• fatih sultan mehmet ile kan kardeşi oldukları ancak voyvodanın daha sonra milliyetcilik ruhunun kabarması ve akabinde macaristanda akla hayale gelmeyecek işkenceler yaptığı söylenir.
    diktirdiği kazıkları yağlatması ve insanları diri diri kazığa oturtması meşhurdur.bu kazıkları öyle yaptırırmış ki oturtulan kişi hemen ölmez belli bir müddet acı çekermiş.namı değer drakula bu sırada kazıkların arasına masa kurdurur,onlardan aldığı bazı uzuvları(gögüs,el,kol gibi) karşılarında yer ve kanlarını içermiş.
    birgün çocuğunu emziren bir kadın görmüş,emzirdiği memesini kesmiş,yavrusunun kafasını kestiği göğsün yerine çiviletmiş.bunların gerçekliği tartışılabilir.umarım dünya buna şahit olmamıştır diyelim.
  • resmi adi 3.vlad olup kütügünün ise macaristan oldugu iddia edilmektedir. osmanli ile alip veremedigi olanlardan olan saygi deger prensimiz ejderhanin oglu (draculea) lakabiyla nam salmis olsada osmanliya esir düsmekten ve yeniceri kahvelerinde ortacilik yapmaktan kurtulamamistir. sadistlikte ve düsmanlarina iskence etmekte ulasilamayacak kademelere ulastigi bir cok kaynakta iddia edilmektedir. bir isyan sonrasi kellesinin vurulmasi ve kaziga gecirilip sergilendikten sonra bal dolu bir sepete konularak istanbula gönderilmesi hayatin ironik yanini göstermistir.
    bram stoker 1897 yilinda yazdigi roman ile drakulaya ölümsüzlük yolunu acmistir. yöntem degissede günümüzde hala cok sayida yönetici kilikli voyvoda yasamaktadir.
  • tarihi şahsiyet için (bkz: drakula)
  • bu ismin kökeninin vlad tepeş'in insanları kazığa oturtması olduğuna dair genel bir kabul olsa da ben başka bir olasılığın da bulunduğunu düşünüyorum. orjinal vampir inancının en önemli figürlerinden biri ceset kazıklamaktır. aynı bildiğin drakula hikayesindeki gibi mezar açılıp cesedin göğsüne kazık çakılır.

    niye kazıklı voyvoda ismi buna bir gönderme olmasın? vlad tepeş'in cesedi gerçekten kazıklanmış olabilir veya osmanlı türkçesinde kazıklı sözcüğü anlam kaymasına uğrayıp vampir anlamı kazanmış olabilir.

    mehmet berk yaltırık'ın gün yüzüne çıkardığı tırnova cadı vakası'nda görüldüğü üzere osmanlılar vampir efsanesine yabancı değillerdi. özellikle imparatorluğun balkan vilayetlerinde hortlak, cadı, obur (ki bu sonuncusunun vampir sözcüğünün etimolojik kökeni olma olasılığı çok yüksektir) dedikleri vampir şayiaları zaman zaman peydah oluyor ve osmanlı adli teşkilatı her ne kadar şeriate aykırı olduğunu propaganda etse de ahaliyi yatıştırmak için zaman zaman bazı mezarların açılıp kazıklanmasına izin vermek zorunda kalıyordu.

