• benim hastası olduğum bir konu, kumaş. ne kadar güzel şeyler yapıyor bazen insan ırkı, kumaş da öyle mesela... materyal seçiyor, dokuma türü seçiyor, renk seçiyor, desem seçiyor, oluyor sana güzel güzel kumaşlar, top top kumaşlar...

    evvela materyali mühim. sentetik ip de lazımdır tabii yeri geldiğinde, ama kıyafetler ipek, keten, pamuk ve yünden dokunmuş kumaşlardan mamül olursa şık durur, iyi dikiş tutar, kaliteli gösterir. bunlar materyaldir unutmayın, dokumanın türüne göre kumaşın adı değişir.

    mesela en bildiğimiz dokuma türleri neler?

    saten: bir yüzü kaygan veya en iyisi tersi-düzü aynı olan yani iki yüzü de kaygan olanları var ama iki kat iplik gider buna. arkası da önü gibi dokunur çünkü. saten neden bir dokuma cinsidir de, materyal cinsi değildir, çünkü sentetik saten, pamuk saten, ipek saten gibi çeşitleri vardır. en pahalısı, en hafifi ipekten olur tabii, pamuk saten ise kaygan olmaz fazla, bir çarşaf için en lüksü yeterince kaygan olan ama üstüne yatınca da yere yapışmanıza sebep olmayacak pamuk satendir, hem terletmez de... ipekle pamuk iplik karıştırılarak ipekli saten de yapılabilir tabii... kıyafet için en çok sentetik saten kullanılır, dünyanın parasını verdiğiniz onca abiye elbise metresi 5 dolar bile etmeyen sentetik satenden dikilir. ipek saten ise pahalıdır, ama güzeldir.

    kadife: kadife de bir dokuma şeklidir, tıpkı halı gibi düşünün, fondaki ipliklere, başka iplerle düğüm atılmış da sonra hepsi aynı boyda kesilmiş gibidir, halının incesidir bir nevi. bunun da en iyisi ipek kadifedir, ama kadife gibi zaten deli iplik harcatan bir kumaşı ipek gibi incecik bir iplikle dokumak dünyanın ipeğine malolur, haliyle pahalıdır. iyisi mi pamuk kadifeyle yetinin.

    tüvit: sadece yün veya yün+pamuk iplikle dokunan, ekseriyetle dokulu bir tuşesi olan, çoğunlukla da ekoseli desenlerle birleştirilen bir kumaş türü ki, palto ve takım elbiselerin, döpiyeslerin dikilmesinde çok kullanılır, çok da iyi edilir. cilde nefes aldırırken sıcak da tutar.

    organza: kıymetli mi kıymetli bir dokuma türü, elbiseler için harika sonuç verir. ipek organzanın metresi dünyalar liradır ama "bir tane olsun, tam olsun" diyeceğiniz bir elbise diktirtmek isterseniz idealdir. duruşu harikadır, nefis olur. yün organza filan olmaz pek tabii...

    şifon: en bildiğimiz kumaşlardan biridir, sentetik olanları fink atar, ama genel kuralı bozmayıp bu uçuş uçuş kumaş için doğal materyallerden mamul olanı tercih edilirse tiril tiril bir kumaş elde edilir. yazlık kıyafetlerde harika olur! ipek şifon ise yine abiyeler için kullanılabilecek en romantik etkili kumaşlardan biridir. bir de bunun bürümcük gibi olanları vardır ki, onlara da krep şifon denir.

    krep: yine hafif, tiril tiril bir başka dokuma şeklidir, özellikle pamuk olanları tercih edilmelidir. kendinden hafif kırışık gibi, bürümcük gibi olan ipek krep kumaşlar evladiyelik gece elbiseleri için nefis bir seçimdir, o küçük dalgalara ipek kendinden bir parlaklık verir. gömleklik olanları da vardır, incedir, serindir. ayrıca saten krep diye bir alt kolu daha vardır ki, o da güzel bir gece elbisesi kumaşıdır.

