• isterim ki kamra usluer ile tuncel kurtiz bir filmde şöyle karşılıklı oynasınlar, aralarına da yeni dönem ibişlerinden kimse sokuşturulmasın, bu iki gerçek oyuncuyu şöyle doya doya seyredeyim, ama yönetmenliği de dingilin birine vermesinler, anladınız işte, güzel bir film olsun, temiz bir iş olsun, dünya gözüyle seyredelim ferah ferah.
  • boyle kurbaga yesiliyle,koyu mavi karısımı gibi degisik bi renkte,psikopat gozlere sahip oyuncu.
    iyi adam rolunun gitmemesinin ve kotu adam rollerinde dokturmesinin nedeni bu olabilir bence.
    oynadigi karekter sinirlendigi anda nefreti,ofkeyi ve gelecegi(sana yapacaklarini) gorursun o gozlerde.
    ustune bi de o davudi ve hafif kircilli ses tonuda eklendimi tirsmada yanindan kac.
  • eşkiyadaki performansıyla aşmış duruşuyla bile yeten büyük sanatcı.allah amelince rahmet eylesin.unutulmaz replik hala aklımızdadır.
    berfo : sevdiğin kadını kıytırık bir herifin hayatı için harcadın.halbuki o kadın seni bir ömür bekledi.hayatın sevda karşısında ne önemi var.
    baran:doğru...sevdanın karşısında hayatın ne önemi var.
    berfo :sen yapabilirmiydin benim yaptığımı?en sevgili arkadaşına ihanet edebilirmiydin?onu jandarmaya şikayet edebilirmiydin.arkadaşının altınlarını çalabilirmiydin?o altınlarla arkadaşının sevdiği kadını anasından babasından satın alabilirmiydin?arkadaşını ölüme gönderebilirmiydin?ama ben yaptım.aşkım için yaptım.şimdi sen söyle bana hangimizin aşkı keje'ye daha büyük.hangimiz keje için bu kadar günaha girmeyi göze alabildik?ben bunları yaptım.çünkü aşıktım.vurulmuştum,ölüyordum aşkımdan.bu aşk için ben cehennemde yanmaya hazırım.ya sen?..
  • tanju okan'la olan dostluğuyla bir çok sofraya neşe ve hayat dersi katmış koca yürekli bir adamdı. izmir'li olmanın* güzelliğini hep taşırdı yüreğinde; gülen gözleriyle, asla kızamayan öfkesiyle ve şefkatiyle... kendi kahvesini kendi demleyen*, kendi rakısını kendi dolduran adamlardandı. "öleceksek adam gibi ölelim, hastalıktan değil, hayat yüzünden ölelim" diyebilecek kadar yaşamayı severdi. tanju baba gibi, "baba" gibi göçtüler bu dünyadan, bu iki çocuk ruhlu, hiç büyümemiş iki mavi gözlü güzel adam. hüzünlü bakışları kaldı yadigar...
  • en büyük şaban adlı filmde şabanın 2 kere intihardan vazgeçirdiği sarhoş milyoner iş adamı faik bey karakterini canlandırmış usta oyuncudur.
  • şu gözlerin gördüğü en karizmatik ve iyi oyunculardan. öleli 10 yıl olmuş, inanamadım. iyi ki vardı.
  • 70li yılları büyük bir iştah ve kocaman açılmış gözlerle, binbir ağıt ve niyazla aldırılmış telefunken ya da filipis* marka bir televizyonun karşısında geçirmiş; trt yayınlarının akşam başladığı yıllarda muhammed ali clay maçlarıyla büyüyen; arsen lupen'i, sihirbaz'ı, tatlı sert'i hatırlayan; levent kırca ve köksal engür'ü "tren yolu"nun ali veli'si, rüştü asyalı'yı keloğlan olarak bilen, etkileyici sesi, ürkütücü bakışlarıyla yıldırım önal'ı, trt'nin en güzel dramalarından birinde, "düşmüş" kızının ardından denizin içlerine doğru yürüyerek intihar eden baba olarak hafızasına kaydeden bir nesil için, kamran usluer, iki öküz parası kazanabilmek için oğlu idris ile istanbul'a kalkıp gelmiş halo dayı idi.

    çoçukluğumun kaleleri bir bir devriliyor ve artık dönüşü olmayan bir yola girdiğimi hatırlatıyor. 25 sene öncesinin ekrandan tanıdığım abileri, amcaları, ablaları böyle teker teker göçüp gidince öksüz kaldığını hissediyor insan.
  • bugün hakk'ın rahmetine eren bir diğer sanat insanı. başımız sağolsun.
    (bkz: oğuz aral)
  • eşkiya'da berfo'dan ölesiye nefret edilemiyorsa, salt kahramanın aşkını çalan,"kötü kalpli adam değil delirmiş uç noktada bir aşık görüyorsak perdede,"metnin ve yönetmenin gücünden öte kamuran usluer'in oyunculuğunun yaşattığı lüks söz konusudur. salkım hanım'ın taneleri'nde de onun karakterlerin çok yönlülüğünü yansıtan oyunculuğuyla halit bey olduğuna,karısını gerçekten çokk sevdiğine inanarak,yaşadıklarına ve yaşattıklarına üzülerek çıkarsınız sinemadan.çok az film çekildiği ve kırk yılda bir izleme şansı bulunduğu için bir dizide haftada bir görmek keyfinize keyif katar. yaşlı,inatçı,tonton dede rolü nasıl da yakışmış dersiniz. hatrına dizinin tekrarları da hatmedilir. hasta olduğundan haberiniz yoktur, "bir gün karşılaşırsam kesin yanına gitcem,bayıldığımı söylicem ona" derken bir haber kanalında "uzun süredir hasta olan kamran usluer.......". duyduğunuza inanmazsınız. inanılmayacak bir şey değildir oysa. insan. ağlanır bir müddet "ama ben çok seviyodum....:(" diye çocuk gibi zırlanır. yapılabilecek tek şey vardır saygıyla anmak. izlediğiniz her sahnesi için..
  • en iyi performanslarindan biri akad'ın dugun'undedir
hesabın var mı? giriş yap