• dediler ki bana,
    "şimdi için alev alev, yanıyorsun. düşün ki 40 mum var seni yakan, her gün biri sönecek. 40. güne geldiğinde artık yüreğin hafiflemeye başlayacak ama son 1 mum kalacak içinde. ömrünce senle beraber yanacak, artık seni yakmayacak ama içini ısıtıcak ve hep seninle olacak."

    bugün o gün. sanıyorlar ki diğer 39 mum söndü, o romantik tek mum kaldı bende. artık kaldığım yerden devam edebilirim hayata. çünkü "elden gelen bi'şey yok", çünkü "ölümden kaçış yok", çünkü "o gelmeyecek artık, biz gideceğiz onun yanına".

    oysa ben ilk günkü gibi özlüyorum onu hala. hatta her geçen gün, biraz daha fazla.
    ettrafımdaki insanlar normale döndükçe, daha çok hissediyorum onun yokluğunu. onsuz yalnızlığımı.

    bugün annemin kırkı çıktı .
    diyorlar ki "burnu düştü", "eti kemiğinden ayrıldı."
    ben 10. günden beri gitmiyorum annemin yanına. toprağın içinde gezen solucanları, üstünde uçuşan kara sinekleri gördüğümden beri, yüreğim yetmiyor yeniden gitmeye. onun orada olduğunu düşünmeye katlanamıyorum. kaç yağmur yağdı üstüne, karlar erimedi daha burada. bu soğukta, sabah ayazında...
    hayır annem orada değil aslında.

    ona seslendiğimde beni görebildiği, turuncu güneşin ısıttığı bir mayıs sabahında gülümsüyor annem. daha sıcak, daha gerçek ve daha mutlu bir yerde o. biraz uzak, biraz özlem işte.

    bugün annemin kırkı çıktı.
    diyorlar ki, "bak zaman hızla geçiyor, ağlama artık."
    ağlamıyorum ki ben zaten. ağlayamıyorum ki onların yüzünden. her dudağım titirediğinde biri beliriyor omzumda. "şşş, ağlama kızım" diyor. bana ondan başka hiç kimse bir daha hiç kimse "kızım" demesin diye omzumu çekip, kaçıyorum.

    bugün annemin kırkı çıktı.
    diyorlar ki, "kırk gün evinde gezermiş ruhu, eşyaları verilip yakılmazsa canı içinde kalırmış, rahat edemezmiş."

    annem 40 gündür uğramıyor bu eve. belki son günlerini geçirdiği öbür eve gidiyordur, sessiz sakin kafa dinlemeye ama buraya gelmiyor, biliyorum.
    defnedildiği gün 3 kez geldi çünkü, yanımdaydı. biliyordum. birinde hastaneden çıkmamıştık daha, gece 2 falandı. diğerinde cami'deydik, yanındaki musalla taşına 15 günlük bebek konulduğunu öğreneli 5 dakika olmamıştı, üçüncüsünde...

    ilkinde boş bulundum, "annem burada" diye bağırdım, "daha gitmedi o, hayatta, çıkarın onu morgdan" dedim. hemşireler sakinleştirici yapmaya kalkıştı, babamın yüzü gözü dağıldı, kardeşim ne yapacağını şaşırdı. meğer annem, "hastanede yapacak bi'şey kalmadı hadi eve götür babanla kardeşini" demek için uğramış, eve dönüp altı açık unutulan çaydanlığı görünce anladım.

    ikincisinde cami epey kalabalık olmuştu. küçücük tabutu görünce, yüreğim burkuldu. canım arkadaşım söyledi "15 günlük kız bebekmiş daha" dedi. annem yanımdaydı biliyordum. kimseye söylemedim bu sefer. annemle vedalaştım, özür diledim. apartmandaki herkesin çocuğuna, torununa eli değen, pamuk elli annem, torun sevmek için çıldıran, gördüğü her sabiyi torunu gibi yüreğinin orta yerinden aşkla seven annem meğer "bak benim de artık torunum oldu, onunla beraber gidiyorum, üzülme" demek için uğramış. 15 günlük bebeğinin annesinin yanına gidip, "başınız sağ olsun, allah sabır versin" dediğimde "burada bir teyze mi var? ben dün gece rüyamda gördüm, kızım bembeyaz giysiler içindeki bir kadına nene diyordu." diye cevap verdiğinde anladım. "evet annem" dedim, "çocukları çok severdi, torunu gibi bakacaktır hiç şüpheniz olmasın."

