• okulda ilk günüm derse gitmişim, etrafa bakıp boş yer buldum ve oturdum. yanımda eli yüzü düzgün saf temiz bir evlatcık oturuyordu. "hah, bunla iyi anlaşıcağız biz ben bunu bugünden kafaya alırım sıkılmam da" dedim kendi kendime. ilerleyen dakikalarda hoca elimize birer kağıt tutuşturup bilgilerimiz toparlamaya baaşladı. yurt telefon numarasını bilmiyorum tabi. etrafıma bakındım. evet o da benle aynı yurtta kalıyordu. * * konuşucaktım, aynı yurtta da kalıyoruz ya iyi arkadaş oluruz diye düşündüm ve atıldım
    - şey sende mustafa parlarda kalıyosun sanırım telefon numarasını alabilir miyim? ben bilmiyorumda
    -al. dedi ve suratıma kağıdı fırlattı. fırlatmak ne kelime çarptı resmen. kalakaldım ne hayvan adam dedim. bir daha yüzüne bakmak istemedim. daha sonra bir kere ortak arkadaş sayesinde kızılaya gitik. bir baktım ki onun tarzı o. kartal görünümlü şahin yani. ne şahini çocukluk şarkılarına konu olmuş,o pencereye konan minik kuş .
    daha sonra aynı yurtta kaldığımız için yemek falan yapmaya başladık. bu şahıs bana yapıştı, gecenin 11inde odamı arayıp "anc bana yemek yapar mısın? "dedi. kıramadım yaptım * cnbce izledik sabahlara kadar televizyon odasında uyuyup kaldık. içmelere gittik beraber yurt görevlileri görmeden gecenin 3ünde odasına girdim işemek amaçlı (kızlar erkekleriin odalarına giremiyor yurtta tabi, ne gereksizse)tuvalletteyken oda da geçen diyalog şöyle:

    sarhoş anc: ya jörmungand *yaaa çok küüüçüüüüük beklediğimden de küçük (odadan bahsediyorum tabi ama cidden küçük 3metrekare falan)
    jörmungand tuvaletin kapısını açıp ağzımı kapatır ve
    - ulaann ne barıyosun yanlış anlicaklar saat 3, duvar kağıt gibi, adam 3te odaya hatun atmış hatun beğenmiyor dicekler.
    ben tabi o an yarılırım oracıkta. sabah biricik kardeşimle karşılaşan yan komşu pispis sırıtır tabi.

    sonuç olarak; kendisiyle diyalog kurmak onu tanımayan biri için gerçekten zordur
    j:hönk
    j:laaan
    j:calculuste göte kaçtı
    a:iimiş

    böyle iletişim özürlü görünmesine rağmen sıcacık sevgi ve iyilik dolu * bir kalbi vardır. kısa film hastası, kültürlü zeki, çevik *, kimsenin bilmediği şeyleri bilmekten büyük zevk alan insancıktır kendisi *
  • hem dede, hem havaya isyan eden black metalci, hem emo, hem kardeşine sevgilisiyle kalsın diye oda ayarlayan bir tuhaf abi, hem baldızının canı enişte, hem taraf okuru fetoşçu, hem vatan haini, hem faşo. nedir ne değildir ben de karıştırdım artık.
  • silah, savaş, şiddet, tacirlik, düşman, dost ve sadakat. sanırım bu kelimelerin bir ortak noktası varsa o da bu güzel seriyi kısa bir şekilde tanımlamaya yetiyor. silah ticaretiyle ilgili bir anime yapmanın kolay olacağını düşünürseniz yanılırsınız. anime silah kaçakçılığına, isim vermeden anonim olarak şehir a, şehir b, şu büyük devlet c şeklinde ülkelerin bu kaçakçılıktaki rollerine ve dünya devletlerinin denetimsiz silah ticaretini durdurmadaki ısrarlı başarısızlıklarını izleyicinin yüzüne adete bir tokat gibi vuruyor bu seri.

    jormungand'ı türünün diğer animelerinden asıl çekici yanı içerdiği kendine has karakterleri ve bu karakterlerin birbiriyle etkileşimi sonucu doğan karakter gelişimi. silah satmak kolay bir iş değil. sonuçta hayatınız ince bir çizgi üzerinde öteki dünya ile bu dünya arasında gidip geliyor sürekli ve siz etrafınızda insanlara ölüm satarak ölüm meleğinin mesleğini ticarete dökmüşsünüz. bazı silah tüccarları işini sırf kısa yoldan para kazanmak için yapar, bazıları ise dünya çapında isim yaparak herkes tarafından tanınmak ama koko, yani bu animenin ana karakteri ironik bir şekilde dünya barışını sağlamak için silah satma işine atılmıştır. tabii dünya barışını sağlamak için silah taciri olmak pekte parlak bir fikir gibi gelmiyor insana ilk başta, hatta bu işi bu amaç uğruna yapmak iki yüzlülüğün daniskası bile sayılarbilir ama düzeni sağlamak öncellikle kaosun hakim olması gerekir. kaosun ve kötülüğün hırla gitiği bir dünyada ancak tekrar düzen sağlanabilir ki koko'nun içinde bulunduğu durum daha çok kötü karakterlerin arasında iyiyi oynayan gerekli bir şeytan rolüdür.

