• biyoloji, fizyoloji ve dahi psikoloji alanlarında, fenomen olarak değerlendirilebilecek etkilere sahip içecek.

    şöyle ki,
    karın açken yenilen yemekle beraber içildiğinde dengeye getiriyor; burası normal.
    can çekildiğinde içildiğinde sadece tatmin ediyor; burası da normal.
    aç değilken ve kişinin canı çekmediğinde içilen kola hayvan gibi enerji patlaması yapıyor. artık tatmin merkezi uyarılmadığından mıdır, kandaki şeker oranı zaten yeterli olduğundan mıdır bilinmez; beyin atar yapıp "n'apayım bunu şimdi götüme mi sokayım?" diyerek doğrudan mazot olarak işleme sokuyor - zıp zıp zıplatıyor.
  • yaklaşık iki senedir bırakmış* olduğum içecek.

    uzunca bi süre kilo problemiyle uğraşan biri olarak sık sık diyet yapar, makul bir sürede verdiğim 10 ve civarı kilo sonrası, "ulan nası olsa kilo verebiliyorum ben, 'şimdi yiyeyim yarın sabah erken kalkar yine veririm' " diyerekten her seferinde verdiğimin fazlasını üzerime alır, bu şekilde hayatımı devam ettirridim. son seferinde, en son verdiğimin yaklaşık 2 katı kiloyu alıp*, daha da veremeyince artık neredeyse standart dışı ölçülerde kıyafetler aramaya başlamıştım. mağazalardaki en üst bedenler bile bazen yetmez oluyordu bana. bir iki sağlık probleminin de ortaya çıkmasıyla artık topyekün ve kalıcı bir diyet yapmanın zamanının geldiği belli olmuştu.

    senelerdir denediğim ve her seferinde belirli kilolar verdiğim diyetten farklı bir diyet yapacaktım bu sefer. yapacağım ilk işlerden bir tanesi, başta kola olmak üzere tüm gazlı içecekleri hayatımdan komple çıkarmak olacaktı. bazı günler neredeyse 2,5 litresini tek başına içtiğim, yemek yerken olmazsa olmaz haline gelen, değil bırakmayı azaltmayı bile düşünmediğim kola'yı hayatımdan komple çıkarmak çok da kolay olmayacaktı, ama artık değil elbiseler, aynalara bile zar zor sığdığım bir noktaya gelmiştim.

    tarihini de hiç unutmam, en son 19 ağustos 2007 pazar günü, öğle yemeği olarak burger king'den şu an adını unuttuğum en hayvanat menüyü sipariş vermiştim. menü hayvanat olunca gelen kola da hayvanat olmuştu tabi. zaten ben de "battı balık yan gider" hesabı, telefonun karşısında siparişimi alan hanım kızımızın "patatesi şu boy olsun mu, kolası böyle obez işi olsun mu?" sorularını, daha cümlesini bitirmeye fırsat vermeden "olsun olsun, en büyüğü olsun hepsi" diye cevaplamıştım. gelen siparişe, aslanın zebraya gömülmesi gibi yumulup bi çırpıda bitirmiştim, en son da kalan kolayı, sonunu hürpleterekten mideye yollamıştım. *klasik bir geğirmeyle de ritüeli sona erdirmiştim. geğirmeden hemen sonra o an kararımı vermiştim ama, bu son olacaktı. pazartesiden itibaren diyete başlayacak, en başında kolayı (ve diğer şekerli gazlı içecekleri) tamamen silip atacaktım.

    "pazartesi'den itibaren diyete başlıyorum" laflarının en geç çarşamba günü yalan olduğunu bilmeme, hatta bazen tecrübe de etmeme rağmen bu sefer durum bambaşkaydı. bahsettiğim o çarşamba, artık çıkmaz ayın son çarşamba'sı gibi bir gün omuştu ve hiç bozmadan yaklaşık 7 ay boyunca ilgili diyetime büyük bir sabırla devam etmiştim. bu sırada 20 kilo vermiş, en azından standart ölçülere dahil omuştum. bendeki bu değişiklği görenlere, nasıl bu kadar kilo verdin diye soranlara ilk olarak "kolayı bıraktım, gerisi geldi" diyordum. gerçekten de, her zaman denediğim ve az-çok sonuç aldığım diyetten farklı bir diyetle bu sefer, sırf kolayı bırakmış olmam nedeniyle tarihi bir rekora (kendi rekorum tabi bu) ulaşmıştım.

