eşit olmazsa kazan kaynar, tarih tekerrür eder. iş zaten gelip burada sıkışıyor. rum tarafı türkiye'den göçenleri adada istemiyor, türk askerini istemiyor ve kuzeyde kalan bazı taşınmazların iadesini isterken, güneyde kalanları da vermemek için diretiyor. kuzeyde bu iş olsun da sonucunda ne olursa olsuncu tayfa 40-50 yıl öncesini sadece atadan dinlediği için geçmiş ona savaş video oyunları gibi geliyor. yarın bir huzur bozulsa hemen buradan topuklamak için girişimlere girecek ilk tayfa da bunlar.

    efendim kuzeyin kalkınamamasında türkiye'nin çok büyük etkisi varmış. doğru var ama iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batırmak lazım. bir kere dünya çapında tanınmayan bir ülkesin haliyle ekonominin batık olması normal. serdar denktaş bundan belki 10 yıl önce birand'ın programında ülkemde iş kolu yok ben mecburum insanları memur yapayım demişti. skandal bir demeçtir bu. tamam millet taş yesin demiyoruz ama devlet kasasından bir şey üretmeden sürekli yersen tabi ekonomin batar. akdeniz'in göbeğinde bir tarım ülkesi olarak türkiye'ye ekonomik entegre ile ekonomiyi geliştirmek gayette mümkün. kıbrıs'ta üret, türkiye'de paketle malı sal dünyaya. neden zeytin ve zeytinyağına önem verilmez, neden turunçgillere önem verilmez mesela. kalkınma planın dahi yok. geçenlerde tarım bakanı çıkmış tarım arazilerinin imara açılması ile ekonomik büyüme güzellemeleri yapıyor. sonra kıbrıs büyüyeyecek de bir yerlere varacak. yata yata büyüyen tek şey karpuzdur. türkiye, kktc ekonomisinin önünü ancak uluslarası anlaşmalardan çekilerek açabilir. bunu da ne türkiye kabul eder ne kuzey kıbrıs yönetimi. kendimizi kandırmayalım dünya kuzeyi tanıyınca ekonomi şahlanmayacak. önümüzde türkiye ve diğer türk devletleri örnekleri var. yolsuzluk olayları burada da çok gelişmiş vaziyette. neyse bu konuyu daha uzatmayacağım.

    gayrımenkuller sterlin ile değerlendiriliyor. satın alma ve kiralama sterlin ile ama gelirler türk lirası. al bir de burdan yak. tamam mal sahibi dalgasına bakıyor ama gariban aylık 2 bin 950 tl ile sefaletten kırılıyor. şimdi diyeceksiniz ki bizden yüksek maaşlar işte daha ne olsun. kazın ayağı öyle değil her şey ateş pahası burada. türkiye'de valla bedavaya yaşıyoruz dersiniz. düşün ki market fiyatları türkiye'ye rahmet okutuyor.

    birde biz diyoruz ya son 10 yılda türkiye'de eline silah alan mafyacılık oynuyor diye kıbrıs'ta bu çok daha hissedilir durumda. burada elini sallasan mafyaya, çeteye çarpıyor. malum küçük yer işte. kumar oynatıp otelcilik yapan ve müteahhit olan herkes ihya burada.

