• bu zatin babasi pek muhterem donald sutherlandin, jfk filminde azimli fakat gerceklerden bihaber savci kevin costneri, washingtonun ucra bir bankina oturtup, amerikan dis politikasinin ve savunma sanayisinin gelmisini gecmisini 15 dakika icinde ozetledigi bir sahne vardir.

    adamin yumusak ama kararli ve etkileyici sesini duyan kevin costnerin, arada sirada sasirmis gibi yapip gozlerini kocaman acsa da, acikca olan bitenden zerre haberi yoktur, zira bu sesin buyusune kapilmistir.

    adam bu konusmasini bir baskanlik secimi oncesi yapsa, en koyu evangelistler bile afallayip oylarini ralph nadera verirler.

    velhasil bu kiefer efendi, sutherland soyunun 700 yil once shaolin rahiplerinden ogrendigi ve gizlice surdurdugu bu konusma teknigini daha da ilerletip, isin icine fisildama ila hirlama arasi bir ton da katiyor. ben bu efekti cikarmayi, taxi driver hesabi, boy aynasinin onune gecip, tum vucut kaslarimi kasmak suretiyle defalarca denedim lakin en iyi performansimda bile, jack bauerin mistir presidenta tehlikenin boyutlarini anlattigi telefon gorusmelerinde cikardigi frekanslari tutturamadim. zira adam fisil/hirildamasini bozmadan, ses tonunu istedigi kadar yukseltebiliyor, hatta utanmadan isin icine alayci yahut tehditkar bir ifade de katabiliyor. boyle kendinden ses editingli bir oyuncu oldugundan produksiyon maliyetleri de dusuyor.

    noel babadan bu seneki dilegim odur ki su south park yapimcilari bu sefer gerilim dolu bir cizgi film yapsinlar, icinde iki tane kiralik katil olsun, birini donald birini de kiefer efendi seslendirsin.
  • şimdi bu yazı biraz kişisel olacak çünkü kendisini 6 aydır yapımlarını büyük bir ilgiyle takip ediyorum. çoğu insan kiefer sutherland'i (bkz: 24) adlı diziyle tanırken, ben geçtiğimiz sene tesadüf sonucu izlediğim (bkz: the lost boys) filminde keşfettim. filmin posterini eskiden takip ettiğim (bkz: erdem tatar) 'ın başlık fotoğrafında gördüğümü çok iyi hatırlamıştım filmi izledikten sonra. filmin konusu ve işleyiş biçimi açısından beni etkilemekle kalmayıp en sevdiğim kiefer sutherland filmlerin başını çekiyor. 2021'e girmeden bir hafta önce kadar her gün bir film izleyeceğime dair hedef koymuştum. ocak ayının ilk günleri çok güzel giderken 5 ocak'ta izlediğim (bkz: flatliners) filmi beni çok etkilemişti. bu filmden sonra kiefer'dan çok hoşlanmıştım. filmde canlandırdığı nelson wright karakterinin söylediği "today is a good day to die" repliği hafızamda büyük yer edindi. utanmasam dövme yaptırırım, o derece. *

    görsel

    kiefer sutherland filmlerini araştırıp izlemek için heyecanlı zamanlar geçireceğim belliydi. yer aldığı dizileri karıştırmamakla birlikte izlediğim kiefer sutherland filmlerini derlemeye karar verdim. hazırsanız başlayalım.

    flatliners / imdb 6.6

    benim için kesinlikle (bkz: flatliners) zirvede. bir kere daha izleyebilirim. nelson wright karakterini hiçbir zaman unutamayacağım. kadroyla ölüme gidersin. (bkz: kevin bacon), (bkz: julia roberts), (bkz: william baldwin), (bkz: oliver platt) öve öve bitiremeyeceğim, o derece muazzamdı. zamanına göre çekilmiş en iyi psikolojik filmlerinden birisi benim gözümde. ölümden sonra bizi ne bekliyor? cevabı bu filmde.

    the lost boys / imdb 7.3

    evet bu yıl bir kere daha izleyebileceğim bir film. 80'lerin en iyi gençlik filmlerinden birisi. david'e * kalbimi verip geri alamadım. bu filmi daha önceden nasıl denk gelemedim diye kendime çok kızmıştım. korku ve vampir türünü komedi gençlik filmiyle enfes harmanlanmış. izlerken eğlenme olasılığınız çok yüksek. filmde çalınan müzikler ise âşık olunası.