    kolayı bıraktığım ilk günlerde, benim bağımlılığımın kolaya değil, yemek esnasında bir içecek içmeye olduğunu öğrenince hemen kola yerine ikame edebileceğim, ayran, nestea ve meyve suyu gibi alternatiflere yöneldim. bunlarda da* belirli oranda şeker vardı ancak hiç biri kola gibi sağlıksız değildi, ayrıyeten kolanın içinde olan şeker kadar şeker olmadığından emindim. yapmış olduğum bu diyete eklediğim bu içecekler, kilo verme sürecime olumlu katkıda bulunuyor, ayrıyeten periyoduk olarak senenin belirli dönemlerinde gecelerimi gündüzlerimi bir eden mide rahatsızlığımın da önünü almış oluyorlardı.

    entry'nin başında da belirttiğim üzere, bu iki senelik süreçte kola içtiğim zamanlar da oldu. kolayı bırakmamın üzerinde 7 ay geçmişti ve ben askere gitmiştim. gittiğim yerde özellikle yazın 45 derece altında koskoca 5 tane ay geçirmiştim. askerlik hali, sağa sola koşturmaktan kilo vermek için ayrıyeten çabalamama gerek kalmamıştı, günden güne göbek yok olmaya başlamıştı. işte bu sıcağın altında askerin tek eğlencesi buz gibi kolaydı, ben de artık dayanamayıp "sadece askerlik boyunca" diyerek kolaya tekrar başlamıştım. eskisi kadar çok olmasa da hatırı sayılır derecede tüketiyordum kolayı. şunu farketmiştim ama, susuzluğu giderdiği söylenen kola ve benzeri gazlı içecekler çok daha fazla susatmaktaydı. o an kesmekteydi susuzluğu evet ancak en az bi 15-20 dakika sonra bir o kadar da su içme ihtiyacı yaratmaktaydı. işte, belki de çoğu kişinin bildiği bir gerçek olan bu durumu, kolayı bırakıp tekrar başladığım dönemde farketmiştim.

    askerliğimin bitmesine 17 gün kala yani yine tam tarih vereyim, 1 eylül 2008 günü tekrar bıraktım kolayı. zaten bu esnada, askerlik öncesi verdiğim 20 kilonun üstüne 14 kilo daha vermiştim ve 66 kiloya kadar düşmüştüm. yaklaşık bir sene süren diyet semeresini göstermişti. ancak artk kola'yı hiç mi hiç aramıyordum, hazır içmiyorken tekrar başlamadım, bir de işte tekrar o kiloları almamak için bazı şeylere dikkat etmeye devam etmem gerekiyordu, işte bunlardan en önemlisi kola içmeme alışkanlığını sürdürmekti.

    geçen haftasonuna kadar yaklaşık 9 aylık süreç boynca yine sürmedim ağzıma kola ve benzeri gazlı içecekleri. geçen haftasonu, bir piknik günü, "verin bakayım tadını unutmuşmuyum şunun" diyeeek bi bardak kolayı diktim kafaya, ağzımı buruşturdu. ben tadını unutmamıştım ama belli ki ağzım unutmuştu. iyi de olmuştu aslında. bu içişten sonra bi 9 ay daha içmem büyük ihtimalle. 9 ay sonra yine tadına bakmak için dikerim kafaya bi bardak daha, o kadar.
  • kaliteli fakat pahali burgerci (dukkan burger, burger house vb.), amerikan mutfagi agirlikli menulere sahip fast foodcu (kirinti, midpoint vb.) ya da nisantasi, bagdat caddesi, bebek gibi pahali mulkler ve parali insanlarin bulundugu yerlerdeki kafelerde degerinin oldukca ustunde satilan icecek.

    cok uzucu. inanin oyle uzucu ki daha menuye bakip siparis verdiginiz anda yemediginiz lokmalar bogazinizda dugumlenir. 330 mililitrelik kutunun bile yetmedigi bir bunye, 250 mililitrelik, cuk kadar, siseyi garsonun elinde gorunce guzel yemek yemek temali gecenin ilk dakika golu yenmis olur.

