• ne filmdi valla. hakikaten vizyonlu adammış, helal olsun. inanılmazı başarmış bu adam.

    bazı insanlar “neden iki tane siyahi kadın tenisçi hakkında olan filmin adı babalarının adını taşıyor?” diyebilir. buna cevap da, çünkü kızları filmin babaları hakkında olmasını istemiş(kaynak).

    izlenmesi şiddetle tavsiye edilir.
  • epeyce bir oscar adaylığı almıştır.

    tarihi kahramanları siyaha boyamaktansa böyle filmler ile gelsinler bence.
  • serena'dan çok, venus williams'a odaklanmasıyla ayrı sevdiğim film. evet, serena daha büyük tenisçi ve belki de goat ama kadınlar tenisini takip etmeye başladığımda, venus fırtınalar estiriyordu ve justine henin ile birlikte, bana kadınlar tenisini sevdiren isimdi. fiziği ve zarafeti de oyununu estetik hale getiriyordu. serena gibi izbandut değildi affedersiniz.

    filme gelirsek her ne kadar will smith hıyarına karşı tüm sempatim kaybolsa da iyi oynamış amın oğlu. ha oscar alacak kadar iyi oynamış mı, bence hayır. fizik ve imaj olarak richard williams'a bir hayli benzemesinin ekmeğini yemiş. oyunculuk anlamında öyle über bir performansı yok. yan roller çok daha iyiydi bence. özellikle venus ve annesi.

    filmin odak noktası baba ve williams kardeşlerin çocukluğu olmuş. adından da anlaşılıyor zira. bunu bile bile "willams kardeşlere yeterince odaklanmamış." diyorsanız sorun sizde bence. filmin derdi o değil zaten, kardeşlerin olağanüstü başarılarından ziyade o noktaya nasıl geldiklerini anlatıyor. buradaki itici güç de baba karakteri olduğundan daha çok ona odaklanmış. bir de biyografi filmlerinin şöyle bir sorunu var. koca bir hayat öyküsünü iki saate indirgemek zorunda olduğunuzdan, mutlaka eksik noktalar kalıyor. bu anlamda uzun bir periyodu ele alan biyografi filmlerindense, karakterin belli bir dönemini ele alan biyografi filmlerini daha başarılı buluyorum. zaten fazlasını merak eden, filmden sonra kendi araştırmasını yapıyor.

    toparlamak gerekirse spora ve tenise merakınız varsa izleyin derim. biliyorum, pek çoğunuz will dallamasından epey soğudu ama bu yüzden filme uzak duruyorsanız bir şans verin. zaten will smith, akademiden 10 yıl men edilerek hak ettiğini buldu.
  • » uykucunun elde edeceği tek şey rüyâdır.
    » plan yapmayan başarısızlığı planlar.

    hârika bir film. 9/10.
    bana umûdunu kaybetme filmini hatırlattı.
  • tenisin t'sinden haberi yokken kazanılan paraları duyunca çocuk yapmaya karar vermiş bunu da beyan etmiş bir müteşebbistir richard williams. an itibariyle biri 10 yaşından küçük 8 tane çocuğu olan, yetmiş küsür yaşındayken otuz yaşında bir kadınla evlenen bir old fart bu adam kardeşim.

    filmin ilginç yönü de överken aslında bir noktada adamı yeriyor. her gettoya sıkışmış insan gibi yırtma hayali kuran, bu hayali için çocuklarını istismar edercesine zorlayan, onları araç eden bir tip en nihayetinde.

    --- spoiler ---

    yani umarım gerçek değildir (çoğu sahne gerçek ve yeniden canlandırıldığı için diyorum) venüsün pro maça çıkmasını reddedip, korta barışmaya gittiği sahnede venüsle yaptığı konuşma. hadi çocuğu geçtim, bir sporcuyu kendinden şüphe ettirecek bir konuşma yapamazsın. böyle büyük büyük yükler yükleyemezsin, hele o yaşta, saçmalık...
    --- spoiler ---

