• 1978’de amerikan donanmasına ait knox sınıfı fırkateyn uss stein’in burun kısmında yer alan denizaltı sonarı seyir sırasında zarar görerek devre dışı kalmış.

    limana vardıktan sonra yapılan incelemede sonarın kauçuk kaplamasının paralandığı görülmüş ve kaplamaya saplanmış pençe ya da dişe benzer küçük şeyler bulunmuş.

    bilim adamlarına göre uss stein 46 metrelik bir kalamar ile çarpışmış. bu kalamar tespit edilebilen en büyük kalamar olan 14 metrelik kalamarın 3 katı büyüklüğündeymiş.

    amerikan donanmasının yayınlandığı video:

    https://twitter.com/…ute/status/1286348734025146373

    kalamarın, gemimin ve ortalama bir insanın boylarının karşılaştırması:

    görsel
  • denizin patates kizartmasina olan kaliteli* cevabi
  • hani assoslist geç kaldığında o gelene kadar hasbelkader sahneye çıkan yanık sesli gazino hademeleri vardır, kokoş assolist bi ton makyaj süs püsle nihayet gelir, o bet sesiyle bir de küçümseyerek kovar ya sahneden onu. işte kalamar da öyle, cücük kadar tabağın içindeki o mütevazi görünümüyle, kendisinden sonra kasıla kasıla ana yemek babında gelen ihtişamlı balığı küçük düşüren bir lezzete sahiptir nazarımda.
    (bkz: yiyecekle duygusal bag kurmak)
  • kalamar sübye ile ahtapotun üstündedir. tam da düzey olarak. ahtapot dipte, deniz zemininde yaşar. bacaklarını yürümek için kullanır. kollarını da diğer her iş için, ki bacaklarıyla aynı şeylerdir. (üreme dahil)

    sübye yani mürekkep balığı dipten biraz yukarıda yaşar, kafadan bacaklarını yürümek için kullanmaz. (bkz: .kafadan bacaklılar) vücudu kalamara göre kısa ve küttür. kalamar ince uzun ve zariftir. (belki kaleme o yüzden benzetilmiştir) sübye ismi sepia kelimesinin türkçedeki halidir. (sepia da, hani kahverengi mürekkebe ve onunla yapılan resimlere verilen addır ya, rönesansta falan) hepsinde bu mürekkep vardır. korunma amaçlı kullanırlar. kalamar ve sübye kanatlıdırlar, bunları dalgalandırarak ileri doğru yüzerler. çok zarif bir stilleri vardır. üçü de vücutlarına aldıkları suyu püskürterek, geriye doğru jet gibi giderler. gibisi fazladır. zaten doğadaki jetlerdir sistem olarak. ahtapotta kemik yoktur. (gaga şeklindeki ağzı hariç. bu ağız kafadan bacaklılarda hep aynıdır, gerçekten papağana gagasına benzer) hepsi de renk değiştirirler, tabi gözle görülebilecek hızdadır bu.

    buna rağmen kalamar diğerlerine göre daha şeffaftır. işte bu da düzey sorunudur. kalamar hava balığıdır. (her ne kadar balık değilse de, yüzeye yakın yaşayan balıklara avcılıkta öle denir) tabi kalamar dibe de iner ama üstte avlandığı zaman su gibi şeffaf olup gökyüzü rengine bile karışabilir. işte tam burda sübyeden esas farkı ortaya çıkar. içindeki kemiği, ince uzun ve pleksiglas gibi şeffaftır. sübyenin yani mürekkep balığının kemiğiyse işte o hep karıştırılan (kalamarla) beyaz tebeşir gibi ve üstü katı, tırnak gibi, şekli kaşık gibi, kuşlara yem olarak verilen, balıkçıların eskiden zoka dökmek için kurşun kalıbı (eskiden mücevhercilerin de) kullandığı, ege'de, akdeniz'de kıyılarda hep bulunan o, işte o kemiktir.
    kalamarın kemiğiyse saklanır, gösterilerek hava atılır. (tam iki karış dört parmak gibi- kafayı ve bacakları da eklerseniz anlayın büyüklüğünü)

    yemek olayına hiç girmiyorum. (sanılanın aksine tava ve dolmasının yerine plakisi tercihimdir) hay allah yazık hayvana. canlısını gören yemeye kıyamaz. (kalamardan bahsediyorum) sübye daha bi takozdur, bozdur. ama kalamar hokkabaz kukuletası gibidir. eflatunlar, morlar, pembeler, turkuazlar uçuşur havada... sonra durur bembeyaz olur. ardından da kızıl kahveregi... yani yakalanınca olur bunlar. altın sarısı haleli kocaman siyah gözleri vardır. sudan çıkarken gözünüze mürekkebini fışkırtmadıysa şanslısınız ya da tam tersi - dir.

    avlanırlar işte. kalamar sırtısı vardır, sahte balık yani. arkasında da iki sıra iğne. tuttu mu bırakmaz balığı, inatçıdır.
    korkmaz da, bırakır bırakır tekrar alır, sizin bir metre önünüzde.
    balıkların belalısıdır. yakaladığı balıkları kafasından, beyninden kemirmeye başlar. (hayır yerken görmedim tabi de, ağdaki balıkları öle yemeye başlıyo)