    renegades / imdb 5.4

    (bkz: renegades) filminden bahsetmemek olmaz. müthiş bir kiefer sutherland ve lou diamond phillips filmi. lou ile zaten (bkz: young guns) serisi ve 24'un yanılmıyorsam ikinci sezonunda beraber oynamışlardı. aksiyon ve macera arayanlara tavsiye edebilirim. sıkılmadan izlenecek mükemmel bir aksiyon filmi.

    stand by me / imdb 8.1

    kaç yaşında olduğunuz hiç önemli değil. sımsıcak bir dostluk filmi. arkadaşlık ve yol filmlerin en iyisi hatta. kiefer'ın sahneleri bile görülmeye değer. beğendiğim klasik filmlerin arasına girdi bile.

    the vanishing / imdb 6.3

    (bkz: jeff bridges) ile başrol paylaşan kiefer sutherland'in en nefis filmlerinden birisi olabilir. filmi izlerken olay nasıl sonuçlanacak çatlıyorsunuz. oyunculukların gayet başarılı olduğu, izlerken geren ve merak ettiren bir film.

    mirrors / imdb 6.1

    iki kere izlediğim (bkz: mirrors) kiefer sutherland’in gerilim, korku ve gizem ile harmanlanmış muhteşem bir film. aynalardan hoşlanmayan biri olarak feci etki bıraktı. tam ters köşe niteliğinde. kiefer'ın ben carson karakteri (bkz: 24)* havası yaratıyor. o yüzden sevebilirsiniz.

    beat / imdb 5.6

    izlemeyen çok şey kaçırır. oyuncu kadrosuna bakıldığı zaman kesinlikle kötü olma ihtimali yok. öyle çok beğendim ki, zaten gerçek bir hikayeden uyarlanmış olması akabinde oyuncuların performansından dolayı film aşırı kaliteliydi. william burrough’un eşini nasıl öldürdüğünün hikayesi anlatılıyor. ilgi duyanlar izleyebilir. filmdeki oyunculara özellikle kiefer sutherland’a övgüler yağdırabilirim ama filmde (bkz: courtney love) da döktürmüş. gay karakteri bile yakışıyor kiefer'a.

    to end all wars / imdb 7.0

    (bkz: to end all wars) ernest gordon’un kitabından uyarlanmış olması filmdeki görselliği net olarak yansımış. aksiyon ve savaş değil de, biraz daha dram ve öykü üzerine durulduğu için ekstra keyif aldım. uzun zamandır esir kampı konulu film izlemiyordum. yer yer ağlattı. kiefer'ın sahneleri de filmde bir bütün olmuş. tavsiyedir.

    freeway / imdb 6.8

    (bkz: reese witherspoon) ile oynadığı (bkz: freeway) filmi de güzeldir. her ne kadar suç filmi olsa da bazı sahnelerde aşırı güldüm diyebileceğim, kendini seyrettiren ve ters köşe niteliğinde izlemesi en eğlenceli bir film. iyi bir vakit geçirmek için izlenebilir. yıllar sonra (bkz: monsters vs. aliens) filminde reese ve kiefer'ın film için seslendirme yapmaları beni sevindirdi. netflix'te var izlemek/dinlemek isteyenlere duyurulur.

    eye for an eye / imdb 6.2

    sinir stres içerisinde izlediğim bir kiefer sutherland filmi. gerçek hayattan alınma gündelik durumları yansıtan incelemesiyle izlenmeye değer olduğunu düşündüğüm bir film. filmdeki olayların yanı sıra 90’lar havasını yakalamanız da mümkün. ayrıca (bkz: cranes) adlı grubun (bkz: shinning road) adlı parçayı keşfetmemi sağlamıştır. kiefer'ın bu şarkı eşliğindeki olan performansı görülmeye değer. şarkı için: cranes - shining road

    phone booth / imdb 7.0

    yine iki kere izlediğim (bkz: phone booth) mükemmeldi be. tek bir mekanda geçen filmleri severim, bunu izlerken hiç sıkılmadım. (bkz: colin farrell) telefon kulübesinin içinde oyunculuğun hakkını nasıl verdiyse telefonda onu yöneten acımasız kiefer sutherland’in eşsiz seksi sesi filme ekstra keyif katmış. kadroda (bkz: forest whitaker), (bkz: katie holmes) ve (bkz: radha mitchell) yer alıyor. gerilimi bol. kiefer filmde 5 dakika görünerek arz-ı endam etmiş neyse ki.

