• amerikalı bir yazar olup, 25 yıldır sşu sorulara cevap aramaktadır:
    *insanın kendisini ve etrafindaki her seyi yok etmekte sergiledigi inanilmaz ve dayanilmaz yaraticilik medyadan saat basıakan ölüm haberleriyle çesitlendikçe soruyoruz birbirimize; yanlısı nerede, ne zaman, nasıl yaptik? insan denilen canli türü, nasil oldu da, kendi yasamini, dünyayi, hatta yavas yavas uzayi ve diger gezegenleri cehenneme çeviren bir varliga dönüstü?
    (tahminimiz yazar 25 yaş üstüdür. )
  • "özel mülke zarar vermek şiddet değildir. bir binaya ya da pencereye şiddet uygulayamazsınız. biz sadece insanları olanı biteni sorgulamaları için cesaretlendirmeye çalışıyoruz. neden insanlar sokağa çıkıyorlar ve bir şeyleri protesto etmeye, bir şeyler yapmaya çalışıyorlar? bu akılsız şiddet demek değildir. akılsızlık orada öylece oturmak, esrar içmek, mtv izlemek… sonra gidip bir iş bulmak ve sonrasında öylesine yaşayıp gitmektir. bana göre şiddet budur."
  • "tüketim arzusu sizi terörize eder. bizler birer tüketici olma amacıyla
    terörize olduk. bizim a markası ve b markası arasında seçim yapma özgürlüğümüz var... tüm özgürlüğüz de işte bu."
  • kendisi tarih bölümü mezunu ancak akademiyi terk edip kamyon şoförlüğü ve marangozluk yapmış. aynı zamanda anarko-primitivist bir yazardır.
    dil/language ne olduğunu anlamak istiyorsanız, aslında dil;i dil ile tanımlanamayacağını size gösterip, sizi yalanlardan arındırıyor. ben dil mezunuyum, bu zamana kadar okutulan/okuduklarımdan ötürü dili mucize görürken zerzan ile bu değişti, niçe diyor ki ; kelimeler şeyleri eksilterek duygusuzlaştırır, kelimeler kişiliksizleştirir; kelimeler, olağandışı olanı olağanlaştırır.

    aynı zamanda matematiğin de bir yalandan ibaret olduğunu, soyutlaştırdığını asla hayatın kendisini yansıtmadığını söylüyor. beni bir hayli düşündürdü.

    tavsiyem en azından geleceğin ilkeli kitabı okunmalı
  • gelecekteki ilkel'de dilin yalan soylemek icin ortaya ciktigini soylemektedir. dilden once de insanlarin mimiklerle ya da hareketlerle dolaysiz yoldan iletisim kurdugu tezini one surmektedir. yazdigi kitaplarda da bu dili kullandigini elbette kendisi de gorebilmekte ve burdan yola cikarak asilmasi gereken yolun ne kadar uzun oldugu sonucunu cikarmaktadir.
  • "kristof kolomb bu kıyılara çıktığında, barışçıl yerli halk kollarını açarak onu karşıladı. bana sorarsanız, yapılması gereken en zarif şey, kolomb'un boğazını kesmekti."
  • mimarlar odası bursa şubesi tarafından bu yıl ‘erk ve mimarlık’ teması ile düzenlenen 20. yapı-yaşam kongresinde ‘kentler ve sakinleri’ başlıklı sunumu gerçekleştirmiş yazardır. uygarlığımızla biçimlendirdiğimizi iddia ettiğimiz –kent- i bambaşka bir gözle bizlere anlatmış, kentli olmayı ayrıcalık zannedenlere kaybettiklerini hatırlatmıştır.
  • söyleşi için izmir'e geldiğinde,pembe üçgen,kaos gl'den ali erol ve bir kaç anarşistle birlikte izmir'de dolaşan,kadifekale,agora gibi yerlere -yürüyerek- götürülüp gezdirilen ve bol bol kayıt yapan yazar.kaos gl'nin geçen sayılarından birinde bir yazısı da çıkmıştı amcanın,lakin kaos gl söyleşisine de dinleyici olarak katıldı.
  • "insanların, doğa içinde diğer yabanıl türlerle dengeli bir şekilde yaşadığı iki milyon yıllık bir yaşamdan sonra, tarım, yaşam tarzımızı ve uyarlanma biçimimizi eşi görülmemiş bir değişikliğe uğrattı. daha önce hiçbir tür, böylesine radikal, hızlı ve köklü bir değişikliğe uğramamıştı. dil, ritüel ve sanat aracılığıyla yapılan öz evcilleştirme, akabinde, bitkilerin ve hayvanların evcilleştirilmesinde esin kaynağı oldu. sadece 10.000 yıl gibi kısa bir süre önce ortaya çıkan çiftçilik çabucak zafer kazandı; çünkü kontrol, tam da doğası gereği, yoğunlaşmaya yol açar. üretim arzusu bir kez ortaya çıktıktan sonra, daha yetkin bir şekilde uygulandıkça daha verimli olmaya ve böylece daha baskın ve daha uyarlayıcı olmaya başladı.

    tarım, yüksek boyutlara erişen işbölümünü mümkün kılar, toplumsal hiyerarşinin maddi temellerini kurar ve çevresel yıkıma yol açar. rahipler, krallar, ağır çalışma koşulları, cinsel eşitsizlik ve savaş, tarımın doğrudan özgül sonuçlarından sadece bir kaçıdır.

    tarımın diğer sonuçlarından biri de sayının icadı oldu; oysa sayı, ekinlerin, hayvanların ve tarımın belirleyici özelliklerinden biri olan toprağın, mülkiyet konusu olmadığı dönemlerde tamamen gereksizdi. sayının gelişimi, doğayı egemen olunacak bir varlık olarak görme tutkusunu daha da körükledi.

    o denli uzun süren tarım öncesi insanlık durumunun kendiliğindenliğinin, hazzının ve keşif duygusunun yerini alan uygarlığın zaferiyle birlikte, itaat, tekrar ve düzen anahtar haline geldi."

    (bkz: gelecekteki ilkel)
  • kendisiyle bizzat tanismis bulundugum kisi. ilkelci anarsittir kendisi. ayrica tarihci ve antropologdur.
hesabın var mı? giriş yap