    sonuç olarak kazıklama ritüelinin uygulanması gereken bir varlık olduğuna inanılan vlad tepeş'in bir adının da kazıklı olması biraz fazlaca tesadüf değil mi?
  • kont drakula ya da kazıklı voyvoda olarak nam salan ııı. vlad tepeş, 15. yüzyılın ortalarında wallahya bölgesinin yani osmanlı’nın adlandırmasıyla eflak vilayeti’nin prensidir. düşmanlarını kazıklara çakarak işkenceyle öldürmesiyle tarihe geçmiştir. sonradan bram stoker'ın drakula romanına ve drakula filmlerine konu olmuştur.
    her şey, drakula’nın babası olan ıı. vlad’ın osmanlılara, 1440'ların başında yapılan savaşta yenilmesi ile başlamıştır.
    1442-1448 yılları arasında osmanlılar'ın elinde tutsak olarak yaşamıştır.
    1456'da eflak'a bir sefer düzenlemiş ve ıı. vladislav'ı öldürerek ııı. vlad adıyla eflak voyvodası olmuştur.
    kazığa geçirilenlerin kanlarını fıçılarda toplatıp şarap gibi içtiğine dair söylentiler daha sonra onun bir vampir olduğu efsanesine neden olmuştur.
  • korkunç ama aşırı yaratıcı olan işkence yöntemleri ve psikopat eğilimleri ile bram stoker'a ilham vermiş, türk tarihinde de hoş bir yeri olmayan ilgi çekici karakter.
    romanya'daki karpat dağlarında bulunan şatosu ilgilenenler tarafından gezilmektedir.
  • ataları 14.yüzyılın başlarından itibaren eflak’ın * etkin yöneticilerindendir. dedesi mircea 32 yıl hüküm sürdükten sonra osmanlı tabiiyeti altına girmek zorunda kalmıştır. babası vlad ise avrupa’nın çeşitli kral ailelerinin mensup olduğu ejderha tarikatına girmiştir. bu nedenle macarlar tarafından şeytan anlamına gelen drakul olarak adlandırılan vlad’ın oğlu kazıklı voyvoda’ya da drakul’un oğlu anlamına gelen drakula ismi verilmiştir. ulahlar , cellat anlamına gelen “çpelpuç” türkler ise kazıklı voyvoda olarak isimlendirmiştir.

    kazıklı voyvoda’nın hayatı boyunca işlediği cinayetler normal psikolojinin dışında olduğunu göstermektedir. kazığa geçirme onda takıntı haline gelmiştir.

    kazıklara oturtulmuş insanların can çekişmesini seyretmekten büyük zevk alan kazıklı voyvoda, macaristan kralı tarafından tutsak edildiği sırada dahi şatodaki fareleri yakalatıp kazığa oturtmuştur.

    (bkz: ııı.vlad tepeş) (bkz: drakula) (bkz: kazıklı voyvoda)
  • tepes (kazıklı) diye bilinen vlad dracul (1430-1476) kötü bir üne sahiptir.
    bunun nedeni, lakabından çok, irlandalı yazar `bram
    stocker`'ın onu bir vampire dönüştürdüğü ve murnau'dan (nosferatu, 1922) coppola ya (dracula, 1992) kadar birçok sinemacı tarafından beyaz perdeye taşınan romandır.

    ama eflak'n bu enerjik hıristiyan hükümdarının türklere karşı savaştığı ve fatih sultan mehmed'i yendiği unutulmaktadır.

    sultana bağlh voyvodalardan birinin oğlu olan vlad, tıpkı
    iskender bey gibi (bkz: #133469644), rehin olarak osmanlı sarayına gönderilmişti.

    1456 da kendisi voyvoda oldu; artık osmanlı devletine ödenmesi gereken haracı o götürecekti. ama vlad asi bir vasaldı, 1459'da haracı ödemeyi ve erdel'i yağmalamaya her zaman istekli olan türklerin geçişine izin vermeyi reddetti.

    sabırlı davranan sultan onu yola getirmek için önce bir heyet gönderdi, ama osmanlı diplomatları bir daha asla boğaziçi kıyılarına geri dönemediler:
    vlad,saray pencerelerinin önünde onları kazığa oturtmuştu!

    türk misillemesinden daha erken davranan eflak voyvodası
    1462'de osmanlı bulgaristan'ını işgal etti.

    osmanlı devletinin peş peye zaferlerle 1459'da smederevo'yu [semendire] aldıktan sonra
    tüm sırbistan'ı ilhak ettiği, 1460'taki mora seferiyle yunanistan'ın fethini tamamladığı, ertesi yıl karadeniz kıyısındaki minik trabzon rum imparatorlugu'ndan geriye kalanları ele geçirdiği bir sırada, böyle bir adım atmak çılgınlık değil miydi?

    sultanın orduları zafer üstüne zafer kazanırken eflak voyvodası istanbul'a meydan okuyordu.
    yıkıcılık konusunda kendini aşmıştı.
    yaklaşık sekiz yüz kilometrelik bir mesafe boyunca akınları ortalığa dehşet saçtı:
    osmanlıları etkilemek, akıncı menzillerini tahrip etmek, bulgaristan' bir çöle çevirmek söz konusuydu.

    vlad, zaferlerini duyurduğu bildirilerde titiz bir muhasebeci gibi öldürdüğü "23.883" kişiyi yerleşimlere göre tasnif ederken, "evlerinde diri diri yakılanları veya kelleleri subaylarımıza gösterilmeyenleri ise saymıyoruz" diye ekliyordu.
    bu dehşet olaylarının bir sebebi vardı: en azından vlad böyle iddia ediyor ve "tüm hıristiyanlığın korunması ve katolik inancının sağlamlaştırılması" adına bunları yaptıklarını söylüyordu.

    bu başarılar italya'da da haber alınınca roma ve venedik böylesine etkili bir türk düşmanına para yardımı yapmaya karar verdiler.