    jarse: filmi izleyen hatırlayacaklar, coco chanel bu brit kumaşa görür görmez aşık oluyordu. "ayy aynı coco gibiyim ben de bayılıyorum bunaa" diyorsanız, kötü bir haberim var, kendisinin bayıldığı şey bir ipek jarseydi, ki ben türkiye'de daha ipek jarse kullanan marka görmedim. "vücudu saran seksi elbise" deyince osmanbey ve merter markalarının aklına ilk gelen şey, sentetik jarseden elbise dikip, taşlarla bulayıp, üste giyince sucuk gibi durduğu halde (dünyada hiçbir elbise giyince sucuk gibi olmamalıdır) bunu giyen kadınlara "ouuuvv çok seksiiii!" diyen tezgahtarlar vasıtasıyla kakalamaktır. halbuki jarse, hele hele ipek olanı, böyle üstünüzden su gibi akacağı için bol ve dökümlü şeylerde inanılmaz güzel durur ama altına giyilecek seamless çamaşırı bile belli edeceği için asla sucuk darlığındaki kalıplarla giyilmemelidir.

    poplin: iyi bir gömleğin sırrı (özellikle erkekler için) iyi bir poplinde yatar. ince, mümkünse mısır pamuğu ya da adana pamuğu gibi yüksek kaliteli pamuktan üretilmiş bir poplin üstünüzde yağ gibi kayar. istenirse, o da genelde beyaz gömlekler için, çok az ipek karıştırılır, ipekli kumaş doğal ışıltı verir gömleğe. ama yüzde yüz pamuk olanı yeterince iyi ve kullanışlıdır. slim fit gömlekler için %2 elasthan eklenmiş versiyonları tercih edilebilir.

    flanel: genelde takım elbise ve döpiyes gibi kıyafetlerde tercih edilen flanel yün ve pamuktan imal edilir. yumuşak dokunuşlu bir kumaştır, iyi dikiş tutar. dokuludur, tok duruşludur. (ki takım elbise-döpiyes gibi şeyler zaten genelde dokulu, çok ince olmayan kumaşlara ihtiyaç duyar)

    gabardin: normalden daha sık dokunmuş yünlü, pamuklu kumaşlardır, yani daha çok iplik gider üretimine, daha pahalı olabilir. bunlardan da iyi takım elbiselik, döpiyeslik kumaş olur, kendi içlerinde "ipek gabardin", "yün gabardin" gibi alt cinsleri olur, üretilirken kullanılan ip çeşidine göre ayrışabilir.

    kaşe: en çok paltolardan tanıdığımız, kalın mı kalın dokulu bir kumaştır, elbette yün olanı makbuldür ısıtması için. ama her kaşe çok kalın olmak zorunda değildir neticede, ince kaşeden de takım elbise dikilebilir, çok da güzel olabilir. böyle biraz tüylümsü gibi durur, ele yumuşak gelir, çok tüy-toz toplar, o yüzden rengi önemlidir.

    jorjet: tam bürümcük gibi gözüken, epeyce dalgalı, lakin incecik bir kumaştır kendisi ve elbiseler için çok makbuldür. hele ipek olanı, krep ipek gibi, iyi bir kokteyl elbisesinden romantik bir gece elbisesine kadar birçok elbisede kullanılabilir. mümkünse sentetik olanlarından tıpkı diğer her kumaşta kaçtığınız gibi, bunda da kaçınız. zira masa örtüsü görüntüsüne bürünüyor o zaman.

    penye: e bunu da bilmeyen yok tabii. ama bunun da yüzde yüz pamuklusu, yok elastik olanı istiyorsa %2 elasthan içereni var, onlardan şaşmayın.

    pike:hani şu pike tişört tabir ettiğimiz tişörtlerde kullanılan dokulu kumaş. yazın isilik olmamak için sentetik jarse tişört yerine penye veya pike tişört giyerseniz cildiniz size teşekkür edecektir. pike tenis elbiseleri de böle sportif bir seksilik içerir, pek güzel olur.

    kanvas: çanta, etek, şort ve tabii chino pantolonların vazgeçilmezi, pamuktan mamul kumaş. hafifçe kabadır, ama incesi güzel bir yazlık, kalını iyi bir mevsimlik seçimdir. spor ceketler için de iyidir. doğal renklerde olanı makbuldür.

