• türk çayını ve misafirperverliğini te amerika'dan gelen kadın yazar katharine branning anlayabiliyorken, işletmecilerinin bu misafirperverlikten anlamadığı ve üzerine şark kurnazlığı yaptığı mekan. el insaf 200 lira hesap gelmiş üzerine kahve ikram edersin, hatta oyle bir beklentim olmasa da yolluk yaparsın icabında. hersey lezzetli ama bu ince detaylara dikkat etmeli.
  • tek kelimeyle sıradan restoran. bir gurmeligim yok, en iyi mezeyi, yemegi yerim diye bir iddiam da yok ama bu mekanin bir olayi da yok maalesef.
    fiyatlari ucuz degil, porsiyonlar gercekten kucuk. oyle ki, 3-4 kisi gittiyseniz mezelerden ikiser tane istemeniz gerekiyor.
    bunun dısında, isletmecisi de kustah. kucucuk bir tane kediyi uzaklastirmak icin inatla hayvanin ustune su dokmesine karsi cikinca bizimle yani musterileriyle soz dalasina girdi.
    verdigim paraya yazik, bir daha da gitmem, tavsiye de etmem.
  • istanbul, beyoğlu karaköy'de genellikle banka-sigorta-finans şirketlerinin orta ve üst kademe yöneticilerine hizmet veren. yemeklerinin lezzeti ve kalitesi ile mutlaka tekrar ziyaret edeceğiniz şirin bir restoran.

    resimler:
    http://picasaweb.google.com/…er/gurmekarakylokantas

    2009 kasım editi: lokanta bir yan tükana taşınmıştır. resim eski kalmıştır. gerçi resmi yüzünüze 30 cm mesafede tutup şaşı bakarak resmin ortasına odaklanırsanız lokantanın tabelasını yan dükkan üzerinde görebilirsiniz. (şaşı barakarak uzay zaman bükülmesi yaratmak)
  • aksamuzeerinden geceye uzanan zaman diliminde gidilesi, rakinin su gibi kadehlere doldugu, leziz mezelerininn yaninda yenilebilecek en guzel kalamarin ve yaprak cigerin servis edildigi turkuaz renkli mekandir.
    bir de menekse gozler hulyali calar inceden, zaman nasil gecer anlasilmaz burada.
  • yemekleri güzel fakat yiyip içtikten sonra, içtiğiniz kahveye 4 tl. para yazan mekan. mekanı sevmeme ve birçok müşterimi ve arkadaşımı götürmekten hoşlanmama rağmen, bu yaptıklarının terbiyesizlik olduğunu düşünüyorum.
  • karaköy'e duyduğum, hatta çoğu kişinin de duyduğu sempati nedeniyle baştan beklentiye soktuğuna inandığım yer. binayı görür görmez istekliliğiniz artar ve bir anda karaköy lokantası'na girersiniz. ortamı ve yemekleri enteresandır. birkaç kere gitmiş olmakla beraber yemeklerinin kesinlikle kötü olmamasının yanı sıra bambaşka bir tat verdiklerini söylemek de fazlaca iddialı olur. yalnız son gidişime dair hayal kırıklığına uğradım. neticede ortamıyla görmekten, arada sırada gitmekten hoşlandığım bir mekanda ardı ardına suratsız garson hanımefendiler görmek beni hiç mutlu etmedi. buraya yakıştıramadım böylesini. çoğu yerde olur böyle şeyler, ama bari karaköy'de bunları hiç yaşamasak.
  • hardal soslu levrek ve enginar kalbine doyum olmayan mekan.
    daha önce de belirtilmiş ama hatırlatmakta fayda var; rezervasyonsuz gideyim demeyin sakın, ayakta beklersiniz, net.
  • sozluk ahalisinin genel olarak begendigi, vedat milor'un ise yemeklerini vasat ve fabrikasyon, ambiyansini degisik, fiyatlarini makul bulup 2 yildiz verdigi mekan.

