• özellikle şahane görsel efektleri ve sindirilebilir anlatım diliyle dikkat çeken 2008 yapımı bir national geographic channel belgeseli. yönetmenliğini yavar abbas'ın yaptığı belgeselin, anlatıcılığını ise alec baldwin üstlenmiştir. evrene dair bilinmesi gereken her şey var denilebilir.
  • "kocaman bir kara deliğin içinde yaşamadığımızı kim bilebilir; bütün evren'in şu anda, başka bir evrendeki bir kara deliğin içinde olmadığını?"
  • bu belgeseli bana güneş sistemini ilk duyduğum, onu sadece okulda öğrenmem gereken bir ders olarak algıladığım yaşlarda izletmiş olsalardı, şimdiye astronot olmuştum. bir de şu halime bak, "ohaaa ne güzel lan" demekten bir adım ötesi yok.
  • insana ne kadar onemsiz ve basit bir varlik oldugunu hatirlatan muhtesem belgesel. tavsiyem hd izlenmesi.
    ayrica izlemeden ozce kucuk bi tur atabilirsiniz. http://channel.nationalgeographic.com/…interactive/
  • insanın algısını değiştiren muhteşem belgesel. başyapıt dahi diyebilirim, hatta derim. başyapıt.

    hani söylenir ya "dünya küçüktür" diye, national geographic size bunun nasıl birşey olduğunu görsel olarak anlamlandırmanızı sağlıyor. evrende hepimizin ne kadar önemsiz varlıklar olduğunu yüzümüze vuruyor. evrenin kenarına kadar sürekleyici bir yolculuk yapıyorsunuz sanki, zaman geriye sarıyor. sonrası muamma.
  • interstellar'in bilimsel versiyonu ve ölmeden önce izlenmesi gereken belgesellerdendir.
    cosmos a space-time odyssey gibi.

    türk kanallarinda "evrenin ucuna yolculuk" olarak gösterilmistir.

    bir süreligine de olsa, o yolculuga gercekten cikarsiniz.

    mutlaka izlenesidir. (karanlikta ve mümkünse sesli olarak!)
  • nedense türkçe seslendirmesi orijinalinden daha güzel gelir bana bu şiirsel belgeselin. salt belgesel demek de doğru olmaz, şiirseldir gerçekten de.
  • tüyleri diken diken eden, evrene korkuyla karışık saygıyla bakmamı sağlayan belgesel. kendini kainatın efendisi zanneden insanoğlunun aslında ne kadar acınası ve çaresiz bir varlık olduğunu gören gözlere göstermiştir.
  • cesur bir şekilde kişiyi dünyadaki bir kamp ateşinden alıp evrenin kıçına kadar götüren belgesel.

    kendini defaatle izletmesi bir yana, belgeselin belli bir aşamasından sonra fikren de olsa girdiğiniz o baş döndüren, tehlikeli, karanlık, ve -yalana gerek yok- korkutucu görüntülerin çoğu yerinde carl sagan abimiz akıllara gelmektedir. uzayla ilgilenenlerin (uzayla ilgilenmek?), ilgilenmeyenlerin (halen güneşin dünya etrafında döndüğünü sanan milyonlarca fransız bulabilirim diyen kimdi lan) ve ilgileniyormuş gibi davrananların (plüton kadar yalnızım!) izlemesi, koynuna alıp uyuması, üzerini dantelle örtmesi gereken belgesel.
hesabın var mı? giriş yap