    "her daim muzaffer" fatih sultan mehmed, böyle bir cüreti
    cezasız bırakamazdı!
    ordusu tuna'yı aştı ve haini cezalandırmak üzere eflak ovasına girdi. düzenli savaşa girmek 1istemeyen vlad,
    cüretkâr bir hamle denedi.
    17 haziran 1462'yi ayın 18ine bağlayan gece
    türk ordugâhına sürpriz bir baskın düzenledi.

    sultanın askerleri öyle kalabalıktı ki böyle bir harekâtın başarılı olma şansı yoktu.
    ama vlad adamlarını tam anlamıyla ateşlemişti:
    "ölümü düşünen peşimden gelmesin, burada kalsın."

    amaç sultanı ve danışmanlarını öldürmekti.
    demir bir disiplinle yönettiği askerleri çok yırtıcı bir şekilde dövüşse de bunu başaramadı.
    orada bulunan moskova prensinin elçisi olaya tanıklık etmişti:
    "kendisiyle birlikte muharebeden dönenleri bizzat inceledi. yarası göğsünde olanları ödüllendirdi ve şövalye yaptı.
    ama sırtından yaralanmış olanların kazığa oturtulmasını emretti ve her birine şöyle dedi:
    sen erkek değil kadınsın!

    bu gece baskınıyla fazla sarsılmayan fatih'in ordusu vlad
    kendisine ikametgah olarak seçtiği targovista'ya doğru düzenli saflar halinde ilerledi. şehre birkaç kilometre kala sultan tam bir dehşet manzarasıyla karşılaştı:
    üç kilometre uzunluğunda kilometre genişliğinde bir alanda tam anlamıyla bir kazık ormanı uzanıyordu.

    bu kazıklara esir edilmiş yaklaşık yirmi bin türk oturtulmuştu. "annelerine bağlanıp kazıklara oturtulmuş küçük çocuklar da vardı ve göğüs kafeslerinin içine kuşlar yuvalanmıştı."

    bu korkunç manzara, aslında düşmanlarını maruz bıraktıkları çok çeşitli vahşet sahnelerine -kellelerden oluşmuş piramitler veya diri diri deri yüzme- alışkın olan osmanlıları bile etkiledi.
    yeniçeriler yöreyi yağmalamak ve yakıp yıkmakla yetindiler; kale olmadığı için uzun süreli bir 1işgale girişemiyorlardı. ama düzenli bir savasa girilemeyince ne vlad'i ele geçirebildiler ne de ordusunu yenebildiler.

    fatih sultan mehmed'in seksen bin asker kaldırıldığı için çok pahalya mal olan seferi basit bir misilleme saldırısına indirgenmiş ve bunun acısını sadece eflak şehirleri ve kasabaları çekmişti. sultan tuna ağzındaki kilia limanını bile ele geçirmeyi başaramadı.

    ama talih kazıklı voyvoda ya da gülmüyordu.

    aynı yılın kasım ayında macaristan kralı matyas korvin tarafından esir alındı ve korvin bu hareketini haklı çıkarmak için vlad'ın gerçek veya sözde kötülüklerini hıristiyan devletler nezdinde yaydı.

    böylece avrupa onun işlediği suçların öyküsünü öğrendi ve macar hükümdarının propagandası tarafından kandırılmış olabileceği aklına bile gelmedi.

    türklerle defalarca savaşmış eflak voyvodasının karanlık
    efsanesi matbaanın da yardımıyla rusya'ya kadar yayıldı. ama matyas korvin, avusturya'ya yönelik emellerini gerçekleştirmek için osmanlılarla mücadeleden vazgeçmiş ve onlara karşı her türlü askeri seferi kesme kararı almıştı: bu nedenle vlad'i durdurması gerekiyordu.

    on üç yıl sonra, matyas yeniden osmanlılarla çatışmaya girdiğinde tutsağını serbest bıraktı,
    ona asker ve para verip kendi hizmetine aldı.