    sonraa, aklıma gelen başka neler var diye düşündüm, şunları buldum:

    bir dokuma şekli olmamakla birliktetaşlanmış ipek var, adeta süetimsi bir his bırakıyor elde, o da çok güzel bir kumaş, nefis gömlek-tunik-elbise olur ondan demedi demeyin.

    yarı yarıya ipek-pamuk alaşımlı kumaşlardan çok güzel bluzlar, tunikler, elbisele roluyor, hem doğal, hem hafifçe ışıltılı, çok hafif kaygan ve yumuşak tuşeli.. bulduğunuz yerde atlayın üstüne...

    yine ketenlere de ipek karıştırıyorlar bazen, hem ilginç hem güzel oluyor. zaten keten gibi muhteşem bir kumaştan olan bir şey kötü dikilmemeli, biçilmemeli, güzelim kumaşa yazık!

    sonra bir de emprime kumaş diye bir şey var: esasen her kumaş emprime olabilir. "emprime" zaten fransızca bir sözcük, anlamı "basılı" demek. üzerine çeşitli desenler basılı olan kumaşlara "emprime" deniyor, işte gül, çiçek böcek gibi desenler filan... yani emprime saten de olur, kadife de olur, poplin de olur. kumaş başta düz dokunmuş, sonra üzerine baskı yapıldıysa emprime bir kumaş cinsi olur. tabii burada kastedilen baskı, tişörtlerin üstüne yapılan baskılar gibi kabarık olanlar değildir, eliniz hissetmez o baskıyı...

    kumaşlar, hal-i hazırda boyanmış ipliklerden dokunabileceği gibi, dokuma sonrasında da renklendirilebilir. tabii tercih edilen, zaten renkli iplikten dokunmasıysa da (çünkü sertlik-yumuşaklık miktarı böylece baştan bellidir, hem rengin homojen dağılması sorunu olmaz) çeşitli üretim maliyetleri sebebiyle sonradan da renklendirilebilir. kullanılan boyanın kalitesi, hem kumaşlar cildinize değeceğinden önemlidir, hem de solmaması, kumaşı sertleştirmemesi açısından önemlidir. unutmayın, pamuk, ipliğe dönüştüğünde beyaz değildir, ağartıcı (bleach) kullanılır ki çok sağlam bir kimyasal bileşimdir. terzi olan anneannem beyaz hiçbir kumaşı yüze koymama yanlısı (pansuman vs. için), pratik hayatta ne kadar mümkün bilmiyorum ama iletmek istedim. yine bebekler ve cildi hassas kişiler için, kendinden belli bir rengi olan ham keten veya boyanmamış yün (ki o da ak yün ve kara yün olarak ayrılır) iplikler ile kumaş dokunursa, bu risk bertaraf edilmiş olur.

    son olarak, iyi kıyafet, çarşaf, havlu vs. iyi iplikle başlar. bu sebeple pamuk, keten, yün ve ipek dörtlüsünden şaşmayın derim. iyi hammaddeyi, iyi dokuma takip eder, gramajı yüksek kumaş, çok iplik harcayan ama buna mukabil sağlam, dayanıklı, tok duruşlu olur. o yüzden kumaş satın alırken gramajını önemseyin (tabii ipek her halükarda çok hafiftir ve onun hafifliği makbuldür, o bir istisna). dokuma sıklığı, size zaten kumaşın gramajı hakkında da fikir verir. iyi materyal ve iyi dokuma bir araya geldiğinde güzel bir kumaş ortaya çıkar. kumaşın iyi renklendirilmesi, cilde zarar veren toksik boyalardan uzak tutulması önemlidir. tabii kök boyalarla boyanmış kumaşları da sağlık açısından tercih etmek mümkündür, ama o kumaşlar öylesine renk salar ki, daima elde yıkanmalıdır ve bir kaç yıkayışta soluk bir renk alacağı unutulmamalıdır. (evde rengini beğenmediğiniz bir şeyler olursa çay ve ceviz en temel iki doğal boyadır ve çok etkilidir) tüm bu iplik seçimi, dokuma sıklığı, renklendirme gibi işlemler bittiğinde, eğer elde güzel bir kumaş varsa ancak iyi bir kıyafet oluşturulabilir. kumaş ve dikiş kalitesi, bir kıyafette model ve renkten çok daha önemlidir. kıyafetlerinizi satın alırken, etiketteki kumaş bilgilerine (gerçi türkiye'de o konuda yalandan bol bir şey yok ama, bakın gene de) ve dikiş kalitesine bakın. dikişi ve kumaşı iyi olmayan hiçbir şeyi almayın. tabii kumaşı ve dikişi iyi olan bir şeyi de hemen almayın, kalıbına, kesimine, modeline, rengine, size uyup uymadığına bakın. hepsi tamamsa, öyle alın...

