• kişilerin düşünceleri, inançları, davranışlarının ne olduğundan ziyade; bunların birbiriyle tutarlı olmamasıdır karaktersizlik. bir şey söyleyip/yapıp, ardından tam tersini söylemek/yapmaktır. yaptığı/söylediği şey kabullenmemek, sürekli kıvırtmaktır. haksız/hatalı olduğunda delikanlı gibi çıkıp bunu kabul edememek, laf çevirip her durumda haklı çıkmaya çalışmaktır.

    karakterli bi katili, kendi halinde ama karaktersiz bi insana kat kat tercih ederim. güzellikle söylüyorum, benden uzak durun.
  • kesin bir tanımı olmayan tdk'nın da "güvenilir karakteri olmama durumu" şeklinde geçiştirdiği şey. bu özelliğin kesin bir tanımı ve sınırı olmadığından yahut yokmuş gibi göründüğünden belki günümüzde insanlarda asla aranmayan bir şey olmuş karakter. devir adilerin, şerefsizlerin, arkadan iş çevirmecilerin, dedikoducuların devri olduğu gibi en şerefsizlerin de en çok tutulduğu ve övgü aldığı zamanları yaşıyoruz. neyse ki aklıevvel götoşların övgüsünü alma derdinde değiliz.

    bu nasıl başladı? daha önceden de böyle miydi?
    belki başlangıçta (ve hâlâ) 'karaktersiz olma cesareti'ni gösteren bireyler aslında o kişinin güçlü olduğu algısına yol açıyor(du). ya da gerçekten bazı "güçlü" insanlar bunu sergileyerek, diğer kişilerin de onlara öykünerek böyle olmasına sebep oldu veya "güçlü"lerle işbirliği için adilik, şerefsizlik yaparak diğer insanlar da bu akımı başlattı/devam ettirdi. sonunda da "artık" karakterli olan ya da olmaya çalışanların güçsüz/ezik olarak algılandığı bir döneme girdik.
    neticede herkes birbirinin dedikodusunu yapıyor ve herkes birbirini çok seviyor.
    ne bok yerseniz yiyin sayın adi, yavşak ve şerefsizler!
  • isyerimdeki bircok insanin ultra super sergiledigi sey.
    topunuzu colde kutup ayilarina versinler geri zekalilar...
  • sahibi olduğum karakter biçimi. yalnız başıma kaldığımda insanların yanındaki tavırlarımı düşünüp delirecek, kusacak gibi oluyorum. son bir yıldır hayatıma giren insanların hemen hepsi konuşmaya bile yeltenmemem gereken kişilerdi. neden bu insanlar hayatımda diye düşünmeden duramıyorum, delirecek gibi oluyorum. sonra bana hiç değer vermeyen kişiler için yaptığım şeyleri düşünüp daha da deliriyorum. hayatımda ailemden 2 ve ailemden olmayan 2 kişi hariç kimseden iyilik görmemem üzerine çevremi sorgulamaya karar verdim. karaktersizliğimle baş başa kaldım ve keşke ölseydim.
  • herkes karaktersizliğin de aslında bir karakter olduğunu tasvip eder ve bilirken, neden karaktersizleri "ya, o da öyle bi insan işte" diyerektensi kabullenmezler anlamayız.
  • içine düştüğüm bok çukuru. belli bir kişiliğe ulaşamamak, hayal edilen, düşlenen adam olamama durumu. son derece can sıkıcı, insanın kendisiyle hesaplaşmasına sebep veren durum.
  • ikizler burcu mensuplarının çoğunda görülebilecek hede. daha doğrusu öyle olduğu iddia edilir. lakin benim de içinde bulunduğum bu burcun mensuplarının asıl korunu birden fazla karaktere bürünmeleridir.
  • karakter sözünün ilk anlamı, bir şeyi ya da kişiyi başka bir şeyden ya da kişiden ayıran özelliklerin toplamı, bileşkesidir. bir kişinin karakteri, güvenilir, kaypak, yalancı, neşeli, durgun vb. hallerinin değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkar. yani tüm kişilik özelliklerini içinde barındıran bir ifade karakter. canlılar sözkonusu olduğunda daha ziyade soyut özellikleri, mizacı akla getirir. bu genel bakışa, doğuştan gelen yetenekler, sonradan edinilmiş beceriler, insanlarda oluşmuş izlenimlerin tamamı dahildir. bu nedenle örneğin karaktersiz insan sözü bende ölmüş bir kişiden bahsedildiği izlenimini doğuruyor. yani karaktersiz olma hali eşittir ölü olmak.fena bir ifade de değil bence.

