• kıta sahanlığı değil, adalar denizi olarak da anılan ege denizi'nde egemenlik sorunudur.

    ege denizi'nde üçbinin üzerinde ada ve kayalık vardır. ikizce de bu kayalıklardan biridir. konu ne bu el kadar toprak parçasının ekonomik değerine, ne de "savaşa değer mi be yea piiis" muhabbetine indirgenemeyecek kadar önemlidir. zira, türkiye, daha bu egemenliği tartışmalı kayacıklar dahi dikkate alınmadan, yunanistan'ın 12 mil ısrarını kabul etse, ege denizi tamamen yunan karasuları olmakta, ve haliyle çanakkale boğazı'ndan çıkan her gemi direk yunan karasularına girmektedir.

    çok mu önemli bu?

    e, önemli tabi eşeğin ziki!

    sen bugüne kadar 12 mil diye tutturmamışsın, ege denizi'nden sadece türkiye yararlanabilir dememişsin, aksine 6 mil olsun adam gibi bu denizi hakkaniyet çerçevesinde beraber kullanalım diye ısrar etmişsin; buna karşın, yunanistan ise "12 de 12" diye tutturmuş. durum öyle ki, 12 mili kabul etiiğinde izmir karaburun'dan azıcık batıya doğru yüzsen yunanistan'da oluyorsun.

    haliyle, 12 milin geçerli olduğu bir durumda, ne donanman, ne ticari filon uluslararası suları kullanamaz, zira uluslararası bir su kalmaz. ege üzerinde uçamayacağın gibi, sualtını da* kullanamazsın.

    bu arada, bilimum sivil manyağı, asker düşmanı "demograğt" kardeşe de buradan selam yollamak isterim. o adayı çatışma çıkarmadan ele geçirme mucizesini gerçekleştiren sat komandoları ya da tsk'nın aklı başında paşaları olmasaydı, meclis'e dahi danışmadan savaş ilan edebileceğini zanneden tansu çiller sayesinde o gece savaşa giriyorduk. kaynak, götüm değildir.**
  • hatırladığım kadarıyla mehmet ali birand'ın o dönem sunuculuğunu yaptığı 32. gün programındaki bir ankete de konu olan olay.

    anket sorusu, "bir karış toprak parçası için savaş çıkarmaya değer mi?" gibi bir soruydu yaklaşık olarak.

    sonuçta %90 küsür gibi bir çoğunlukta evet çıkınca mehmet ali birand'ın yüzünde beklediği cevabı alamayan sunucu bakışı canlanmıştı**.
  • kayalıklara türk bayrağını diken sat komandoları 14 yıl sonra akp ve cemaat tarafından "hain" ilan edilerek özel yetkili mahkemeye çıkartılmışlardır.unutulmasın!
  • figen akat isimli türkiye bandıralı bir yük gemisi 25 aralık 1995 tarihinde bodrum'un 3,8 mil uzağındaki kardak kayalıkları'nda karaya oturdu. gemi personeli türkiye'den yardım talebinde bulundu. yunan hükümeti ise bölgenin kendi karasularında olduğunu, türkiye'nin izinsiz kurtarma harekatı gerçekleştiremeyeceğini belirtti. türk hükümeti bunun üzerine, 29 aralık 1995 tarihinde adaların kendisine ait olduğunu belirtti. bu sırada gemi kendi motorlarının yardımıyla karaya oturduğu yerden kurtularak bölgeden ayrıldı.