    bir çok şey eksik kaldı başka zaman bir entry daha yazarım çıkmazlar ile ilgili fakat giriş kısmında söylediğim şu ilhak meselesine dair de bir şeyler yazmak istiyorum. kktc'nin, türkiye'ye ilhakını ne kktc halkı, ne kktc siyaseti ne de türk siyaseti istiyor. toplumda bu yönde isteği olan insanlar genelde siyasal islamdan gözü dönmüş saldırmaya yer türk vatandaşlarından ibaret. ilhak siyaset tarafından istenmiyor çünkü siyasal olarak mümkün değil. yalandan bir referandum yapıp adayı türkiye'ye bağlarsın sonuç olarak hem türk hem de kuzey ekonomisi bu işten zarar görür. türk zengini istemez zaten. kktc, türk zengininin offshore adası. parasını kaçıran adaya götürüyor. icabında bir takım transfer yapıyor, bir bakmışsınız transfer parasının bir kısım komisyonu hop kktc'deki bir hesaba aktarılmış. ayrıca türkiye'de yasak olan şeyler burada legal. bu durum adaya gitmeye imkanı olan insanlara tatil yapma ve kumar oynama gibi lüksler sunuyor hem de bu kadar yakınımızda. ayrıca adanın türkiye'ye bağlanmasını isteyen türklerin büyük çoğunluğu da kıbrıslı türkleri dini bütün ve milli görmedikleri için pek tasvip etmiyorlar. he bunlar hayatlarında adaya bir kere ayak basmış mıdır tartışılır. bu da ayrı bir çıkmaz ya neyse. adalı türklerde bu duruma tamamen karşı durumdalar. bu durum biraz karşılıklı toplumsal ilişkilerden kaynaklanıyor. kimi adalı türk, yunan hayranı ve türk kimliğini ortadoğulu görerek zihninde irtica ile ilişkilendiriyor. türkçe konuşunca söylenilene cevap vermek yerine aksanınızdan anlayıp aman sen karasakalmın? diyorsa bilin ki bu tayfaya denk geldiniz. kimi sürekli diyor ki siz bizi ingilizlere peşkeş çektiniz. ulan sanki demokrasi mi vardı padişah zorda kaldı verdi. bu durum padişahın tamamen kendi seçimi anadolu'da yaşayan insan ile bunun ne alakası var. git abdülhamit'i savunanlara söyle bunu biz abdülhamiti savunmuyoruz :) kimisi, türklerin adadaki türk halkına zaman içerisinde gelişen size biz bakıyoruz, bize o kadar borçlusunuz ki bunu ne yapsanız ödeyemezsiniz tutumundan şikayetçi. kimi türkiye bizi biraz rahat bıraksa biz kendi göbeğimizin bağını çözeceğiz düşüncesinde. benim kişisel kanaatime gelirsek ben de bağımsız olarak kalmalarından yanayım. nedenine gelirsek kktc ne kadar siyasal yozlaşma vs. sorunları olan bir ülke olsa da ben kktc insanını ve devletini daha seküler ve demokrat buluyorum. türkiye'ye dahil olmaları zaman içerisinde bunu alıp götürür. nasılsa türk ordusu orada mevcut. ordunun varlığı siyasal varlıktan daha önemli. bu arada mustafa akıncı'dan da hiç hoşlanmıyorum. bizde biliyoruz federatif çözüm adayı kurtarır ama olacak iş var olmayacak iş var. yok ikinci bir tayfur sökmen olmazmış. sen kim tayfur sökmen olmak kim. kim diyor sana ikinci tayfur sökmen ol diye zaten. gerçek kefenini giyip bir işe soyunan insanlar onlardı işte. şimdikiler sadece lafta.

    kırdığımız, üzdüğümüz insanlar olduysa affola, bunlar benim kendi düşüncelerim.

    edit: rum pasaportu ifadesinin kıbrıs türk toplumuna karşı ırkçı bir yaklaşım olduğu doğrusunun kıbrıs cumhuriyeti olduğuna dair uyarı geldi.
  • 'küçük türkiye' olmaktaki kabahat tamamen kendisine ait olan ülkedir.

    300,000 kıbrıslı türk vatanı kıbrıs'ı terkedip ingiltere'ye göçmüş. ee, sen ağa ben ağa, peki bu ineği kim sağa?

    *kıbrıslı skilled labour yok-yetersiz: otellerde kim çalışacak? krupiyerlik kim yapacak? housekeeping kim yapacak? elektrik kablolarını, su hatlarını kim döşeyecek? lüks cipini kim tamir edecek? marketçilik, temizlik maddeleri, oto satıcılığı kim yapacak? helan tıkandığında kim açacak?

