• çocuk kısmına sonra geleceğim ama önce bi dakka, koton kendini ortanın altı seviyesinde konumlandırmışken hedef kitlesi nasıl "orta-üst" kesim olabilir ki? allaam hiç mi segmentasyon nedir duymadınız lan? koton en iyi ihtimalle orta-ortaya geçmek için zorluyor kendini. camper falan gibi markalar ancak orta-üst konumlandırmadayken koton nasıl orta-üst olabilir yahu? bakın a ve a+ grupları saymadım bile! bütün sektörler için, en yukarıdan en aşağıya sıralama yapılır, tekstil, araba yahut saat vs. tekstil için en üstte duran gucci, prada, dior gibi markalardır. sektörel değerlendirmeler de senin benim alım gücüme göre hesaplanmaz (çünkü herkesin alım gücü değişeceğinden birine orta gelen öbürüne üst gelebilir), denir ki "abicim en üstte bu bu bu duruyo, ona göre sıralandırıyoruz". şu sıralama meselesini düşünmediği için tissot'yu üst grup sayanlar görülüyor, opel corsa üst sınıf araba oluyor filan ajhsjsgdjh çünkü gücünüzün yetebildiği şeyi "üst" diye lanse etmek istiyorsunuz. hayır canım, bunlar üst olmuyor, kendini olduğundan zenginmiş gbi göstermekten vazgeç, zira dünyada kraliyet ailelerinin kullandığı markalar var ve a+ olanlar onlar. sen ben en fazla ortanın üstünü görebilecek insanlarız, kimi kandırıyoruz allasen?

    neyse gelelim esas meseleye, reklam. koton, tam da orta-alt kesime hitap ettiği için onlara bir "yaşam tarzı satıyorum"culuk oynuyor. tasarımı güzel ve kaliteli şeylere parası yetmeyen, ancak dergilerde gördüğü gibi giyinmek isteyen, bu yüzden düz fakat kaliteli ürünleri tercih etmek yerine ıncıklı cıncıklı fakat %100 polyester şeylere para veren, ki genellikle bunun için indirim zamanlarını beklemek durumunda olan genç bankacı, öğretmen, genç beyaz yakalılar vs. buradan alışveriş yapıyor. koton da bunun farkında olduğu için ürünleri çıktıktan sonra 2 hafta içinde indirimlere başlıyor. e burdan alışveriş yapanların çocukları da oluyor tabii, victoria beckham'ın çocuklarına burberry trençkot giydirişine bakıp "ayy çok şıııkkk" diyen bu anneler ve babalar el örgüsü hırkaları beğenmiyor, kızları küçük kadınlar, oğlanları küçük adamlar gibi giydirmenin matah bir şey olduğunu zannediyorlar. (bu arada çocuğun rahatlığı, üstündekinin içeriği kimin ne kadar umrunda tabii?)

    dikkatinizi çekerim, çocuklar artık hiç olmadıkları kadar popüler birer statü göstergesi. saçları, başları, kıyafetleri, "tarzları" her zamankinden önemli. yüksek gelir seviyesinin yaşam tarzı televizyon, internet ve dergilerle duyuruldukça alt gelir seviyesindeki gruplar da aynı şeyleri istemeye başlıyorlar. koton'un yaptığı bu anlamda "dalgayı yakalamak". bunun için ürettiği/ürettirdiği/onayladığı reklamları kesinlikle korkunç, yetişkin gibi gösterilen kız ve erkek çocuklarıyla dolu. (üstelik o reklamlarda sadece kız çocuklarının görüntüsünden rahatsız oluyorsanız bence sizde de bir sorun var, çünkü küçük adam gibi gösterilen erkek çocukları da eşit derecede sinir bozucu.) fakat belirtmeden duramayacağım, sorun sadece bu reklamlarda değil, çocuklarını küçük yetişkinler gibi görmek isteyen anne-babalarda. çünkü bu tarz reklamları sadece koton yapmıyor, mango da yapıyor, zara da yapıyor, şu an aklıma gelmeyen başkaları da yapıyor. hepsinin reklam kampanyalarıyla ayrı ayrı savaşmalıyız kesinlikle, bu gerekli, ancak yeterli değil, anne-babaların da çocuklarını öyle bir görüntüye kavuşturmaya çalışmasının yanlış olduğunun görülmesi gerek diye düşünüyorum. çocuğunuz sırf sizden doğdu diye diye sizin "malzeme"niz, kişisel beğeninize göre şekillendireceğiniz bir hamur değil, o bir çocuk ve bir birey, dolayısıyla çocukken çocuk gibi dolaşmalı, giysilerinin amacı onu sıcağa-soğuğa karşı korumak olmalı, dikkat edeceğiniz şey "tarz"ından önce ipliğinin kalitesi, boyası, içeriği vs. olmalı, en önemlisi çocuğun rahatı olmalı, görüntüsü değil.

