• "kainat"ın oluşumu ile ilgili yanlış yönlendirmeler yüzünden insanın kafasında soru işareti oluşturan kavramın ta kendisidir. buyrun bazı düzeltmeler:

    madde 1: birbirine karıştırılan 2 adet statik evren modeli vardır. bir versiyonu (materyalizme dayandığı söylenen) 1948'de (1951'de katolik kilisesi'nin big bang teorisinin incil'le uyuşuyor olduğunun ilan etmesinden hemen önce zamanın bir başlangıcı olduğunun [bu olgu bir ilahi müdahale durumuyla önünde sonunda çeliştiğinden kelli] kanıtının önüne geçebilmek için girişilen son adımlardan birisi olan) fred hoyle, thomas gold ve hermann bondi tarafından geliştirilmiştir. big bang teorisi ise 1927-1929 arasında pek çok (en önemlileri başta albert einstein, alexander friedmann ve edwin hubble olmak üzere) bilimadamının desteğiyle ortaya çıkmış bir teoridir. hatta "big bang" adı ilk kez, genişleyen evren teorisine karşı çıkan ve statik evren modeli'nin tasarlayıcısı fred hoyle tarafından, bu teoriyle dalga geçmek için bir radyo programında zikredilmiştir.

    madde 2: georges politzer, adı geçen kitabı "felsefenin başlangıç ilkeleri"ni (critique of the foundations of psychology) 1928'de yayınlamıştır. bahsi geçen statik evren modeli'nin sunumundan tam 20 yıl önce.

    madde 3: asıl bahsedilen diğer 17. yy'dan kalma "statik evren modeli" ise newton'ın yasalarıyla başlamıştır. einstein da insanlara uymak için değil, bu kadar genel geçer kabul edilen bir şeyin yanlış olamayacağını düşünmesiyle nedeniyle özel relativite teorisini tasarlamıştır.

    kendisi "statik" evreni statik kılabilmek için yoktan bir "anti-gravity" adını verdiği (çekim karşıtlığı diye çevirilebilir) gücü ortaya atmıştır ki sonradan işin içinden kendisi de çıkamamıştır. 1915'te tamamlayıp yayımladığı genel relativite teorisinde ise bu sabitleri denklemlerinden çıkartmış ve günümüzde kabul edilip halen kullanılan haline getirmiştir. ayrıca einstein hazretleri kariyerinin en büyük hatalasını yalnızca özel relativite teorisinde yapmamıştır. einstein, "tanrı zar atmaz" şeklindeki ünlü söylemiyle de quantum mekaniğindeki rastgelelik ve mecburen gelen öngörülemezlik durumlarına şiddetle karşı çıkarak aynı hataya tekrar düşmüştür. bu hataların her ikisi de einstein'in görüşlerindeki tanrı sabiti yüzünden olmuştur. kendisi daha sonra quantum teorisine katkıları yüzünden bizzat nobel ödülü de almıştır.

    ünlü bilim adamı, gökbilimci ve astrobiyolog carl sagan'ın da evrenin merkezinin dünya olduğunu söyleyen batlamyus (ptolemy) hakkında söylediği gibi:
    "and there was the astronomer ptolemy, who compiled much of what today is the pseudoscience of astrology. his earth-centered universe held sway for 1500 years showing that intellectual brilliance is no guarantee against being dead wrong." ("ve bir de astronom ptolemy vardı, günümüzün astroloji sözdebiliminin genel olarak bilgisini hazırlayan kişiydi. ptolemy'nin dünya-merkezli evren görüşü 1500 yıl boyunca egemen olarak, parlak zekanın ölümüne yanlış olmama konusunda bir garanti olmadığını gösterdi.")

    oysa stephen hawking'e göre genişleyen evreni keşfetmek (1687'de yayımlanan philosophiæ naturalis principia mathematica kitabında bahsedilen) newton yasaları'na dayanarak 17. yy'da bile keşfedilebilirdi (bkz: a brief history of time).