    *kıbrıslı unskilled labour yok: yemeğini-hizmetini ayağına istersin. haftada 3-5 gün dışarıda yersin. peki o yemeği ayağına kim getirecek? kim garsonluk, tezgahtarlık yapacak? yerleri kim paspaslayacak? kıbrıslı tenezzül edip 3000-3500 liralara elini sürüp böyle işlerde çalışır mı? kıbrıslı 1 (bir) tane inşaat işçisi göster girne kalesinden kendimi atayım.

    bunun ötesinde, madem kendi memleketindi, adama neden koca ülke komple ingiltere'ye taşındınız demezler mi?

    senin kendi milletin komple ingiltere'ye göçmüşken, senin memleketine göçen öz be öz soydaşın türkü niye suçlarsın be adam?

    işsiz güçsüzü at, ona bir lafım yok. neyse, umarım şu yeni yasa bir nebze ihtiyacı giderir de her şey daha iyi olur.

    ***********************************

    bunları demişken, belirtmek gerekir ki türkiyelilerin "ayy burayı biz aldık bize borçlusunuz", "para yemekten başka bir işe yaramıyorlar ıyy" yaklaşımı da çok antipatik ve onur kırıcı. bir değil iki değil, çoğu kişi bunu dediği için kıbrıslılar da bu aşağılamadan bıkmışlar ve bu durum onları sinir ediyor ve türkiye'den gelenlere karşı farklı şeyler düşünmeye başlıyorlar. %100 haklılar. onların yerinde olsan sen de öyle düşününürsün. 500 yıldır burada yaşayan ve 1950-1974 arası tahmin edilemez acılar çekmiş olan ve öz vatanları kıbrıs olan kıbrıs türklerinin varlık hakkına saygı göstermeliyiz.

    ayrıca zihniyet olarak türkiye'den ileri olduklarını düşünüyorum. türkiye, atatürk'ün ilkelerinden sapıp arapların gözünü yalarken küçücük kıbrıs atatürk'e ve türklüğe sahip çıkmış.

    trump gibi bir öyle bir böyle demiş olabilirim ama hayatın kendisi siyah-beyaz değil, gri değil mi?

    o zaman renk, dans!
  • isviçre'de kapalı kapılar ardındaki müzakerelere ve kapalı kasadaki haritalara bakılırsa, 2017 yılında güney kıbrıs ile birleşeceğini söyleyebiliriz.

    neler olacağını adım adım yazalım:

    - ab tarafından kktc'deki türk askerlerinin en kısa sürede çekilmesi talep edilir.

    - kktc'ye nüfus cüzdanı ile seyahat kaldırılır. tam anlamıyla birleşme olduğunda vize şartı getirilir.

    - euro'ya geçiş için tarih verilir.

    - kktc'deki türk iş adamları sus payı verilerek sınır dışı edilir ya da hapse tıkılır.

    - kktc'nin olduğu bölgede ab üs kurar.

    - gazimagosa'da savaşın tüm izleri yok edilir.
  • bu memleketle ilgili konuşurken akıncı'yı veya birleşmeyi isteyenleri suçlamayın. kktc, avrupa birliğine üyeliğin getireceği fırsatlardan yararlanmak istiyor. kimsenin yunanlıların kaşına gözüne hayran olduğu falan yok. bazı yunanlılar da birleşmeyi kktc tarafındaki mallarını geri alabilmek için istiyorlar. yoksa hepsi türklerden tiksiniyorlar.

    şunu hiç unutmayın: insanlar egoisttir, kendi çıkarlarını düşünürler. çöpçüden tut amerikan başkanına kadar herkes böyledir. önce can, sonra canan.

    son seçimde de bunu gördük. açık farkla akıncı+erhürman > tatar olmalıydı. ama olmadı. neden? ağırlıklı olarak memur olan, "türkiye türkü" ile "kıbrıs türkü" arasında ayrım yapan kesim bile tatar'a oy verdi. neden? ballı maaşlarının kesileceğinden korktular. bir de üzerine korona var, turizm zaten bitmiş, evde zaten aylardır kiracı öğrenci/casinocu/betçi yok, neme lazım kendimi garantiye alayım dediler. türkiye de bu korkularına güzel oynadı, hem havucu (+maaş bonusu) hem sopayı (-su hattındaki arıza) gösterdi. yani, insan evladı yine kısa dönemli çıkarını, uzun dönemli çıkarının üzerinde tuttu.

    insanların ve toplumların davranışlarını anlamaya çalışırken, egoist olduklarını unutmadan anlamaya çalışın. mantıksız gelen birçok şey anlam kazanacaktır.
  • kapalı kapılar ardında elimizden giden yavru vatan.