    dark city / imdb 7.6

    çok eskiden izlemiş olmalıyım bu filmi ama sanırım yarısına gelmeden kapatmışım. izlerken sonunu hatırlayamadığım çok çok özgün bir film olan (bkz: dark city) görüntüsü, montajı ve işleyiş biçimi açısından yılına göre bence gayet muazzam bir bilim kurgu filmi. atmosferi etkileyiciydi. kiefer'ın karakteri olan dr. daniel schreber'a diyecek söz bile yok. mükemmel.

    desert saints / imdb 6.0

    (bkz: desert saints) ters köşe niteliğindeki aksiyon ve gerilim filmi. kiefer sutherland’in 24’daki oyunculuğuyla görebileceğimiz bir film aynı zamanda. o yönden keyif verdi. dans sahnesi sizi kıpır kıpır edebilir. bu filmi iki kere izledim ve iyi bir film olduğunu düşünüyorum. ihtişama dönüşen muhteşem sahneleri filmi izlemeye yetiyor da artıyor bile. kiefer’ı arthur banks karakteriyle izlemek çok özel. içimden kiefer bu demek gelmiyor. herkes değil ama sutherland hayranlarının kesinlikle bu filmi izlemesi gerekiyor.

    “arthur: i’m not a tough guy, i’m just careful.
    bennie: careful of what?
    arthur: of pretty women.”

    the right temptation / imdb 5.4

    büründüğü her rollerde başımı döndüren kiefer sutherland’in en nefis filmlerinden birisi, abartmıyorum! kıskanç bir kadın, kocasından şüphelenmesi üzerine özel bir kadın dedektif tutmasıyla olaylar başlıyor. filmin altında büyük bir gizem var ve bu filmde o gizemin yakalandığını düşünüyorum. senaryosunu çok orijinal buldum. ters köşe etti ve film kesinlikle sıkmadan izlettiriyor. filmin içerisinde gelişen birçok detaya rastlamak mümkün.

    the reluctant fundamentalist / imdb 6.9

    uzun zamandır listemde kayıtlı olan bu filmi nihayet izleme fırsatı bulduğum için çok mutluyum. gerçekçi detaylar ve muhteşem oyuncu seçimiyle beni oldukça memnun eden filmdi. pakistanlı yazar (bkz: mohsin hamid) eseri uyarlama olan filmde pakistanlı changez’in *ülkesinde yaşanan rehin alma olayı nedeniyle yaşadığı zorlukların aksine, amerikalıların kendisine karşı olan yaklaşımı konu almakta. çekimlerin bir kısmı istanbul’da yapıldığı için ekstra keyif almamın yanı sıra akabinde riz ahmed, kiefer sutherland ve haluk bilginer’i aynı sahnede rol paylaşmalarına büyük hayran kaldım. bu filmden haberim olduysa kiefer sutherland sayesinde. kendisini tanımasam asla bu filmden haberim olmayacaktı. minnettarım her zamanki gibi.

    behind the red door / imdb 6.5

    işte bir kere daha izleyebileceğim (bkz: behind the red door). 10 yıldır birbirlerini görmeyen iki kardeşin hikayesi anlatılıyor. başarılı tasarımcı ve kibirli eşcinsel olan roy * kardeşi natalie’ye *aids olduğunu söyleyip yanında kalmasını istemesiyle olaylar gelişiyor. belki de hayatımda izlediğim görsel ve duygu yüklü olarak en nefis film olduğunu söylemeliyim. sonlarına doğru kendinizi tutamayıp ağlamaya başlıyorsunuz. sutherland’in bu filmdeki performansına büyük hayran kaldım.