    madde 4: evet, 'sıfır hacimdeki bir nokta' 'yokluk' anlamına gelir, fakat big bang teorisinde evren sıfır hacimdeki noktadan oluşmamıştır. evrendeki her maddenin tahminen bir elektrondan bile daha küçük bir şekilde sıkışmasından sonra patlayarak oluştuğu varsayılmaktadır ve bu kesin bir olgu değildir, kesin bir olgu olamaz (bkz: bilimsel kanıt). evrenin hiçlikten oluştuğunu iddia eden teori, beyaz delik teorisine dayanarak (beyaz delikler einstein'in genel relativite denklemlerinin matematiksel bulgularıdır. bazı varsayımlarda evrenimizde bulunan quasarların beyaz delik olduğu öne sürülse de böyle olduğuna dair bir kanıt yoktur) evrenin başka bir evrenden gelen madde ile oluştuğunu söylemektedir (yetersiz bilgi için bkz: beyaz delik). fakat bu da yanlış bir varsayımdır, lakin bu durumda evren hiçlikten değil, başka bir evrenden (ya da boyuttan) gelen maddeye dayalı oluşmuştur.

    madde 5: kullandığım kaynaklar harunyahya.org gibi osuruktan içme suyu yaratan atma tutma siteleri değil, wikipedia ve dallarında uzmanlaşmış bir kaç üniversitenin sitesidir (du ya tek üniversite sitesi vermişim. alınız * * ve tabii ki *. dikkat ediniz bu saygın sitelerin hiçbirinde big bang ile ilgili tanrı (ingilizce "god") kelimesi bile geçmediğini ibretle göreceksiniz. en sevdiğim harunyahya yaptılarından bir kuple bir şey okuyarak bu entry'ye son vermek istiyorum:

    "ayette, hz. süleyman'ın emrinde bina ustaları ve dalgıçlar olduğu bildirilmiştir:

    ... şeytanları da; her bina ustasını ve dalgıç olanı. (sad suresi, 36-37)

    dalgıç cinlerin hz. süleyman'ın emrinde olması, o dönemde deniz altındaki zenginliklerin işlendiğine işaret etmektedir. deniz altındaki petrol, altın gibi kıymetli madenlerin çıkarılıp işlenmesi, insanlara faydalı ve kullanılır hale getirilmesi için çok yüksek bir teknoloji gerekmektedir. hz. süleyman döneminde bu teknolojinin kullanıldığına dikkat çekilmektedir."

    dalgıç cinler, kral süleyman devrinde işlenmiş petrol. vay be.
  • (bkz: evren)
  • el değmeden üretilmiştir.
  • korkutucu derecede büyük olan.
    http://inciswf.com/scale_of_universe_enhanced.swf
  • "... şu kâinat, bütün nevileriyle ve varlıklarıyla o'nun nurlarının gölgeleri, fiillerinin eserleri, isimlerinin çeşit çeşit tecellilerinin renk renk nakışları, kaza ve kader kaleminin yazıları; sıfatlarının, cemalinin, celâlinin ve kemalinin tecelli aynalarıdır."
  • bu başlık altında 18, hilal cebeci başlığı altında ise yaklaşık 2200 civarında yorum var, buna gönderme yaparak başlamış olayım.

    kâinata dair tartışmalarda sorulan oldukça popüler ve bir o kadar da meşru bir soru vardır: 'kâinatın dışına çıkabilir miyiz?'dir bu.

    kâinatın ve insanın tanımları gereği bu imkânsızdır. zira, onun dışına çıkmak için kâinattan uzaklaştıkça, onun sınırlarını, ondan yola çıkarak vardığımız yeni lokasyonun koordinatlar dizgesine değin genişletmişiz demektir.

    bu durumun bazı istisnaları vardır. bunlardan birisine değineceğim.

    son 60 yılda kozmoloji ve kozmogoni disiplinlerine çok sayıda provokatif, spekülatif ve ufuk açıcı iddia - hipotez eklenmiştir. çoklu dünyalar, paralel evrenler bunlardan birisidir. kabaca, kısaca ve basitçe dillendirerek olursam, kuantum dalga mekaniği ile genel rölativide kuramlarının meczedilmeleri sonucu ortaya çıkmış olan paralel evrenler - çoklu dünyalar kuramı; kâinatın bir tercihte bulunmak, bir seçim yapmak ya da bir karar almak gibi seçeneklerle boğuşmak durumunda kaldığında, kendisini replika ederek olası bütün devam yollarını aynı anda gerçekleştirdiğini iddia eder.

    bu teori, kozmoloji ve kozmogoni alanlarındaki zar ve sicim teorileri gibi, halen, bilimden çok bilim kurgunun ilgi alanına giren yaklaşımlardandır.

    bir diğer deyişle, daha çok spekülatif zekâların ve kurgu bilimcilerin ilgi gösterdikleri bu çoklu kâinatlar yaklaşımına göre, kâinat asla şuna ya da buna karar vermez. o, olası bütün devam yollarında var olarak yoluna devam eder.