    7 lira. 250 mililitrelik bir sise kolanin degeri. yemege, salataya, tatliya hatta kahveye bile lafim yok. nihayetinde bir emek harcanip fark yaratma ihtimali olusturulan bir urunde amiyane tabirle 'iscilik' ucretinin alinmasi benim icin sindirilebilir bir durum. yani guzel yemek icin odenen biraz fazla paranin hakki hak edene verilmelidir. ancak uzerinde hic bir emek harcanmayan, kapagi acilan sisenin bardakla servis edilmesinden ibaret olan bu operasyona bu ucreti odemek, beni dun de uzmustu, bugun de uzmeye devam ediyor.

    sonucta ikinci kolayi satin almak gibi bir olasiligin goz kararmasina neden olacagini idrak eden bu kola sever insan; yemegin bogazda biraktigi susamislik hissini 250 mililitrelik kolanin 100 mililitresini sona saklayarak tatmin etti.

    uzucu.
  • biraz sagdan soldan almak gibi olacak ancak vucuda yaptiklari soyleymis:
    (bkz: ntvmsnbc.com'dan haberlerin kaldırılması/@aziz behira)

    1. ilk 10 dakikada: kanınıza hemen 10 çay kaşığı kadar şeker girer. bu normal günlük dozun 100 katı kadardır. bulantınızın olmamasının nedeni içinde bulunan 'fosforik asiddir'.

    2. ilk 20 dakikada: kan şekeriniz aşırı şekilde yükselir. bunun sonucu pankreasınızda aşırı derecede insülin salgılanır ve kan şekerinin fazlası karaciğerde yağ olarak depolanmaya başlar.

    3. 40 dakika içinde: kafeinin tamamı dolaşıma girmiş olur. kan basıncı yükselir, karaciğerden daha fazla şeker yapılarak kana geçer ve kan şekeri tekrar yükselir.

    4. 45 dakika içinde: beyinde dopamin yapımı artar, mutluluk hissi başlar (eroinin etkisine benzer bir etki meydana gelir.)

    5. 60 dakika içinde: ani açlık hissi oluşur.

    6. tekrar kolaya ve tatlılara saldırırsınız.

    7. bu kısır döngü devam ettiği süre karaciğer ve göbek yağlanması artar, vücudun tüm hücrelerinde leptin ve insülin direnci gelişir.

    8. şişmanlık hastalığını başlatmıştır ve bütün dejeneratif hastalıkların nedenidir.

    not1: copy paste bir sanattir.
    not2: kaynak gostermiyorum zira ntvmsnbc yayini kaldirmis.
    not3: gunde 1 litre kola iciyorum.
  • bir efsaneyi yıkıyorum şu an!

    ishale iyi gelmiyor ne yazık ki...
  • bir bardak kolanın asit degeri, 2.2.

    bu da ne demek?

    bir bardak kola içen adamın, vücudunun normal asit seviyesine dönmesi için, 32 bardak su içmesi gerekiyor. yani 8 litre.
    bak, bir bardak kola dedim... 1 litre kola içince, kaç bardak su içmek gerektigini artik sen hesapla!

    hadi neyse, ben hesaplayayim... 1 litre kola içenin vücudunun, normale dönmesi için, 128 bardak su lazim.
    yani neredeyse, 2 damacana!
    oha! bir damacana su kaç para, senin haberin var mi?

    haa, diyet kola konusuna hiç girmiyorum... onda durum daha da beter.

    tanim: zararli oldugundan süphelendigim, hos bir içecek.
  • bunu sağlık ve kilo sorunu nedeniyle bırakıp da alternatif olarak ice tea'ye geçilmesini önerenler ya biyoloji dersinden kaçmışlar ya da dalga geçiyorlar, başka açıklaması olamaz. çok şükür artık "eski" meşrubat bağımlısı biri olarak, bilmeyenler için farkı şöyle açıklayayım: kola yerine ice tea veya meyve suyu içmek, günde üç paket yerine iki sigara içmek veya metamfetamini bırakıp eroine başlamak gibi bir şey.

