• açılın! yıllar sonra aklıma geldi sinirlendim gene. döşeme başlıyor.

    buradan 2011 yılında bir arkadaşla yemek yediydik. bu entry 2022'den geldiğine göre 11 yıl geçmiş ama menüyü ve fiyatı hala hatırlıyorum: bir patatesli köfte yemeği ama ızgara falan değil, bildiğin sulu yemek. bir soğan kebabı diye soğanlı et parçalı bir sulu yemek. bu yemeklerin porsiyonları baya baya küçük. belki bir tane çorba ve max iki pilav. ve sadece 1 porsiyon ayva tatlısı.

    bu yemeklere 60 küsür ödemiştik iki kişi. o kadar şok olmuştum ki o kağıtta yazan 60 (ya da 66) hala aklımda görüntü olarak. o zaman ortalama bir yemek max 10-12 tl civarıydı. şu anki parayla düşündüğünde 300-350 gibi bir fiyat yapıyor. yemekler bildiğin esnaf lokantası sulu yemeği. hiç ama hiç bir esprisi yok! hatta ortalamanın çok altındaydı lezzet olarak bildiğin öğrenci yemekhanesi gibiydi.

    travma yaşadım resmen hesabı görünce. entrylere bakıyorum da hiçbir şey değişmemiş. gitmeyin buraya o paraya kebap falan yersiniz güzel bi yerde.

    edit: bu saçma entrymle debe'ye girmişim. bütün hater'lara selam olsun. nefret böyledir: kalpleri ısıtır, insanları yakınlaştırır <3
  • bir kaç yıl önce gidip lezzetinden memnun kalsam da büyük rezillik yaşadığım lokantadır.

    kredi kartı geçmediğini bilmeden gittim. yanımda da fazla bir nakit yoktu. hesap cebimdeki nakitten 1 lira fazla geldi. kredi kartı geçmediğini öğrendikten sonra durumu anlattım, 1 lira eksik dedim. şu yakında atm var gidip çekin dedi adam. ben de kuzu kuzu gittim çektim. ama içimden az küfür etmedim. yaptıkları çirkinlik karşısında ben de çirkinleşemezdim. ama içimden az küfür etmedim.

    bu yüzden adı gibi kanaatkar bir lokanta değildir.
  • ilk günden beri dengesiz bir ilişkimiz olan müessese. her seferinde, "yaaa neden bıraktım ben buraya gelmeyi yaa yemekleri ne kadar güzeldi" deyip, sonra garsonların sevimsiz ve saygısız tavırlarıyla, ilgisizliği ile neden gelmediğimi hatırlıyorum. sonra üzerinden birkaç zaman geçiyor (aylar, yıllar), yine neden gitmediğimi unutuyorum. yeniden gidiyor, gelmeyen garsonlar, geç gelen yemekler, tabağı önüne köpeğe yemek atar gibi atan garsonlar yüzünden hafızamı yeniden tazeliyorum.

    bunca yıl, her seferinde neden gitmediğimi unutuyordum. ama son seferinde artık unutmama imkan olmayan bir deneyim yaşattılar, teşekkürler.

    o gün cüzdanımı yanıma almayı unutmuştum. ama yanımda bir kap zeytinyağlıya yeter herhalde pahalı da o kadar da değildir diye düşündüğüm kadar bir nakit para vardı (yanlış hatırlamıyorsam 25 liram vardı). oturdum, bir kap zeytin yağlı aldım. susuzdum ama ne olur ne olmaz, param yetmezse ayıp olmasın diye su bile istemedim.

    hesabı istedim. o an cebimde olan paradan 1 tl fazla geldi hesap. kendimi çok mahcup hissettim. ayıp olacak, bir daha geldiğimde şu reçel gibi görünen şeylerden falan da alayım fazla fazla alışveriş yapayım da kendimi (en azından kendi vicdanımda) affettireyim diye hesaplar yaparken garson geldi.

    tüm paramı çıkardım, belki çantanın içinde bir yerlerde bozukluk bulurum diye çantayı karıştırdım. ama yoktu, amca hiçbir şey demeden tepemde sinirli sinirli dikiliyordu. en sonunda daha fazla bekletmemek için "kusura bakm..." demeye kalmadan amca söylene söylene kasaya doğru gitti. kasa masamdan 1-2 metre uzakta ya var, ya yoktu. söylediklerini net olmasa da duyabiliyordum. açık açık beni göstererek "... geliyorlar böyle paraları olmadan...." diye kasadaki adama şikayet ediyordu. ben kalkmak için hazırlanırken masamı topladı, "kolay gelsin" dedim ama yüzüme bile bakmadı.

