• genç kızların rüyalarını süsleyen ergen. 3-4 sene sonra azalarak kaybolur gider, yerini başkası alır.

    (bkz: amin)

    edit: gitmiyor lan, git-mi-yor !

    edit2: lan 2012'ye 28 gün kaldı hala gündemde piç.

    edit3: ohoooo..

    edit4: 2016'ya girdik, top 100'ün ilk iki sırası bu piçin.

    edit2020: (bkz: bitti demediniz mi lan)
  • pasaport kontrolü için herkes gibi sıraya gireceğine, polisi ayağına getirten şarkıcı. ne zaman şu 3. dünya ülkesi ezikliğinden kurtulacağız merak ediyorum. çocuk, 13 kişilik orkestrasıyla pasaport kontrolüne girmeden, bir nevi direkt kaçak olarak ülkeye giriyor; bizimkiler de işlem yapacaklarına, arabasına kadar gidip, kontrolü orada yapıyorlar.

    herhalde türk polisinin atarı ancak işçilere, gazilere, eli bayrak ve atatürk posteri tutanlara...

    http://www.hurriyet.com.tr/…gazinhatti/23184774.asp
  • 16 yaşına girmesiyle birlikte kendisine bir range rover almıştır. biz de hala 28t'ye akbil basalım amına koyim.
  • itü kantininde türkiyenin en büyük veli toplantısının yapılmasına sebep olmuştur.
  • tipik bi akp vakası.

    sen nefret ediyosan, ben nefret ediyosam, kim seviyo lan bunu?!
  • şimdi bu adam victoria secret mankenleriyle kuliste böle sarılmalı öpmeli pozlar çekip miranda ve adriana lima'da buna "bieber hot" dedi ya ben bu hayatın adaletini severim
  • güzel kız bence.
  • allah'ım kardeşim (11) aşık oldu kendisine. sürekli one time dinliyordu bi ara, şimdi de justin'in hayatından kesitler dinliyoruz mütemadiyen.

    - abla biliyo musun justin'in kız arkadaşı yokmuş
    - abla biliyo musun justin buluşmalara geç gelen kızları sevmezmiş. kendisini güldüren kızlardan hoşlanırmış.

    mb: yaşı kaçmış bu çocuğun ya? büyüsün de gelsin

    - abla biliyo musun justin esmerlerden hoşlanırmış ama taylor swift'i görünce sarışınlar da güzel olabilir demiş. benim de saçlarım taylor'a benziyo hem
    mb: serra, justinle hiç tanışmayacaksınız ablacım
    - hiç de bile!! nerden biliyosun?? hem hayat bu!!

    sevgili ergenlik.. adım adım geliyorsun, hoşgeliyorsun..
  • butun dunyayi sikti ipne. daha 19 yasinda.

    zinedine zidane bile onun yasindayken cannes takiminda top topluyordu amk.

    19 da victoria secret siken adam 25 de bizi de siker valla.

    mina soktugum ya.
  • beauty and the beat şarkısının bayağı güzel olduğunu düşündüğüm pop şarkıcısı. amerika'nın yeni pop kültür ikonu. kendisiyle ilgili bir belgesel film izlemiştim, geldiği noktanın ve başarısının bir tesadüf olmadığına kanaat getirmiştim. justin daha bebekken (şimdi çocuk diye böyle söylüyorum) müzik yapmaya, davul bateri neyse çalmaya, gitar çalıp hayatını kazanmaya başlıyor. daha sonra youtube'a videolarını yüklüyor, sonradan kendisinin menajeri olacak scooter braun kendisini keşfediyor ve kontrat imzalıyor. scooter braun, fethullah gülen ve abdullah öcalan abilerimizle birlikte times dergisinin en etkili 100 insanı arasında. vaziyeti anlayın diye söylüyorum.

    bu arada usher denen zenci marsık kardeş de kendisinin profesyonel gelişimine yardım ediyor. bu usher, jay z, pitbull filan piyasanın çakalları. işte bu noktadan sonra justin bieber projesi başlıyor. insanların justin bieber nefreti de bu noktadan sonra oluşuyor. çünkü ben o filmi izlediğimde ulan bebeye bak ne şirinmiş dediğim, sempati beslediğim justin bieber gazı bir ticari metaya dönüştü filmde gözlerimin önünde. scooter braun'un ve amerikan pop kültürünün bir projesi oluyor justin bieber.