    daha sonra 20 ocak 1996 tarihinde yunanistan'daki gramma gazetesi konuyu kamuoyuna duyurdu. olay basına yansıdıktan sonra, 26 ocak 1996 tarihinde kalimnos belediye başkanı dimitris diakomichalis yanında bir rahip ve kameralar eşliğinde kayalıklara çıkarak buraya yunan bayrağı dikti. bunun üzerine 27 ocak 1996 günü hürriyet haber ajansı izmir bürosu'ndan aykut fırat ve cesur sert adındaki iki türk gazeteci de adaya giderek yunan bayrağını indirip türk bayrağı dikti. bunun üzerine yunanistan, 28 ocak 1996 tarihinde, buraya asker çıkarıp bayrak dikti ve adayı karakol botlarıyla ablukaya aldı. türkiye de kendi karakol botlarıyla ablukayı kırmaya çalıştı. ardından türk donanması'na bağlı harp filosu unsurları bölgeye intikal ederek, adayı ablukaya alan yunan karakol botlarını ablukaya aldılar. yunan donanması'na bağlı harp filosu unsurları da daha sonra olay yerine intikal etti. gemiler birbirine ateş açmadı, ancak sık sık birbirlerinin üzerine manevralar yaptılar. bazı gemiler birbirlerine çarptı ya da teğet geçti. dönemin başbakanı tansu çiller, "o bayrak inecek, o asker gidecek" diyerek televizyonda şov yaptı.

    30 ocak 1996 gecesi, genel kurmay başkanlığı adaya çıkılmasına ilişkin emir verdi. ateş edilmesi halinde karşılık da verilecekti. emir kardak krizi için oluşturulan deniz görev grubu komutanı tuğamiral aydın gürül'e tebliğ edildi. aydın gürül tcg yavuz fırkateyni'nden saha harekatına komuta ediyordu. bu sırada geminin komutanı dz. kurmay yarbay ahmet erol, yunanlı askerlerin bulunduğu doğudaki kayalıkların batısında kalan kayalıkların boş olduğunu fark etti ve çatışmayı önlemek için buraya asker çıkarılması teklifinde bulundu. teklif tuğamiral aydın gürül tarafından ankara'ya iletildi. yarım saat sonra ankara'dan olumlu karşılık alınınca, 31 ocak 1996 gecesi saat 01:40 sularında türk deniz kuvvetleri komutanlığı'na bağlı 18 sat komandosu zodyak botlarıyla yunan gemilerinin arasından geçerek batı kardak kayalıklarına çıktılar ve buraya türk bayrağı diktiler. olaydan birkaç saat sonra yunan fırkateyni hs hydra'da konuşlanmış olan ab-212 tipi bir helikopter kaza yaptı. üç kişi öldü. kısa bir süre sonra gün ağardı ve yunanlılar sat komandolarını fark ettiler. ancak türk deniz kuvvetleri harp filosu komutanlığı'na bağlı savaş gemileri ve hücumbot filosuna bağlı unsurlar krizin başlangıcından itibaren 12 saat içerisinde bölgeye intikal ettiğinden ve kriz süresince her an harbe hazır olarak bölgedeki varlığını eksiksiz şekilde sürdürdüğünden, yunan birlikleri, türk sat komandolarına herhangi bir müdahalede bulunamadı.

    daha sonra bill clinton ankara ve atina'ya telefon açarak ağabeylik yapmaya çalıştı. abd özel temsilcisi richard holbrooke ile nato genel sekreteri javier solana da çeşitli girişimlerde bulundular. abd'nin ve nato'nun müdahalesi sonrasında kriz öncesi duruma dönüldü, her iki taraf da kayalıklardan askerlerini çekti.

