• "ne kadar kaçmak ve uzaklaşmak arzusu ile dolu isem, o kadar da bağlanmak, kalmak, bağdaş kurup oturmak istiyorum."

    *
  • olaylarin gidisatina gore secilen opsiyon. bagimlilik yapabilecek cok tehlikeli bir uyusturucu. sosyal iliskilerde asosyaliteye dogru yonlendiren eylem. mantik denklemi icerisindeki en basit secim. yasam icin yapilan savasta sik sik kullanilmasi gerekilen kisayol.
  • birbirinden zıt yönlere doğru kaçan iki insanın eninde sonunda karşılaşması, dünyanın şeklindendir. bu yüzden ne kadar hızlı kaçarlarsa, o kadar çabuk buluşurlar. buluştuklarında tek söz söyleyemeden birbirlerinin saçlarını sevmeye başlarlar. içlerinden biri de sormaz hiç; '' kaçarken nerelere baktın, kimlerle konuştun?'' diye. çünkü baktıklarımız değil bakmadıklarımız anlatır bizi. konuştuklarımız değil, sustuklarımız anlatır.

    bizi en iyi kaçtıklarımız anlatır.
  • çok kolaydır...
  • biri sorsa "hayatın boyunca en iyi yaptığın şey nedir?" diye, verebileceğim tek cevaptır. yaşadığım şehirlerden, sevdiğim insanlardan, aşık olduğum adamlardan, sorumluluklardan, evlenmekten, çocuklardan, gerçeklerden, her şeyden ama her şeyden kaçabilmek en güzel yaptığım şey derdim.

    telefonsuz, televizyonsuz, tanıdığım kimse olmayan bir yere kaçtım son seferinde. balıkçılarla ağ attım, topladım, küçük köpek balıklarını denize bıraktım, ölmüş balıklara ağladım, hava kararınca rakılı masalar kurdum. gerçek dünya aklıma geldikçe, şarkı söylemeye başlıyordum. kimsenin duymuyor oluşu güzeldi, yoksa linç edilebilirdim. en başarılı kaçışımdı aslında, geriye dönüp baktığımda, çok da eğlenceliydi. ama sonra döndüm. dönmek gerekiyor, gerçek dünya seni bekliyor, gittiğim gibi döndüm ben de herkes gibi.

    kaçmaktan anladığım en önemli şey, hiç bir şeyden kaçamıyor oluşumdu aslında. ben, benimle geldiği sürece ne kadar uzaklaşabilirdim ki. kilometrecelerce yol gittim. yanımda "ben" olduğu sürece tüm o kaçtığım şeyler benimleydi. hepsini sırtımda taşıdım. yük oldular her gittiğim yerde.

    kaçmak demek, uzaklaşmak, yollar gitmek, insanlarla iletişimi kesmek değilmiş, ben onu anladım. hala mesela aşık olmaktan korkarım, havaalanına gidip ilk gelen uçağa binesim gelir. tek yön bileti alıp, arkama bakmadan koşasım gelir. şimdilerde o korku geçene kadar kendimi dinlemeyi bıraktım.

    kaçmak diye bir şey yok, ben onu anladım. olsa olsa adı ertelemek olabilir. ama yaşanacak her şey er ya da geç mutlaka yaşanıyor. kaçmak diye bir şey yok, olsa ben kesin bulurdum.
  • "insan en çok kaçtığı şeyden asla kurtulamıyor." (s. 588)
    (bkz: çiçek açmış genç kızların gölgesinde /@hanging rock)
  • insanoğlu bazen kaçmakla huzura ereceğini zannediyor. ama olaylar öyle bir noktaya getiriyor ki onu; bazen ne kadar kaçarsan kaçsın, kaçtığı şeylere daha da yaklaşmış buluyor kendini sanki.

    çözüm mü? bence değil.

    yüzleşmen gerek.
    sakin olman gerek.
    savaşman gerek.

    o zaman kaçmaya çalıştığın şeyler kılını bile kıpırdatmadan senden kaçıyor, ve huzur geliyor.
  • “hangimiz kaçıp gitmeyi istemeyiz ki?” diye sorar yi-fu tuan. “ama nereye?”
    yeni bir yere varınca bu istek biter mi? yoksa, bizi çocukluğumuzdaki yara almamış halimizi hatırlatan her sahnede yeniden mi hortlar?
    çünkü benliğimizi korumak için gitmek başkadır, sıkıntıya katlanamadığımız için gitmek başka...
    korkup kaçan her yere götürür korkusunu. üstelik her kaçışında daha da korkak olur. seneca’nın dediği gibi;
    “neden şaşırıyorsun? kaçtığın şeyler eskiden önündeydi. artık onları içinde taşıyorsun.” *
  • herhalde yaşadığım hayat boyunca yapabildiğim en istikrarlı şeylerden biri.

    olur ya işinizle ilgili çok büyük bir projeye girişirsiniz; projenin kuyruğuna gelirsiniz ve tam meyveleri toplama arefesinde övgüleri duymaya başlayan ben birden kendimi geri çekerim.

    öğrencilik yaşamında sayısız sınavın deneme sınavlarına girdim. deneme sınavlarında gerçek sınavda almam gereken puanı garantileyeceğini anlayan ben deniz, birden ders çalışmayı bırakırım.

    yeni bir ortama girersiniz; haliyle ortamdakilerin dikkatini çekersiniz o dikkat çekme işini beynimin ve egomun tüm derinliklerinde hissettiğim an; ortam ve ortamdaki cıvırlar benim için bir anda bitiverir.

    buraya kadar okuduysanız yaptığım bu harkulade kaçmalardan zevk aldığımı düşünmüşsünüzdür. bilakis kurumaya yüz tutması gereken huyumun ehlileşmesini temenni ediyorum.

    tabi bu işlerin temennilerle olmayacağını da biliyorum. herhalde yaşlanmak böyle bir şey. bu arada bir kaç saat sonra yeni yaşıma basıyorum.
  • "bir şeyden kaçıyorum bir şeyden,
    kendimi bulamıyorum
    dönüp gelip kendime
    yerleşemiyorum,
    kendimi bir yer edinemiyorum,
    kendime bir yer...
    kafatasımın içini,
    bir küçük huzur adına
    aynalarla kaplattım
    ölü ben'im kendini izlesin her yandan,
    o tuhaf sır içinden!"

    nilgün marmara
hesabın var mı? giriş yap