    not: yazı boyunca sentetiklere "tü kaka" dedim ama onların da lazım olduğu yerler var tabii. seyahat ediyorsanız sık sık, doğal kumaşlar fazlaca kırıştığı için sentetik alaşımlı kıyafetleri tercih edebilirsiniz. gerçi "%110 yün" mottolu yün kumaşlar çıkmış, gramajı yüksek olduğu için epey az kırışıyor. ama gene de bir sentetik değil tabii...
  • geleneksel yurdum kadınının evde kumaş sevgisi üzerine kafa yoruyorum bir saattir. çünkü kalın battaniyemi katladım. kalın battaniyem… alın yazım. çatal karam. çingenem.

    minimalist yaşamcılık, taynihausçuluk gibi konulara ilgisi olan bir insan değilim. ancak kullanmadığım eşyadan delire delire içgüdüsel olarak son 10 yılda her taşınmada evimdeki materyalin %30-40'ını elden çıkarır oldum. böyle böyle şu anki evimde ev eşyası, mobilyası açısından mükemmel dengeye ulaştım sanırım. evde %100 fonksiyonla her gün kullanmadığım, kapladığı hacme değmeyecek işlevde tek bir tabure, tek bir süzgeç bile yok. salonda maç yapabilirsin, mutfak tezgahı üzerinde halı dokuyabilirsin falan. aferin kendim. böyle seviyorum. gel gelelim yine bir taşınma evresindeyim ve bu sabah evdeki bazı atıl noktalara cücüklediğim ıvır zıvıra el atayım dedim.

    mobilyada, elektrikli ev aletinde, kovada tavada patron benim ve onlarda neffis sadeleşmişim. ancak yastık yorgan örtü çaput dedin mi “benim evim, benim kararım” işlemiyor. kadın aile büyüklerinin üzerimde kurduğu “lazım olur” çatısı ve “onu sana ben almıştım” duygusal baskısı var. 10 yıldır her taşınmada bunları da gülümseyerek, valla kullanmıyorum yazık evde durmasın kullanılsın diyerek, ittire kaktıra yalvara yakara ciddi oranda dağıtmış olsam da halen deli gibi atıl kumaş var. nevresim mesela… bir ana-bir oğul yaşadığımız evde 9 takım nevresim vardı son taşınmamdan önce. 3 hafta o nevresimler için ikna savaşı verdim ben. birer aktif, onlar yıkanırken birer yedek desen 4 takım bize yeter. 9 takımı ben napayım, duruyor öyle. vermek istiyorum. “yok lazım olur. misafirin gelir”. anam, kadın anam! aynı anda 5 kişi misafirim gündüzlü bile 20 yıldır olmamış benim. ki bir de yatıya kalacaklar. zaten deneyen olsa evde o kadar kişilik yatacak yer yok, eve maksimum 4 insan sığıyor. neden 9 takım nevresim tutmam gerek. “değişik değişik takarsın”. ulan eteği gömleği kıyafeti bile aynısının tıpkısından 4-5 tane alıp giyen insanım, değişik nevresimi kim takar! düşün daha ne banyo paspasları, boy boy tüller, koltuk örtüleri, mutfak perdeleri vardı böyle savaşarak verdiğim.