    bu iddianın doğru olması halinde, parçası olduğumuz kâinatın dışına çıkmak tabii ki mümkündür.

    aksi halde, yani, verili ve parçası olduğumuz kâinat yegâne ve biricik hakikatımız ise, bu durumda da kâinatın dışına çıkabilmek asla ve kat'a mümkün olmayacak, olamayacaktır.
  • kâinata dair bi sual ve ona vakit kaybetmeksizin, derhal, acilen ve de ivedilikle verilmesi icap eden bi cevabı da bu başlık altında paylaşarak, memleketin, kürre-i arzın, samanyolu galaksisinin, onun da bi parçası olduğu yerel galatik kümenin ve tabii nihayetinde de kâinatın umumunun kültürel, fikri, ideolojik müktesebatına manalı bi katkı yapmak arzusundayım efenim.

    işte o sual: kâinat güzellik yarışması hakikaten de kâinat güzellik yarışması mıdır?

    el cevap: onlarca yıldan beri yapılmasına karşın, kâinat güzellik yarışmalarına asla ve kat'a kâinat güzellik yarışması olamamıştır henüz.

    zira, mezkûr yarışma, sadece ve yalnızca dünyalı hatunların katılımıyla gerçekleştirilebilmiştir bu güne değin.

    bu organizasyonu gerçekleştirenler de; içeriğe ve meselenin kor çekirdeğine dair olan işte bu hayati husus yüzünden, ne yazık ki ve mâteessüf, çok başarısız olmuşlardır.

    belki de, daha becerikli bir ekip, bir diğer deyişle, kâinatı okumaya daha ehil ve mümeyyiz olan kişilerden kurulu bir hey'et yapsaydı bu yarışmayı; bahse konu etkinliğin duyurusu çok daha mükemmel gerçekleştirilebilirdi. bu sayede de, çok sayıda galaksiye ait olan envai çeşit yıldız sisteminden katılımı sağlanabilirdi pekalâ.

    anlayacağınız, şimdiye kadar klingon'lu, ya da vulcan'lı hatunların bu tür ortamlarda boy göstermemiş olması, onların güzel olmamaları, ya da bu tür etkinliklere bigane kalmayı tercih ettikleriyle değil, yukarıda da dillendirdiğim üzere, yarışma tertip heyetinin pasifliğinin ve onları bu işe katmayı becerememiş olmasının neticesidir.

    evet, biz dünyalı erkeklerin, artık şöylesi bir talebi dillendirmesinin, hatta, dillendirmek ne demek, hançeremizin bütün kapasitesiyle haykırmamızın vakti gelmiş de geçmiştir bana kalırsa:
    'kainat güzellik yarışmalarında sadece dünyalı hatunlara maruz kalmaktan sıtkımız sıyrıldı. evrenin her tarafındaki değişik ırkların dişilerinin en güzel numunelerinin mümkün en geniş katılımının sağlandığı hakiki kainat güzellik yarışmaları isteriz!'

    güzele ve güzelliğe meftun bu toprakların güzel insanları, söyleyiniz lütfen, bu şikayetimde, bu reaksiyonumda ve bu haykırışımda haksız mıyım allah aşkına, ha, haksız mıyım?
  • otların farklı yerlerine, farklı açılardan vuran güneş ışığı, nasıl türlü tonlara dağıtıyorsa yeşili gövdelerine, öyle;
    ressamın fırçasından tabloya akan her renk,
    yazarın kaleminden düşen her kelime
    eserin sahibinden haber veriyordu.
  • tüm bu kainat, güneş, yıldızlar, dünya, ay, yağmurlar, denizler, rüzgarlar vs. bu dünyadaki insanların allah'ı tanıması için, insanların ibadet etmesi için, insanların bu dünyada yaşayıp, yaşarken de, öldükten sonra da nimetlere ermesi için yaratılmış... her şey marifet için olduğu halde, örneğin bu dünyadaki deniz, marifet kazanalım, ibadet edelim, zikredelim, evreni okuyalım diye, aynı zamanda dünyasal ihtiyaçlarımızı da karşılayabilelim diye yaratılmışken, deniz deyince aklına tatil gelen, keyif yapmak gelen bir insan büyük bir israf ve zarar içinde olur...

    doğrusunu allah bilir.
  • "kainatta tesadüfe, tesadüf edilemez"

    (bkz: sokrates)
hesabın var mı? giriş yap