    koko'nun yanında onunla birlikte dünyayı dolaşan jonah karakterinin akibeti ise ayrı bir trajik vakadır. jonah ailesini savaşta kaybetmiş öksüz ve yetim bir çocuktur. kimsesi yoktur. ülkesini parçalayan ve ailesi dahil bir çok masum hayatların yitip gitmesinin tek sebebi silah tacirleridir ve yine ne kadar ironiktir ki jonah kendisini silahlardan ve bunu satan kişilerden nefret etmesine rağmen onların pencesinin içinde bulur. diğer yetim çocuklarının hayatını koruma pahasına jonah koko'nun abisi kasper tarafından, koko'yu canıyla korumak için onu koko'nun özel koruması olması için koko'nun yanına gönderir ve bu noktadan sonra ikili arasında enterasan bir bağ ve ilişki kurulur. her ne kadar ikili birbirlerinden hayatı pahasına nefret etse de, idealleri birbirlerinin tam zıttı çünkü, başkalarının iyiliği için birlikte çalışmak zorunda kalırlar ama bir noktadan sonra karşılıklı anlayış sayesinde ikisinin de ideallerinin birbirinden farklı olmadığını animenin sonunda görme şansı buluyoruz. öyle bir dünyada yaşıyoruz ki çünkü kötü insanları her zaman iyilere karşı geldiği ama yine iyilik sağlamak kötülüğün gerekli olduğu enteresan ve ironik bir dünya.

    bu karakterlerin dışında koko'nun tayfasında bulunan karakterlerin çoğu ya gizli organizasyonlardan ya da özel kuvvetlerden gelme. lehm, willie, tojo ve özellikle lutz gibi karakterler seriyi izledikçe insanın kanı ısınıyor adeta bu karakterlere. lutz'un sürekli götten mermi yemesi ve en ciddi anlarda bile tayfanın içinde bulunduğu zor durumu espiriyle geçiştirmesi nedense bana baccano serisini hatırlattı bana. yani karakterlerin kendine özgü olması ve yine bu kafa karakterlerin birbiriyle olan etkileşiminin izleyiciye bu kadar güzel bir şekilde aktarıldığı serilere insan nadiren rastlıyor ve bu seriyle baccano bu türe güzel bir örnek. özellikle sarkıntılık ettiğinizde elinizi götünüze verebilecek güçlü, fiziksel gücüyle neredeyse serideki bütün erkeklerden daha güçlü bir kadın karakterin koko'nun tayfasında bulunması beni gayet mutlu etti. erkeklere karşı acıması olmayan, bir nevi erkeklerin korkulu rüyası bu karakterin koko'ya karşı yumuşak bir yanı var ve koko'ya karşı sürekli ağzının suyunun aktığı sahneleri izlemek baya eğlenceliydi.

    konusu ise günümüzün dünyasında silah ticaretinin nasıl izlediğini izleyicinin karşısına realistik bir şekilde sunuyor. çünkü direk yanı başımıza bakarsanız işid diye bir bela var ve sürekli bu adamlar nereden bu silahları buluyor diye şaşırmamak lazım. koko ve onun gibi silah tacirleri bunun için varlar. dünya tarafından en nefret edilen terör örgütü de olsanız silah tacirlerin gözünde para basma makinesinden başka bir şey değilsiniz. eğer yaptığınız iş size para ve kazanç sağlıyorsa sizde iyisi yok bu dünyada. dünya batmış mı, masum canlar yok mu olmuş veya ülkelerde arap baharları mı yaşanmış? umrunuzda bile olmaz ve burası sizin adeta doğal yaşam alanınız. bu alan sizden alındığında adeta benzini kesilmiş bir araba veya şah damarı kesilmiş bir insan gibi ancak ölümü beklersiniz. jormungand, evet serinin sonuna kadar bu kelimenin anlamını bilmiyorsunuz ama koko'nun tek amacı silah tüccarlarının beslendiği bu şah damarını kesmek ve tüm savaşları bitirerek her ne kadar pratikte imkansızda olsa dünyada barış sağlamak. yani animenin son bölümlerine kadar animenin ismi olan bu kelimenin manasını ne manaya geldiğini ve animenin ne hakkında olduğunu ancak animenin sonuna doğru işte o zaman idrak edebiliyorsunuz.

