• bu entry kendisine olan vefa borcumdur.

    2010 dünya basketbol şampiyonasında gönüllü başvurusu yapıp, mülakatlardan sonra çalışmaya başladım. temmuz ortasında, turnuva daha başlamamışken, yaz tatilini kesip istanbul’a döndüm. iki ay boyunca, otobüs yönlendirmesinden fiba ile yazışma yapmaya, çay demlemekten maçta maskot olmaya kadar yapmadığım görev kalmamış vaziyette. son görev yerim, tbf çalışanı ismail sagay abi ile lojistik deposu olarak belirlenmiş. lojistik deposu, takımların soyunma odasının tam yanında, içerisinde plazma tvden gatoradelere, havlu takımlarından maç toplarına her şeyin olduğu büyük bir alan. haliyle de oyunculardan ve teknik ekipten birçok kişi telefon ile konuşmaya bizim depoya geliyor. hatta tanjevic hoca saat başı gelip, sigarasını içip gidiyor, maçlar hakkında tahminlerini yapıyor, ben çay çorba servis ediyorum *. biz takım olarak müthiş performans sergiliyoruz, önümüze geleni tokatlıyoruz, efsanevi sırbistan maçını, hakem desteğiyle de olsa, kazanıp amerika ile final oynamaya hak kazanıyoruz. büyük gün ise 12 eylül 2010.

    amerika ile finalin oynanacağı gün, hem meşhur yetmez ama evet referandumu var, hem de ramazan bayramı. gönüllü kadrosundan sabah göreve gelen çok az kişi var. final maçı olduğu için, ekstra hazırlık yapılması gerekiyor, eleman azlığında ben bir top taşıyorum, dönüyorum hamallara maç dergilerini veriyorum, çıkıp belediye otobüslerinden yabancı taraftarları alıyorum vs feci koşturuyorum. maçın sabahında, bizimkilerin ter idmanı var, gelip yarım saat kırkbeş dakika takılıyorlar. tüm bu girizgahı yaptıran olay da o esnada vuku buluyor. kerem gönlüm, telefonla konuşmak için, benim lojistik deposuna geliyor. içeride ben tek gönüllü, terden sırılsıklam olmuş halde, havluları malzemecilere dağıtıyorum. kerem abi, hayırdır yok mu sana yardımcı olan diye soruyor. diyorum abi bugün hem seçim var, hem bayram, diğer gönüllüler gelmedi henüz. sen bayramlaştın mı diyor, ailem başka şehirde yaşadığı için bayramlaşamadım diyorum. peki deyip telefonuna dönüyor, sonra da çıkıyor. aradan beş dakika geçmiyor, kapıda bir gürültü...

    ömer onan, sinan güler, hido, kerem x2, ersan vs hepsi kapıda. kerem gönlüm, haydi bakalım seninle bayramlaşmaya geldik diyor. benim boğazıma bir yumru oturuyor, ağladım ağlayacağım. hepsiyle tokalaşıp öpüşüyoruz. yanlarında forma ve atkı getirmişler, “bayram hediyesi” olarak takdim ediyorlar. bir yandan imzalarını alıyorum, bir yandan fotoğraf çekiniyorum...

    kerem gönlüm, hayatımın en mutlu anlarından birine sebep olmuş, yüreği de kendi gibi kocaman olan bir insan evladıdır. olur da buraları okur isen, kucak dolusu sevgiler abi...
  • siz ne zaman biteceksiniz yahu. eleştirmiş olmak için eleştiriyorsunuz. bu yeni nesil tam mal. internet siz her boka kulp takın diye icat edilmedi.
  • türkiyede herhalde ender sporcu kişiliklerden birisi. adam kendisini hiç bozmadı, hala aynı profesyonellikte hala aynı azimde. gerçekten ender bir sporcu.
  • cok buyuk profesyonel. keske ulkede sporcularin yarisinda kendisindeki karakter olsa.
  • sağ kolunun iç kısmında, küçük prens'in koyununun uyuduğu kutunun dövmesi olan kişi. eh bu sebeple kendisinin gönlümüzdeki yeri de ayrı oluyor tabi.
  • içindeki basketbol aşkının ort.uzeri yaşı ve geçirdiği sakatları şevkle bertaraf ettiği, gonlumuzun basketbolcusudur arzusu ve disipliniyle.
  • her zaman savaşçıdır, her zaman maça konsantredir ve her zaman yürekli oynar.
    belki şut kaçırır, belki zaman zaman olmadık hatalar yapar ama biz biliyoruz ki kerem gönlüm sahadaysa elinden geleni yapar.
  • ilk kez kendisini ted ankara kolejliler formasıyla 99 senesinde bir muratpaşa deplasmanında izledim. o zaman 20 yaşında olan kerem takımının küme kalma maçı olan o maçı 20 sayı üzeri bir skorla bitirdi ve ted maçı kazanıp kümede kaldı.

    kerem gönlüm 35 yaşında olmasına rağmen o genç kerem'den bile daha istekli, daha arzulu bir basketbol oynuyor.

    bir insanın profosyenel spor hayatının mükemmelliğine en güzel örneklerden biridir kerem gönlüm ve spor yapan herkese kendisinin örnek spor yaşantısını örnek vermek isterim.
  • kendini en çok geliştiren türk basketbolcudur. diğerleri yerinde sayarken hatta geri giderken kerem gönlüm bu yaşa gelene kadar kendini geliştirmeye devam etti. bundan 10 sene önceki haline bakıyorum bir de bugünkü finlandiya maçındaki haline takdir etmemek elde değil. hem efendi hem de en sevdiğim türk basketbolcu. arkaplanda kalarak görevini yapan tam bir takım oyuncusu. takımdaki gençler kendisine bakıp örnek alsın ve ayrıca çalışma programını da aynen uygulasınlar. her maçta beni hayrete düşüren adamdır vesselam.
  • çok fazla takip etmesem de bu geceki oyunuyla ve konuşmalarıyla büyük oynayıp küçük konuşan mütevazi bir kişilik olduğunu göstermiştir. yaşasındır.
hesabın var mı? giriş yap