    şimdiki evime taşınırken pencerelerine tül alayım dedim. ablam tülcüsüne götürdü. giderken de çekmişim tüm pencerelerin fotoğrafını, açılır kanatlar, sabit kısımlar, pencerenin her iki yanındaki duvar boşlukları, enler yükseklikler vs hepsini tek tek ölçüp teknik resim gibi fotoğraflarının üstüne editlemişim kitap gibi. tülcü sadece latince konuşabiliyor olsa bile anlaşırız yani. ama adam bana döndü, tül kaç metre olsun dedi. bön bön baktım e işte burda yazıyo pencerenin eni?? yok diyor, kaça kaç olsun? e tavan 280 cm, cam ve kenar boşlukları da 50-200-50 cm. 50'yle 200'ü toplayamayan adam nasıl tül dikecek lan diye bir ürperme geldi. saf saf topladım söyledim. yokmuş, büzgüyü soruyormuş. 3 metre cama 3 metre tül olmazmış. ablamın ahahaha kardeşim hiç anlamaz gülüşüyle devreye girmesiyle onlar anlaştı planlar yapıldı, ben örtmek istediğim toplam 5 metre mesafe için 37 metre kumaşı sırtlanıp çıktım mağazadan. gerektiği kadar kumaş, az kumaş, çirkinmiş. çok çok kumaşlı olmalıymış odalar camlar duvarlar. dökümlü dökümlü böyle... öyle şıkmış.

    geçen aylarda annem bende kaldı bir 10 gün. eşi dostu arkadaşı yok benim burada, eve hapsoldu. hadi şu belgeseli izleyelim şu filmi izleyelim de bir yere kadar, benim de işlerim var. taktım televizyonu karasal yayına, verdim kumandayı anneme, ben pc başında çalışırken o da ne bulursa izliyor. gündüz kuşağında bir programa takıldı. çeyiz savaşları gibi bir şey. millet birinin evine gitmiş çeyizine puan veriyor. halktan kopuk bir masaçusets eliti olduğumdan folklörümüzdeki bu çeyiz muhabbetleri 20-30 yıl önce bitti sanıyordum. yanılmışım. kadın odalara odalara sermiş. gösterip övünüyor. 8 adet işlemeli yatak örtüsü, 16 işlemeli hurç, komple dantelden ipekten satenden cilt cilt masa örtüleri, 32 patik, 76 banyo lifi vs vs vs. bunu gören öbürü de diyor ki “çeyizini az buldum” oha!!! ne kadar çok o kadar makbul kafası… da bi insanın evinde neden 8 tane el işi yatak örtüsü olur mesela, neden durur… bir de ilmek ilmek emekle yapılmış sanat eserleri hepsi. yağlıboya kursuna gidip kişneyen at tablosu yapınca, ahşap boyama kursuna gidip tahta kalemlik yapınca hobi oluyor, sanat oluyor da o kanaviçeler, danteller, işlemeler sanat değil mi? ulan niye hiç kullanılmadan sandıkta bazada tutuyorsunuz bunu?? bunun orada durmasından, çok, çok, daha da çok olmasından nasıl bir tatmin alıyorsunuz? 1-2 taneyi tut kullan evinde, gerisini satsana, sergilesene, versene?? yok. evde kumaş olsun. kültürümüzde kadınların içine işlemiş bu kumaş sevgisi. kalın ince, basma ipek, işlevli işlevsiz fark etmez. ev dedin mi kumaşı bol olsun istiyor kadınlar. memleket olarak tarihte kumaşsızlıktan bitkin düştüğümüz bi geçmiş travmamız da yok ki böyle hunhar bir kumaş stokçuluğuna itti yuvayı yapan kadınlarımızı diyeyim….