    1969 / imdb 5.8

    (bkz: 1969) o kadar güzel bir film ki, savaş yıllarına dair çok güzel mesajlar veren, çok kaliteli müzikler ve oyuncularla dolu bu yapımın pek bilinmemesi üzücü. robert downey, jr. ile kiefer sutherland'i 1969 dışında başka bir filmde buluşturamamışlar mı merak ettim. tek bir film iki nefis isim başka yapımda görememek ayıp olmuş biraz. hatta birazı ne bayağı ayıp. 1988 çıkışlı film tabii o zaman bebek surattılar ama isimleri yeter bir kere. özel tavsiyedir.

    paradise found / imdb 5.7

    sanatı seçtiğinde başına neler geleceğini anlatan bir film. ressam paul gauguin’in hayatı anlatılıyor. izlediğim her filminde beni hayran bıraktıran kiefer sutherland yine oyunculuğunu konuşturmuş ve paul karakterini resmen arşa çıkarmış. “where do you come from/what are we/where are we going?” sorularının üzerinde düşünmemiz gerekiyor.

    ground control / imdb 5.6

    hikayesi gerçekten heyecan vericiydi her ne kadar hava trafik kontrolü mesleğini tam net anlamasam da, izlerken o atmosferi bizzat yaşadım. büyük sorumluluk ve stres gerekiyor hava trafik kontrolünü yönetmek en azından bunu anladım diyebilirim. kiefer’ın diğer isimlerinin yanına jack’i de eklesek bence fena olmazdı. müthişti müthiş!

    a few good men / imdb 7.7

    kadroyla ölüme gidersin. (bkz: jack nicholson), (bkz: tom cruise), (bkz: demi moore), (bkz: kiefer sutherland), (bkz: kevin bacon), (bkz: kevin pollak). böyle nefis filmlerin içinde kiefer'ı görmek beni çok mutlu ediyor. sakin kafayla izlenilmesi gereken bir film. güçlü oyuncu kadrosunun yanı sıra diyaloglarla beyninizi zorlayacak, akabinde işitilen her cümle iyice düşünmeye sebep olacaktır. öyle bir film. mahkeme salonu tabiri içerisinden çıkmış en nefis film. izlemeye kesinlikle değer.

    cowboy up / imdb 5.6

    canım aktörüm kiefer sutherland’in pazar günümü güzelleştirdiği ve bununla birlikte beni ağlattığı bir film. bayağı bayağı ağladım. herkes sevmeyebilir belki hatta benim de rodeolara karşı bir ilgim yok ama filmi izlerken olayların arkasında yaşananlardan dolayı hem keyif aldım hem de üzüldüm. biri boğa binicisi, diğeri rodeo boğa güreşçisi iki kardeşin kendi alanındaki hikayeleri anlatılıyor. aşk yüzünden çatışmalar da var filmde olmazsa olmaz. filmin içindeki ortama hayran kaldım. fırsatınız olursa izleyin.

    a time to kill / imdb 7.5

    kiefer'ın da rolü bulunduğu ve joel schumacher’dan izlediğim 5. film ve o kadar memnun kaldım ki, filmin müthiş kadrosundan dolayı teşekkür etmek istiyorum. elli çeşit etik değerlerin sorgulandığı film. özellikle son sahnelere doğru verilen yoğun duyguya siz de ağlayarak eşlik ediyorsunuz.

    after alice / imdb 5.3

    detektif filmleri mi? başrolde kiefer sutherland varsa işte o tadından yenmez!!! adamın içinde adeta jack bauer yaşıyor.

    forsaken / imdb 6.3

    tabii kiefer'ın yapımları ile ilgilenirken zamanında babası donald sutherland'i (bkz: the hunger games) serisi aracılığıyla keşfetmişim. yıl 2012 o zaman donald sutherland'i nereden bileyim? neyse ki baba-oğul olarak performans sergiledikleri forsaken filmi şimdiye kadar izlediklerimin en iyisi. western ve dram bir araya gelirse nasıl olur sorusunun cevabı bu filmde çok iyi yansıtıldığını düşünüyorum. donald ve kiefer sutherland’in filmde baba-oğul ilişkisinin bu kadar yoğun duyguyla anlatıp hissettirmelerinden dolayı çok keyif aldım. seyredin derim, nefis.

    the three musketeers / imdb 6.4

    keyifli zaman geçirmek ve 90’ların havasını yakalamak için ideal bir film. üç silahşör, iyi adamların tezahürat yapmaya değer olduğu ve kötü adamların kötü adamlardan başka bir şey olmadığı 90'ların büyük macerasını görselliğiyle özetliyor. kiefer'ın hayat verdiği athos karakteri âşık olunası.

    the killing time / imdb 5.4

    the stranger’a kalbimi verip geri alamadım. katile aşık olmak bu olsa gerek...