    günde ortalama bir kutu kola içerseniz senede 7.3 kilo sadece bu koladan alırsınız. iç organlarınıza, dişlerinize, kemiklerinize vereceği zarardan ve insülin direncinize attıracağı taklalardan, çabuk acıktığınız için alacağınız ekstra kalorilerden hiç bahsetmiyorum. ben meşrubat tüketimini sıfırlayışımın 30'uncu gününde 8 kilo vermiştim ki dediğim gibi sadece meşrubatı bıraktım, ara sıra çikolata-kurabiye tarzı şekerli ve zararlı bokları yiyor, yemeğimden de pek kısmıyordum.

    kola ve benzeri şekerli meşrubatların tümü vücudunuz için zararlıdır ve bu bir tartışma konusu dahi değildir. mevcut sağlık veya kilo sorununuz yoktur, içersiniz... ona bir şey diyemem. gelgelelim, herhangi bir sebeple bu içecekleri çok fazla tükettiğinizi düşünüyor ve bırakmak istiyorsanız uzun vadede meşrubat tüketiminizi sıfırlamanız ya da ciddi anlamda kısıtlayarak vücudunuza toparlanma imkânı vermeniz şart. haftada bir kez 200ml'lik cam şişeden kola içtiniz diye ölmezsiniz ama vücudunuza sürekli olarak aşırı miktarda şeker sokarsanız (evet, bu içeceklerin istisnasız hepsi vücudun ihtiyaç duyabileceğinden ya da enerjiye çevirebileceğinden çok daha fazla şeker içeriyor) er ya da geç zararını görürsünüz.

    bırakmak isteyen ve yapamayanlar için mucizevi bir yöntemim yok ama sadece şunu söylemek istiyorum: ben sabah uyandığında şekersizlikten eli ayağı titreyen, dolabı açıp da soğuk bir gazoz ya da kolayı yanında sigarayla hüpletmeden kendine gelemeyen biriydim. bununla birlikte, muhtemelen görebileceğiniz en iradesiz insanım. ek olarak şunu da söyleyeyim: sigarayı 22 gün içmemeyi başarmış ve pek zorlanmamıştım fakat hayatımda üst üste 22 gün kola içmediğim herhangi bir dönem olmadı, olamadı. buna rağmen, üç hafta kadar önce, çok yorgun olmama rağmen teklif edilen elmalı sodayı geri çevirip "bu ne lan şekerli şekerli pis pis, su istiyorum ben!" diyebildim. o an şekerli bir şey tüketmeyi en başta vücudum reddetti, istemedi.

    gerçekten yapabilirsiniz. ben yaptıysam siz her türlü yaparsınız. bu meşrubatların alayı kimyasal ve zararlıdır, zehirdir. mutlu ya da enerjik olmak için ihtiyaç duyacağınız son şey bu şerefsizlerdir. taze sıkılmış meyve suyu dahi tüm liflerinden arınmış olduğu için kanınıza çok hızlı karışır ve size zarar verir. günümüzde şekerden tamamen uzak durmak çok zor, farkındayım. bunu yapabilmek için sapıkça bir efor sarf etmek gerekiyor. gelgelelim, en azından bu kutulu sıvı boklardan kurtulmak o kadar zor değil. almayın, içmeyin. vücudunuz suya alıştıktan sonra (meşrubat bağımlısıysanız muhtemelen çok az su içiyorsunuz) bunları aramayacak zaten. ilk bir hafta gerçekten zor geçebilir. ciddi bir bağımlılıkla mücadele ettiğinizi unutmayın. enerjisiz hissedeceksiniz, beyninizin çalışmadığını düşüneceksiniz... en fazla bir ay sonra geçmiş olacak hepsi. üstüne üstlük daha enerjik ve canlı hissedeceksiniz. ben 10-12 günlük aranın ardından kola bile içmeyip sadece bir çikolata yemiştim. günde 8 saat uyuyp geri kalan 16'sını fişek gibi geçiren ben, o gün akşam 7-8 gibi gözlerimi açık tutmakta zorlanıyordum.