    reklamları kaldırtmak için çaba harcarken, kendimize karşı dürüst olmakta da fayda var, neden çocukları küçük yetişkinler gibi göstermeye çalışıyoruz, bunu neden "tarz" buluyoruz?
  • ben 4-5 senedir bu markanın ürünlerini kullanmıyorum, bir gün maddi durumum mevcut durumumdan kötü olursa kullanırım. hatta bakarsın bunu da alamayacak duruma gelirim, bilemiyorum.

    ancak bu markanın altına gelip de gant yazmak, lacoste yazmak, abercrombie yazmak falan nasıl bir kompleksin, nasıl bir görmemişliğin yansıması tahmin edebiliyorum.

    koton 40-50 lira'ya gömlek satıyor, bahsedilen yabancı markalar ise sezon içinde minimum 300-350 lira'ya gömlek satıyorlar.

    yani şimdi sen neyin tespitini yaptın, kime ne bilgi verdin? koton başlığının altına gant yazınca bu işlerden anlayan, kaliteliyi bilen adam mı oldu? sence arada 7 kat fiyat farkı varken, biz de bir kalite farkı olabileceğini tahmin edememiş miydik yani?

    ya da gömleklerimize 350'şer lira bütçe ayırmamıza rağmen gidip koton'dan mı alışveriş ediyorduk? bilgi dolu entry'in ile bizi sen mi uyandırdın, aydınlattın?

    velhasıl yapmayın böyle, markası ne olursa olsun alt tarafı sikik bi gömlek, boktan bi pantolon, uyduruk bi t-shirt... alt tarafı 300-500 liranın havasını yapmayın, en ufak bir fırsatta aldıklarınızı alamayan insanların gözüne sokarak ego tatmini yapmaya çalışmayın. zira hanzoluk tedavisi olmayan bir hastalıktır.
  • kazandığı bütün parayı fiyat etiketlerine harcayan firma...

    35 tlye sattığı kemeri 9.99'a düşürene kadar tam 6 kez etiket değiştirmişler.
  • aslında hersey ucuz algısının değişmesiyle başladı.
    doksanları bilenler bilir,
    benetton, lewis gibi markalar butikler ve terziler pazarda yaygınken pazara kaliteli ürünlerle girdiler. o yıllarda aldığın bir gömlek veya kazak hem güzel hem dayanıklı idi. önce butikler öldü. butik veya terzi kullanmak çirkin birşey haline geldi. butikler ölünce firmaların büyüme istekleri nedeniyle her yıl aynı ürünü daha ucuza yapmak için çalışanlarına yaptığı yatırımlar nedeniyle kalite yok oldu.
    ama aynı zamanda alt gelir seviyesine inildi, pazar büyüdü.

    kalite yok olunca trend kozu kullanılırak, kullanıp atmak zorunda kaldığımız, ucuz algımızla oynanılan bir döneme girdik. örnek; kaliteli olup yeni görüntüsünü yıllarca kaybetmeyen 200 tl lik bir gömlek pahalı, sadece iki yıkama dayanan 50 tllik gömlek ucuz sayıldı. ve kaliteli ürün politikasından bugün beymen, lacoste, gucci dahi vazgeçmiş durumda.
    ağaç mobilyalar, babamızdan kalan sağlam kaşe kabanlar, berjerler yok artık.
    ikea var. bu yıl ucuza al, seneye değiştirirsin.
    ömrün boyunca ne kadar para verdiğini hesaplama mobilyaya, kıyafete. çünkü böyle çok tarzsın. sen çok tarz bir insansın...
  • kotonun cocuk kiyafetlerini ben bile begenirim oldum olasi (hatta xl olan etek, bluzlarindan alip kullanmisligimda vardır)

    reklamda beni ürperten çocuklar çok mutsuz. mutsuz ve seksist. o sarışın güzelliğin yüzü sürekli asık. suratı asıp imalı imalı ulaşılmaz bakışlar atmak bizim dünyamıza ait karizma oyunları. çocuklara bunu birebir aşılamak modayı takip etmeyi tembihlemek herkesin tepkisini alıyorsa bu işte bi bokluk olduğunu kabul etmek gerekir.
  • lc waikiki ve defacto'dan tek farkı yüksek fiyatı olan marka.

    edit: koton'da fiyatların yüksek olduğunu söylememi yanlış bulan yazarlar var.

    koton'un fiyatları yüksek değildir. hatta, koton ucuz denebilecek bir markadır. burdaki "yüksek fiyatı olan marka" ifadesi, lc waikiki ve defacto ile aynı kalitede olmasına rağmen fiyatları onlardan bir tık yüksektir anlamında söylenmiştir.

