• işlevsiz parça üretimi.
  • bir adam sürekli insanları kıran oğluna bir tahta, bir poşet de çivi vermiş. "her kırıcı sözünden sonra bir çivi çak tahtaya" demiş. çocuk yapmaya başlamış... ilk hafta 2 haneli sayılarda gezmiş, ikinci hafta daha az, üçüncü hafta bir elin parmaklarını geçmemiş çivi sayısı. ay sonunda babasına gidip "bugün hiç çivi çakmadım" demiş. babası "birinin gönlünü her aldığında bir çiviyi sök" demiş bu kez. çocuk ilk başlarda zorlanmış, bir kaç çivi zor gitmiş ilk hafta. sonra 5 olmuş, sonra 10... en sonunda çiviler üçer beşer sökülür olmuş; kolay gelir olmuş bir iki tatlı sözle gönül almak. bir ay dolmadan gitmiş çocuk babasının yanına, kocaman bir aferin bekleyerek. "tahtaya bak" demiş babası, "delik deşik her yanı! sen çivileri söksen de, izleri geçmiyor..."

    kırmak böyle işte, çiviler görünmez olduğunda bile izleri durur orada. sen sanırsın kol kırıldı, kaynadı; hiçbir sorun yok! peki ya iyileşmek için harcanan onca zamandan, efordan sonra yaşanan his kaybı? peki ya pişmanlık, vicdan azabı? peki o süreçte kaybettikleriniz kendinizden?!

    kırmak kolay belki, belki de anlık. ufacık bir sözle, bir bakışla, en çok da bir şey yapmayışla olabilen. bırakması zor bir hoyratlık belki de. ama tutması lazım insanın kendini, karşısındaki haketse bile. çünkü "hiçbir yara hiçbir zaman tam olarak iyileşmez..." ve kimse omzunda böyle bir vebali taşımamalı ömrünce. çünkü tahta değil kalpler, sözler çivi gibi gelse de...
  • liseden beri ara ara görüştüğüm bir arkadaşım var serkan. yurt dışında yaşadığı için benden annesini ziyaret etmemi istedi.. ah dedim seve seve hemde...

    ne sever diye serkan’a sordum, sen git yeter bizim kız dedi ama eli de boş gidilmezdi... her anne çiçek sever diye, frezyalar aldım mis gibi kokan.. gittim semine teyze’nin yanına...

    frezyaları ellerimle bir kavanoza koydum, ara ara da kokluyorum, dokunuyorum onlara...

    nasıl da güzel kokuyor değil mi semine teyzecim dedim, bayılıyorum bu kokuya, bir de kahve kokusuna, koku almasak ne kötü olurdu dimi diye de ekledim..

    gözleri doldu.. 6 yıl evvel beyninde oluşan bir tümörün onun koku alma duyusunu yok ettiğini söyledi gözlerime baka baka..

    diyemedim hiç bir şey..

    affet semine’cim beni affet!
    insan insanı her şekilde kırıyor beni affet...
  • sen benim kalbimi öylesine kırdın ki bunu tarif edebilecek cümlem yok. umrunda olsaydı, önemli olsaydım şu zamana kadar kırk defa telafi eder, anlatırdın. neyi nasıl gördüğümün önemi yok hissettiklerim boğazımda yumru kaldıktan sonra. ve bil bununla yaşanmıyor.
    neden bana diğerleri gibi yalan söyledin? elindekilerini kaybetme korkusundan başına bela olur diye diğerlerine davrandığın gibi davrandın. ben sana hiçbir zaman kötüyü yakıştırmadım, bunu kendin yaptın. kendi mutsuzluğunu paravan edinerek mutluluk arayışına girip günlük yaşamak mı hayat. hadi senin gibi diyeyim, insanlar böyle mutlu anlayın artık.
    hayır, sen sakladıklarınla mutsuz olduğun hayatında cesaretin olmadığı korkuların olduğu için kaçmayı tercih etmişsin.
    ben senden duysam inanacağım ve anlayacağım şeyleri duymadım. sende korkak ve acımasız bir yürek var. bir insanı seviyorum deyip ansızın terk edip üzüp en önemli zamanlarını hayatını dahi çalıp mutlu olunmaz.
  • yedeği üretilmeyen ürünlere, (özellikle canlıların içinde yer alanlara) yapılmaması gerekendir.

    tutmazsan, bırakırsan elinden bir anda düşmesi muhtemeldir.

    bırakmamak tutmak gerek, kendin için, onun için...

    bitse bile...

    kırmak doğru mu acaba?
  • bazen bilerek yapılan bir eylemdir. karşınızdaki canınızı öyle acıtır ki, istemeye istemeye kırarsınız onu. onun üzüldüğünü gördükçe daha çok üzülerek kırarsınızi kendi acınızı dindirmek için.
  • bazen çok kolaydır tamiri. tek ihtiyaç kıranın kollarıdır. kırılan parçalara sıkı sıkı sarılan...

    bıraktığı an tekrar dağılacak mıdır yoksa kırıklar birbirini tutacak kadar onarılmış mıdır, zamanın çözeceği sorulardır. fazla kurcalamamak lazım.
  • boşnakça domuz. ` :yamulmuyorsam` bununla ilgili bir de küfür vardı -yabancı dil öğrenirken önce nasıl küfredildiğini öğrenmek- "ye bote kırmak" diye "seni domuz becersin" şeklinde.
  • warhammer dilinde "bir birimin kaçmasını sağlamak, pata küte dövmek" manasına gelir.
    örnek: benim "chaos knight"lar bir girdi goblinlere, diğer taraftan çıktılar. çok pis kırdım yani...
hesabın var mı? giriş yap