• bu kendin ol meselesi bir kaç bin yıldır var. işte bütün bu know thyself meseleleriyle, bütün o gnothi seauton övgüleriyle, bizim bu taraflardan sen seni bil sen seni beyitleriyle küpü doldurabilirsiniz. sırf şu sözlükte 76 ağlak, 24 ironik, 33 eski sevgili göndermeli, 12 entelektüel orgazmik kendin ol bakinizi biliyorum. ama o değil de aslinda taa o delphi kahinlerinin "sen tanri değilsin, sefil bir insansın adam ol kendine gel" temalı kendin ol'uyla, sokratesin "kendindeki, içindeki tanrıyı bul gerzek" mealindeki kendin ol'u arasındaki farktan ankara'ya siyasi parti genel merkez binası yapılır. ama yerli olalım diyorsan, işte bizim antik felsemiz, biraz onuncu onbirinci yüzyil civarı anadolusuna denk geldiği için ve oralarda da enel hak ve dahi sen kendini bil sen seni, davasına şöyle böyle bin yil sonra geldiğimiz için sokratesle hallacı mansur ve mevlana arasındaki benzerlikten de kars'a acuze heykeli yapmak mümkün. velev ki türbe yanında olsun, benim için farketmez. türbe de heykel de kendin ol diyor nihayetinde ama asıl mühimi bu iki bin yıllık şanlı mücadelemiz "kendin ol" davasının şimdi coca cola iç, sprite iç özgür ol, rakı iç güzel insan ol, onu ye bunu iç kendin ol, benetton'dan giyim eskimolar gibi kendin ol mecrasına dökülmüş olmasıdir. ve ben bunu kınıyorum ve ona laflar hazırlamayı falan bırakıp kendin ol sözünü duyduğum zaman lahit olur, tapinak olur, türbe olur, havra olur, kilise olur koşup saklanıyorum. seni artık sadece ateistler anlıyor allahım diyorum, orda misin?
  • toplayabilirsem söyleyeceğim, aııımmmm nasıl desem, kendin olmaktan başka bir seçeneğin var mı ki? yo olmadı, tam olarak demek istediğimi anlatmıyor bu cümle. şöyle diyeyim: kendin değilken bile kendinsindir. bak, bu daha iyi oldu. açalım biraz. mesela doğru kelimeleri bulmaya çalışırken, amerikalı gibi "aııımmmm" diye iniliyorsan, kendin değilsin diyemeyiz. sensin, fiyakalı bir amerikalı olmaya çalışan, kendinsin. bu halin bu tavrın bana seni anlatır; "hey sen, kendin, özenti salağın tekisin" der mesela. lakin, diğer yandan seni kendin yapan nedir? irade sahibi olman mıdır? iraden ne kadar kendine özgü ki kendin olabilesin? vitrindeki o elbiseyi sana aldıran kendi iraden mi? veya çalıştığın işyerini iraden mi seçti? içinde bulunduğumuz "hür demokratik kapital sistemde", irade sahibi olmak mümkün müdür? irade sahibi misin gerçekten? hep bir inşaat örneği vermek istemişimdir, buraya kısmet oldu: misal sen bir arsasın, üzerine dikeceğin bina için önce projelendirme sonra ruhsatları alma gibi zorunlulukların var. projeyi sen çizdin diye kendin olduğunu mu sanıyorsun? yanılıyorsun, zira o projenin imar durumuna uygun olması gerekir. eee şimdi sen kendini tesis mi etmiş oldun? yoksa seni imar durumu mu tesis etmiş oldu? şimdi ben, harç bitti yapı paydos diye bu entryi bitirsem, bu iğrenç espriyi yaparken kendim değil miyim? ve bu kötü şarkıyı sevmediğim halde aklıma getirip buraya yazdıran şey var olduğu sürece benim iradem benim midir, ben kendim miyimdir?
  • benim korkum, endişem ''kendim olmak'' üzerine.
    kendimdekinin farkındayım, ama onu ortaya ayan beyan çıkarmanın başıma getireceği dengesizliklerle mücadele edemeyeceğimden hep endişeye düşüyorum. bu korku kendi değişimime ait değil, etrafımdakilerinde bana olan bakışlarını, duygularını göz önünde bulunduruyorum bu beni kıskaca alıyor. bende herşeyi akışta bırakmaya çalışıyorum.

