• hristiyanlığa dayalı ortak kültürleri sayesinde bir araya gelen düşmanları anlatan filmi izlerken, türkiye'de bundan çok daha fazla ortak kültüre sahip olduğumuz kişilerle ettiğimiz kavgalar aklıma geldi.

    aslında ortak nokta bulmaya gerek yok. din, dil, kültür, gelenekler hatta ırk bile sonradan ortaya çıkmış şeyler. en temel ortak noktamız insan olmamız. savaşın anlamsızlığını ortaya koymak için bu yetmez mi?
  • --- spoiler ---

    alman tegmeni rolundeki daniel brühl'un yahudi olmasi da ufak gorunen ama onemli bir ayrintidir.

    - ben yahudiyim. noel'in benim için bir anlamı yok. ama bu geceyi asla unutmayacağım.

    kisaca onlari bir araya getiren hristiyanliklari degil insan oluslaridir, en azindan sonuna kadar kaybetmeden kalislari...

    --- spoiler ---

    tsotsiyi ve paradise now'i izlemedim ama bu filmden cok daha iyi olsalar iyi olur, cunku bu film tam da zamanimizin filmi.
  • fransa'nin yabanci film oscari adayi. noel sirasinda birinci dunya savasi'ndaki fransiz-alman cephelerinden birinde gecer. daniel bruhl, afis ve fotograflardaki alman askeri uniformasi altinda "benim ne isim var burda ben anarsisttim* ama hadi neyse" der gibi gorunmektedir.
  • savaş içinde barış filmi. savaş filmi severler de gidebilir, barış filmi severler de, romantikler de...

    üç düşman devletin bölüğü, 100 metrekarelik bir alanda siperde bekliyor. siperden kafasını uzatan anında ölüyor. siperdeki bir çalar saatle, üç bölük de uyanıyor. o kadar yakınlar yani.

    film böyle. bundan sonrası spoiler içerir:

    a- noel günü, almanların en ünlü tenoru siperde şarkı söyler. bu esnada karşı siperden bir iskoç rahip, çalgısı ile şarkıya eşlik eder. bunun üzerine tenor, siperden çıkar. ve rahip de... ve en sonunda üç ülkenin askeri, cepheden çıkıp beraberce eğlenirler.

    "a" maddesindeki savaş içindeki barış: "müzik evrenselliği" o kadar güzel verilmiş ki, piyanist filminden bile etkileyici idi. düşünmeye başladım. müzik, neden barış aracı olarak kullanılmıyor? bu esnada, savaş için yapılan müzikleri düşündüm, mehter, askeri bandolar falan... muhafazakar bünyeme bile, mehter ağır geldi.

    b- noel günü, iskoç rahip, bir ayin yaptı. bu ayine, üç düşman bölük katıldı.

    "b" maddesindeki savaş içindeki barış: "dinin evrenselliği". düşünmeye başladım. din, neden barış aracından çok, savaş için kullanılıyor? muhafazakar bünyeme, bu da ağır geldi.

    c- en son, düşman bölükler, kendi aralarında futbol oynadılar.

    "c" maddesindeki savaş içindeki barış: "sporun evrensel dili" düşünmeye başladım: dünya kupası, ne kadar güzel bir şey... sonuna kadar desteklemeli idim * . galatasaray dışında, futbolu sevmeyen bünyem hafifledi... birden, 1998 dünya kupasındaki iran-abd maçı aklıma geldi. bu maç şimdiye kadar en çok izlenen maçmış da.... iran, futbolcularını "ayetullah" ilan etmiş. burda da savaş.... halbuki, ahmedinejad, bush ile yanyana maç izlese....

    evet, çok romantiğim. ve kurtlar vadisine göre de barış, romantiklerin işiymiş...

    bir de alakasız br şeyim var: filmde, opera tarzı şarkılar vardı. demek ki, bizim de uzun havalarımız avrupa'nın operası; avrupa'nın da operası bizim uzun havalarımızmış.
  • en ufak ayrıntılarda dahi savaşın anlamsızlığı vurgulanmaktadır, öyle ki kedicik miyavlaya miyavlaya siperler arası gezerken alman tarafından felix,fransız tarafından ise nestor olarak çağrılmaktadır.birlikte seviyolardı kediyi,tortorlanıyodu bizim boncuk..ehehe
  • lista de espera bir otobus duraginda insanlarin var olan durumdan cikip yeni bir hayat kurabileceklerini gosteriyordu. bu film de ayni eksende ilerleyip savasin bir zorunluluk olmadigini, en olagan goruldugu durumlarda bile bir alternatifi olabildigini gostermektedir. burada insanlari birlestiren olgu olarak yer alan din, aslinda inanmayanlarin dahi sicakligindan etkilendikleri humanizm olarak cikar karsimiza. insani yuzu ovulurken karanlik yuzunu gosterebilecegi de atlanmamistir.

    ...

    filmden ciktiktan sonra karsilastigim bir arkadasim izledigim filmin konusundan bahsettim. 1. dunya savasinda gectigini duyunca "savas filmi mi?" diye sordu. bir sure durakladiktan sonra "hayir, baris filmi." diyebildim.

    ...
  • savaşın anlamsızlığı, barışın güzelliği, müziğin gücünü, insanların birbirini tanımasa da beraber olmak zorunda olduklarında ne kadar saçma sapan bir ortam bile olsa keyif alabileceklerini gösteren güzel bir film. mutlaka izlenmeli. zaten vizyona da girecek. gerçeklikten uzak, bir masal havasında. bugün buna benzer bir olay ancak düşlerde olabilir.
  • kanal 1 tarafından ırzına gecilmis filmdir. korkunc bir dublaj yapılmıs, en az 15 dakikalık kısmı nedensizce (arya söylüyorlar o sahnede en fazla yahu) kesilmis, anlamından koparılmıstır.

    neden yayınladınız ki bu filmi? hic sacmalamasaydınız keske...
  • çok iyi bir sava$ ve sava$ kar$ıtı film. din, millet, vatan vs. üstünden goygoy yapanları avuçları patlarcasına alk$layan denyolara "sava$ filmi" diye izlettirmek lazım. ayrıca filmin sonunda mızıkayı kıran orospu evladı alman generalin götüne enine sokmak lazım o mızıkayı. o kadar sinirlendim izlerken.

    --- spoiler ---

    "biz anlayana kadar altı gol attılar, sonra münih'te bayern adlı bir kulüpte oynadıklarını söylediler"

    --- spoiler ---

    yazmazsam rüyama girer editi: diane kruger'ın şarkı söyleme rolü yapmayı dahi beceremediği film. copying beethoven'da aşık olduğum kadın bu filmin içine sıçan tek oyuncudur. olmasaydı da olurmuş.
  • akla adorno'nun sözünü yapıbozuma uğratarak "yanlış savaş (ki bu durmda tüm savaşlar) doğru yaşanmaz" sözünü getiren film. film bir baş yapıt bence. ama sinematografik olarak değil (ki bence bu yönü de enfesti).

    bu tarz filmleri okullarda göstermek lazım. hele de bizimkisi gibi militarist çocuk yetiştiren fabrika gibi işleyen okullarda.

    okul demişken harp akedemilerinde de gösterilse ya_çok mu safiane konuşuyorum? olsun!

    gerçek bir olay. ki olmasa da olayın olabilitesi çok olası. en az savaşmak kadar bu olayın gerçekleşmesi ihtimal dahilinde. ne hikmetse hep savaş oluyor.
hesabın var mı? giriş yap