    şekerden ve bilhassa yoğun şeker içeren içeceklerden uzak durun. bunun kolası, ice tea'si, meyve suyu, meyveli sodası yok. hepsi aynı bokun laciverdi. ayda bir litre kola içiyorsanız, onun yerine ice tea içmek size belki bir şey kaybettirmez ama bir şey de kazandırmaz. yok eğer bağımlıysanız ve bu içecekleri deli gibi tüketiyorsanız, ayran içseniz bile kilo almayı başarırsınız.

    o nedenle mümkünse hayatınızdan tamamen çıkarın, keyfinize bakın.
  • uzun zaman önce içmeyi bıraktığım ama yemeğe davet edildiğim arkadaşlarımın evine giderken aldığım şey. pastaneden bişiler alırken içecek de alayım ayıp olmasın diye alıyorum. arkadaşlarımın sağlığıyla oynuyorum istemeden. öyle bi içecek ki bu sevmeyen çok az. kola sevmeyen hiç görmedim hayatta. kolayı bıraktım ama onu andırıyor diye soda içiyorum yemeğin yanında. aslında sıcakta olsa lıkır lıkır içerim ama yeminimi asla bozmam...
  • 1995'den beri içmediğim meşrubat. hatta sadece o mu?? fanta, gazoz hatta hazır meyva suyu bile içmiyorum. bu ne götüne koyayım, yemek yersin kola, börek yersin kola, ıspanak yersin kola, zeytinyağlı yersin kola. pasta yersin kola. bi çorba ile alınmadığı kaldı onu da yakında kalıp halinde satılan lohusa şerbeti şeklinde satılanları yapılır, çorbanın yanında emeriz :s

    ne içiyorsun diye soranlara ice tea diyorum. en azından ondaki şeker oranı düşük ve gazlı değil. bi de yeri gelince ayran.
  • "kola'nın ortalama ph degeri 3.4 bu asidite disleri ve kemikleri eritmek için yeterlidir.

    kola içmeden önce bir düsünün. dünyada hiç kimsenin tavsiye edemeyecegi karbon dioksit içiyorsunuz.

    iki yil önce, delhi üniversitesinde "kim daha fazla kola içecek" diye bir yarisma yapildi.
    sekiz sise kola içen kazandi ve herkesin gözü önünde öldü. çünkü çok fazla karbondioksit almisti ve kaninda yeterli oksijen yoktu.

    birisi kirilmis disini bir sise kola'nın içine koydu ve dis 10 günde eridi!!! oysa disler ve kemikler ölümden sonra en fazla dayanabilen organlarimizdirlar.

    bir sise kola içerek midenize ve bagirsaklariniza ne yaptiginizi bir düsünün....

    kola severler - her seyi bildiginizi mi düsünüyorsunuz?

    ama dahasi var...

    "tuvaleti temizlemek için" bir kutu kolayi klozetin içine dökünüz. bir saat kadar bekleyiniz ve sifonu çekiniz. koladaki sitrik asit hela tasindaki lekeleri yok edecektir.

    "krom tamponlardaki pas lekelerini yok etmek için" tamponu kolaya batirilmis sigara folyosuyla iyice ovunuz.

    "akü kutup baslarindaki çapagi temizlemek için" bir kutu kolayi kutup baslarina dökün ve çapak yok olsun.

    "paslanmis bir civatayi sökmek için" kolaya batirilmis bir bezi bir kaç dakika pasli civataya uygulayiniz.

    "harika bir jambon için" bir kutu kolayi tepsinin içine bosaltin. jambonu alüminyum folyoya sarip, firina sürünüz. jambon tam olarak pismeden otuz dakika kadar önce folyoyu çikariniz ki harika bir sos için jambonun yagi ile kola karissin.

    "elbisenizdeki yag lekesini çikarmak için" bir kutu kolayi lekeli giyeceklerin üzerine bosaltin, deterjani ekleyin ve her zaman yikadiginiz gibi yikayin. kola yag lekelerinin yok olmasina yardim edecektir.

    kola arabalarin ön camindaki lekeleri de yok eder.

    ayrica kimileri de bu maddeyi icerler !!!

    bilgilerinize...... "

    http://www.sevgidamlalari.com/kesif/kola.asp
    not: copy&paste'dir, sayım,suyum yok, ona göre
hesabın var mı? giriş yap