    ne diyordum, bu sabah evet… 10 yıldır o kadar didişe didişe elden çıkarmama rağmen baktım “ne işe yarayacağını bilmediğim şeyler” zulasında hala ihtiyacım olmayan battaniyeler, pikeler, havlular... delirdim. başım çok ağrıyacak bizimkilerle yine biliyorum ama sonsuza kadar barış için son bir kez savaş! mahir hüseyin ulaş, kurtulacağım senden kumaş diye gaza gelip gelip hepsini ayırdım grupladım, dağıtmak üzere paketledim. gör sen şimdi yaşayacağım curcunayı. bunları götürüp sunduğumda annemler ablamlar teyzeler kuzenler hepsini çıkarıp her biri için ayrı ayrı “kızım kullanırsın lazım olur bunu verme” diyerek beynimi yiyecekler. ben de naaptım? aşırı ısrarla mücadele acil yardım kitapçığımı açıp yıllar içinde geliştirdiğim çözümlerden en uygununu seçtim. o da şey, bir şeyi yapman için ısrar ediliyor ancak yapmak istemiyorsan o şeyin içinden bir alt başlık seç ve onu delicesine bir coşkuyla yapıp diğerlerini yapamayacağını bildir. sıra dışı, tekinsiz bir isteklilikle bir kısmını yaptığında grup bir afallıyor ve bu senin o karambolde kalanı için ısrardan daha hızlı kurtulmanı sağlıyor. tüm paketi külliyen reddettiğinde uzman bir ısrarcının elinden ölsen kurtulaman. ben de bu bapta çehov'un "entrynin başında bir kalın battaniyeden bahsedildiyse entrynin sonunda o battaniye muhakkak bazaya geri girer" sözünden ilhamla grubu püskürtmek için kalın battaniyemi seçtim.

    bir battaniyem var. nefis bir şey. annem te 80'lerde almış. 22 yaşımda kendi bekâr evimde yaşamak için aile evinden ilk kez ayrılırken takdim etti. “çok güzel” dedi. “çok özenerek aldım, güzel bak, güzel kullan”. tamam dedim, çilekeş anam çok severek almış… aldım. battaniye nefis nefis olmaya da, 2 tonluk beton anneanne yorganının remixi. 2 veya 3 değil, net 4 kişilik. viking klanında earl değilsen o battaniyeye özgü yatak bulaman. kuru halde 12 kg.

    oturup saydım, 22 yaşımdaki o ilk bireysel taşınmama birinci dersen, mastera başla, bitir, büyük ev, küçük ev, uzak iş yeri yakın iş yeri derken son 20 yılda 8 defa taşınmışım. göçebeliğim son bulmuş da değil, al işte 9.'ya hazırlanıyorum. ve 20 yıldır ben o battaniyeyi 1 defa bile kullanmadım. buna rağmen evden eve taşıyıp durdum. her taşınmada kirlenmiştir tozlanmıştır belki diye vakumlu poşetinden çıkardım, yıkadım pakladım geri poşetine koyup bazaya kaldırdım. hem annemin özenerek almış olmasından dolayı öbür çalaçaputtan farklı olarak benim için manevi bir tarafı olduğundan, hem masif yapısından dolayı "bak bunu tutuyorum" dediğimde göz dolduracağından, hem de dürüst olayım, ola ki onu da vereyim birileri kullansın diyecek olsam her durumda veremeyeceğimi adım gibi bildiğimden... o battaniye benimle gezecek. 9 değil 219. kez de taşınsam, evim yatağım bile olmasa, hindistan cevizi kabuğundan bardak yapıp taştan yonttuğum mızrakla balık avlayacağım, safi sazdan dam altında uyuyacağım tropik adaya bile gitsem onu da yanımda götüreceğim çünkü “belki lazım olur”. ada yaz kış en düşük sıcaklığın 35 derece olduğu ekvator kuşağında bile olsa götüreceğim çünkü “belki gece soğuk olur yorganın üstüne örterim”. o ada ıssız olsa, 15 yıl sahilinden gemi gölgesi bile seçilmese götüreceğim çünkü “belki kalabalık misafirim gelir”.
  • ''bir çağda, bir ülkede biri aşkdan bir kumaş dokumayı başardı.
    küçücük bir parça çıktı.
    o kadar küçüktü ki..
    ne kadın örtünebildi ne de erkek..''

