• bu oldukça zor metni oldukça yetkin bir şekilde çeviren, takdire şayan çevirmen için (bkz: fatma taşkent)
  • matrix'teki kırmızı hap mavi hap sorunsalı, bu kitapta anlatılan kimyasallar ve beynimizin işleyişi ilişkisi hakkında lem'in yaptığı kurgunun yanında anaokulu düzeyinde kalıyor.
  • stanislaw lemin okurken "hangisi gerçek" sorusunu sordurtan, oldukca guzel bir kitabı.
  • stanislaw lem' e başlangıç kitabıdır bir nevi. kemokrasi'yle yönetilen bir dünyayı anlatmıştır lem. fakat hapı içtikten sonra dünyanın halinin o kadar içler acısı olduğunu görür ki kemokrasiyle yönetilip devamlı sanrı görmenin çok daha mantıklı olduğuna karar verir ijon. e madem kurtarılacak bir şey kalmamıştır, bari görüntü güzel olsundur.

    bir de aklımda kalan bir bölümünü anlatayım tam olsun: ijon gelecekbilim kongresine katılmadan önce hiç bir okumasını yapmamıştır. orda da argümanlar numaralandırılmıştır ki konuşmacılar aynı argümanları tekrar kullanmak zorunda kalmasınlar. her çıkan bilim adamı şu tür konuşmalar yapmaktadır "132 ve 145 dolayısıyla sonuç 256dır" gibi. her konuşmacı da sonucu 256. maddeye bağlar. okumalarını yapmamış ijon da sonunda merak edip 256.nın ne olduğan bakar ve "dünyanın sonu" olduğunu görür. sonra da sıkılıp çıkar zaten kongreden. bu da hem kongrenin yapılış şekli hem de her bilim adamının kötümser olmasıyla akılda kalan ilginç bir bölümüdür kitaptan.
  • felsefi olarak en az solaris kadar derinlikli olmasına rağmen aşırı derecede komik bir kitap.

    tam bir kara mizah örneği.

    defalarca okunabilir.
  • en çok solaris'i sevdim derinlikliydi, en çok golem'in konferansları`ndan etkilendim geçmiş ve gelecek hakkında hemen hemen herşeyi açıklıyordu, en hızlı aden'i okudum her sayfası merak uyandırıyordu.

    ama bu kitap bence stanislaw lem'in özü. herşeyi geçtim kötülük hakkında söyledikleri için bile okunabilir. 90'ların aslında tüm gerçeklik bir hayal, yapay zeka, robotlar insana savaş açacak fantazilerinden 20-25 yıl önce böyle birşeyin olmayacağını insanlığın asıl gerçeğini; dünya anaya bulaşmış çok güçlü mikroplar olduğumuzu ortaya koymuş kendisi.

    yine stanislaw lem'den alıntılayarak "darwin kendi zamanında popüler olsaydı; kitapları bilim kurgu raflarında yer alırdı". dilin gidişatı üzerinden gelecektahmini yapma meselesini de böyle görüyorum; kendisi sadece romancı değil bence ciddi ciddi kafa patlatmış bir teorisyen.

    ve evet ilk 50 sayfada ay dostum bu ne canım allahaşkına diye elinizden bırakmanız olası ve evet 1971'de yazılmış bu kitap kesinlikle 68 kuşağından etkilenmiş.

    son olarak:

    "another hero, another mindless crime
    behind the curtain in the pantomime
    hold the line
    does anybody want to take it anymore"
  • türkçeye yapılmış en güzel çevirilerden birine sahiptir.
  • bu kitabin saglam kafaya sahip biri tarafindan yazilmis olmasi imkansizdir.
    1971 gibi cicek cocuklarin ve uyusturucu kullaniminin azdigi bir zamanda sen hangi kafayla kemokrasi diyorsun be adam...
    okuyunuz, siz de deliriniz.
  • hayal ve gercegin bulamac gibi birbirine karistigi bir garip kitap.etkileyici sahneleri vardir ama keskin bir kurguya sahip oldugunu iddia edemem icerdigi parlak fikirlere ve psychedelic etkisine ragmen

    ayrica takinti hastaligi icin bir suru ilac (takmakafanasin?) alan bir okb'li olarak farkli bir yeri oldu bu kitabin bende.
  • lem'in muazzam romanlarından biri daha. hakkında yazılan nitelikli bir yazı ise şurada.
hesabın var mı? giriş yap