    milor'un yazisina suradan ulasilabilir link

    --- spoiler ---

    maalesef lokantanın genel ortamındaki özgünlük ve şahsiyet henüz tabaklara yansımamış. meze çeşitleri bol ama nitelik niceliğe kurban edilmiş azıcık.
    örneğin ermeni mezesi topik burada çok sıradan. kabuğu kalın ve içi hamur gibi.
    humus da başarılı değil. tahminim sıfırdan hazırlamak yerine hazır ve fabrikasyon malzeme kullanıldığı. tarama da vasatın altı. balık yumurtası ve limonu az. mayonez kullanılmış yapımında.
    balık pastırma akya balığındanmış. belki, bodrum’da hazırlandığı gibi marine edilse lezzeti kaybolmaz. füme ahtapot değişik ve rakı ile uyumlu bir lezzet.
    eğer daha ağır ağır tütsülense belki lezzet nüansları bu kadar kaybolmaz. paçanga böreğinin peyniri ve pastırması bol ama dışı biraz hamur. herhalde yeterli sıcaklıkta kızarmamış ya da aceleye gelmiş. yaprak ciğer vasat üstü. güzel temizlenmiş ve bu kıvamında kızarmış.kuzu şiş başarılı. et pamuk gibi ve içi pembe kalmış.
    kaymaklı ayva tatlıları da belli bir standardı tutturuyor. gönül böyle bir yerin yemeğe daha özen gösteresini istiyor.
    öte yandan fiyatlar makul ve lokanta dolu. demek ki değişik bir ambiyans ve dürüst fiyat politikası yetiyor. yemekler standartın altına düşmedikçe bile insanlar meyhaneleri dolduruyorlar.
    --- spoiler ---
  • sadece kahve değil çaya da para alıyorlar.
    e insaf kuru + pilava zaten 20lira verdik bir de çaya da mı para.

    ama güzel yemekleri o ayrı konu.
  • gitmekten keyif aldığım mekanlardan biridir karaköy lokantası. ya da “gitmekten keyif aldığım mekanlardan biriydi” desem daha doğru olur. bir süredir yolum düşmüyordu ve dün 25 mayıs pazar akşamı gidip bir yemek yiyelim dedik.
    öncelikle kapıda elinde ekmek sepetiyle dolaşan ve son derece ilgisiz alakasız bir çalışan tarafından “lütfen” karşılanıp, öylesine bir masaya oturtulduk. oturduğumuz masaya ara ara gelen lağım kokusuna değinmek bile istemiyorum ki kokunun dışarıdan geldiği teşhisini koyup ara ara belki rüzgârın etkisiyle geldiğini düşündüğümden çok büyük bir sorun yaratmadım. masamdan memnun olmadığımı söylediğim, hatta kötü bir koku var dediğim halde çok da telafi yanlısı görünmeyen garsonlarla kavga etmek ve huzurumu kaçırmak da istemedim açıkçası.
    koku geçti, ben de kendimi yemeğe odakladım… itiraf ediyorum, karı koca biraz zor beğenen adamlarız.
    lakerdayı siz mi yapıyorsunuz dedim. “hayır dışarıdan alıyoruz” dediler. çok güzel, onu ben de gidip bir mezeciden alıp evimde yiyebiliyorum. niçin kendileri yapmıyor? allah bilir…
    patlıcan salatası? kesinlikle konserve, yine benim gidip marketlerden alabildiğim patlıcan salatası. köz tadı, kokusu var mı? hayır! hiç olmazsa içerisine bir sarımsak bir zeytin yağ ilavesi yapılsın değil mi? hayır o da yapılmamış!
    humus? benim evimde yaptığım humus sarımsı olurken o neden bembeyazdı? büyük ihtimalle nohut tozundan yapıldığı için diye düşündüm! yanılıyor ve günahlarını alıyorsun affoluna… ama humusa kadar yanılmadığımdan eminim!
    yediğim ve lezzetli olan iki şey deniz börülcesi ile beyaz peynirdi. eh peyniri de kendileri yapmadıklarına göre… börülce için çok teşekkür ederim :)
    ardından ara sıcaklara geçtik. ben yemedim ancak eşimin dediğine göre yediği en iyi ciğerlerden biriymiş gelen ciğer. çok mutlu olduk. biraz yüzümüz güldü.
    paçanga? çok daha iyilerini yemişliğim var ancak bu paçangaya da kötü diyemem.
    ama bir karides güveç geldi ki, şoka girdim. son derece lezzetli fakat içerisinde karides yok!
    tüm bunlar olurken biz ne içtik? rakı elbette.
    rakı sıcak geldi. su? tahmin edeceğiniz üzere o da sıcak geldi!
    böyle şeylere hiç dikkat etmediğim hatta önemsemediğim halde, belki garsonların ilgisiz tavırları ve somurtan yüzleri nedeniyle dikkatimi çeken, masadaki tek kadın olmama rağmen servisin hep diğerlerinden başlıyor olması da ayrı bir konu…
    bu denli turistik bir mekanda, böyle hataların yapılıyor olması, dahası türk mutfağının son derece vasat örnekleriyle tanıtılıyor olmasına şahsen çok üzüldüm!
    birazcık olsun ticari işletme havasından çıkıp, daha kaliteli şeyler üreten, bulunduğu konuma layık bir mekan olabilmesi adına eleştirilerimin dikkate alınmasını ümit ederek yazıyorum…
hesabın var mı? giriş yap