    çocukluğunu yaşayamıyor deyip acıyacaktım fakat bebe muhtemelen daha benim otuzbir çekmeyi bilmediğim yaşlarda victoria's secret mankenleriyle filan takılmaya başlamadı. erkek çocuğum olursa ismini justin koyacağım ki ileride karşı cinsle hiçbir problemi olmasın. şahane bir ergenlik geçirsin, üstelik zenci rap yıldızlarıyla arkadaş olsun diye. bu ne lan? neyse.

    justin bieber'a kızamıyorum ben, nefret de edemiyorum. duyulan nefreti anlasam da. zira justin bieber cynical müzik yapımcılarının, menajerlerin, talent artist veya her ne haltsa pazarlama gurularının piyasaya sunduğu bir proje. idealize edilmiş bir tip. sürekli pazar araştırmacıları üzerinde çalışıyor, ayakkabısının rengi mor olsun bu sene o moda, saçının şekli böyle kalsın kızlar seviyor, boynuna bilmemne kolyesi takarsa takipçileri hastası olur filan diye. saçının şeklini sktiğimin bi tipini ortama sunuyorlar.

    ne müziklerinde bir orjinallik var, ne ses desen öyle ahım şahım bir ses, müzik desen aynı akorların değişik progresyonları, lyrics desen söz desen your world is my world, my heart is your heart, girl you know ı love you, ı really do vallaha bak tadında suya sabuna dokunmayan şarkı sözleri...tip desen eh işte, pazarlama dersen böyle bir olay yok. pazarlamanın feriştahı yapılıyor, her hareketi analiz ediliyor, ne yiyeceği, ne içeceği, nerede sıçacağı önceden planlanıyor. (bkz: nereye sıçacaklar)

    o dönem hangi şarkıcı popülerse onunla düet ayarlanıyor, hangi kız popülerse onunla date ayarlanıyor, hangi müzik tarzı popülerse ona uygun senkronize elektronik müzik yapılıyor. piyasadaki talep önce analiz ediliyor sonra justin vasıtasıyla karşılanıyor.

    justin'den niye nefret ediyoruz? veya bir grup insan niye çok seviyor aşık oluyor da bir kısım insan nefret ediyor. 12-13 yaş grubundaki kızlar salak olduklarından seviyor diye basit bir açıklamayla konuyu geçiştirmeyelim. insanları değil fikirleri tartışalım.

    justin veya one direction, bunlar belirli bir fan grubuna hitap ediyorlar, belirli bir dinleyici kitlesi için albenileri var o yüzden beğeniliyorlar. fanlarını da küçümsemek istemem. ben de o yaşlarda samantha fox'u seviyordum. ne alakası var bilmiyorum, herhalde küçükken yeterince emzirilmediğim için böyleyim. neyse.

    şimdi 12 yaşında bir kız çocuğu olsam ömrüm disney masallarıyla, glee müzikalleriyle veya ne bileyim twilight romanlarıyla geçse (ulan 12 yaşında kız çocuğu olmak da ne fenaymış kurduğum empatiyi skeyim) belki ben de justin biber kızartmasına karşı bir ilgi tırnak içinde "crush" duyabilirdim. her dönemin kendi boy band'i var, new kids on the block'u var ne bileyim işte varoğlu var. talep var, arz lazım. her sene hollywood film endüstrisinin blockbuster aksiyon filmi çekmesi gibi bir ihtiyaç. her sene dünyada belli bir yaş aralığında kız çocuğu dünyada varlığını sürdürüyor ve bunlar belirli sayıda müzik, albüm, kaset, müzikal, pelüş ayı, pembe kalpli kalemkutusu tüketmek istiyor. amerika da pop kültür ihraç ediyor. ne oluyor bizim güç bela kazandığımız paralar, kobilerin esnafların dişinden arttırdığı paralar dolara çevrilerek united states and a. 'ye uçuyor. high five.

    mesela çorum'da bir leblebici veya ostim'de torna tezgahı işleten bir küçük sanayicinin 12-13 yaşlarında kızı varsa. bu gidiyor justin bieber cd'si satın alıyor. ne oluyor böylece? cari açık. ekonomiyi ve dış ticaret meselesini de böylece anlattık.