    article 99 / imdb 6.1

    bürokratik engellerden dolayı zor koşullarda çalışmak zorunda bırakılan ve zor durumda olan hastalara karşı doktorların hastanede verdiği mücadele anlatılıyor. kiefer sutherland, bıyıklı halindeki stajyer doktor rolüyle ne kadar mükemmel ise (bkz: ray liotta)'nın film boyunca gözlerimi alamadığım karizmatik doktorluğunu sergilediği yapım. tavsiye ederim.

    the bay boy / imdb 6.3

    kiefer sutherland hayatımın başrolde yer aldığı ilk film. bebek yüzlü, bu filmde o kadar tatlı ki, her şeyin nasıl başladığını görmek için kesinlikle izlenmeli. iyi yazılmış bir senaryoya sahip ve başta kiefer olmak üzere diğer oyuncu kadrosunun sağlam olmasından dolayı alışılmadık derece iyi yansıdığını düşünüyorum. filmdeki dramın ağır olmasını engellemek adına araya yerleştirilmiş neşeli anlar sizi epey eskilere götürüyor. kiefer’ın hayat verdiği donald karakterinin (babasının adı olması büyük manidar olmuş) başına gelmeyen kalmıyor film boyunca. cinayet, eşcinsel, heteroseksüel ilişkiler, bekaret kaybı ve ilk aşk... kiefer’da beni çeken o ses tonu, bu filmde bambaşka bir boyut kazandırdı. çok sevimli!

    truth or consequences n.m. / imdb 6.3

    işte yönetmen kimliği ile beni mest ettiği (bkz: truth or consequences n.m) bahsetmemek olmaz. kiefer sutherland’in 1997 yılında yönetip oynadığı polisiye/gerilim/suç filmi. başından sonuna kadar kesinlikle sıkmıyor. bu türde yüzlerce film olabilir, hatta izlemişimdir ama bu kesinlikle içerinde en iyisi. filmde çalınan müziklere âşık oldum. aynı zamanda izlemediğim ve kiefer'ın yönettiği (bkz: woman wanted) ve (bkz: last light) filmleri de var.

    last light / imdb 6.4

    yıldız aktörüm kiefer sutherland‘in yönetip oynadığı, yanına forest whitaker ve clancy brown’ı alıp harika iş çıkardıkları muazzam bir film. az oyuncunun yer alması ve filmin odağını iyi hale getirilmesi beni çok etkiledi. idam gibi sahneleri izlemek modumu epey düşürüyor. last light, diğer hapishane filmlerin yanında biraz daha derin bir hikayeye sahip. müzikler jude cole’dan, soundtrack’ine kesinlikle göz atılmalı.

    pompeii / imdb 5.5

    kiefer'ın senatör *karizmasıyla konuşturduğu (bkz: pompeii) filmini herkes (bkz: kit harrigton) için izlerken ben de elbette kiefer için izledim. görsel efektleri ve aksiyon sahneleri ile benden tam not aldı. dövüş öncesi arenadaki hazırlık ve ritüeller muazzam olmakla kalmayıp roma ve pompeii ihtişamı bence çok güzeldi. kimse beğenmemiş nedense, bence izlettiriyor. her film kusursuz değildir elbette. verilen çaba ve emeğe bakmak lazım.

    belgesel olarak i trust you to kill me / imdb 7.3

    şimdiye kadar izlediğim en iyi müzik belgesellerinden biriydi ve izlerken bu kadar eğleneceğimi düşünmemiştim. acayip keyif aldım çünkü rocco deluca and the burden adlı bir grubu keşfettim kiefer sutherland sayesinde. kendisi grubun tur organizatörlüğünü üstlenmiş. bu bile belgeseli izlettirebilir. en hoşuma giden de, grubun konseri için kiefer’ın sokaktaki insanlara ücretsiz gerçekleşecek konsere davet etmesiydi. hangi aktör böyle bir şey yapar ki diye düşünmedim değil. sahne ekipmanlarını bile taşıdı tur boyunca.

    gruba * gelecek olursam eğer, yaptıkları müziğe büyük bir önem verdiklerine şahit oldum belgesel boyunca. etkilenmedim ama büyülendim diyebilirim. kiefer’ın grup için sarf ettiği cümleler gerçekten içtendi. içinden geldiği gibi davrandı belgesel boyunca ve kendisine bir kez daha hayran kaldım.