    ömürleri de bir buçuk yıldır. büyük gırgır tekneleri bebekken yakalarlar, katliam yaparlar, dur diyen de yoktur.

    daha da yazmıyorum.
  • az kalsın cahilliğimi ortaya çıkaracaktı bu arkadaş. şu hayatta yediğim balıklar: hamsi, palamut, kefal ve çupra'dan ibaret. alsancak'a eğlenmeye gittiğimizde kuzenim "ortayı donat dayı" moduna geçti ve bir şeyler sipariş etti. gelen bir tabakta bu arkadaşı gördüm ve "kızarmış soğan halkası, bayılırım." dedim. bunun üzerine kuzenim: "sus lan!!! dur bakayım (masadaki arkadaşlarına ve etrafa bakar), hah kimse duymamış seni. senle buraya gelende kabahat zaten. balık kültürü sadece hamsi'den oluşan bir insandan ne beklersin ki?"*. artık cahil değilim bu konuda ama ufak da olsa bir korkum var. ya bir gün karides'i de tanıyamazsam?
  • tarator sosu ile yendiğinde de nefis olan bir tür balık öncesi atıstırma mezesi...
  • bir enteresan tarifi var ki yemesek denemesek olmaz.

    --- spoiler ---

    limonlu azcik ilik suya kalamari kesmeden koy, beklet.

    1 saat sonra cikarip elinle guzelce yumusat... uzerini azicik bir tuzla da ov...
    sonra limonlu suya batirip cikar tuzunu alsin... suyu dokme kullanicaz.
    bu arada kalamari ince ince dilimle ve kurula.

    birazcik misir, pirinc artik ne nisastasi varsa nisasta ayir 2 kasiktan cok olmasin...
    ince kuru kalamarlari nisastaya batir cikar bir peceteye diz. cok nisasta bulamaci gibi olmasinlar...

    sonrasinda bir tavaya zeytinyagini ekle 2 kasik kadar ustune de kizginlasmadan hemen biraz once dokme dedigimiz suyu ekle,
    tuzu az koy dememizin sebebi de bu zaten ;)

    bu karisima 1 tatli kasigi toz seker ekle ve kirmizi biber - karabiber istege gore kat.
    hafif kaynama egilimine girince atesi kis ve kalamarlari salla icine.
    5 dakika kadar hasla, nisastalar suyu cekip, jolemsi hal alinca cikar.

    uzerine sarimsakli yogurt ve kirmizi biberli kizgin yag gezdir.
    sonra yaninda kusbrunu cayi ic, cildin guzellessin. ayyas seni ;)

    --- spoiler ---
  • denizden çıkmış en mükemmel yiyeceklerden biridir.yanındaki sosu da güzel yapılmışsa bi oturuşta bi kilo kadar rahat yenir.
  • balıkçılar çok fena sikiyor bu konuda milleti uyanık olun. olay şöyleki. kalamarın kilosu nedir diyorsun adam diyor ki atıyourm 25 tl. ha iyi ucuzmuş diyorsun. alıyorsun 2 kilo. adam kalamar hayvanlarını alıyor leğenden, kafayı falan kesiyor ediyor, temizliyor. halka halka hazır ediyor veriyor eline. bi gidiyorsun bakıyorsun o da ne? 1.25kg elindeki kalamar. ee noldu? ne oldu ben söyleyeyim. bu bazı dallama balıkçılar kalamarın temizlenmemiş hali ile size satar. o durumda 2 kg gelen kalamarın yenilebilir kısmı 1 kg a kadar düşer.

    halbuki o dallamalar kalamarı zaten temizleyip hazır etmesi gerekir ve o şekilde satması gerekirken size bu tip bir oyun çekerler. o yüzden satın almadan evvel mutlaka sorun, temizlenmemiş fiyat mı net fiyat mı diye.
  • en yüksek performans/fiyat oranını izmir güzelbahçe liman' da alacğınızı garanti edebileceğim derya lezzeti.

    kardeşler balıkçılıktan ( aç karnına doyumluk ) 350 gr kişi başı taze taze satın alınır. doldurulan poşetle liman içindeki restoranlara giden pasaj içi/mini tünel kılıklı geçitten hemen çıkmadan önce, sağdaki çay ocağına girilir*. içerideki abiler buyrun dediğinde, kalamarlar aşağıdaki mutfağa teslim edilir ve üst kata dar bir merdivenden çıkılır. müthiş bir deniz manzarası eşliğinde terastaki masalara yerleşilir.

    bu çay ocağı sanılan yerde, yiyebileceğiniz en lezzetli salatanın servis edilmesine şaşıracaksınız. ilk içecek siparişinizde kola/bira dışında, kalamar ile birlikte mutlaka ekstra tarator sosu isteyiniz. güzel bir tokluk hissini, açık hava terasın verdiği, manzara + sigara + orta türk kahvesi bonkörlüğü ile süsleyiniz.
hesabın var mı? giriş yap