• birlikte viski içtikten sonra kendi kendine çalıp söylese, ben içmeye devam etsem gibi hayaller kurdurandır. laflasak arada..clapton'ın adından belli arakçı olduğu desem ben yaranmak için; o da saçmalama olum ben verdim lan falan dese..

    (bkz: kleptoman)
  • ölmüş sözlük lan..

    bir gün dünyada hiç müzisyen kalmayacak ve kral tv dünyayı ele geçirecek amk..
  • mark knopfler gibi devleşmiş bir müzisyenin bile "benim allahım odur" dediği fransız asıllı türkücü.
    "ay em veği seed" aksanlı şarkıları bu uyruk ile ilişkilidir.
  • asıl adı john weldon cale. velvet underground 'ın elemanlarından john cale ile karıştırılmamak için jj cale ismine geçiyor sonraları.

    60 öncesi oklohoma city'de takılırken arkadaşları diyorlar ki buralarda bir şey olmaz, bu işin merkezi los angeles, los angeles'a gitmemiz lazım müzik yapacaksak. gidiyorlar da ve orada barlarda falan takılıyorlar bir süre. jj cale küçüklüğünden beri elektroniğe çok meraklı. bu sebeple işin teknik kısmına da hakim ve stüdyolarda falan da çalışıyor. fakat bir türlü yırtamıyor bu abi. artık son bir kumar oynuyor ve 1966 yılında bir 45'lik çıkartıyor. nedir bu 45'lik? after midnight

    yine olmuyor, o kapılar kendisine bir türlü açılmıyor bu da her şeyi bırakıp dönüyor oklohoma'ya. beste yapmayı falan da bırakıyor kendisi. karın tokluğuna barlarda falan çalıyor iş gelirse.

    1970'te eric clapton'ın ilk solo albüm çıkınca radyolarda bir parça dönmeye başlıyor. arkadaşları jj cale'e gelip diyorlar ki şöyle bir parça var, bir dinle, bu parça senin parça değil mi? jj cale parçayı bir duyuyor, lan ne oluyoruz, benim lan bu şarkı diyor. sonra şaşkınlığın yerini farkındalık alıyor ve jj cale tamamdır diyor, bu kez yırtık.

    yani clapton'a o parça gelmese, clapton parçayı beğenip albümünde kullanmasa bugün jj cale ismini hiç duymayabilirdik. peki jj cale o kadar önemli bir isim mi? hem de nasıl. ilk albümüyle etkilediği adamlar arasında eric clapton, neill young, bob dylan var mesela. benim ve pek çoğunuzun ayılıp bayıldığı mark knopfler'ın tanrım dediği bir adamdır cale. sanırım yeterli bu kadarı.

    clapton'ın after midnight yorumu ile jj cale'in yorumu arasında dağlar kadar fark vardır. clapton bu konuda şöyle diyor, ''cale hem çok iyi bir lead gitarist hem de çok iyi bir ritm gitarist. ben parçanın lead gitarlarını çaldım ama ritmleri onun gibi çalamayınca parçayı kendi tempoma çektim.''

    1958'de şöyle bir parça kaydediyor ki bana steve vai'nin bad horsie'yi anımsatır ve bu sebeple de dinlerken gülümsetir beni.

    not: burada verdiğim bilgilerin büyük kısmı için kaynağım sesli tefrika'yı hazırlayıp da bana bir dönem nefis cumartesi geceleri yaşatan şu hesabın sahibi abidir.
  • pena kullanmaz. araya sentetik sokmaz.
  • gidenin arkasından yazmak bir tuhaf. kime faydası var bilmiyorum. ama yazmassam bir şeyler eksik kalacak, vefasız olacakmışım gibi hissediyorum.
    belki sağlığında tanımamış bir müziksever bu entriye denk gelecek, neymiş bu dicek (ki benim kendisiyle tanışmam, başka bir mecrada hakkında bir şeyler okuduktan sonra, neymiş bu dememle olmuştu), bir iki şarkısını dinleyecek, crossroads festivalindeki performansını izleyecek, eric clapton'un nasıl gözünün içine bakarak gitar çaldığını görecek; velhasıl bir miras varsa devam edecek.
    sana diyorum, ey müziksever. şimdiye kadar dinlemediysen çok şey kaybetmişsin gibi beylik laflar etmeyeceğim. belki dinlediğinde bu ne diyeceksin. ama dinlerken şunu unutma. bu adam besteleriyle, gitar çalış ve şarkı söyleyiş tarzıyla, günümüz blues, country, rock müziğine çok büyük damga vurdu. sadece dinleme, biraz oku, çok şaşıracaksın.
  • mark knopfler, eric clapton gibi ustalara esin kaynağı olmuştur. özellikle dire straits in communique albümünde bunu hissetmek mümkün.
  • john "weldon" cale. baba müzisyen.

    kendisine "jj cale" adını veren bir bar sahibidir: velvet underground'un kurucularından kemancı john "davies" cale ile karıştırılmaması için (kemancıyla gitarist nasıl karışacaktıysa?) önermiştir. baba işsizlikten bunalmış durumda olduğundan, "iş ver de, istediğin isimle çıkarım sahneye" diyerek kabul etmiştir.

    uzatmalı sevgilisi şirin gitarist christine lakeland 80'lerden beri albümlerinde çalar, sahnede de kendisine eşlik eder.

    2o1o'da kanserden ölen basçısı bill raffensperger, çalışı kadar bıyığıyla ve tavrıyla da efsanedir. sahneye bomba atsan ritim kaçırmazdı rahmetli. jj cale'in "laid back" (ritimden geride çalma) stilinin öne çıkmasına en önemli katkıyı veren adamdı.
  • blues'un clint eastwood'u.
  • alvin lee gibi 2013 senesinde ölen harika müzisyen. en çok üzüldüğüm şey de piyasa joe satriani, malmsteen, john petrucci gibi liseli übersonik parmaklara kaldı. ayrıca call the doctor diye çok hoş bir parçası var.
hesabın var mı? giriş yap