    özdemir asaf
    yuvarlağın köşeleri
  • kumaşın tersini yüzünü ayırdetmek için en kolay yol kumaş kenarındaki yazılara bakmaktır. yazıların okunduğu taraf kumaşın yüzüdür.
    kenarında yazı olmayan kumaşlar için kumaşın kenarındaki çivi izlerinin oluşturduğu deliklere bakılır. çivinin girdiği taraf kumaşın tersi, çivilerin çıktığı taraf da (deliklerin çıkıntı yaptığı taraf oluyor) kumaşın yüzüdür.
  • kalitesi boyamadan gelir. yumuşak, sert, sağlam... neredeyse hepsi, boyama esnasında geçirilen kimyasal işlemlerden mütevellittir.
  • bazı eski kumaşların kendine has bir kokusu oluyor, ne kadar yıkarsanız yıkayın, o kendine has, güzel koku gitmiyor. eski kumaşların güzelliğinden midir, dokusundan mıdır yoksa üzerine ilk sıkılan parfümü kendisine bağlamasından mıdır bilemiyorum, lakin tarif edemeyeceğim şekilde güzel kokuyorlar. nedensiz yere mutlu ediyor bu eski, güzel kokuyu duymak.
  • "her insanın etrafında bir kuşatma var, bu doğrudan kendi kumaşından değil ama yine de açık veya koyu kendi kumaşından." thomas mann - joseph und seine brüder (yusuf'un gençliği)

    "daha cesur olanları dondurmacının üst katında, yuvarlak masaların birine ilişir, bacaklarına sımsıkı yapışan jorjet giysinin kısacık eteğini sık sık çekiştirerek yine günbatımı rengindeki top top dondurmanın tadını çıkarırlardı." tomris uyar - otuzların kadını

    irlanda keteni sunan aksu linron diye bir marka vardı zamanında...

    resimli kumaş çeşitleri..

    (bkz: ensice)
    (bkz: giysi/@ibisile)
    (bkz: dökümlü), fırfırlı, kolalı
    (bkz: tela)
    (bkz: kutmu)
    (bkz: keten/@ibisile)
    (bkz: jarse), jersey
    (bkz: süprem)
    (bkz: basma)
    (bkz: pazen)
    (bkz: terrylene)
    (bkz: tafta), taffeta
    (bkz: abani)
    (bkz: canfes)
    (bkz: güpür)
    (bkz: organze)
    (bkz: farbala)
    (bkz: taraz)
    (bkz: fitilli kadife/@ibisile)
    (bkz: kot/@ibisile), blue jean
    (bkz: gabardin)
    (bkz: gore-tex), teflon
    (bkz: patiska)
    (bkz: hareli)
    (bkz: angora)
    (bkz: kaşmir)
    (bkz: kadife)
    (bkz: akrilik)
    (bkz: lateks)
    (bkz: polar)
    (bkz: jakar)
    (bkz: kanvas)
    (bkz: kord)
    (bkz: alpaka)
    (bkz: poplin)
    (bkz: rips)
    (bkz: saten)
    (bkz: saxony)
    (bkz: mermerşahi)
    (bkz: muare), moire
    (bkz: fresko)
    (bkz: vual)
    (bkz: viskon)
    (bkz: ipek)
    (bkz: şantuk)
    (bkz: kaput bezi)
    (bkz: branda bezi)
    (bkz: şile bezi), buldan bezi
    (bkz: çadır bezi)
    (bkz: çuha)
    (bkz: çakşır)
    (bkz: şayak)
    (bkz: tülbent)
    (bkz: tergal)
    (bkz: şifon)
    (bkz: atlas)
    (bkz: diril)
    (bkz: kaşe), keçe
    (bkz: blazer)
    (bkz: tartan)
    (bkz: lastikotin)
    (bkz: güderi), deri
    (bkz: interlok), interlock
    (bkz: ribana)
    (bkz: kaşkorse)
    (bkz: pique), pik
    (bkz: selanik), cardigan
    (bkz: kapitone)
    (bkz: emprime), ipek emprime
    (bkz: divitin)
    (bkz: kreton)
    (bkz: ringel)
    (bkz: muslin)
    (bkz: markizet)
    (bkz: kemha)
    (bkz: sadakor)
    (bkz: kloş), kloş etek
    (bkz: vual)
    (bkz: sof)
    (bkz: moher)
    (bkz: lame)
    (bkz: dore)
    (bkz: jorjet)
    (bkz: foulard)
    (bkz: piyedepul)
    (bkz: fildekoz)
  • italyan olanı ehvendir.
  • tekstilin ham maddesidir.
  • giyim, ev tekstili üretiminde kullanılan materyal.
hesabın var mı? giriş yap