kesek
-
bel, çapa veya sabanın topraktan kaldırdığı iri parça.
-
tezek
-
çimen yapmak için üzerindeki otuyla birlikte çıkarılmış çayır parçası.
-
çimento veya benzeri toz katılarda bekleme nedeniyle, malzemenin birleşip, sertleşmesi ile oluşan malzemedir.
(bkz: kesek kırıcı) -
şöyle bir deyiş vardır çukurova'da: "-(bkz: tibili) konacak bir keseğim bile yok benim dünyada", yani dikili bir ağacım yok anlamındadır, icabında...
-
dilim yerine kullanımı da mevcuttur. baklava dilimi yerine kesek kullanılabilir. mesela:
+bi' tepsi baklavayı yemişsin, iki kesek kalmış ayıp ya! -
diş kiri.
-
atatürk'ün türkçe'ye kazandırdığı bir geometri terimi.
http://tr.wikipedia.org/wiki/geometri_(kitap) -
yayılınca varıp diz boyunu geçmeyen arpalarla buğdayların saplarında da yankılanmış acı bir esinti halinde; keseklerde, kuyuların çıkrıklarında ve ahlatların dallarında da yankılanmış . (bkz: kuşlar yasına gider) s. 30
-
"sabanın, belin yada çapanın topraktan kaldırıldığı iri parça." şeklindedir tanımı.
aslında tam olarak, bu aletlerin kaldırabileceği( traktör de bu işi yapabilir mesela) büyüklükte tek parça halinde toprak parçasıdır ve biraz serttir. bahçe bellerken de çıkar mesala ve bel ile vurularak parçalanır. eğer parçalanmazsa durdukça sertleşir. tutup fırlatılabilir ve tek parça halinde gider.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap