• miyazaki usulü bilim kurgu...
    tüm dünya okullarında çocuklara matematik, fizik, edebiyat yerine miyazaki filmleri ders olarak konsa, anafikri incelense, hatta ahlak derslerinde ezberletilse kalıbıma basarım 100 yıla kalmaz dünya pür-ü pak olur...
  • filmin ilk yarım saati "la o kız tayt mı giyiyor yoksa cidden altına bir şey giymeden mi geziyor..." sorularıyla gezdim. sonradan anladım ki taytmış.

    e be miyazaki abi taytı boyamak için ten renginden başka renk mi bulamadın be abim.
  • --- spoiler ---

    matrix üçlemesi sonunda neo'nun makineler şehrindeki sarıp sarmalanma sahnesinin ilhamı (sanırım) bu filmden alınmış.
    --- spoiler ---
  • güzelliklerin içine kir, çirkinliklerin içine sevgi yerleştirilmiş miyazaki animasyonu. orman huzur verici cennetimsi görüntüsüne rağmen içerisindeki mantarlar ile insanı zehirleyebilir... ohmu'lar son derece çirkin böcekler olmalarına rağmen içlerinde güçlü sevgi barındırabilirler...

    çoğu filminde olduğu gibi bu filmde de ana karakterin kendine ait gizli bir mekanı vardır. burası kahraman salt huzuru bulduğu, kendisini dinlediği ve dinlendiği yerdir. buraya gitmek için gizli bir geçit, uzun merdivenler, sonu görünmeyen koridorlar vardır. karakterin iç dünyasının, hattaa sadece ona ait oluşu ve sadece kendisinin girebilmesi nedeniyle bu mekan bilinçaltının temsilidir.

    kirliliğin, zehrin, yokoluşun asıl nedeni böcekler -doğa- değil insanlardır.
  • naushika'nın ohmu'lar onu sardığında düşlediği şarkıda tüyleri diken diken olmayan var mıdır..
  • imdb top 250'ye girmesinin olaylarindan biri olarak, japonya'da vizyona girdigi yillarda bitmenin esiginde olan animasyon sektorune yeniden kan kazandirmis olmasi gosterilebilecek film. bugun 35mm kopyalarindan birini beyaz perdede izleme firsatim oldu. iki gundur tamamen dolduruyor salonu nausicaa. pazar sabahin koru 10'da gelen az olur beklentisindeydim fakat salon yine doldu. buyuk ihtimal oglen seansi da doluydu. gercekten muazzam is, yapildigi seneye gore dusunursek. miyazaki'nin karanlik ortamlarda renk paletini nasil kullandigina dikkat edin ozellikle. her karesi ayri emek isteyen, ayri bir estetik barindiran geleneksel animasyonun yapiminda cekilen cilelerden uzak, safi izlemekle konusmak kolay tabii.

    su filmin 5 dakikasini bilgisayar kullanmadan anime etmek icin kac kisilik bir ekiple kac hafta ugrasmaniz gerekirdi biraz dusununuz.

    miyazaki su kitapta anlatiyor bir seyler: http://www.amazon.com/…hayao-miyazaki/dp/1421561042

    bugun dikkat etttim de; pejite'nin yikintilarinin gorundugu sahnelerdeki renk paleti de oradaki yikim ve kiyamet atmosferini harika yansitiyor.
  • çocukluğumuz ne sikimsonik çizgi filmlerle geçti behey diye diye söylettirmiştir beni. hele kiii yeni neslin izlediklerine hiiç değinmeyeceğim.

    okula bu bilinçle başlasaydık biz büyüsek de kirlenmezdi dünya!
  • hayao miyazaki hemen her filminde olduğu gibi baş kahramanı küçük bir kız yapmıştır. yine uçan nesneler ve doğal figürler ağırlıktadır. yine büyük ve hantal makineler vardir. yine ana karakterin yanında bütün film boyunca bulunan bir yaratık bulunmaktadır.

    diğer filmlerinden önemli bir farkı ise tamamen farklı bir dünya'yı anlatmasına rağmen olası -ya da çok da olasılıksız olmayan- bir gelecekte geçmesidir. alışılmış dünya içinde dünya, bir kapıdan, bir ormandan, bir ağacın kökünden geçilerek ulaşılan gerçeküstü bir yaşantı mantığının yerine bu filmde tek bir dünya vardır. gerçi sea of decay belki de bir tür yan dünya olarak kabul edilebilir ama tam olarak da aynı şey olduğu söylenemez.

    müzik olarak belki de joe hisaishi'nin çalıştığı miyazaki filmleri içerisinde en kötü müziklere sahiptir. hisaishi'nin tam bir karakter oturtabildiğini ve birbiriyle ilintini parçalar yaptığını söylemek zor olsa da detone bir sesle söylenen çocuk şarksı filme değişik bir hava vermektedir. son sahnedeki parçanın girişine yerleştirdiği handel'in sarabande'sinden kısa bir bölüm de ya besteciye ya da stanley kubrick'e ufak bir selam olsa gerektir.
  • güneşli bir pazar sabahı insanın kendine verebileceği en güzel hediyelerden biri.
  • çok afedersiniz nausicaa'nın tayt giydiği filmdir. ey miyazaki, ten rengi tayt mı seçilir anasını satayım! olayı anlayana kadar tuhaf duygular arasında kaldım senin yüzünden. ''ulan küçücük çocuğun götü başı niye açık?'', ''sapık mı lan bu adam?'' falan filan... neyse ki kızımızın taytı göle girince eridi de gerçeği anladım.
hesabın var mı? giriş yap