    uzun zamandır bu kadar sinirlendiğimi hatırlamıyorum. 1 lira ulan! 1 lira! madem paraları o kadar kıymetli adam olsunlar da bir pos cihazı taktırsınlar oraya. o sinirle söylene söylene eve gittim, cüzdanımdan bir lirayı aldım, aynı sinirle "alın paranızı maazallah batarsınız falan benden bilirsiniz sonra" demek hayali ile geri döndüm. ama yolda sinirim mi geçti, makul olmak mı geldi içimden bilmiyorum, neyse ya dedim. belki garsonun öküzlüğüdür. şimdi tüm müesseseyi onun yüzünden zan altında bırakmayayım. kasadaki amca şimdi kesin "ne zahmet ettiniz" falan der, ben kabalık etmiş olurum o zaman diye kendimi sakinleştirip içeri girdim.

    kasadaki amcaya "az önce yemek yedim, 1 lira eksik çıkmıştı, onu getirdim." dedim.
    adam uzandı ve aldı parayı.
    "tamam" dedi sadece.

    tamam mı?

    o zaman hatanın bende olduğunu anladım. öküzlük bu müessesenin ruhuna işlemiş. kesinlikle o garsona özgü değilmiş.
  • 7.5 senedir turkiye'den uzaktayim, bu mekanin adi gecince hala aklima ilk once garsonlarinin suratsizligi geliyor.
  • gitmeyin amk gitmeyin şuraya ya, her tecrübe eden aynı şeyleri yazıyor ama mal gibi gitmeye devam ediyorsunuz. okuyun abi burada yazanları, çaya para aldıklarını, garsonların ve mekan sahiplerinin müşteriye kötü davrandıklarını, yemeklerinin leş gibi yağlı, menüsünün pahalı olduğunu anlayın artık anasını satayım. 21. yy da hala artistlik yapıp k.kartı kullandırmadıklarını bilin.

    gitmeyin abi işte.
  • hakkında ikinci defa yazacağım mekan.

    evet yemekleri lezzetli (hatta ben yoğurduna ve ayva tatlısına bayılıyorum) kabul.

    ama böylesine saygısız, bahşiş bırakınca iyi akşamlar efendim diyerekten kapını açan, bahşiş bırakmayınca yüzüne bile bakmayan, dahası sen iyi akşamlar deyince cevap vermeye bile tenezzül etmeyen (ki işi olsa anlarım, oysa orada masaya yaslanmış boş boş durmaktadır) garsonların çalıştığı bir mekanı savunmak ne demek. adamlar bildiğin değnekçi. hani istanbul'da bazı mekanlarda vale mafyası vardır ya, burada da garson mafyası var.

    mekanı değerlendirmeye gelince de; yemekleri lezzetli dersin geçersin anlarım. buna itirazı yok kimsenin.

    hayır bir tanesi de yazmış; "ne yaptı ekmek mi vermedi, çatal bıçak mı getirmedi?" diye. (bkz: abooov)

    ortada bir yanlış anlaşılma varsa düzelteyim. burası esnafların gelemeyeceği kadar pahalı bir lokanta. babası, atası esnaf olan biri olarak söylüyorum. esnaf burada yemek yemez, yiyemez. dolayısıyla bu fiyatlarla ekmek vermekten fazlasını yapmaları beklenir.

    devam ediyorum ve tekrar ediyorum, eleştirilerin çoğu lezzete değil.

    yanında parası olmayan adamı (ki öyle hiç parası olmama da söz konusu değil, adamın 1 lirası yokmuş mesela) anlayışla karşılayamıyorsan, kredi kartı kullanacaksın arkadaş. banka ile neden çalışmazlar onu da bilmem. şayet islami hassasiyetse mesele, bankada hiç mi paraları yok merak ediyorum.

    özetle odunluklarından ötürü gitmediğim mekan. o kadar gönülden istiyorum ki, kimse bir ay gitmesin, tarihi olmaktan uzak, ancak tarihine ihanet eden bu mekan müşteri ne demek öğrensin. ondan sonra yine gideriz.
  • yakında birileri kapatmaya kalkar, burası kıymete biner, "gerçek türk gelenekselliği, doyumsuz lezzette yemekleri ve o tatlı garsonlarıyla buraya kıyamazsınız" minvalli yazı dolar her yer. o noktaya gelmeden söylemek isterim ki, ünü nedeniyle vasat yemekleri uçuk paralara satan, küfür gibi servisi olan bir lokantadır.
  • çakal sonunda kredi kartı pos makinesini getirmiş. eskiden burnundan kıl aldırmayan esnaf virüs sayesinde kimin patron olduğunu görmüş.
  • yıllardır kredi kartı kullanmayan, müşteri tarafını umursamayan ve burnundan asla kıl aldırmayan esnaf getir yemekten sipariş almaya başlamış. nereden nereye, bu virüs baya bir adam etti bizleri.
  • çabasızlığın en güzel örneği. yıllardır ne dekoru değiştirilmiş, ne aktif bir internet siteleri var. müşteri memnuniyeti diye bir şey katiyetle yok, her şey kapanın elinde kalıyor.
hesabın var mı? giriş yap