• ikiye ayrılır...
  • mina urgan'in anilarinda belirttigi uzre cetin altan bu $iiri canli yayina katilidigi "dinci" bir kanalda bagira bagira okumu$tur. oyle ki, nur yuzlu sunucu cetin altan'a necip fazil hakkinda bir soru sorar, altan da "cok iyi bir $airdir, bizdendir" gibilerinden bir laf edip bu $iiri okumaya ba$lar. $iir ilerledikce sunucunun yuzu kizarir bozarir, ve reji masasi da fon muzigini yukselttikce yukseltir. urgan'a gore $iirin sonuna gelindiginde hem fon muzigi hem de altan'in ses tonu o kadar yukselmi$tir ki tv'den kismi bir bogurtu yukselmekte gibidir.
  • necip fazil kisakürek'in cemal süreya tadinda* yazdigi siir.
    misralarini da yazayim tam olsun

    her kadinin bastigi yerde sanki kalbim var
    kalbim ki vahsi bir zevk alir ezilisinden.
    bir kadinin icinden aglayisi, gülüsü,
    gözlerinden ziyade bacaklarina yakin.
    bir lisandir onlarin, durusu, bükülüsü,
    kadinlar! onlar varken konusmayiniz sakin.
    ince sütunlardaki ilahi güzellige
    bacaklarin ruhudur sekil veren diyorum.
    bacaklari bir kalin örtüde sakli diye
    mermerde kalbi carpan venüs'ü sevmiyorum.
    ömrümüzün gectigi yolda, bana sorsalar
    gidiyorum bir kadin bacaginin pesinden.
    boynuma doladigim güzel putu görseler.
    insanlar ögrenirdi neye tapacagini.
    kör olsam da acilir gözüm, ona sürseler
    isa'nin eli diye bir kadin bacagini.
  • aşk mabedinin sütunlarıdırlar.
  • dahilindeki «mermerde kalbi çarpan venüs» ile antik yunan heykellerinden milo venüsü betimleniyor. zira belden yukarısı çıplak olan bu heykelin bacakları tam da şiirde belirtildiği gibi kalın bir mermer örtüde saklıdır.

    «isa'nın eli» ise yeni ahit'in yuhanna kitabının dokuzuncu babında anlatılan bir isa mucizesinden alıyor kaynağını. babın ilgili bölümü şöyle:

    «1) isa yolda giderken doğuştan kör bir adam gördü. 2) öğrencileri isa'ya, ‹rabbî, kim günah işledi de bu adam kör doğdu? kendisi mi, yoksa annesi babası mı?› diye sordular. 3) isa şu yanıtı verdi: ‹ne kendisi, ne de annesi babası günah işledi. tanrı'nın işleri onun yaşamında görülsün diye kör doğdu. 4) beni gönderenin işlerini vakit daha gündüzken yapmalıyız. gece geliyor, o zaman kimse çalışamaz. 5) dünyada olduğum sürece dünyanın ışığı ben'im.› 6) bu sözleri söyledikten sonra yere tükürdü, tükürükle çamur yaptı ve çamuru adamın gözlerine sürdü. 7) adama, ‹git, şiloah havuzu'nda yıkan› dedi. adam gidip yıkandı, gözleri açılmış olarak döndü.»

    necip fazıl kısakürek ise isa'nın duccio di buoninsegna tarafından şöyle resmedilen elinin mucizevi gücünü kadın bacaklarına yükleyip erken dönem şairliğindeki hazcılığı sadece iki mısrada özetlemiş.
  • (bkz: jeff murdock)
  • hafif dolgun olanları erkek cinsini çıldırtmaya yeterlidir.
  • necip fazıl'ın şiirlerindeki metafizik kaygı islami inanca dönüştükten sonra kuşkusuz reddettiği şiirlerinin başında gelir.

    (bkz: lugat)
  • bence bu şiirin en uzak durduğu şiirsel konum cemal süreya'dır. ilk entriye ithafen. cemal süreya'nın en erotik olduğu anda bile bir miskinlik, bir ağlaklık, bir sinir bozucu sekssizlik vardır. şiirin kelebekli bir libidosuzluk olduğu klişesini insanlara veren, bu yüzden şiirin sevilmemesine neden olan 2-3 kişiden biridir bence. diğer sevenler de tam bu özelliklerinden seviyorlar herhalde.

    sonra bacak yazana sapık, tarantula yazana atarlı muamelesi mi yapacağız? şiir, libidosu düşük kişilerin yazdığı veya hatun kaldırmak amaçlıymış gibi duran, sakin ve duruluğu sinirsizliğinde olan bir şey değildir. konu-içerik bu kadar sınırlandırılamaz.

    kadın bacakları şiiri “ahlaksızlığını” gizlememesi adına şiirdir, şiirseldir ve nadirdir maalesef.

    benim cinsel arzularımı veya isyankar tavrımı sırf birileri yutabilsin diye “öyle değillermiş gibi” sunma gerekliliğimi kim düşünüyorsa, tersini savunuyor aslında. istekler açısından aynı insansak ve böyle değilmiş gibi yapıyorsan kesinlikle sinsisin. ahlakçıların sanatta yeri yok.

    tam göte göt demeyelim de ne diyelim durumu. evet, bir çiçek kibar olabilir. bir kadının kendi bacağına yazdığı şiir de kibar olabilir. bir adamın kadın bacağına yazacağı da aynı sebepten “kaba” olabilir. konuyu farklı seç dersen başka da, niye utanacağız? niye perdeleyeceğiz? hayırdır?
  • diz ustu coraplisi en begendigim. bisikletten yara bere icinde kalmis olani en sevdigim. agdasi birkac gun gecikince soguyuveriyoruz birbirimizden ama aksamina barisiyoruz. hamaktan sarkitilmis, koltukta havaya kaldirilmis, cimlerde iki yana acilmis olanlari var bi' de... hoslandigim adamin yaninda da tekini katlayip ustune oturuyorum ne alaka acaba, ne salak bi refleks...
hesabın var mı? giriş yap