    eflak'taki tahtına bir daha oturamayan, ama fazla da
    kinci olmayan vlad önce bosna, ardından da boğdan'da türklerin karşısına çıkarak yeniden hıristiyanlığın çıkarları uğruna çalıştı, 1476'da da savaşta öldü.
    boynu vuruldu ve tahnitlenip içi türk adetlerine göre pamukla doldurulan kafa derisi fatih sultan mehmet'e götürüldü ve önce sarayın duvarları üzerinde teşhir edildi,
    sonra da bir mızrağın ucuna takılarak imparatorluğun tüm
    şehirlerinde ve sokaklarda dolaştırdı.

    günümüz imgeleminde hâlâ kötülüğün tecessümü olarak
    görülen bu kişiliğin ömrü bu şekilde sona erdi.
    ama onu kahraman diye görenler de olmuş, romanya'nın, tıpkı komşusu macaristan gibi hıristiyanlığın kalkanı olma iddiasını desteklemek üzere kullanılmıştı.

    mitleri inceleyen rumen tarihçi mircea eliade bunu
    1943 yılında lafı hiç dolandırmadan açıklamıştı: "romanya'nın hıristiyan batı'nın kalesi olarak tarihsel bir misyona sahip olduğu fikri tüm büyük rumen prenslerin bilincinde alttan alta varlığını korumuştur."

    vlad, romanya'da büyük tarihsel şahsiyetler arayışına giren komünist yöneticilerin de ilgi odağı olmuştu.
    onun, kanlı maceraları 1897de bram stoker tarafından anlatılmış bir vampirler prensi olarak gösterilmesini yasakladıkları gibi, ülkeyi türklere karşı korumuş ulusal kahraman örneği olarak da sundular.

    başkan çavuşesku voyvodanın gaddarlığını kuşkusuz kabul ediyor, ama adaletin hizmetinde kullanıldığını ileri sürerek bu gaddarlığı fazla önemsemiyordu. bu nedenle vlad'ın portresi posta pulları üzerinde yer almıştı ve yabancı turistler için bir "dracula turu" düzenleniyordu.

    osmanlı imparatorlugu ve avrupa - jean salnon
  • macarlara göre cellat anlamına gelen tepeş, kendi milleti romenler tarafından şeytan anlamına gelen dracul, osmanlılar tarafından da kazıklı voyvoda olarak bilinir. acımasızlığıyla tarihin en zalim hükümdarları arasında yer alır. edirne sarayı'nda geleceğin istanbul fatihi ile birlikte yetiştirilmişlerdir.
  • ünlü irlandalı yazar bram stoker'in drakula kitabının esin kaynağı olmuş, orta çağın en karanlık yüzlerinden biri olan 3. vlad tepeş, ülkesinde bilinen ismi ile drakula, bizdeki ismi ise kazıklı voyvoda. hayatını anlatmadan önce birkaç cümle de bram stoker adına değineceğim.

    bram stoker, kitabının adını vampir kont koyacakken ve hikayenin avusturya da geçmesini isterken, o dönemlerde gezgin emily gerard in gezi kitabı eline geçer. romanya/ transilvanya daki notlarından etkilenen bram stoker, tası tarağı toplayıp transilvanya ya gelir ve gerek yerel halk gerekse araştırmalarından kazıklı voyvodanın hikayelerini dinler ve çok etkilenir. kazıklı voyvodanın , voyvodalık yaptığı eflak soylularına yaptırdığı braun şatosuna gelir ve oradaki yerli halk 'orası kont drakula'nın şatosu' derler. kitabın ve karakterin adı böyle ortaya çıkar. hatta sinemaya uyarlanan ilk siyah beyaz yapımlarda film bu şatoda geçer.

    kazıklı voyvodanın bugün bile mezarı hala nerede olduğu net değildir. bedeninin bükreş yakınlarındaki bir manastırda olduğu iddaa edilir ancak mezarı boştur. doğum tarihi bile kesin değildir. ancak bilinen bir şey varsa o da vlad in ailesinin 14. yüzyıldan beri eflak dediğimiz güney romanya bölgesinde uzun süredir yöneticilik yaptığıdır. bugün tarihçiler bile vatanserliğini es geçerek onun psikopat olduğunu savunuyorlar.

