• melis danışmendin yeni eseri. ilk dinleyişte dersin ki bu ne lan tekerleme gibi başlıyor ancak işin iç yüzü hiç öyle değildir , hem müzikal hemde güftesel olarak son zamanların en sağlam şarkısıyla karşı karşıyasındır.bir noktadan sonra şarkının çoğu bölümüne kafa sesiyle bile çıkamadığını farkedersin kendinden nefret edersin,şarkıya aşık olursun.duygudan duyguya sürükler. iyi ki varsın melis danışmend iyi ki müzik üretiyorsun. *
  • "ayakları mezarımın uzerinde, dünyanın her tarafını gezerek boş yere beni niye sorup duruyor! "
    genç werther'in acılarından..
  • melis danişmend'in yeni albümünden masalsı şarkı.
    "sana kavuşmak için dağları değil ama kendimi aştım"
    diyerek içimi rahatlattın be melis!
    kadın bakış açısı ile yazılan şarkılardan daha bir hoşlanıyorum. melis danişmend de bunun pek güzel örnekliyor.
  • üzücü bir sıfattır, ister çeki, ister aşkı nitelerken.
  • (bkz: namütekabil)

    kedith: kaynak kıçımdı aslında, tabii destekli sallayınca * ciddi göründüm. üzerine düşünüp kendini yoran arkadaşlara teşekkürler.
  • melek sesli melis danişmend'in bütün şarkıları birbirinden güzel olan biraz gülmek istiyordum albümünde şipşirin başlayıp müziğin naifliğinden içinizde patlayan çığlıklarla biten şarkısı. müthiş kibar bir sitem.

    ciğerime sokulmuş bir el gibi.
  • popüler bir çek çeşidi.
  • kaygılı bağlanan borderline kadının, kaçıngan bağlanan narsisist adama yazdığı şarkılardan biri gibi geldi.
  • varlığından on dakika önce haberdar olduğum, etkisinden uzun bir süre çıkamayacak olduğumu fark ettigim için biraz da buruk olduğum sarki. bu şarkının bana bu kadar vurmasına neden olan bir insan -tabi böylesine güzel bir sakının yazılmasına değecek biri değil ama insan kimden hoslanacagini seçemiyor- var elbet.
    sonu yakarış olan bu tekerleme gece gece göğsüne öküz oturtuveriyor insanın. ama bir yandan hosuma da gidiyor . şu yagmur günlerinde en çok buna ihtiyacım var galiba.
    bu kadın hiç kötü sarki yapmayacak gibi görünüyor.
  • (bkz: beklentisiz) ile beraber son zamanlarda kafami kurcalayan belirteç.
    birşeyi karşılıksız olarak yapma isteği insanı sonsuz bir karşılık bulma döngüsüne sokuyor. şöyle ki; ben deger verdiğim (hatta bezen yeni tanışmış sayılabileceğimiz) birisine bir konuda destek için özel çaba harcadığıımda, kendime soruyorum "ben bunu neden yapıyorum?". "çünkü değer veriyorum" cevabı bir seviyede yeterli gelmemeye başlıyor. ve yine soruyorum: neden deger veriyorum? buna cevaben diyorum ki: "sevgi iradi değil ki, seviyorum deger veriyorum,o mutlu olsun istiyorum".
    "tekrar düşün,bunda ne çıkarın var?"
    " o mutlu olunca birşey mi elde edeceksin?"
    "ben de mutlu olacagım"
    "yani mutlu olmak için onu mutlu etmek istiyorsun"
    "hayır bir işe yarıyorum"
    "yani kişisel tatmin olmak amacın?"
    "tam değil ama, olayın ne kadarında ben varım,bilmiyorum"
    "mutluluk bir mutluluğun sebebiyse, sırasının bir önemi var mı?, daha dogrusu iki yada daha çok mutluluk arasında, sebep sonuc ilişkisi kurulabilir mi?"
    "saf mutluluk bir menfaat midir? bir keşif değil midir mutluluk?"
    "o zaman başka bir insanın mutlulugunda mı keşfe çıkıyoruz kendi mutluluğumuzun?"
    "saf mtluluk istediğinden nasıl emin oluyorsun?"
    "aklima gelen diğer olasılıklara katılmayarak"
    "aklına geliyorsa, zaten yok mduur ve saf mutlulugu zaten kirletmemiş midir?"
    "bilmiyorum, ama benim kontrolumde mi ki onlar?"
    ...
    ..
    sorular, bitmiyor, bitmeyecek. bir insan asla kendine güvenemeyecek bu konuda. bu soruların sayısı sonsuza giderken, sizce beklentisizlik sıfıra gider mi? yada acaba kac soruya dürüst cevap verdikten sonra karşılıksız bir işe yaramış oluruz? henuz işin içinden çıkamadım
hesabın var mı? giriş yap