    en komiği de serena'ya goat olacaksın dediği sahne dkskdkslld. ya bu adamın, kızlarım 25 yaşından sonra tenisi bıraksın falan filan, diye röpörtajı vardı. 2009'dan beridir de tenisle alakası yok. 2009 sonrası da serena'nın kariyerinin en önemli partı. onu, asıl goat seviyesine çıkaran kısımı. babasından aldığı child abuse'a varan eğitimle başarmadı serena buralara gelmeyi...
  • iki efsanevi tenis figürü dururken hikayeyi baba üzerinden anlatmak gibi zorlu bir işe girişmiş bu film ancak will smith sağ olsun bunu bize hissettirmemiş. kendisi döktürürken, aile üyelerini canlandıran oyuncular da onun performansını yukarı çekmek için epey çabalamışlar. kanımca bu güzel ortamı yetenek fakiri jon bernthal bozmuş. adam o kadar antipatik ki o sevimli hal ve tavırları, aileyi dolandırmak için bir maske falan diye düşündürüyor insana. biraz daha sempatik ve iyi bir oyuncu oynasa, will smith'in rüzgarıyla yardımcı erkek adaylığı da gelirmiş bu filme. neyse ki will smith onun yerine de bu ödülü iki kez alacak performans göstermiş.

    filmin onun dışında pek bir olayı yok. klasik bir sportif başarı hikayesi diyemeyiz keza bu anlamda bize epik bir final maçı, bir grand slam turnuvası vb. göstermiyor. aslında bu perspektifin tamamen babada olduğu bir adanmışlık ve inanç filmi. ancak perspektif tamamen babada olduğu için de vurucu bir final yapma konusunda eksik kalıyor. üstelik yine olay örgüsü "babanın başarması" üzerinden gittiğinden hikaye; ilk çocuk venus williams başarıyı getirdikten sonra noktalanıyor. tenisin esas efsanesi serena williams ise, sanki bir dizi izliyormuşuz da sonraki bölüm ona ait olacakmış gibi geçiştiriliyor. yönetmen burada ipleri eline alıp, finale doğru ilerlerken odağı venus'ten alıp ustaca serena'ya doğru bir twist yapsaydı bu çok daha büyük bir film olabilirdi.

    en iyilerden biri denecek bir film değil. bu seneki oscar adaylığında; hispanik yönetmen, gay kovboy, asya filmi, engelli insanlar gibi kontenjanların arasında eksik kalan siyahi filmi boşluğunu doldurmuş. ancak will smith'in oscar'ı kendisine anasının ak sütü gibi helaldir.
  • 25 kasım 2020'de vizyona girecektir.

    baba richard'ın, serena ve venus kardeşleri teniste yükseltirken verdiği mücadeleyi konu alan filmin yönetmeni reinaldo marcus green.
  • motivasyon ve kişisel gelişim filmleri önerilerinde 1 numaraya yerleşecek filmdir.

    her ne kadar venüs ve serena williams kardeşlerin biyografisi gibi lanse edilse de richard williams'ın biyografisini izliyoruz zaten serena williams karakterinin hislerini richard seyirciye yansıtıyor, richard-venüs williams biyografisi denilebilir.

    will smith'in oyunculuğu ise oscarlık ki zaten oscar'a aday ve bence fazlasıyla hakediyor; korkuyu ve egoyu çok başarılı bir şekilde harmanlayarak yansıtıyor.

    imdb 7.6 puanlamasına sahip ama bence daha fazlasını hakediyor.

    8/10
  • ne yazık ki vasat film.
    tenis tarihinin en büyük iki kadın oyuncusunun yükselişini anlat, öyküyü saddce venüs'ün ilk profesyonel maçında bitir. yuh artık. ve serenayı hiç anlatma. filmde çok sağlam birkaç replik dışında gerçekten duyguların patladığı sağlam bir an yok. yan roller çok yüzeysel. tatminsiz, eksik mi eksik bir film. kötü değil, eksik.
  • eldeki mükemmel malzemenin heba edildiğini düşünüyorum. ortada spor tarihinin en ilham verici hikayelerinden biri varken vasatı aşamamışlar. hikayenin babanın etrafında dönmesi kızların isteğiymiş tabii. kesinlikle kötü bir film değil, tenis izleyicileri için özellikle de williamsları kariyerlerinin başından beri takip edenler için güzel film, azimli bir babanın ve imkansızlıklar içinde yaratılan iki mükemmel tenisçinin hikayesi sonuçta. yine de çok daha iyi olabilirdi. serena tarihin en iyi kadın tenisçisi olarak anılırken filmde doğru düzgün konusu geçmiyor bence en büyük eksiklik buydu.
hesabın var mı? giriş yap