aynı isimdeki diğer başlıklar:
  • 1987 tarihli bir başar sabuncu filmidir. başrollerinde müjde ar ve çetin tekindor'un oynadığı filmin konusu oldukça ilginç.

    --- spoiler ---
    adam * ve kadın * bir gün trafik kazasında ölen yakınlarını teşhise giderler morga. ölenlerden biri adamın karısı, diğeri ise kadının kocasıdır. eşlerini aldatırken, kaçamak üzerindeyken ölmüşlerdir. daha sonra bu iki insan , onları aldatan eşlerinin gittiği mekanlara, ortak tuttukları evlerine, iş yerlerine vs giderler kendilerine engel olamazlar çünkü. ve her gittikleri yerde de karşılaşırlar. aralarında iginç bir ilişki başlar.
    --- spoiler ---
    filmin müzikleri attila özdemiroğlu imzalıdır.
  • undan sutten yapilan bir yemek ce$idi.. (bkz: papara)..
  • 1987 yapımı, başrollerinde müjde ar ve çetin tekindor’un oynadığı film.

    filmde her ikisi de aldatılan eşi oynuyor; ama tuhaf olan kaçamak yapanların bu ikisinden birisinin karısı, diğerinin kocası olması. trafik kazasında ölüyor eşleri kaçamak yaparken ve bunlar da teşhis için morga çağırılıyorlar. orada eşlerinin eşyaları teslim ediliyor her iki tarafa da.

    ve olaylar başlıyor.

    beni niye aldattı? yetemedim mi? neyim eksikti ya da neyi eksikti? benzeri içsel sorgulamaları her ikisini de eşlerinin garsoniyer olarak kullandıkları eve götürüyor. hatta vefat edenler birbirlerine eşleriyle yaşadıkları evin de anahtarını verdiği için, bu aldatılan ikili birbirinin evlerine de gizli gizli gidiyor. sonra ilişki daha da tuhaflaşıyor. aldatan eşlerin en son beraber yemek yediği salaş balık lokantasına bile gidiyorlar ayrı ayrı. tabi her gittikleri yerde karşılaşmaları da ayrı olay.sonra kadın tuhaf bir şekilde adamın evini toplamaya, yemeğini yapmaya, kahvaltısını hazırlamaya ve hatta adama börek yapmaya başlıyor.
    doğru düzgün konuşmadan, resmen göz ve mimiklerle anlaştığını düşündüğüm bu çiftin sevgili olmadan kırk yıllık evliler gibi birbirlerini kabullenmeleri, müjde ar’ ın robotumsu oyunculuğu falan hep tuhaf. filmin aşırı durgunluğu da insanı yoruyor ve bittikten sonra bir beş dakika “eee yani?” diye kalıyor insan.
  • trakya insanının yokluk yemeğidir... unutulmaya yüz tutmuştur... basit de olsa iyi yapılanı kötü yapılanı vardır... mısır unundan yapılır, yoksa, buğday unundan da yapılır...genelde tatlı yendiği söylenir, ben hep yağlı ve tuzlusunu sevdim... hatırlandığında gözlerde buğu yapar...
  • (bkz: mamaliga)

    balkan yemeği. sütle de yapılır suyla da yapılır. tek başına yenmez yanında peynir, yoğurt tavuk, canınız ne isterse hemen hemen herseyin yanında gider.

    tadı bir yana tabiki fakirlikten icat edilmiş bir yemek olduğu besbelli. yeşil mercimek mi mamaliga mı derseniz ben mamaliga derim en azindan gaz yapmaz.
  • takip edilen bir dusturun gecici olarak veya bir seferlige mahsus bozulmasi i$lemi.. (orn: dun ufak bi kacamak yaptim i$e gitmeyip uyudum).. gunumuzde ise daha populer olarak 'aldatma' yerine kullanilan bir terim..
  • yugoslavya'da, karadeniz yoresinden farkli olarak pisirilen, misir unu, sut, tuz, yag ve peynir ile hazirlanan kekimsi yiyecek.
    misir ekmeginin daha yaglisi; bir de peynir var arada kat halinde.
  • ikinci dünya savaşı sırasında, ülkemizdeki buğday sıkıntısından dolayı bolcana yapılan-tüketilen bir gıda maddesidir. ancak türk insanı ekmek yemeden doymadığı için, içini tutmayan bu yiyecek için şöyle bir söz uydurulmuş; "kaçamağın tokluğu, gezerken çıkar bokluğu." eskiler halen bu kalıbı çeşitli durumlarda kullanıyor..
  • 30 kasım 2006 tarihinden beri tiyatro istanbul tarafından sahnelenen vodvil. gerard lauzier'nin "l'amuse gueule" isimli oyunu gencay gürün tarafından türkçeleştirilmiş ve metin serezli tarafından yönetilmiş. oyunda metin serezli* ile birlikte kerem atabeyoğlu, argun kınal*, ebru vardal, levent ulukut, gözde kansu*, somer karvan, melis eronat, serkan budak, fatoş güçlü ve tuğçe doraz rol almaktalar.

    bugün izledim.. salon full. hani derler ya, "salon balkon ayakta", öyle. oyunun bilet fiyatı kişi başı 25 lira. en sakini iki çocuklu olmak üzere onlarca kalabalık aile izliyordu. çay iki buçuk, cola üç buçuk, alaska üç lira. gittiydi, bindiydi, indiydi derken var masrafı sen düşün. profilo alışveriş merkezi'nde yanyana iki salon var. her iki oyun da tıklım tıklım. fuayede otururken hürriyet gazetesi'ne baktım da 25 özel tiyatro ilanı vardı. ilan veremeyenler de cabası... hani kim demiş tiyatro seyircisi yok diye.. gelelim oyuna. bildiğin vodvil. çok komik. çok başarılı. herşey yerli yerinde.
    fakat nedense ben ikinci yarıdan itibaren gözlerimde yaşlarla izledim. metin serezli'nin ayakta alkışlanan performansına, ömrünün 52 yılını geçirdiği tiyatro sahnesinde gösterdiği basiretli oyunculuğa ve inanca, gencecik oyuncuların var'olma çabalarına, pazar günü çocuğunun elinden tutup oyun izletmeye getiren anaya babaya baktım baktım, gözlerim doldu.

    yaşlanıyorum...

    "yeni başlayanlar için kenarda su olukları var!"
  • trakya insanı için tarihsel açıdan bir yemekten çok eldeki az miktar basit gıda malzemesi ile maksimum tokluk ve faydayı sağlamak için geliştirilen bir nevi kıtlık ve savaş öğünüdür. yapması da kolaydır, aman diyim bittikten sonra hemencecik tencerenin içine sıcak su, ya da olmadı normal su koyun keza kaçamak bulaşığını çıkarmak pek zordur.
hesabın var mı? giriş yap