    sonuncusunda...
    ama annem buraya, evine gelmedi hiç biliyorum. ameliyat günü sırtından çıkardığı pijamalarda bile kokusu kalmadı artık.

    bugün annemin kırkı çıktı.
    diyorlar ki, "sen de kendi işine bak. hayatını toparla artık."
    ben bir enkazın altında kaldım. ben kurdum, ben yaptım zannetiğim her şeyin, özgürlüklerimin, asiliğimin, uçarılığımın, sevgilerimin, sevdalarımın, öfkelerimin, bütün dünyamın temel direğiymiş annem. o gitti. ben altında kaldım.

    bugün annemin kırkı çıktı.
  • sevdiginiz biri oldugunde, icinizde 40 tane mum yanarmis. gunden gune, o mumlar birer birer soner, sizin aciniz gunden gune sagalir ve olum yerine hayati tekrar kabullenmeye baslarmissiniz. 40. gunde ise icinizde tek bir mum kalirmis, ama o hiic sonmezmis.

    sevdiginiz biri oldugunde, icinizdeki o 40 mumluk aci 40. gunde azalsa da, sonrasinda hic azalmadan, ama ilk gundeki kadar da acitmadan heep surer gidermis.
  • geride kalan için durumun gerçekliğinin kavranmaya başlandığı dönem.

    kayıp ve yokluk hissinin hiç gitmeyecekmişcesine midenin tam orta yerine yerleşmesi, şok ve inkar hali içinde haftalardır dökülmeyen gözyaşlarının yavaş yavaş akmaya başlaması...

    rüyalarda vedalaşmak, ağlayarak uyanmak, artık gittiğini ve geri dönmeyeceğini anlamak. her ne kadar sarssa da birlikte olunan son rüya olmamasına dua etmek...

    çevredeki herkes için olayın güncelliğini yitirdiği, herkesin yavaş yavaş kendi hayatına döndüğü, geride kalanın artık toparlandığı düşünülürken aslında onun için en zor zamanların yeni başladığı dönem... yalnız yaşanılan, yalnızlığın en çok acıttığı, yaşanan kaybın en derinden hissedildiği günler.
  • doğumdan sonra bebeklerin bilimum problemleri*** ve aynı zamanda annenin sorunlarının***aşılmaya başlanması için gerekli kritik süreyi belirten söz. hakikaten 40 gün sonra herşeyin düzene girmeye başladığı bizzat tecrübe edilmiş ve bir kez daha atalarımızın karşısında saygı duruşuna geçilmiştir.
  • ölümle ilgili olanı;
    kişi öldükten sonra 40 gün daha ruhu gök kubbeyi terk etmez. bu 40 gün boyunca sizi izler, yanınıza gelir; ardından olanlara bakar. bu yüzden bu 40 gün geride kalanlar için meşakkatlidir. o 40 gün boyunca gideni anmak, huzur içinde gitmesi için gönlünü etmek gerekir. ancak 40.gün ölünün bu dünyayla işi biter ve göç eder.
    bu da böyle bir inanışımızdır.
  • şöyle bir yapılışı var; çocugun başına makarna süzgeci, içine de para ve altın koyuyorlar. sıcak suyu döküyorlar, su, para ve altının üstündeki mikrop sügeçten geçip, çocugun kafasına dökülüyor. bu esnada bilimum dualar okunuyor. çocugun başında gereksiz bi dolu kadın. süzgeçte bulunan para ve altınlar da dağıtılıyor mahalleye. baba, banyoyu bastığı gibi tüm kadınları sıcak suyla haşlıyor. güzel final.
  • pagan adetlerinin turkiye'ye yansimalarindan birisi...

    (bkz: 40/@crown)
  • olumden sonraki 40. gun icin soylenen soz, islamda olunun ruhuna mevlid okunmasini gerektiren hadise. bir de sanirim burnun ya da cenenin dustugu gun oluyor 40. gun.
  • bebeklerin kirki cikmasiyla ilgili adetler vardir. mesela evden disari cikarilir, baska bir eve goturulur. goturulen evdeki kimse yumurta (kafasi yumurta seklinde olsun), cikolata (tatli yesin, tatli konussun), mendil (bilemedim, icine para mi konur ki) gibisinden bisiler verir. detayli bir seramonisi vardir bunun muhtemelen, sanirsam yoreye gore degisen. ogrenmek lazimdir genel cercevesini, yoksa elinde sevimli bir veletle iceri dalan komsuya mahcup olunur...
  • olumlerden sonra, kalanlar icin normal ya$ama donme death line'i.
hesabın var mı? giriş yap