    dedesi, tüm mücadelelere rağmen osmanlı egemenliğine girmek zorunda kalmıştı. babası 2.vlad ise 1431 yılında avrupanın çeşitli krallarının kurduğu 24 kişilik olan ejderha tarikatına katıldı. tarikatın amacı, kiliseye karşı gelenlerle ve türklerle mücadele etmekti. 2.vlad girdiği bu tarikattan ötürü drag olarak anıldı. 3. vlad ise dragın oğlu manasına gelen drakula olarak anılmaya başlandı kendi ülkesinde.

    transilvanya da doğduğu da kesin değildir. bağlantıları da zayıf olduğu iddia edilir. babası 2.vlad ın voyvodalık yaptığı targovişte de doğmuş olması da mümkündür.

    kendisi ile ilgili en karanlık yan ise ne oldu da bu kadar psikopat birine dönüşmüştü?. ailesi çocukluk yıllarında onda en ufak bir sadistlik eylemi sezmemişler. hakkında rivayet edilen, yakaladığı kuşların canlı canlı tüylerini yolmasıymış. bilinen ise savaşçı ruhlu olması, çok iyi bir at binici, mızrak kullanması ve dövüşmesiymiş.

    babasının voyvodalık yaptığı dönemde bulunan toprakların bir kısmı macarlar bir kısmı ise osmanlı tarafından işgal altındaydı. 2.vlad ise daha güçlü olan osmanlı ile bir anlaşma yapmıştı ve eflak-boğdan olarak bu bölgeler osmanlıya bağlanmıştı. o dönemde o bölgeye yönetici atamak gerekiyordu ve 2.muradda 2.vladın rızası ile 3. vlad, erkek kardeşi radu ve kız kardeşlerini edirne sarayına getirdi.

    iyi bir eğitim almak için enderuna gitmeleri gerekiyordu ancak enderun da bulunan devşirme çocukluklarının iç oğlanlık müesseesi bazı araştırmacılar tarafından gündeme getirildi. bu çocukların eşcinsel ilişkiye zorlanmaları, padişahların arzularını yerine getirmek için bulunduğu da rivayet ediliyordu. hatta orhan gazi zamanında esir düşmüş bir piskopos osmanlı da sapkınlığın çok olduğu ve özellikle hristiyan çocuklara cinsel tacizin bulunduğunu söylemişti. 1. bayezid döneminde iç oğlancılık müesesinin başladığı zaman olarak kaynaklar tarafından da kabul edilmiş. acaba esir tutulduğu edirne'de vladın başına böyle taciz-ya da tecavüz vakası mı gelmişti? ancak 3.vlad eflak voyvodası olduğu zaman osmanlıya son derece bağlıymış, vergilerini geciktirmez hatta bizzat getirirmiş. fatih sultan mehmet isttanbul'u fethettiği zaman, gelerek kendisine olan hayranlığı da dile getirmiştir. ayrıca burada yetişen bir sürü yönetici vardır. taciz ya da tecavüz vakası olsa o yöneticiler osmanlıya olan bağlılıklarını yerine getirirler miydi? işin bir de bu boyutu var.

    başka kaynaklar ise 2.vladın osmanlı tarafından gelibolu da esir tutulduğu , 2.murad ile osmanlıya karşı hiçbir şekilde bir olaya girişmeyeceği üzerine anlaşma yaptıklarıydı. bu anlaşma sonrası ise 2 oğlunu rehin bırakmak zorunda kalmıştı. tokat kalesinde 4 yıl esir tutulan vlad ve kardeşi, acaba başlarına orada korkunç bir şey mi gelmiş ti ki bu kadar psikopata dönüşmüştü. diğer bir iddaa ise o dönemde yeşeren vatanseverlik arzusuydu.

    edirnede enderuna girdikten sonra fatih sultan mehmetle arkadaş olur. amaç türkleri sevdirmekdi. en iyi hocalardan ders alırlar ve kan kardeşi olurlar. 1448 de eflak voyvodası olur. 1451 de fatih sultan mehmed de tahta oturur. 3.vlad da hayranlıkla istanbul'u fethedilmesini duyar ve siyasi bağlılığını sunar. 3.vlada ise o dönemde sunulmayan geniş haklar verilmiştir. osmanlının siyasetini savunmuş ve taşkınlık kesinlikle yapmamıştır. ancak zaman geçtikçe değişmeye başladı. içmeye ve emirlerine uymayanlara sayısız işkenceler yapmaya başladı. osmanlıya olan düşmanlığını alenen ilan ediliyordu. huzurlu ortam birkaç yıl içinde yok olmuştu.