    örnek: lc waikiki ve defacto'da 19,90 tl olan aynı kalite tişört, koton'da 29'90 tl'dir.
    örnek: lc waikiki ve defacto'da 9,90 tl olan aynı kalite tişört, koton'da 19'90 tl, ya da 14'90 tl'dir gibi.
  • koton, defakto ve waikiki gibi firmaların evet eleştirilecek birçok yönü var. ama yüklendikleri önemli bir misyon da var. artık kimseye terzi kıyafet dikmiyor. kumaştaysa önemli bir ayrım var. çok çok pahalı ve tekstilin kumaş kısmına da önem veren firmaların dışında birçok firmada kumaş kalitesi çok düşük.

    mesela 40 liraya aldığınız bir mal ile 90 liralık bir malın kumaş kalitesi farkı çok da fazla değil. işte koton, waikiki gibi firmalar bu 40 liralık ürünün temsilcisiler. evet, 300 lira verip kumaştan anlayabiliyorsanız daha biyouyumlu daha dayanıklı ve mevsimine göre vücudunuza adapte olacak şeyler alabilirsiniz ama herkes alacağı her parça eşyaya bu parayı veremiyor.

    bugün bir zara'nın kumaş kalitesi ile bir alt segment ürünlerin kumaş kalitesi arasında uçurum denecek farklar yok.

    gelelim bu firmaların misyonuna. başkasının 90 liraya sattığı ürünün en fazla bir birim daha kalitesizini kırk liraya satıyor, indirim zamanlarında 15-20 liraya alabilmenizi sağlıyorlar. ve bu firmaların kesin ve tasarımlarının çoğu son 2 senedeki önemli firmaların kreasyonlarının bir benzeri. en azından çizgileri belirli bir seviyenin üzerinde.

    bu sayede insanlar biraz daha giyimin statü farkı oluşturamayacağı şekilde giyinebiliyorlar. yani toplumun beni de içinde barındıran büyük çoğunluğu eğer biraz da kumaştan tarzdan anlayabiliyorsa buralardan giyinerek aslında uzaktan da olsa giyimdeki genel çizgiyi takip edip, az buçuk güzel giyinebiliyorlar.

    ha koton ve segmentindeki firmaları nisbeten güzellediğim giriyi bir de koton eleştirisi ile bitireyim:
    evet kimi ürünleriniz gerçekten şık ve uygun fiyatta olabiliyorlar. ama gözünüzü seveyim daha çarpıcı olsunlar diye gidip her ürününüzün üzerine kocaman yamalar harfler, simgeler, değişik renk dikişler basmayın. inanın sade kıyafetler de insanlara yakışabiliyor, satılıyorlar. lütfen birazcık daha sadelik. en azından ürünlerin bir kısmında.
  • 50 milyoncu diyorum ben buraya. otu b.ku 50 liraya satma prensibi var harhalde burada. bir üst modeli 70 milyoncu için (bkz: mango)
  • mevzu uzamış, biraz da eleştirileri yanlış anlayanlar var.
    bir başka sözlük yazarına mesaj yoluyla yaptığım açıklamayı aktarayım bari:

    kreasyonlar ürünler filan değil benim eleştirdiğim.
    büyümüş küçülmüş olarak eleştirilen şey de ürünler değil, reklamlardaki çocuklar. o "okumadan önce yazmayı öğrendi" cıvıklığı (kıza "yazan" oğlan için kullanılıyor bu replik, fark etmişsinizdir). illa da farklı, "bireysel" olmanın bu kadar yüceltilmesi, küçücük çocuklar için -sağlamlık, rahatlık, dayanıklılık hatta estetik filan değil- aptalca bir "tarz" vurgusu yapılması, bu marka ile, bu sikik kerameti kendinden menkul tarz ile kendini farklılaştımanın yüceltilmesi. benim bundan midem bulanıyor. küçücük çocukların beyinlerine bunların kazınmasından midem bulanıyor.
  • koton u taktir etmek lazım demek ki musterisinde kalite algısı yaratmayı basarmıs. net olarak urunlerinin kaliteli olmak ile alakası yoktur. zaten oyle bir amacı da yoktur. ayrıca fiyatları lcw ve defactodan cok yuksek de degildir. o fiyatlara zaten isteseniz de cok kaliteli urun yapamazsınız.
    bunun yanında lcw ve defactodan farkı sudur.
    lcw tum yas ve musteri profillerini hedefler, defacto da cok buyuk kısmını hedefler.
    koton sadece 4-40 yas arasını hedefler. ki cocuk koleksiyonları var olsun diye vardır
    lcw ve defacto her yıl sattıkları urunleri tekrar biraz degistirir yapar ve cok az trend urun bulundurur.
    koton dünyanın unlu markalarının urunlerini uygun fiyatli olacak sekilde taklit eder.
    lcw ve defacto magazaları maksimum urunu iceri koyma hedefli yerlestirilmistir.
    koton magazları kaliteli marka algısı yaratma amaclı yerlestirilmiştir.
    bunlar dısında hepsi aynı ureticilerden yaklasık aynı fiyata urunlerini alır.
    zara, h&m,koton... bunları kaliteli sanıyorsanız alıs verise cıkarken yanınıza bu islerden anlayan birisini alın cunku;
    kalite dediginiz abercrombie, gant, lacoste, hugo boss, scotch and soda ile baslar.
hesabın var mı? giriş yap