    gerçekte, kardak kayalıkları hiç kimseye ait değil. lozan antlaşması'nda hangi adaların yunanistan'a, hangilerinin türkiye'ye ait olduğu açıkça belirtiliyor. ancak bunlar belli başlı adalar. oysa ege denizi'nde binlerce ada, adacık ve kayalık var. bu durum göz önünde tutularak 12'inci maddeye anadolu sahillerinden itibaren 3 mil boyunca, adı diğer maddelerde açıkça belirtilen adalar dışında kalan tüm ada, adacık ve kayalıkların türkiye toprağı olduğunu belirten bir hüküm ekleniyor. 16'ıncı madde ise bu antlaşmada adı açıkça belirtilen adaların, yani 12 ila 15'inci madde kapsamına giren yerlerin dışında kalan ada, adacık ve kayalıkların statüsünün belirlendiği veya gelecekte ilgili taraflarca belirleneceği hükmünü belirtiyor. oysa bu maddede adı geçen statü belirleme kısmı hiçbir zaman yapılmıyor. kardak türkiye'nin 3,8 mil açığında yer aldığından, lozan antlaşması'ndaki belli başlı adalar gibi adı açıkça belirtilmediğinden ve sözü edilen gelecekteki belirleme hiçbir zaman kararlaştırılmadığından dolayı kimsenin egemenliği altında değildir. 1932 yılında imzalandığı belirtilen protokol ise meclislerin onayından geçmiş bir uluslararası anlaşma niteliğinde olmadığından kardak'ın aslında sahibi yoktur.

    bu bağlamda en başa döndüğümüzde, figen akat adlı gemiyi kurtarma görevini her iki ülke de üstlenebilirdi.

    yunan mega tv kanalının 31.01.1996 tarihinde gece saat 2 ile sabah saat 5 arasındaki yayın kaydına (helikopter kazası ve sat komandolarının kayalıklara çıkışını da içeriyor), trt'nin kardak krizi ile ilgili kısa arşiv çalışmasına ve krizin sona ermesini takip eden hafta yayımlanan 32. gün programının arşiv kayıtlarına aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz:

    https://www.youtube.com/watch?v=mqmlb_txqlg
    https://www.youtube.com/watch?v=4b92onxk5n0
    https://www.youtube.com/watch?v=-puqjnka7tw
  • gece kayalıklara çıkacak sat komandolarının benzin ve ekmek arası kumanyaları sat komando ercan kireçtepe nin kredi kartıyla alınmıştır.
  • diplomasinin çözemedigi, çözemeyecegi bir dügümdür.

    her iki ülke de kardak'i kendi topragi olarak görmekte, bu yönde tavrini almaktadir. kardak stratejik olarak önemsiz, gelir saglamayan bir tas yiginidir, yiginidir da "bok da olsa bizim bokumuz, kimseye vermeyiz!" tavri içindedir her iki devlet de.

    hakli nedenleri yok mudur bu devletlerin? vardir elbet. türkiye "bugün kardak'i isteyen yunanistan yarin izmir'i ister!" diye düsünmekte, yunanistan da aynen "bugün kardak'i isterler ve verirsek yarin atina'yi da isterler!" seklinde düsünmektedir. yunanistan ile olan deniz sinirlarimizin folloslugu da kardak'a dair ayri bir faktör tabii.

    sonuç olarak yüzyillar boyunca süren toplum devlet evriminin günümüzde siçtiginin kanitidir kardak. düsman kizilderililerin yüzyillarca önce buldugu formülü "sen kendi kiyinda balik tut, ben kendi kiyimda. ortada kimse tutmasin, kavga çikmasin." bugün tarihin en yasli çocuklarindan olan devletler uygulayamiyorsa bu ilerlemenin her zaman ilerlemek olmadiginin kanitidir.