    aslında anime gerçek hayata dair size çok güzel kesitler ve realiteler sunuyor. hakkında bahsetmek istediğim çok şey vardı ama çoğunu şu an unuttum. keşke bu sahneleri izlerken söylemek istediği şeyleri bir yere not etseymişim burada hakkında uzun uzun bahsederdik lakin bu entryi okuyan siz güzide suserlerin de entryi uzun tutarak canını sıkmak istemiyorum. en basitinde gelecekte savaşların petrol ve toprak parçası üzerine değil aslında insan hayatı için hava kadar gerekli olan temiz su kaynaklarının tükendiği zaman patlak vereceğini söylüyor anime. şimdiden bazı kesimlerin harekete geçerek nasıl temiz su kaynakları olan bölgeleri sözde arap baharları yaşatarak kaosa sürüklediği ve bu kaostan yararlanarak bu kaynakları kendileri için güvenli alana aldığından bahsediyor anime. ortadoğu gibi bir bölgede sürekli acının hüküm sürdüğü bir yerde akan kanın durmamasının en büyük nedeni silah tacirlerinin ta kendisi. dünyayı devletler değil şirketler yönetir dediğimizde bunun bir kurgu ve komplo teorisinden var olduğunu söyler herkes ama anime tam tersine dünyanın asıl komplolardan var olduğunu söyleyerek gerçekte işlerin nasıl yürüdüğüne dair izleyicinin bir nebze olsun yaşadığı dünyaya dair uyanmasını ister. evet koko'nun babasının yönettiği şirketler her şeyde söz sahibidir. işlerini geldi mi ülkeleri savaşa sürüklerler ve işlerine, çıkarlarına ters düşen bir durum oldumu bir ülkede barışın sağlanması için adeta barış elçisi olurlar. ve bunun gibi bir çok konuya değinerek anime izleyicinin dikkatini sürekli yüksek tutar. bunu karakter ilişkileri ve kendine has güzel anlatımıyla izleyici sıkmadan yapar.

    nicolas cage'in oynadığı lord of war filminin konusunu beğendiyseniz, silah tüccarları ve günümüzün dünyasının nasıl işlediğini çarpıcı bir şekilde anlatan alternativ bir hikaye arıyorsanız bu animeyi mutlaka izleyin. sonu dışında gayet izlemeye değer bir seri sonuçta. sonunu da beğenmeminin nedeni dediğim gibi anime size dünyanın nasıl işlediğini gerçekçi bir şekilde anlatıyor. her ne kadar koko'nun dünya barışı getirme idealleri bir hayalin ötesine geçemese de animenin sonu farklı bir şekilde bitebilirdi. sonuçta hayata dair gerçekleri yansıtmaya çalışıyor seri ve sonuda gerçek dünyada meydana gelebilecek olayları yansıtacak şekilde bitseydi daha güzel olurdu. yani son dört bölümde kendisini birden toparlayıp, koko'nun emellerini anlatarak bitiyor seri.

    son olarak sonu hariç bu tarz mesaj verme kaygısı taşıyan seriler hoşuma gidiyor. özellikle vurdulu kırdılı, black lagoon veya cowboy bebop gibi silahlı çatışmaların hakim olduğu silahlı aksiyon serilerini seven birisiyseniz bu seri de muhtemelen hoşunuza gidecektir. aksiyon ve mizahi güzel bir şekilde harmanlayıp izleyiciye gayet güzel dakikalar yaşatan gayet hoş bir seri jormungand.
  • istatistiği;
    "bi testler yapıp, bişeylerin sonucunu "kabul" veya "red" ediyosun." şeklinde tanımlayan güzel insan. daha güzel anlatılamazdı. *
  • 2012 bahar animelerinden biri. mangası neredeyse sona yaklaşıyor. mangadaki konusundan uyarlanacaksa anime, silah kaçakçısı koko ve onun himayesine aldığı jonah isimli çocuk ve silah kaçakçısı olarak çetesiyle birlikte yaşadıklarını anlatacak...

    trailer ında bizim türkülerden biri çalıyor.

    (bkz: eledim eledim höllük eledim)
  • her fırsatta "sözlük de çog bozuldu hacı yeaa" diyen elitist, kırıcı.
  • (bkz: loki)
  • #10375447 numaralı entrysi ile haftanın en kötülerine girerek ekşi sözlük yazar ve okurlarının içeriğe ve bağlama verdiği değerin düşüşünü gösteren yazardır.

    söylediğini benzer cümlelerle söylemeyen herkesi düşmanı belleyen zihniyete selam olsun.
  • sozlukten ucmami engelleyen insan. :)
hesabın var mı? giriş yap