    zaten yıllardır ekonomi okurum hala şu üçüncü dünya ülkesi olma kafasını anlayamam. sanayici veya iş adamı başarılı oluyor para kazanıyor, gidiyor kazandığı parayla ne yapıyor, mercedes alıyor, maldivlerde tatil yapıyor. ne oldu nihai olarak yine o ülke ekonomileri kazandı. o sanayici mercedes almasa ikinci bir fabrika yatırımına parayı koysa olay bitecek. almanya niye almanya kimse mercedes almıyor veya herkes mercedes alsa da para yine yurt içinde. japon honda alıyor, mercedes almıyor. amerikalı farklı o her şeyi tüketiyor ama o konu biraz daha karışık, siyasi güç ve para basma kudreti filan o konular daha ilginç. adam bir şekilde kağıt üzerine baskı yaparak dünyada ne var ne yok topluyor. güçlü bir türk lirası istiyorsak daha az justin bieber daha çok küstüm latif tüketmeliyiz.

    neden justin bieber'ı sevmiyoruz veya nefret ediyoruz. nefret çok güçlü bir duygu. ve bizi güçlü hissettiriyor. ben justin bieber'den nefret etmiyorum. sonuçta bir proje dediğim gibi. bugün justin olur yarın ashton kutcher olur. hepsi aynı bokun suyu bunların. amerikan pop kültürünün hegemonyasının yarattığı bir takım kuklalar bunlar. justin bieber ne marka sneaker giyiyor? nike. nike ne markası? amerikan markası. instagram'da bir resim paylaşıyor, ulan bir arkadaşı da annesi babası da uyarıp oğlum donun gözüküyor elalemin maskarası oldun demiyor. herkes aa ne güzel hangi marka don giymiş diye gidip o donu satın alıyor. bu işler böyle.

    birincisi müzik dediğimiz şeyin böyle sabun köpüğü gibi olmaması, kolay üretilir ve tüketilir bir metaya dönüşmemesi, insanın ruhuna hitap etmesi gerekir. justin bieber gibi daha yavruyken alınıp müzik endüstrisinin kucağına atılıp hamur gibi yoğrulan ve bir grup müzik endüstrisi projesyoneli tarafından analiz edilip müzik listelerinde, billboard chartlarda top noktaya ulaşacak şarkılar söyletilen bir pilli bebek olması sinirimizi bozuyor. mesela "ankara'nın bağları/büklüm büklüm yolları/ne zaman sarhoş oldun da/kaldıramıyon kolları" gibi ruhumuza hitap eden (örnek pek iyi olmadı idare edin) şarkılar arıyoruz.

    (yatcaz, kalkcaz) x3 hoop ordayım. bu da şarkı.

    tool - lateralus . bu da şarkı

    sen benim canım, sen kara sevdalım diye g.t sallamak da bir yetenek.

    hey ı just met you and this is crazy, here is my number call me baby. bu da şarkı sözü.

    ı'm starting with the man in the mirror
    ı'm asking him to change his ways
    and no message could have been any clearer
    ıf you wanna make the world a better place
    take a look at yourself and then make a change...bu da şarkı sözü.

    dolayısıyla söz desen söz değil, müzik desen müzik yok, yetenek desen sınırlı, şarkıları özgün değil, buna rağmen piyasada hayvan gibi tutuluyor. yine de bunlar birinden nefret etmek için yeterli sebep değil.

    justin bieber'dan nefret ediyoruz çünkü kendi bulunduğumuz ortamda justin'den nefret etmek prim yapıyor. böylece daha cool gözüküyoruz. mass media'nın, tüketim toplumunun değerlerine karşı anarşist tavrımızı ucuz bir şekilde ortaya koyuyoruz. bieber, kapitalizmi, kurumsal kültürü, consumerism'i simgeliyor. bieber'ı aşağılayarak bunlara karşı olduğumuzu dünyaya haykırıyoruz. bu bizi otomatik olarak bieber'dan daha aydın ve daha sofistike yapıyor. bu da ayrı bir illüzyon.

    peki bu kadar konuştuk? ne yapalım sen ne öneriyorsun amk? ben küçük yaştan başlayarak (örneğin 1,5 -2 yaş arası) mozart gibi çocuklarımıza sistematik bir müzik eğitimi verilmesini öneriyorum. böylece 12 yaşına geldiklerinde bu ne lan götüm gibi müzik yapıyormuş justin bieber diyerek gençlerimizin heba olması engellenir. gençlerimiz heba olmasın. süleyman seba olsun istiyorum ben. tabii ileride.

    read more: mıchael jackson - man ın the mırror lyrıcs
hesabın var mı? giriş yap