    --- spoiler ---
    ladin gibi bir lavuk çiksa da bombalasa kardak'i en güzeli olur herhalde. oyuncagi paylasamayip kiran çocuklar gibi olduklarini yunanistan da türkiye de anlar belki.
    --- spoiler ---
  • bodrum turgut reis açıklarında bulunan kardak kayalıkları nın adı ilk kez 27 aralık 1995 günü bir türk teknesinin burada karaya oturması ve teknenin hangi ülke tarafından kuırtarılacağı soruşturulması sırasında duyuldu. türkiye nin 29 aralık günü "kayalıkların kendisine ait olduğunu berlirten" notayı 10 ocak 1996 günü yanıtlayan yunanistan bunun tam tersi olduğunu ileri sürdü. 20 ocak günü yunan gazetesi gramma nın olayı abartılı bir şekilde vermesiyle türkiye de de benzer yayınlar çıktı. olay resmi bir sorun haline geldi. karşılıklı bayrak dikme, asker ve gemi gönderme ile tırmanan kriz büyük abi abd nin araya girmesiyle 1 şubat günü yatıştı. bir gazetecinin attığı taşın neredeyse 40 ülke tarafından çıkarılamaması.
  • başka bir boyutu olarak kriz süresince ege üzerinde uçan türk uçaklarının(f-16) yunan uçaklarına yoğun şekilde karşı tarafın radarlarını köreltmek için elektronik harp uyguladığı olay.başarılı da olmuştur türk uçaklarının yerini yunanlılar abd'den aldığı diye de bir iddia var.
  • denizin ortasındaki iki adacık işi değildir.

    türkiye, yunanistan'ın 12 mil iddiasına karşı uzun zamandır ege denizi'nde adı antlaşmalarda geçmeyen adaların mülkiyeti kapsamında bir diplomasi yürütüyor. ege denizi'nde üç bine yakın böyle ada var ve türkiye konuyla ilgili her durumda bu adalardaki mülkiyet iddialarını uluslararası belgelere yansıtıyor.

    sonuç olarak yunanistan'ın iki seçeneği var ya bu adacıkların mülkiyeti için türkiye'yle masaya oturacak ki bu durumda adaları öyle veya böyle türkiye'yle paylaşıp 12 mil belasını sonsuza kadar ege'ye gömecek ya da statükoya ses çıkartmayacak.

    kardak bu politikanın en cafcaflı, en akılda kalıcı örneğiydi.
  • olayi kim cikardi?

    bize gore turk topraklarinda, yunanlar'a gore yunan topraklarinda karaya oturan bir turk gemisini kurtarmak isteyen yunan gemi kurtarmacilara itiraz eden oturmus geminin turk kaptani.

    neden bize gore turk topraklari, yunanlar'a gore yunan topragi?

    neredeyse tum dunya harita olarak ingiliz hidrografi dairesi tarafindan hazirlanan admiralty charts kullanir. turkiye'nin de buyuk bir bolumunde bu haritalar kullanilir ama ege gibi bazi sorunlu bolgelerde turk deniz kuvvetleri komutanligi'nin seyir hidrografi ve osinografi dairesi baskanligi'nin hazirladigi turk haritalari kullanilir. yani eger karaya oturan gemi turk gemisi olmasaydi, bu problem cikmazdi. yunan gemi kurtarmacilar gider, gemiyi kurtarirdi, bizim de haberimiz olmazdi.

    peki krizin sonrasinda ne oldu?

    helikopter dustu, yunan kuvvetleri bir adaya cikti, biz bir adaya ciktik. "asariz keseriz" diye tehditler savurdu herkes, en son bill clinton cikti ve mevzuyu kapatti ama sonuca baglamadi (bu yuzden cogu kaynakta krizin galibi olarak turkiye ve yunanistan degil, abd gosteriliir)

    oturan gemiye ne oldu?

    yunan gemi kurtarmacilar kurtardi, yani o kadar hikaye bizim acimizdan bir ise yaramadi. her ne kadar kaynaklarda bahsedilmese de, turk gemi kurtarmacilarin da olay yerine intikal ettiklerini biliyorum ancak bizim anakaramiza daha yakin olmamize ragmen, geminin kurtarilmasi teknik acidan daha ileride olan yunan gemi kurtarmacilara birakildi.

    dipnot : burada bahsedilen gemi kurtarma ile devletin yuruttugu arama-kurtarma hizmetleri karismasin. devlet sadece insan kurtarir ve para istemez. gemi kurtarma firmalari ise geminin kendisini kurtarir ve esek yukuyle para ister.
hesabın var mı? giriş yap