    kiefer’ın izlanda runesinde yaptırdığı “i trust you to kill me” dövmesi bana büyük ilham verdi. iyi ki var, iyi ki!

    görsel

    izlediğim ve paylaşmadığım yapımları var. izlemediklerim de listemde kayıtlı. çoğunu da torrent yoluyla izlemek zorunda kaldım. kiefer sutherland'i sadece 24 ile tanıyanlar bence filmlerine de şans vermeli diye düşünüyorum. böyle kusursuz oyunculuk ve ses dünyada zor bulunur. yapımlarını izlerken kiefer'ı deneyimlemek hoşuma gidiyor. işini o kadar tutkuyla yapıyor ki, bu da kendisini bir şekilde izlettiriyor. benim en sevdiğim aktör. her filmini bir kere daha izleyebilirim. kiefer sutherland için delirdiğim zamanlarım oldu. filmlerini izlemesem ölecekmişim gibi çoğu yapımını tüketmeye başladım. kendisini iyice tanımam gerekiyordu.

    sizin de varsa favorileriniz yazabilirsiniz. kaynaşmış oluruz.
  • jack bauer'ın 24 haricinde rol aldığı tüm filmlerde canlandırdığı karakter.
  • gençliğinde reklam teklifi için evlerini arayanlara babasının * evde olmadığını, ama yarı fiyatına babasının sesini taklit edebileceğini söylermiş.
  • kendisi için delirsem de benim için asla jack bauer olmamış kişi. 24 ü izliyorum, bauer adında orta yaşlı, ama gayet çekici bir adam görüyorum, ancak kieferdır bu demek gelmiyor içimden.

    nasıl anlatsam daha başka, hah mesela benim için stand by me deki ace merrill olmuştur, o hafif çatlak, minik çocuklara korku salan çete lideri kieferdır işte. sonra the lost boys daki en muhteşem şeydir, ve david kesinlikle kieferdır. bright lights big city de michael j fox un içki arkadaşıdır. 1969 da uçuk robert downey jr un ayakları yere basan dostudur, winona ryder ı da pek bir güzel götürmüştür. flatliners da hayalleri uğruna herşeyi göze alan o hırslı doktor nelsondur. twin peaks fire walk with me deki sert fbi ajanı sam stanleydir. the vanishing de, sevgilisini bulmak uğruna hayatını ve neredeyse aklını yitiren jeffdir. eye for an eye daki sapık katil, a time to kill deki kkk* ci manyaktır. woman wanted da güzel holly hunter için babasıyla kapışan zavallı wendalldır. picking up the pieces de woody allen dan pek hoşlanmayan şerif bobodur. the right temptation daki seksi ama cinayet zanlısı yakışıklı işadamıdır.

    belki bu nedenle daha birkaç sene öncesine göre kiefer sutherland i tanımayan, onu 24 le idolleri ilan eden insanlara şaşırmakta, biraz da acımaktayım. çünkü kiefer, benim gözümde, bir tek rolle sınırlanıp bırakılacak bir adam asla olamaz.
  • 24te br sezon daha oynarsa gerçek hayatta da federal ajan olması için pek bir engel kalmayacak oyuncu

    yillar sonra gelen edit: ben bunu dedikten sonra iki sezon geçti, üç sezon artı bir film yolda... pişmiştir artık bu, alabiliriz ateşten...
  • olur da kendisi bir gün hülya avşar şova katılacak olursa, kafasının olması gereken yerde, düz ve sarı bir çizgi görmeyi umuyorum.
  • değeri bilinmeyen aktörlerden biri...
    tam adı kiefer william frederick dempsey george rufus sutherland (bkz: nası yani)
  • yaşlanınca nasıl görüneceğini merak edenler donald sutherland'i inceleyebilirler. gerçi kiefer biraz daha karizmatik olur kesin.

    o değil de 8 sezonluk 24'ten sonra bu adamı ajan, asker, suikastçi, polis dışındaki bir rolde izlersem kalbim dayanmaz herhalde...
  • karizmasının yarısı sesinden gelir. bir aktör için cidden çok iyi bir sesi var.

    şaka yapmıyorum, o'nda bu ses olmasa 24 bu kadar başarılı olamazdı.
hesabın var mı? giriş yap