    mesela bir grubun içinde ve o gün düşünceli değilsem tüm akışı olumlu olumsuz yönde değiştirebiliyorum. ben susarsam enerji düşük oluyor onlarda susuyor, çağlarsam herkese bir neşe/hareket geliyor. ama pozitif yönde değişimlerim çok göze batırınca, karşımdakilerin alt boyutları hemen bana karşı saldıraya geçiyor. çünkü onların zihinlerinde olumlu dalgalanma meydana getirdiğimde tutunmuş/sığınmış olduklarına zevaller geliyor. bu pozitifliği gören alt şuurları kıskanmaya, hased etmeye negatiflik üretip saldırmaya başlıyor. bu geri dönüşle mücadele etmek beni sonra bayağı yoruyor. aynı şey tam tersiylede oluyor. ben negatiflik üretirsem ortam tamamen çöküşe geçip/down oluyor, ortam sıkıntılanıyor.

    bu yüzden kendimi kendimde saklamaya gayret gösteriyorum. allah ne diliyorsa müdahale etmemeye çalışıyorum. bilerek bazen hatalar yapıyorum, seviye ne ise üste çıkmamaya gayret gösteriyorum. bir şey var ama onu ortaya çıkarmaya izin yok gibi geliyor.

    insanın kendisini başkalarının bu etkilerindende kurtarıp yolunda kendi olarak devam etmesi büyük bir mücadele gerektiriyor. perde ardında olmak her zaman sağlıklı. buda ancak tasavvufla mümkün. cemiyette ayan beyan pişmek zor.
  • "tükenişi bir aşkın
    bir nehrin tükenişine benzer
    ne deniz olabildin
    ne nehir kalabildin

    kendin ol
    kendin ol
    sen buysan başkası ol!

    buysan kederden öleceğim
    başkası olursan de kimi seveceğim ?" *
  • güzel tavsiye....de hangi kendim? ağlayan da benim sevinen de... şaşıran da benim sakince duran da... yorulan da benim yoran da... kendim? hangi kendim? hem bazen elimizde değil seçmek. gidersen özlerim mesela. özleyen biri olmayı seçmiyorum ama sen seçiyorsun benim adıma. ben sadece seni incitmemeyi seçebilirim. bilerek üzmemeyi seçebilirim. ama her şeyi seçemem. kendim olayım. kendim bu. sen kim oluyorsun şimdi? ve kim seçti bu seni?
  • ister sağdan gel, istersen soldan.
    nereye gidersen git, kendin olmadan,
    hayatı bilmeden, yaşamı bilmeden,
    gerçeği görmeden, insanı sevmeden,
    gelme!

    ister yalancı ol, ister günahkar.
    nasıl istersen bildiğin gibi yaşa.
    lütfen kimseyi, hiç kimseyi kırma!
    hayatı bilerek, yaşamayı bilip yaşa!

    inan hayat çok güzel, yaşamaya değer.
    hiçbir şeye üzülme, hiç kimseyi üzme!
    ayakta kalmayı dene! seni seven insanlar var!
    unutma bunları! yalnız değilsin burada!

    ister sağdan gel, istersen soldan.
    nereye gidersen git, kendin olmadan,
    hayatı bilmeden, yaşamı bilmeden,
    gerçeği görmeden, insanı sevmeden,
    gelme!

    inan hayat çok güzel, yaşamaya değer.
    hiçbir şeye üzülme, hiç kimseyi üzme!
    ayakta kalmayı dene, seni seven insanlar var!
    unutma bunları! yalnız değilsin burada!

    söz: cem özçelik - emrah özmen
    müzik: cem özçelik
    düzenleme: derin6
    geri vokaller: selçuk oktay
    klavye: cem özçelik

    (bkz: derin6)
    (bkz: ilk)
  • ben : seni mutlu etmek için daha mı şaklaban olmalıyım?
    kız: kendin ol.

    bir gün sonra:

    kız: ers. edebiyat yapma bana artık.
  • bir emir cümlesi. yerine göre rica da olabilir.

    +ellerinin çok güzel olduğunu söyleyen oldu mu?
    -hayır
    +sinirlenince çok güzel oluyosun ..
    -a aa.. sinirlenmedim ki ayol ..
    +buraya sık gelir misin?
    -aaa, ayol ezberden konuşuyosun sen.. bi kendin gibi konuş bakiyim?
    +meme göt meme göt meme ..
    -tamam tamam anlaşıldı..
    +sinirlenince sık gelir misin söyleyen oldu mu?
    -hah.. yandı devreler.

    http://www.duslersokagi.com/…tozgur/index.php?id=28`
hesabın var mı? giriş yap