    kendine yeni işkence meşgalesi edinmişti. kazığa oturtma. avrupa da osmanlı da uygulanan bir yöntemdir. osmanlı da müslüman kadınla zina yapan, müslümanlığa hakaret ya da camiye izinsiz girilenler bu cezaya çarptırılıyordu. kazığa sürülen yağ, kişinin anüsünden geçiriliyor hayati organlara zarar vermeden ağızdan çıkarılıyordu ve kişi işkence çekerek günlerce ölmeyi bekliyordu. sarayının çevresi binlerce kazıkla çeviriliydi. kazığa oturtma cezası şölen havasında gerçekleştirirdi. daire etrafında kazığa oturtulan mahkumlar olur kendisi de bu dairenin ortasında keyif yemeği yermiş. vampir denmesinin sebebi ise bu mahkumlardan akan kanı içmesinden ileri geliyormuş.

    bir gün voyvodalığının yıl dönümünde , soylulara özel bir yemek düzenlemiş. yaklaşık 500 kişinin katıldığı bu yemekte, yenilen yemek ve içilen şarabın ardından soyluları braun tepesine yollamış ve orada kale inşa etmelerini istemiş. yemeksiz , susuz ve dinlencesiz. kale bitmiş ancak kimse braun tepesinden geri dönmemiş. yaşlı soylular ise kazığa oturtulmuş. sebebi ise bu soylu sınıfının yönetici beğenmemesi ve türklere dayanmasıymış. dilenci, hırsız , hastalardan, ayyaşlardan nefret edermiş. bir gün onların hepsini eski bir şatoda yemeğe davet etmiş. muhafızlar tüm cam ve kapıları kapatarak kaleyi ateşe vermiş ve hepsini yakmış.

    enteresan olan şey ise burada hiç suç işlenmiyor oluşuymuş. işleyenleri kazık beklediklerini bildiklerinden olabilir. halk ise onu çok seviyor ve güveniyordu. yeni seçtiği soylular tam gaz arkasındaydı. bu haberler istanbula ulaşınca fatih sultan mehmet elçilerini gönderdi. karşısına çıkan elçilerden başlıklarını çıkarmalarını istedi onlarda kabul etmeyince başlıklarını kazıkla sabitledi ve kazığa oturttu. fatih ise son bir uyarı yolladı. 'sapkınlığı bırak ve kendine gel'. 3.vilad ise istanbula bağlılığını terk etti ve kardeşlik yemini de bitti.

    fatih, balkanlara çıktığı büyük seferde vladı yok etmek istiyordu. ancak vlad osmanlı taktiklerini biliyordu ve onları 3 kez geri püskürttü. 4. de ise kaçtı ve civar köyleri yok edip suları zehirletti. şehre gelen osmanlı binlerce türkü ve diğer milletten kişileri kazıklarda oturtulmuş şekilde buldu. adeta kazık ormanıydı. sonunda vladı kuernarya kalesinde kıstırdı. ancak kale sarp kayalıklardaydı ve ulaşılması zordu. vlad aylarca direndi. ancak karısı o kadar güçlü değildi ve kendisini kaleden aşağı bırakarak intihar etti. fatih istanbul a geri döndü ve bir kısım birlikler kaldı. bundan faydalanan vlad, macaristana kaçtı. macar kralı ise onu tutuklattı ve 14 sene esir düştü. şans yüzüne güldü. dönemin papası , yeni eflak voyvodasının osmanlıdan biri olmasını istemiyordu. vlada katolik olması ve macar kralının kuzeni ile evlenmesi şartıyla macar birliklerinin başına getireceğini söyledi. şartları kabul etti ancak katolik olmadı. bu arada yeni voyvoda ise kardeşi raduydu. ancak fatih kendisini unutmamıştı. katliam yaptığı şehire geldiğinde halkı onu sevinçle karşıladı. kardeşi radu ve osmanlı ordusu ise onu köşeye kıstırdı ve transilvanya ormanlarında sıkıştırdı. bükreş yakınlarında öldürüldü ve başı kesilip binlerce türkün katili olarak istanbul'da başı dolaştırıldı.

    romanya'da kendisi halk kahramanıdır. kendilerinin bugün var olmasının sebebini onlara bağlıyorlar. bizdeki kaynaklarda tamamen psikopat olarak geçiyor. rus çarı 4.ivan ın ise hayran olduğu kişi imiş.
hesabın var mı? giriş yap