    memleket öyle bir hale gelmiş ki, çok değil 42 yıl önce binbir yoklukla, dünyaya -gerçekten- kafa tutarak alınan topraklar bugün elden gidiyor fakat anavatan bir histeri krizine kapılmışçasına başkanlık saçmalığıyla uğraşıyor.

    basın susmuş, muhalefet ne yapacağını şaşırmış, ekonomi batmış, bürokrasi kilitlenmiş ve bu arada adalarımız birer birer yunan'a teslim edilmişken biz başkanlık sistemiyle uğraşıyoruz.

    işin enteresan tarafı başkan yapalım denilen insan baştayken oldu bütün bunlar. yani sanki çok başarılıymış gibi hükümranlığı ilan edilsin isteniyor. işte ben de bunu anlamıyorum.
  • severim buranin halkini da aralarinda bazi barzolari vardir, elimi ayagimi titretirler.
    turklere dusmandirlar bir kismi, kara sakal falan derler, gotleri tavandadir.
    kiz istemeye gitsen vermez bu tipler, turkten damat olmaz diye.
    hep bir guven sorunu olmustur.
    iste bu tipteki gavatlar sinirimi yerinden oynatiyor, amina kodugumun cigeri bes para etmez adamlari yuzunden strese giriyorum.
    eminim 15 saniye icinde zamanin otesine gidecek, ama sikimden assagi kasimpasa diyorum, istediginiz kadar vurabilirsiniz.
    her seyin basi, once insan olun.
  • https://www.bultenkibris.com/kibris/yakit-yok/
    https://www.hurriyet.com.tr/…krizi-basladi-41952467
    https://www.gundemkibris.com/…akit-yok-h330741.html

    önce kaynakları vereyim sonra yazayım. sonra kaynak???? , götünden salliyorsun diye gelen mesajlara uyuz oluyorum

    öncelikle 15 seneyi aşkındır yaşadığım güzel ülkem diye bir tanım yapayım.
    bir çok zorluk çekildi, her sterlin dolar arttığında kriz yaşandı da böylesi yaşanmadı.
    3 kiloluk yoğurdun 93tl olduğu, ülkeye mazot benzin gelmeyip 80lerde ki gibi hortum ile arabadan arabaya transfer edilir hale geldik. ay basından beri mazot yok. benzin istasyonlarının kapıları kilitli. hava şartlarından dolayı gemi gelmiyor(muş). elektrik tasarrufu adı altında her bölgede günlük 7 saate yakın kesinti yaşatiliyor.
    hukumet geçici olarak döviz ile kira ödeyenlere doları 10tlye, euroyu 11tlyr, sterlin 12tlye bagladi. sadece aralık ocak şubat tarihleri için geçerli olacak bir güzellik. ocakta seçim var ne de olsa. asgari ücret kaç ki diyenler için de 4.970tl brüt, 4.325tl net. ocak ayında seçim olacağı için asgari ücrete zam mart ayına kalır. benzin 11.5 lirayi aştı.
    tüp 140 liradan 180tl ye çıkmış. 1 kilo domates 25tl olmuş, ekmek 5lira ama herseyden önemlisi seçim var.
    bu arada güzel ülkemin güzel insanlarının yaptığı komik bir olayı da anlatmadan geçemeyeceğim. hükumet güzellik olsun diye sterlini 12ye bağlayınca (bilmeyenler için yazayım burada kiralar sterlin bazında ödeniyor. 500stg x 12 = 6000tl) insanlar bankaya koşup sterlini 12tl den almaya çalışıp, günlük kurdan değer biçmek istedi. kavga gürültü çıkınca tüm bankalar açıklama yaptı kur sabitleme banka sterlinleri icin geçmediğini anlatan yazılar yazıldı.
    bir kıbrısli kadar kıbrısli hissediyorum kendimi. 2011 senesinde de, 2018 senesinde de krizler attık. ve yine atlatacagiz.
    bir top yere ne kadar hızlı çarparsa o kadar yükseğe çıkar deyip hala umutlarımızı koruyalım bakalım.
hesabın var mı? giriş yap