    elbette karaktersizlik ve karaktersiz insan sözleriyle kastedilenin ne olduğunu anlıyorum. kaypak, ikiyüzlü, içine konduğun kabın şekline giren insanları ve bunların içinde bulundukları hali anlatmak için bir tür joker kelime oldu karaktersizlik. ama sıkışınca kavram uydurmak iyi bir şey değildir, özellikle de kelimenin kökeni yabancı bir dile dayanıyorsa. eski yunancadan, latinceden fransızcaya ve ingilizceye geçmiş bir kelime karakter. ortaçağ'da kullanıldığı haliyle ayırt edici işaret, ruhtaki iz, belirti gibi bir anlamı var.

    ne olmuş kelimeyi yabancı bir dilden aldıysak, yerelleştikten sonra anlamı değişebilir falan diyenler teorik olarak doğru söylemiş olurlar ama bu örnekte yanlış bir bakış açısı çünkü kelimenin yerelleşmiş anlamı da ayırt edici nitelik, bireyin kendine özgü yapısı gibi soyut ve genel bir anlam barındırıyor.

    tdk karaktersizlik kelimesi için ömer seyfettin'den bir alıntıyla örneklendirerek "güvenilir karakteri olmama durumu" demiş. çelişkili olan da bu zaten. güvenilir olmamak zaten karakterin kapsadığı bir durum. "karaktersiz bir karakterin var" demekle aynı kapıya çıkıyor.

    örneğin haysiyetsizlik, onursuzluk, şerefsizlik gibi derdini anlatan, ağza oturan, güzel kelimeler varken neden karaktersizlik diye bir kelime icat olmuş dolaşıma girip yerleşmiş onu anlayamadım. anlayamamamın bir nedeni de karaktersiz sözünün örneğin ingilizcede nesneler için kullanılıyor olması. "şu sitelere bak. birbirinin aynı beton cetveller gibi yan yana dikilmiş karaktersiz evler topluluğu", dediğimiz zaman cuk oturuyor. ama insanlık halleri için kullanılınca anlamsız bir hal alıyor.

    bu kelimenin "insan bile olamamış, odun bu odun" gibi bir benzetme yapmak için kullanılıyor olması ihtimalini de düşündüm. bu durum, yanı başında barajdan su getiren, tıkır tıkır işleyen tesisat varken, dağın arkasındaki çaydan kovayla su getirmeye çalışan birinin gereksiz çabasını düşündürüyor. böyle işte.
  • paylaştıkça çoğalır.
  • sabah gözetmen olduğu sınava gelmemek için, bir önceki günden başlayarak binbir takla atmaktır karaktersizlik. şahsi arabasıyla gelip döneceği 25 dakikalık yolda, jetlag yiyeceğini zannetmektir. sınava gelmemek için diğer hocalarla takas çabalarına girmek, herkesten ret yeyince, sınavda gözetmenlik yapma vasfı olmayan memura "benim yerime gözetmen olur musun" diyecek kadar düşmektir. diğer hocalar ve memur kişisi batu'yu arayınca ve "iş inada bindi, hiçbirinizi kabul etmiyorum" cevabı kendisine ulaşınca muhtemelen kakalak gibi kalmaktır.

    karaktersizliğe geçit vermeyen kişinin, böylelerine eyvallahı olmaz. karaktersizliğini boy boy sergileyip kıvranan aynı zatın ösym, aöf gibi sınavlarda 7:30'da tekmil verircesine saati dakikasına hazır olduğu, denizleri aşıp geldiğini biliniyorsa tolerans tanınmaz. eğer sabahki sınava gelinmezse, gözünü karartıp elindeki tüm imkanları topyekün kullanması şarttır er kişinin. hadsize itinayla haddini bildirirken tutanak tutulması elzemdir. kalan intikam opsiyonlarıysa derin donduruya koyup, zamanı gelince oda sıcaklığında çözüp john wick'in gazabının bürokratik bir biçimde yeniden yaşatılması gereklidir.
hesabın var mı? giriş yap